Yeni Üyelik
26.
Bölüm
@deniz_44

Helin : Komşu?

M : Tavşan?

Helin : Hangi kattasın?

M : Evime mi geleceksin?

Helin : Neden sorularıma soruyla cevap veriyorsun?

M : Sen neden sorularıma soruyla cevap veriyorsun?

Soru işareti kusmama az kalmıştı.

Helin : Hangi kattasın?

Helin : Evine geleceğim.

Helin : Sende benim evime gelmedin mi?

M : Sen sarhoştun. Seni evine bırakmak için evine geldim.

M : O sayılmaz

Helin : Tamam sende sarhoş ol

Helin : Bende seni evine götürürüm

M : dkjdskfjs

M : Sarhoş olunca seni niye arayayım.

Helin : Kaslı kollarımla taşırım seni dfsjdfhsd

M : Madem araştırma yapmak bu kadar hoşuna gidiyor

M : Sen bul.

M : Kaçıncı kattayım?

M : Her katta iki daire var. Sekiz daire eder bu

M: Aslında 10 daire var ama ne çatı katındayım ne de bodrum

M : Hadi bul beni.

M : Seni bulduğum gibi beni bul.

Helin : İşte yalan sözler

Helin : Adresimi veren bendim.

Helin : Beni bulmadın ki.

Helin : Senin adresin ne ?

Helin : Durumu eşitlemeliyiz.

M : Bul beni Tavşan

"Bul bönü tovşon." dedim öfkeyle. Söylemesi kolaydı.

"Are you okay Helin?" Dersteydim değil mi ben? Başımı kaldırıp gülümsedim.

"Okay hocam." dedim.

Kaşlarını çattı ve uzanıp telefonumu aldı. "Derse odaklanman için lisedeki gibi telefon toplamaya başlamam gerek."

"Ama hoca-"

"Speak English." diye sertçe söyledi. Telefonumu isteyecek İngilizcem yoktu ki?

"Siz Turkish konuşuyorsunuz. Ben size speak english diyor muyum?" dedim istemsizce. Sınıftan birkaç gülüş sesi duydum. Şaka mı yaptım gülüyorlardı? Ciddi konuşuyoruz burada.

İngilizce konuşmak ve öğrenmek için bu sınıftaydık. Kabul ediyorum. Ama ben daha alfabe ve sayıları yeni öğrenmiş bir derste nasıl derdimi İngilizce anlatabilirdim ki? Daha erkendi.

"After class, come an take it." Class sınıf demekti. İt cansız varlıklar için kullanıyordu. Diğerleri neydi ki? Kaşlarımı çatıp hocaya baktım.

"Dersten sonra gidip alacakmışsın." dedi arkamda oturan çocuk. Başımı çevirdiğimde kahverengi gözleri gülümsediği için kısılmış sınıf arkadaşıma baktım. İlk kez görüyordum onu.

"Senin İngilizcen var gibi." dediğimde gülüşünü genişletti.

"Ellerinden öper." dedi. Manyak mı ne?

"Ben Helin." dedim elimi uzatarak. Elimi tutup sıktı.

"Murat Ali. Ama sen Ali de bana." dedi. Murat mı? Elimi uzaklaştırdım.

"Murat mı?" dediğimde gözlerini kıstı. "Murat ismini bu yüzden kullanmıyorum. Şerefsiz ismi gibi. Bana Ali de." dedikten sonra başıyla önüme dönmemi işaret etti. Dediğini yaptığımda öğretmenin gözlerini dikmiş hoşnutsuz bir ifadeyle beni süzdüğünü gördüm.

Harika. Benden durduk yere nefret eden bir kişi daha bulmuştum.

Telefonumu masaya koyduğunda ekran ışığının yanıp söndüğünü gördüm. Murat mesaj atıyordu sanırım. Ama ben bakamıyordum. Uyuz kadın.

.

Blok ders işlediği için telefonumdan 2 saat uzak kaldığım için İngilizce hocasını affetmeyeceğim. Pislik. Telefonumdaki mesajları tek tek okumaya başladım. Murat'tan tek bir mesaj vardı.

M : Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?

Kitaptan alıntı yapmıştı. Ezbere biliyordum her satırını bu kitabın. Onu hatırlamayıp yanından geçip gidiyordum belki de her gün. Buna gönderme yapıyordu. İyi hedefe atış yapmıştı.

Helin : Bu bir evlilik teklifi mi?

M : ksjdlkdja

M : Kitaptan alıntım.

