Yeni Üyelik
50.
Bölüm

50. Bölüm | Hala

@deniz34

Geldiğimiz restoranda inerken Can arabasını valeye teslim edip yanıma geldi. Elini belime yerleştirirken birlikte restorana giriş yaptık. Garsonun yardımıyla bizim için ayrılan masaya ilerlerken yerimize oturduk.

Karşımızda Ela ve Halim, onun yanında Şennur ve Seyit oturuyordu. Umut ve Bora’nın da gelmesiyle ekip tamamlanmıştı. Umut yanımdaki yerini alıp yanağımı yanağına değdirirken “nasılsın?” dedi.

“iyiyim, sen nasılsın?” dedim geri çekilip gülümserken.

“ben de iyiyim, bu ara görüşemez olduk.”

“öyle oldu, çok yoğunsun.” Dedim gülümserken.

“bu ara böyle gidiyor, bir ihale var onu almaya çalışıyorum.” Dedi yorgunluğu yüzünden okunurken.

“sen alırsın.” Dedim güven verircesine.

“inşallah.” Dedi.

O sırada garson yanımıza gelirken menü getirmişti. Kimse menü almayıp ne istediğini söylerken ben elimde menüyle öylece kalakalmıştım. Bu restorana ilk defa geliyordum. Belli ki onlar daha öncesinde çok sık geliyorlardı.

“biz aynı şeyleri alıyoruz hep ama sen farklı bir şey seçebilirsin, incele.” Dedi Can.

“seçtikleriniz güzel mi?” diye sordum emin olmak istercesine.

“burada yediğini başka bir yerde yiyemezsin, garanti veriyorum.” Dedi.

“o zaman ben de aynısını alayım.” Dedim garsona menüyü açmadan uzatırken.

“bakıyorum birbirinize güvenmeye başlamışsınız.” Dedi Bora hafifçe eğilip bana bakarken.

“güvenmek ne alaka?” dedi Halim bana bakarken.

“ilk karşılaşmalarını sen bilmiyorsundur.” Dedi Bora gülerken.

“sen bakma ona, abartılacak bir şey yok.” Dedim.

“Birce buraya geldiğinde bizim orada bir köprü var oradan düşmüş Can gelirken. Birbirlerini de tanımadıklarından Can güvenliği aramaya kalkmış, Birce de Umut’u tanıdığını söyleyince anlaşmışlar, gerek kalmamış.” Dedi Bora gülerek anlatırken.

“bana neden anlatmadın?” dedi Halim.

“anlatsam ne değişecekti?” dedim umursamazca.

“hiç ama bilmek isterdim. Arada dalga geçerdim.” Dedi gülümserken.

“kızın üzerine gitme Halim.” Dedi Ela.

“gitmiyorum hayatım.” Dedi Halim hemen Ela’ya yumuşakça.

“Şennur, kızlar nasıl?” dedim bizi gülümseyerek izleyen Seyit ve Şennur’a dönerken.

“iyiler, selamları var. Uyku saati malum, o yüzden onlar gelemedi yine.”

“olsun, bir ara görmeye geleceğim onları.” Dedim gülümserken.

“olur, bekleriz.”

“Bu arada Halim buraya sürprizin olduğu için toplanacağız dedin, ağzını bıçak açmıyor.” Dedi Umut.

“bir ipucu olsaydı en azından, ben meraktan çatlıyorum.” Dedi Bora.

“madem konusu açıldı, söyleyelim mi hayatım?” dedi Halim Ela’nın elini tutarken.

“olur, benim için fark etmez.” Dedi Ela da gülümserken.

Halim nefesini tutup sırıtırken dudaklarını ısırıp bize bakıyordu. Onu ilk defa böyle görüyorum desem yeriydi.

“ben baba oluyorum.” Dediğinde donup kalmıştım. Böyle bir şey beklemiyordum doğrusu.

Emin olmak istercesine bakışlarımı Ela’ya çevirdiğimde gülümseyerek anlamışçasına onay verdi. Herkesten tebrikler yükselirken ben daha şokumu atlatamamıştım.

“ben hala mı oluyorum?” dedim mutlulukla.

Can bana gülümseyerek bakarken “evet.” Dedi.

Heyecanla Can’a sarıldım bir an. Şoku üzerimden atmış, kalbim hızlı hızlı çarpıyordu. Can’da bana sarılırken gözlerim dolmaya başladı. Hayatımda ilk defa mutluluktan gözlerim doluyor olabilirdi.

Can geri çekilirken “ağlıyor musun sen?” dedi.

