Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8. Bölüm | Kan

@deniz34

Herkes bizim konuşmamızı beklerken ilk devreye ben girdim. “anne, baba hadi biz gidelim ben evde size her şeyi anlatacağım. Çok yorgunum.” Dedim. Polisin dediklerine kadar her şeyi anlatacaktım. Ablamı o aileden kurtarmak ya da kurtaramıyorsak bile, çünkü çok seviyorlardı birbirlerini, önlem almak istiyordum.

“niye, gizli saklı mı var? Burada konuşalım işte. Hatta şu ileride bir kafe açık gözüküyor, gidelim orada konuşalım.” Dedi Kuzey.

“bu kalabalıkla mı?” dedim etraftaki herkese bakarken.

“ne var kalabalıkta?” dedi Kuzey. “abi, ben sana telefonda da anlatırım, şimdi yengemle Balım gece gece perişan olmasınlar.”

“tamam, sabah konuşuruz. Gel hayatım.” Dedi Cihangir abi eşini ve kızını alıp arabaya giderken.

“biz bize kaldığımıza göre, geçelim.” Dedi Kuzey.

“kızım doğru söylüyor Kuzey, gece gece kafede olacak iş mi bu konuşma işi?” dedi Kuzey’in annesi Mercan teyze.

“benim herkese söylemek istediğim şeyler de var.” Dedi Kuzey. Bu sefer dikkatleri üzerine toplayabilmişti işte.

“benim bilmeyip de senin bildiğin ne olabilir acaba?” dedim ters cevap verirken.

“valla ben de gidiyorum, çok yoruldum, bana da sonra söylersin.” Dedi Cevahir. “herkese iyi sabahlar.”

O da otoparka giderken arkasından bakakaldım. 7 kişi kalmıştık. Kemik tayfa mı demeliydim yoksa?

“o zaman geçelim, size de uygunsa Erkan amca.” Dedi Kuzey babama.

“uygun.” Dedi babam. Diyeceklerini merak ediyor olmalıydı.

“sabah da konuşurduk oğlum. Acelesi neydi, kız da yorulmuş belli ki.” Dedi Kuzey’in babası Hasan amca.

“bir an önce konuşalım ve bitsin istiyorum.” Dedi Kuzey. “anahtarımı verir misin?” dedi elini bana uzatırken.

Çantamdan onun arabasının anahtarını çıkarttım. Ekip arabasına ben sığmayınca arkadan Kuzey’in arabasıyla takip etmek zorunda kaldım. Bagajda gitmeyi bile teklif etmiştim onun arabasını kullanmamak için ama bu pek de mümkün olmadı.

Arabalara dağılıp Kuzey’in dediği kafenin önüne park ederken indik. İki masanın birleşmesiyle anca sığarken oturup çay siparişi verdik. Başka da kimsenin bir şey yemeye hali yok gibiydi.

Annemle Kuzey’in annesi yan yana oturmuş, yıllarca komşuluk yapmış olmanın samimiyetiyle iyi anlaşmış gözüküyorlardı. Zaten ailedeki tek kötü Kuzey’di sanırım. Yani, en azından benim için. Babamla da babası gayet iyi anlaşıyordu her zaman.

“ee abi, hadi anlat, uyuyacağım daha.” Dedi Güney.

“önce Birce’den akşam için özür dilerim, ona pek inanmadığım için bunların hepsi oldu denilebilir. Dolayısıyla sizden de özür dilerim Erkan amca.” Dedi Kuzey.

Herkes susup ona odaklanmıştı.

“sorun yok oğlum, sonuçta sen demedin git diye.” Dedi babam.

“ben demiş kadar oldum. Birce'nin sabrı olmasa belki de kalbini daha çok kıracaktım.” Dediğinde kollarımı bağlayıp ifadesizce yüzüne baktım.

“e kızım sen de bir şey desene, özür diliyor çocuk.” Dedi annem.

“kabul etmeyeceğim. Yine kendini düşünüp herkesin önünde beni köşeye sıkıştırarak özrünü kabul ettirecek aklı sıra. İstersen yarın dünyadaki son gün olsun, ben yine de özrünü kabul etmeyeceğim. Boşuna nefesini tüketme o yüzden.” Dedim.

“Birce.” Dedi babam uyarırcasına.

“hayır hayır, Birce'nin yerinde ben olsam daha kötü şeyler derdim. Sonuna kadar haklı, abim hatasını gayet iyi biliyor.” Diyerek arkamda durdu Güney.

“ne yaptın kıza oğlum?” dedi annesi kaşları çatılırken.

