@deniz_44
|
Sıradan bir hazırlık öğrencisiydim. İngilizcenin önemini üniversiteye geçince anlayanlardan değildim ama maksat okumak olsun diye hazırlığa başlayanlardandım. İstanbul, benim ailemden kaçışım. Tuttuğum bu evde özgürce yaşamamı sağlayan kalabalık şehir.... Elimdeki İngilizce ödevini bitirmeye çalışırken oturma odasına giren Asu dikkatimi dağıttı. Yine üzerinde partiye gidecek şıklıkta bir kıyafet vardı. Bu kız kesinlikle okumaya değil alemlere akmaya gelmişti. "Nasılım Helin?" Nasıl olduğunu söyleyebilmem için üzerindekinin elbiseye benziyor olması gerekiyordu. Ultra mini elbisesinin altına giydiği platform topuklularla tüm geceyi nasıl geçiriyordu? Hala anlamıyordum. Ben 400 kere yere yapışıp 300 kere de elbiseyi çekiştirirdim herhalde. "Bana sorma Asu. Kıyafet zevklerimiz aynı değil. Şimdi kötü bir yorum yapıp hevesini kaçıracağım. Sen beğendiysen güzel olmuşsun işte" dedim bakışlarımı tekrar İngilizce ödevime çevirirken. "Ya kızım sen tıp mı okuyorsun? Alt tarafı hazırlık ya. Süslen püslen, çıkalım dışarıya." Onun milyonuncu kez beni ayartmalarını dinlerken sessizliğimi korudum. Partiler bana göre değildi. Yüksek gürültülü müziklerin olduğu ortamları sevmezdim. Kim severdi ki? Asu gibiler. Eğlencesine düşkün veya kadın, adam arayanlar... Ben eğlencemi evimde yaşıyordum. Adam arama kısmı da şu anlık umurumda değildi. "İyi eğlenceler Asu." Bir an önce beni rahat bırakmasını istiyordum. "Sen kendine üniversite okuyorum deme. Ailenden ayrı üniversite okuyunca partiden partiye akmalısın. Ruhun ölmüş senin." Topuklularını yere vura vura önce odadan sonra evden çıktı. Ruhum falan ölmemişti. Beni de eğlendiren şeyler vardı. Kitaplar, filmler, kimse olmadan yalnız geçirdiğim saatler... Şu an olduğum gibi... Ödevi bırakıp ayağı kalktım ve mutfağa giderek kendime kahve yapmaya başladım. Bugün uyumak istemiyordum. Gece yarısı doğum günümdü. Hiçbir doğum günüme uyuyarak girmezdim. Elimde kahvem ve kitaplarımla yeni yaşımı kutlamaya bayılıyordum. Canım kendim. Kahvemi alıp balkona çıktım. Bugünkü kitabım Rita Hunter'ın Güz Fırtınası'ydı. Kitabın yarısına kadar gelmiş sonrasını merak ediyordum. Üzerimde bir örtü sarınırken balkondaki salıncağa oturdum ve kahvemden bir yudum alarak kitabımı diğer elime alıp okumaya başladım. Bir süre kendi halimde okurken telefonumun ışığı yanıp söndü. Kahveyi önümdeki masaya kitabı da açık bir şekilde kucağıma koydum. Telefonu elime aldım. Saat 00.00'di. Mesaj tanımadığım birindendi. 0535.... : Doğum günün kutlu olsun. M. |
0% |