@deniz34
|
Sabah gözlerimi erkenden açarken hemen üzerimi giyindim. Bugün herkes antrenmandan geldikten sonrasında kahvaltıları her zamanki gibi yapmalarını söylemiştim. Öğlen için dışarda buluşacaktık, akşama da otelde olurduk büyük ihtimalle. Makyajımı yapıp hazırlandıktan sonrasında çantamı hazırladım. Şennur ve kızlarla dışarı çıkacağımız için heyecanlıydım. Kız kıza bir aktivite yapmayalı birkaç sene olmuştu sanırım. En son üniversitedeyken yapmıştım. Kapımın tıklanmasıyla heyecanla kapıyı açtım. Şennur ve kızlar gülümseyerek bana bakarlarken “günaydın.” Dedim neşeyle. Onlar da hep birlikte günaydın derken kızlara öpücük kondurdum birer birer. “montumu alayım, çıkalım.” Dedim. “tamam.” Dedi Şennur. Üzerime montumu geçirirken parfümü de sıktım iyice. Şapkamı da aldıktan sonrasında birlikte çıktık. Korumaların bizi gideceğimiz yere bırakmasıyla etrafta gezinirken önce kızlar için birkaç elbise baktık. Küçük olduklarından mıydı, kız çocukları olduğundan mıydı bilemem ama aşırı tatlılardı kıyafetleri. Ne denerseler denesinler şeker gibi oluyorlardı. Kızlar için alışverişten sonrasında sıra bize gelirken kızları burada bulunan bir oyun parkına bırakmıştık. Güvenlikli olduğu için bir problem olmuyormuş. Bizimle sıkılmalarındansa oyun parkında olmaları bence de en idealiydi. Şennur kendi için bir şeyler bakarken ben de kendim için birkaç tişört ve elbise bakmıştım. Hepsi çok güzellerdi. Sadece bedenini deneyip alacaktım. Şennur’un da seçmesi bittiğinde kabinlere girdik aynı anda. İlk tişörtleri denerken birkaçı elenmişti bile. Üzerimde duruşlarını çok fazla sevememiştim. Sıra elbiselere geldiğinde denediğim elbiseyle kabinden çıktım. Daha geniş açıdan bakmak istiyordum kendime. Ben kendimi aynada kontrol ederken Şennur da elbisesiyle çıkmıştı. Üzerindeki elbise o kadar güzeldi ki hayran kalmıştım. “çok yakışmış.” Dedim gülümserken. “bunu alıyorsun değil mi Birce, bu elbise sana göre dikilmiş.” Dedi Şennur. “alacağım, ben de çok sevdim.” Çalışan bir kız yanımıza yaklaşırken “ikinize de çok yakıştı.” Dedi gülümserken. İkimiz de yüzümüzdeki oluşan sırıtışla teşekkür ettik. Aynada son kez kendime bakarken bakmaya ihtiyacım yoktu, elbiseyi de kesimini de beğenmiştim. Üzerime de tam oturmuştu. Tekrar kabine girip ikincisini denerken bunu da dışarı çıkıp karar vermiştim. Herkesin onayından geçtiğinde bunu da almaya karar vermiştim. Kabinde kendi kıyafetlerimi giyindikten sonrasında alacaklarımı elimde topladım. Almayacaklarımı diğer elimde toplarken çalışan kız yanıma geldi hemen. “ben alayım, siz rahat hareket edin.” Dedi. “bunlar alacaklarım, bunları yerine bırakacağım.” Dedim. Diğer çalışan kız yanıma gelirken almayacaklarıma uzanıp “biz hallederiz efendim.” Dedi. “bir şey olmaz. Daha arkadaşımı bekleyeceğim zaten. Onları kasaya bıraksanız yeterli.” Dedim vermezken. Kız biraz bocalasa da “o zaman bölüşelim.” Dedi. “tamam.” Dedim ikisini ona uzatırken. Zaten topu topu 4 tişörttü. İkisini de katlayıp yerine bırakırken Şennur da kabinden çıkmıştı o sırada. Onun yanına giderken “tamam mısın canım?” dedi. “kasadalar, seni bekliyordum.” Dedim. “kızlar, bunları alacağım.” Dedi kıyafetlerini kızlara