Boynuna sardığım kollarımı çekerken “hayır, gözlerim doldu.” Dedim. Ellerimi yelpaze yapıp ayağa kalkarken Ela da benimle kalkmıştı.

Ortada buluşurken sıkıca sarıldık birbirimize. Onun ağlamaya başlamasıyla tekrar gözlerim doldu. Geri çekilirken “ağlama.” Dedim.

“mutlu olduğum için.” Dedi gülümserken.

“ben de ağlayacağım ama.” dedim dudaklarımı büzerken.

“sen ağlama, susmuyorsun.” Dediğinde masadan kıkırtı yükseldi.

Halim yanımıza gelirken “ikiniz de ağlamayın artık, hadi bakalım.” dedi Ela’nın kollarından nazikçe tutarken.

“hep bugünü hayal etmiştik.” Dedim Halim’e bakarken.

“böyle hayal etmemiştik ama, senin hayalin daha olmadı. İkinci çocukta belki.” Dedi gülümserken.

“olsun, ben memnunum halimden. Siz mutlu olun.” Dedim.

“nasıl hayal etmiştiniz ki?” dedi Bora.

“Birce’nin benim çocuğum olacağı sırada evli olacağını düşünüyordu. Çocukluktan beri her zaman tartışıyorduk ama benim dediğim çıktı.” Dedi Halim gülümserken.

“orası belli olmaz, bir bakarsın Birce de evlenir.” Dedi Umut.

Herkesin bakışı Umut’a dönerken çok ciddi gözüküyordu.

“yani Birce güzel kız, illaki talibi çıkacak.” Dedi Umut açıklama yaparken.

Kimseden ses çıkmazken tekrar yerlerimize oturduk.

“bir dakika ya, ben hala oluyorum.” Dedim gelen aydınlanmayla. “yani baba tarafı.” Dediğimde herkes kıkırdadı. “ya beni sevmezse sırf baba tarafı olduğum için?” dedim endişeyle.

“sen çok güzel hala olacaksın. Öyle düşünme.” Dedi Can. Ona gülümserken Ela’nın söze girmesiyle gözlerimi gözlerinden çekip Ela’ya döndüm.

“sen benim kız kardeşim sayılırsın, yarı teyze yarı hala.”

Ona öpücük atıp gülümserken arkama yaslandım. O sırada yemek servisi başlarken masada sessizlik oluştu.

Herkes yemeklerini yerken masada gelecek bebek hakkında Şennur’dan tavsiyeler dinliyorduk. Bir yandan da kendim de tecrübe ediniyordum. Seyit’in nasıl bir baba olmak gerektiği konusundaki tavsiyelerini de dinlerken çocuğun gerçekten zor olduğunu anlamıştım. Bu dünyaya sıfırdan bir birey getirip onu şekillendirmek hiç de kolay değildi.

“Birce, korktun gibi sanki.” Dedi Bora bana gülerken.

“korkması gereken ben değilim, hamile olan Ela, baba olacak olan Halim. Ben hamile bile değilim.” Dedim.

“orası belli mi olur, belki ilerde çocukları çok seven birine denk gelirsin, futbol takımı kurmak ister.” Dedi Umut. Bugünkü mesajlarını hiç anlamıyordum ama sürekli bana iğneleme yapıyordu.

“onu o zaman düşünürüz Umut, acelemiz yok.” Dedim gülümserken.

“sen ona bakma abicim, bu aralar yoğun ya espri de yapsa ciddi söylüyor.” Dedi Seyit.

“sıkıntı değil, Umut’un niyetinin iyi olduğunu biliyorum zaten.” Dedim.

“Umut biz seninle biraz hava alalım mı kardeşim?” dedi Can ayağa kalkarken.

“alalım.” Dedi Umut da.

Can’ın sigara içmediğini biliyordum, neyin havasıydı bu anlamış değildim. Masada ben hariç herkes bir şey biliyor gibi gerilmeye başlamışlardı.

İkisi de restorandan çıkarken Seyit abi de ayağa kalktı, “ben bir şunlara bakıp geleyim. Şimdi sohbete takılırlar bizi unuturlar.” Dedi.

Onun da gitmesinin ardından masada bir sessizlik oldu.

“Bora, benim bilmediğim bir şey mi var?” dedim.

“yoo.” Dedi suyundan bir yudum alırken. “ne olsun canım.”

“bilmem, ben de sana soruyorum. Aralarında bir tartışma yok değil mi?” dedim.

“onlar arada böyle bunalıp dışarı çıkarlar, üzerine alınma sen. Umut da şimdi gergin olunca Can da uyarmak istedi sanırım ortamı bozmaması için. Bugün biraz erken çıktılar o yüzden.” Dedi Şennur.