“o bizde kalsın.” Dedim hemen araya girerken. “yoksa çok utandırıcı bir şey. Böyle bir şeyle anılmak bile beni yerin dibine sokuyor.”

Herkesin bakışları değişirken “fiziki hiçbir şey yapmadım.” Dedi Kuzey.

“abim kelimeleriyle Birce'yi dövdü kısaca. Bunu bilseniz yeterli.” Dedi Güney.

Annemle babam bana onaylamamı beklercesine bakarken onayladım. Ben bundan onlara bahsetmeyecektim bile. Ah be Kuzey. Bencilliğin beni her zamanki gibi batırdı.

“Birce'nin özrümü kabul etmemesini anlıyorum, fazla kırdım.” Dedi Kuzey gözlerimin içine bakarken. Tepki bile vermedim. Benden beklediği zaten ufak bir tepkiydi, ona aralık bir kapı bırakmamı istiyordu. “asıl konumuza dönecek olursak Ferhat’ı fazlasıyla tehlikeli bulduğumu söylemek istiyorum. Bu Birce için de bir tehdit oluşturuyor bence. Onu rahat bırakacağını bu saatten sonra düşünmüyorum.”

“benimle bir alakası yok, gördüğü yerde onu döven kişi sensin. Asıl sen kendini koruma altına al, yalnız gezme.” Dedim.

“dövdüysem de hepsi senin içindi. Eğer hayatıma sen girmiş olmasaydın ben bunların hiçbirini yaşamayacaktım zaten.” Dediğinde cümlesi ağır gelmişti. Birisi, hayatına girmemiş olmamı diliyordu. Bundan daha ağır ne olabilirdi ki hayatta?

Sertçe yutkunurken arkama yaslandım. Cümlelerini bitirmesini bekledim ama ortamda bir sessizlik oluşmuştu çoktan. Anlaşılan kimse karışmak istemiyordu da.

“ilk dövdüğüm zamanı hatırlarsan senin hakkında ağır konuşuyordu.” Dediğinde bu sefer böldüm onu.

“senin kucağında gezdiğimden bahsetti, sen de benimle anılmamak için kavga etmeye başladın. Yoksa ben zaten gerekli cevabını veriyordum.”

“öyle mi, nasıl verecektin, sadece bağırıp iterek mi?” dedi alayla.

“benim yöntemlerim seni hiç ilgilendirmez.”

“bu geceki olan da senin içindi.” Dediğinde dayanamayıp ayağa kalktım.

“yeter, ben bu kadar saçmalığa daha fazla katlanamayacağım. Bir daha karşıma çıkarsan seni gebertirim Kuzey. Bu son olsun.” Dedim işaret parmağımı tehdit edercesine sallarken.

“bence de abi.” Dedi Güney de benimle kalkarken. “kıza demediğini bırakmadın, hayatında olmamasını da zaten diledin bir de üstüne nasihat mi vereceksin? Hayatından çıkmak istiyor, sen de gitmesini istiyorsun, bırak gitsin işte, daha neden bu kadar mücadele veriyorsun ki?”

“Birce'nin iyiliğini istediğim için olabilir mi?” dedi Kuzey.

“ya da kendi vicdanını rahatlatmak için.” Dedim üzerine yürürken. Benim gibi ayağa kalkarken karşımda durdu. “yaptığın her şeyin tek tek ya kendi çıkarın olduğu için ya da bencilliğinden olduğunu düşünüyorum Kuzey. Biraz düşünürsen altında yatan nedenlerini sen de göreceksin.”

“beni benden iyi mi bileceksin? Hiç sanmıyorum.” dedi alayla.

“o zaman senin dediğin tek bir söze bile inanmıyorum. Bu beyaz dersen…” dedim üzerindeki beyaz gömleğe dokunurken “ben siyah diyeceğim. O derece inanmıyorum sana. Tıpkı senin de bana inanmadığın gibi.” Dedim.

Gömleğine dokunduğum elini yakalarken sıkıca tuttu. Elimi geri çekmek istesem de bırakmıyordu.

“Kuzey yeter.” Dedi babası.

“Birce yeter.” Dedi babam da.

“koca insanlarsınız, konuşarak halledeceğiniz şeyleri burnunuzun dikine giderek büyütüyorsunuz. Yıllarca aynı mahallede yüz yüze baktınız, çocukluğunuz bile aynı sokakta geçti.” Dedi Mercan teyze.

“sen küçükken Kuzey’e hayrandın annem, unuttun mu hemen? Onun gibi bir abin olsun diye kaç kere gelip ağlamıştın.” Dedi annem.

“bunun gibi abim olacağına…” dediğim sırada Kuzey sözümü kesti.