uzatırken. Kızlar yanımızdan uzaklaşırken çantasından bir kart çıkartıp bana uzattı. “ne bu?” dedim. “Can tartışıp geç kalacağını düşündüğü için bana verdi. Sana vermemi söyledi.” “ne güzel düşünmüş, artık öğle yemeğinde tartışabiliriz.” Dedim sinirle gülümserken. “sana ufak bir jest yapmak istediğini, yanlış anlamamanı da iletmemi söyledi. Normalde zorluk çıkartırsan benim ödememi de söyledi ama ben sana güvendiğim için direkt kartı veriyorum.” Kartı elinden alırken cüzdanıma yerleştirdim. “ben hallederim Şennur, sağol.” Dedim. “rica ederim, gidelim mi?” “olur.” dedim kasaya gelirken. Şennur kendi kıyafetlerini öderken sıra bana geldiğinde kendi kartımı çıkarttım. “Birce.” Dediğinde başımı olumsuzca salladım. “ben Can’la konuşacağım, merak etme sen.” Dedim güven verircesine. Bir şey demezken ödemeyi yapıp çantaları aldık. “Seyit için birkaç tişört bakmak istiyorum ama sıkılır mısın?” dedi tedirgince. “alışverişten sıkılan kadın duymadım, hadi gidelim.” Dedim gülümserken. Rahatça gülümserken biraz ilerleyip bir mağazaya girdik. O raflara göz atarken ben de öylesine bakınıyordum. Gözüme bir şapka takıldığında aklıma direkt Can geldi. Elime alıp incelediğimde gerçekten hoşuma gitmişti. “bakar mısınız?” dedim uzakta duran erkek çalışana. Yanıma gelirken “buyurun efendim.” Dedi. “bu şapkadan almak istiyorum, hediye paketi yapar mısınız?” “tabi, başka arzunuz?” “teşekkür ederim, bu kadar.” Dedim. Adam yanımdan giderken ben de tek olan şapkayı rafına bıraktım. Etrafımda gözüme çarpan başka bir şey var mı diye bakındım ama bir şey bulamamıştım. Daha çok kıyafet ağırlıklı bir mağazaydı. Can’ın bedenini bilmediğimden böyle bir şey almak da içimden gelmemişti. Değişim kartı alabilirdim gerçi ama bu onu uğraştırmaktan başka bir işe yaramazdı. Ben etrafta gezinirken Şennur “ödemeye geçiyorum canım.” Dedi. “tamam, ben de geliyorum.” Dedim yanına ilerlerken. Ne olduğunu anlamasa da bir şey dememişti. Önce bana uzatılan çantayla Şennur gülümseyerek bana baktı. “Can’a mı?” dedi. “evet, yılbaşı hediyesi olarak düşündüm.” Dedim ben de gülümserken. “sizi böyle görmek mutlu ediyor.” dedi gülümsemeye devam ederken. “ne aldın?” “en sevdiği şeyi, şapka.” Dediğimde kıkırdadı. “Can için gerçekten paha biçilmez parça. En doğru seçim.” Ödemeleri yaptıktan sonra o mağazadan da çıkarken Şennur’un telefonunun çalmasıyla duraksadık. Seyit’le konuşmaya başlamıştı. Telefonda konuşurken bile gözlerinin içi parlıyordu. Hala birbirlerine aşık oldukları belliydi. Telefonu kapatıp bana bakarken “onlar burada bir mekana gelmişler bile, biz de çantaları arabaya bırakıp yanlarına mı geçelim yoksa direkt mi geçelim?” dedi. “Can hediyeyi görmeden arabaya koyalım bence.” Dedim. “yılbaşında birlikte mi olacaksınız?” “muhtemelen. Maçtan sonra ailesinin yanına gideceğiz birlikte.” “seni ailesiyle tanıştırmak mı istedi?” dedi şaşırırken. “planını sormuştum, davet etti, ailesi de beni merak ediyormuş zaten. Yoksa planlanmış bir şey değildi.” Dedi. “Can’da çok büyük gelişmeler var.” Dedi hayret edercesine. Bir şey demedim. Benden önceki Can nasıldı bilmiyordum. Bir yorum yapamazdım. Korumalar bizi görmesiyle hemen gelip ellerimizdekileri