“peki.” Dedim tabağımdaki eti keserken.

Çok geçmeden masada yeni bir sohbet başlarken sakince Can, Umut ve Seyit de gelerek yemeklerine kaldıkları yerden devam ettiler. Onlar da sohbete dahil olurken en son bir çay içip kalkmaya karar vermiştik. Kızların evde olması en büyük etkendi bunda. Çocuk gerçekten zordu.

Dışarı çıkmadan Can ceketini omzuma bırakırken bakışlarımı ona çevirdim.

“hava geldiğimizden daha serin, arabaya binene kadar kalsın.” Dedi.

Dışarı çıkar çıkmaz yüzümüzde flaş ışıkları patlarken bir yandan da çekim yapıp sorular soruyorlardı. Ne olduğunu anlayamazken Can elimden sıkıca tutmuştu.

“arkadaşlar lütfen izin verin.” Dedi Can beni aradan götürmeye çalışırken. Etrafımız bir anda sarılmıştı.

Muhabirler hala soru sormaya devam ederken kendimizi yolun yanına zor atmıştık. Araba da hazır olduğundan Can anında kapımı açıp beni bindirmişti. Kendi de hızlıca arabanın etrafından dolanıp binerken gaza bastı.

“bu da neydi böyle?” dedim şaşkınca.

“birisi haber vermiş olmalı, biz dışarıdayken kimse yoktu. Sana bir şey olmadı değil mi?” Dedi.

“olmadı, sen iyi misin?”

“iyiyim.” Dedi.

Aramızda sessizlik olurken sabah gelen kutu aklıma geldi.

“Can, sabahki kutu…” dediğim sırada sözümü kesti.

“benimle gelmeni istiyorum, maçtan sonraki gün döneceğiz zaten. İstersen seni o akşam da gönderirim.” Dedi.

“buna gerek yoktu ama.” dedim.

“içimden geldi, eğer maça gelmek istemiyorsan…” dediği sırada bu sefer ben böldüm.

“hayır, maça gelmek isterim. Sadece… çok düşüncelisin, teşekkür ederim.” Dedim.

Sessiz kalmıştık arabada.

“yılbaşı yaklaşıyor, siz ara vermeyecek misiniz?” diye sordum merakla.

“bu son maç olacak, ondan sonrasında 1 haftalık ara veriyoruz.”

“süper o zaman, bir planın var mı?” dedim merakla.

“annemlerin yanına gitmeyi düşünüyorum, uzun zamandır ziyaret edemedim, sen de gelmek ister misin?”

“garip olabilir, sanmıyorum.” dedim yanımdaki camdan dışarı bakarken.

“herkes seni soruyor zaten, tanışmak istediklerine de eminim, eğer gerçekten istersen gelebilirsin. Bir hava almış olursun hem. Sıkılırsan erkenden döneriz, orasını sıkıntı yapma.”

Bakışlarımı merakla ona çevirdim. “ailene benden bahsettin mi?” dedim.

“her maçımı izliyorlar, çıkan haberlerden de haberleri var, neden bu kadar şaşırdın?”

“bilmem, bir anlık şaşırdım sadece, haklısın, saçma bir tepkiydi.”

“böyle şeylere alışkın olmadığının farkındayım, saçma tepki değildi sadece alışamadın.”

“öyle.” Dedim iç çekerken. Fazla insan vardı, çok fazla.

Siteye girip evimin önünde dururken “o zaman biletini ayarlatıyorum, normalde arabayla giderdim ama tatil çok kısa.” Dedi.

“ben ayarlarım, sen neden ayarlıyorsun?” dedim emniyet kemerimi çözerken.

“seni ben davet ediyorum, ben götürüyorum. Eğer maça da ailemin yanına da gelmek istemezsen bana gerçekten söyleyebilirsin.”

“çok gelmek istiyorum. Maçı gelmesem de televizyondan mutlaka izleyeceğim. Ailenle de tanışmayı gerçekten isterim. Benim çekincem sadece benden rahatsız olmaları yönündeydi. Sen de öyle yok diyorsan ben tamamım.”

Gülümserken “bence sen benden de düşüncelisin Birce, benim yanımdayken böyle şeylere bu kadar takma.” Dedi.

“tamam, iyi geceler.” Dedim ben de gülümserken.

“iyi geceler.” Dedi.

Arabadan inerken Halim’ler de hemen bizim arkamızda durmuştu. Umut yanımızdan ufak bir korna selamıyla geçerken ona el salladım.

 

 

 

Bölüm Sonu.

 

 

 

Loading...
0%