M : Kitapların konusunda hassasın diye üzerine çizemedim. Tekrar okursan görünce çıldırmanı istemedim. O yüzden sana mesajla göndermek istedim.

Helin : Bu alıntı da benden sana gelsin.

Helin :Yalnızca seninle konuşmak istiyorum. Sana ilk defa her şeyi söylemek istiyorum; bütün hayatımı bilmelisin, o hayat ki, hep senindi ama sen onu asla bilmedin.

Bu alıntıydı. Alıntımı yanlış anlamazdı umarım. Niye yanlış anlamasını istiyordum içten içe?

M : Bu bir evlenme teklifi mi?

Helin : DKJFSDKF

Helin : Çikolatam çiçeğim hazır.

Helin : Seni kendime istiyorum.

M : Erkek evi naz evi

M : Ben senin bildiğin adamlardan değilim.

Helin : dksjfskjdfs

M : İki güzel kelimeyle eriyip gidemem.

M : akjdfkjsdf

M : Bir ara kayboldun?

Helin : Telefonu kaptırdım. Senin yüzünden

M : Kuru iftira. Ben masum masum kitap okuyordum.

Bu kitap konuşma işi hoşuma gidiyordu. Sevmiştim .Onunla konuşmak için bahane olarak kitapları kullanmayı da...

M : Eve mi geçiyorsun?

Helin : Evet.

M : Senin için bir kitap bıraktım. Mustafa abide.

M : Şiir.

Helin : Şiir okuyasım gelmez ki.

Helin : Ama senin için okuyacağım.

M : Benim için :)

Telefondan müzik açarak eve doğru her zamanki yavaşlıkta ilerliyordum. Eve gitmeden önce Mustafa abinin yanındaki kitabımı aldım. Kitabın iç kısmında yapışkan kağıtla bir not yazılmıştı.

Altını çizdiğim şiirleri sevecek misin yoksa senin ruhuna dokunanlar farklı satırlar mı olacak, bilmiyorum. Benim kitabımı çizebilirsin. Benim senden istediğim sevdiğin satırlarda iz bırakman. Okudukça sevdiğin satırları bana mesaj atar mısın? O an hissettiğin duyguyu bende hissetmek istiyorum.

~M

Mesaj atacaktım ki. Benden onda iz bırakmamı istiyordu. Onun bende bıraktığı izin farkında mıydı acaba? Onda bende bıraktığı gibi iz bırakabilecek miydim? Bana kendimi iyi hissettirdiği her saniye onu iyi hissettirecek miyim mesela?

Yüzünü hatırlamasam da çok tanıdık geliyordu her şeyiyle. Ruhum tanıyordu. Zihnim unutmuş olsa da....

M :Bugünün son alıntısı yine Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu'ndan gelsin.

M: Yalnızca sen, evet, yalnızca sen beni unuttun, yalnızca sen, beni asla tanımadın!

Bu acıtmıştı.

Helin : Yüzünü hatırlamasam da bana yabancı değilsin.

M : Hangi kitaptan bu?

Helin : Helinin Dünyasından Seçmeler

M : Bu kitabı okuyacak mıyım?

Helin : Her gün okuyorsun gibi geldi.

M : Daha okuyacak sayfalarım olsa da

M : Şu ana kadar en sevdiğim kitapsın.

Murat'ta benim için bir kitap gibiydi. Keşfetmeye çalıştığım ve her saniye meraklandıran. Kitabın tamamını merak ediyordum. Bu adamın varlığının benim hayatıma bıraktığı İz'leri merak ediyordum. Kitapları okurken bize dokunana satırları çizip iz bırakmamız gibi onun bende bıraktığı izler vardı. Hissedebiliyordum bunu.

Helin : Bendeki İz'lerin neler?

M : İz mi?

M : Neden izlerin değil de İz'lerin şeklinde yazdın?

Ne fark vardı ki? Gözlerimi kıstım. Mesajlaşırken yazım yanlışı yapan biriydim. Şaşırılacak bir durum olmasa da gözlerim. 'İz' yazısına değdiğinde kalp atışlarım garip bir şekilde ritmini şaşıyordu.

Helin : Mesajlaşırken yazım yanlışı yaparım.

M yazıyor...

M çevrimiçi

M yazıyor...

M çevrimiçi

M çevrimdışı

Kaşlarımı çattım. Yanlış bir şey mi yaptım? Neden görüldü atmıştı ki? Mesajları tekrar baştan sonra okudum. Ona ters bir şey söylememiştim. O bana ters bir şey yazmamıştı.

İyi de sorun neredeydi?

Helin yazıyor...

Helin çevrimdışı.

Loading...
0%