aldılar. Şennur onlara bilgi verdikten sonra yürüyerek restorana gittik. Yakındı buraya zaten. İçeri girdiğimizde garsonun yönlendirmesiyle bizimkilerin olduğu masayı görmüştük. Şennur, Seyit’in yanına oturup yanağına bir öpücük bırakırken ben de Bora ve Can’ın arasına oturmuştum. “günün nasıldı?” diye sordu Can. “çok güzeldi, üzerimdeki bütün stresi attım diyebilirim. Çok iyi geldi.” Dedim gülümserken. “bu arada…” çantamdan kartlığımı çıkarttım. Onun kartını çıkartıp uzattım. “…çok teşekkür ederim, jest yapmak istediğini anlıyorum ama kabul edebileceğim bir şey değil.” “böyle yapacağını tahmin ediyordum.” “o zaman hiç böyle bir şeye girişmemeliydin.” “kızgın mısın?” “biraz.” Dedim. Yanağıma bir öpücük kondururken “geçti mi?” dedi. Gülümsemekle gülümsememek arasında dudaklarım gidip gelirken “çocuk mu kandırıyorsun?” dedim. “sonuçta benim küçüğümsün.” “Allah Allah, yaşımı da bilirmiş.” Dedim. “sen benim her şeyimi bilirken benim bilmemem adaletsizlikti, ben de gerekeni yaptım.” Dedi gülümserken. “kime sordun?” dedim. “Halim’le seninle tanışmadan önce de tanışıyorduk, biliyorsundur. İşimi garantiye aldım.” Dedi göz kırparken. “gençler, çocuklar geldi, ayrılsanız mı biraz. Kötü örnek oluyorsunuz.” Dedi Bora. Birbirimize yakın olduğumuzu o an fark ederken yavaşça ayrıldık. “naber kızlar?” dedi Can gülümserken. İkisi aynı anda “iyiyiz Can abi, sen nasılsın?” dediler. “ben de iyiyim, teşekkür ederim.” Dedi onlara göz kırparken. Garson yanımıza gelip sipariş almak istediğinde herkes bana bakmaya başladı. “herkes bana bakmaya başladığına göre süper, ben veriyorum siparişleri.” Dedim. Herkesten onaylayan sesler çıkarken garson bana yaklaştı. Hepsinin ihtiyacına göre farklı tabaklar söylerken kendime de normal bir köfte tabağı almıştım. “Şennur, sen ne yersin, karar verdin mi?” dedim. “seninkiyle aynı olsun canım.” “tamam, kızlar?” “onlara çocuk hamburger menünüzden.” Dedi Şennur. Garson yanımızdan ayrılırken kızlar hala oynamaya doyamamış gibi girişte gördükleri farklı parktan bahsediyorlardı. Onların anne ve babasına bir şeyler anlatmasını dinlerken Bora da telefonuyla ilgileniyordu. “akşam yemeği otelde mi yiyeceksiniz?” diye sordum Can’a. “büyük ihtimalle kulüp ayarlayacak onu.” “tamam.” Dedim başımla onaylarken. Kızların konuşmalarını bir süre dinledikten sonrasında yemeklerimizin gelmesiyle herkes yemeğine odaklandı. “buradan sonrasında ne yapıyorsunuz hayatım?” diye sordu Seyit, Şennur’a. Şennur’un gözleri bana kayarken “ben kuaföre gitmeyi düşünüyorum. Sen de benimle gelirsin değil mi?” dedi. “gelirim. Günü kapatmış oluruz.” Dedim gülümserken. “daha maç var hanımlar, ne günü kapatması?” dedi Bora. “kız kıza günümüz Bora’cım.” Dedim. “bir an gelmeyeceksiniz sandım.” Dedi eli kalbine giderken. “kocam maça çıkıyor, tabi ki geleceğiz.” Dedi Şennur Seyit’in yanağına bir öpücük kondururken. “beyler bugün bir gol garanti.” Dedi Seyit gülümserken. Biz de gülmeye başlarken “sen de Can’ı öp de diğer gol de garantilensin.” Dedi Bora. “onun öpmesine gerek yok, varlığı da gol sebebi.” Dedi Can bana göz kırparken. Masada ‘ooo’ sesleri yükselirken yanaklarımın kızarmaya başladığını hissediyordum.
Bölüm Sonu.
|
0% |