“ne yaparsın? Yine plajdan mı toplarım seni yoksa Ferhat’ın elinden mi alırım?” dedi.

“sen bundan sonrasında bana hiçbir şey yapamazsın, bırak elimi.” Dedim.

“bırakmıyorum.” Dedi.

“oğlum bırak.” Dedi Hasan amca.

“bu sorun çözülene kadar bırakmayacağım.” Dedi Kuzey.

“özür dilememi mi bekliyorsun?” dedim alayla.

“neden bana ters gittiğini, neden her şeyimi yanlış anladığını öğrenmek istiyorum.” Dedi.

“her şey olması gerektiği gibi, yanlış olan sensin.” Dedim.

“işte neden yanlışım, onu söyle.”

“öğrenip ne yapacaksın, nüfusuna mı aldıracaksın?”

“sanmıyorum.” dedi beni baştan aşağıya süzerken.

“terbiyesiz.” Diyip tokat attığımda annemler de ayağa kalktı.

“Kuzey! Derhal bırakıyorsun kızın elini. Ben sana böyle mi öğrettim?” dedi Mercan teyze.

Elimi bıraktığında kızarmış elime baktım. Tişörtümle hemen kamufle etmeye alıştım ama yanımdaki Güney fark etmişti.

“kızın elini ne yaptığına bak abi!” dedi elimi tutarken.

Ellerinin arasından elimi çekerken “bir şey yok.” Diyerek dışarı attım kendimi. Artık gün doğmaya başlamıştı. Bu gece gözüme uyku girmemişti resmen.

Kuzey yanımdan geçip giderken arabasından bir şeyler aldı. O sırada babamlar da gelirken arabanın kapısını açtılar.

Hızla arka koltuğa oturdum. Bir an önce eve gitmek istiyordum. Kapım tekrar açılırken Kuzey başını eğip kucağıma bir krem fırlattı. Ardından kapıyı kapatıp giderken arabadan hızla inip kucağıma attığı kremi kafasına fırlattım. Bütün öfkemle fırlattığım krem kafasına çarparken eli anında başına ulaştı. Ne olduğunu anlayamazken dönüp bana baktı.

Öfkem hala dinmemişken elindeki kanı görmemle yüz ifadem benim de değişmişti bu sefer.

“Kuzey.” Diyip yanına yaklaşacakken eliyle beni durdurdu.

“dindi mi öfken?”

“dinmedi.” Dedim.

“iyi, bir kere daha at o zaman.” Diyerek kremi bana attı geri ama benim ona attığım gibi atmamıştı, yakalayacağım şekilde atmıştı. Yakalamıştım da. Annemler de Kuzey’in başının kanadığının farkına varmadıklarından bize anlamsız bakıyorlardı.

Yanına gidip saçlarının arasından akan kana bakmak istediğimde izin vermeyip geri çekildi.

“bir bakayım.” Dedim.

“şaheserini daha iyi görebilmek için mi?” dedi.

“ben sen değilim.”

“ben de bahsettiğin kişi değilim.”

“ne oluyor çocuklar yine?” dedi annemler yanımıza gelirken.

“bir şey olduğu yok, ben biraz eve geç gelirim anne.” Dedi Kuzey arabasının yanına giderken.

Yanına gidip kolunu tutarken “bu şekilde araba kullanamazsın, Güney bıraksın.” Dedim.

Annemler Kuzey’in beyaz gömleğini kırmızıya çeviren kanı gördüklerinde şaşkınca baktılar. “iki dakikada ne oldu yine?” dedi annem.

“bir şey yok, kazaydı.” Dedi Kuzey.

Babamlar da yanımıza ulaşırken “sen mi yaptın Birce?” dedi babam.

Başımla sadece onay verirken Güney izliyordu.

“Kuzey, Birce seni hastaneye götürsün, bir doktor kontrol etsin.” Dedi babam.

“Güney götürür.” Dedim hemen. Daha fazla onunla yanı ortamda olmak istemiyordum.

“herkes kendi hatasını kendi düzeltecek ve bundan sonrasında hatalarınızı düzeltmek için birbirinize fırsat vereceksiniz. Koca insanlarsınız. İtiraz da etmiyorsunuz. İkiniz de eve küs bir şekilde gelirseniz eve almayacağım seni Birce.” Dedi babam. Şaşkınca ona baktım.

“ama baba…” dediğimde bakışları susmama yetmişti.

“eğer sen de küs gelirsen sen de giremeyeceksin Kuzey.” Dedi Hasan amca.

Birbirimize bakarken bununla nasıl baş edeceğimi düşünmeye başladım.


Bölüm Sonu.


Loading...
0%