Yeni Üyelik
50.
Bölüm
@deniz_44


MURAT KARLI


16/ Ocak / 2020

X : Selam

X :İz?

Kaşlarımı çatarken mesajı atan numarayı dikkatle inceledim. Fakülteden birinin değildi. Kimindi?

Murat :İz mi?

Murat :Tavşan?

X :Tavşan mı?

X :Helin'im ben. Helin

Gülüşümü genişletirken öğle yemeğimi doldurduğum tabağı tutarak ona yazmaya başladım.

Murat :Yazmazsın diye düşünmüştüm.

Tavşan :Seninle karşılaşmam diye düşünmüştüm.

Tavşan :Sana neden yazdım bilmiyorum.

Tavşan :Ama seni tekrar gördüğüme bende sevindim.

"Neye sırıtıyorsun sen?" Demir'in sesiyle irkilip başımı kaldırdım. Şüpheyle yüzümü inceliyordu. Gülüyor muydum ben?

"Kumsaldaki tavşanı buldum." dediğimde kahkaha attı.

"Kafayı yemişsin sen. Kumsala kedi köpek girer. Tavşanın ne işi var yahu?" Oturduğu yerden ayaklanırken kahkaha atmaya başladı.

"Sana ne olduğunu anlattım." Helin'in var olduğuna inanmıyordu. Çünkü kimse bu özel mülke girecek kadar kafayı yememişti. Herkes babamdan çekinirdi ve çevre evler özel kumsala yaklaşmazlardı bile.

Acaba Helin gerçek değil miydi?

Telefona baktığımda mesajları tekrar tekrar okudum. Hayır. Helin gerçekti.

Murat :Neden kaçıp gittin?

Tavşan :Bilmiyorum.

Tavşan :Yüzündeki izi bana anlatacaktın?

Murat : Merakından mı yazdın bana?

Tavşan : Başka ne olacaktı?

Murat : :)

Tavşan : Ne gülüyorsun be!

Murat : Kabul et yakışıklı yüzümden etkilendin

Murat : Dayanamadın

Tabağımdaki yemeği kaşıklayıp ağzıma tıktığımda onun tepkisini beklemeye başladım.

Tavşan yazıyor...

Tavşan çevrimiçi

Tavşan yazıyor...

Tavşan çevrimdışı

Tavşan çevrimiçi

Tavşan :Önemli olan iç yakışıklılığı tamam mı?

Tavşan :Ben insanların tipine değil kalbine bakarım

Murat : Ben senin bildiğin kızlardan değilim yazman gereken yerdeyiz.

Tavşan :Ben senin bildiğin kızlardan değilim.

Tavşan : jdsfkjlsfd

Murat : dskfjsdkfjs

Murat : Kıyas yapacak kadar kız yaklaşmadığı için benim bildiğim tek kız olabilirsin.

Tavşan :Niye?

Tavşan :Yüzündeki iz yüzünden mi?

Murat: Yok bende onların bildiği erkeklerden değildim o yüzden

Tavşan : lskdfjskdfj

Tavşan :Aynı kafede 14:00 da buluşalım.

Murat : Emir veriyorsun.

Tavşan :Hoşuna mı gitti? sdkfjslkdfj

Tavşan :Nazlanma da kabul et.

Murat : Elini masaya vurup 'ya benimsin ya kara toprağın' demen gereken yerdeyiz.

Tavşan :sdflksjdfkjsd

Murat : Yarın görüşürüz Tavşan.

Tavşan :Görüşürüz

Tavşan :HELİN!

17/ Ocak / 2020

Kafeye girdiğimde başını eğerek dikkatle kitabını okuyor olduğunu gördüm. Saçlarını toplamış ve alt dudağını kemiriyordu. Neydi onu bu kadar heyecanlandıran?

"Hayatının aşkını mı buldun kitaplarda?" dediğimde irkilerek başını kaldırdı. Karşısına oturduğumda kitabını kapattı.

Kürk Mantolu Madonna

"Kitaplarda aşk aramıyorum çünkü kitaplar aşkım." Kitabını çantasına koyarken parmaklarını kenetleyip masanın üzerine koydu.

"Kitaplara aşık bir tavşan-" Gözlerini devirdi. "-Kitaplarda aşık olacak ne var mesela?" Ben müzik dinlerdim. Webtoon veya çizgi roman okumayı severdim ama kitaplar hep benim için ikinci plandaydı. Çizim yapmaktı beni rahatlatan ve bu dünyadaki aşkım.

"Şöyle düşün..." Gözlerini kısıp birkaç saniye söyleyeceklerini toparlamaya çalıştı. Gözlerindeki parıltının sebebi kitaplar mıydı? Kitaplarına gerçekten aşıktı. Öylesine söylediğini düşünmüştüm ama kitaplarını gerçekten seviyordu.

"Bu dünyada yalnızsın. Yani sen sayılmazsın çünkü ikizim var dedin. Anne karnında tek doğmadın." Eliyle ağzını kapatıp güldü. Arkama yaslandım. Cidden deliydi. Gülüşümü genişlettiğimde konuşmasını sürdürdü.

"Genelde yalnız doğarız. Tek bir hayat için nefes alıp yaşarız. Ama kitaplarla başka hayatlar yaşayabiliyorum. Başka ailelerim, eşim, arkadaşlarım, dertlerim oluyor." Hiç bu açıdan düşünmemiştim.

"Yani sen acaba hayatım şu yönden nasıl olurdu diye düşünmene gerek kalmadan okuduğun kitap sana bunu gösteriyor." Parmaklarını tek tek kaldırmaya başladı. "Acaba bir ailenin en sevilen kişisi olsam hayatım nasıl olurdu? Acaba bir doktorken hayatımı nasıl yaşardım? Bir katilsem işlediğim cinayet-"

"Katilsem mi?" dedim korkmuş gibi yalandan ona kaçamak bakışlar atarken.

"Korktun mu?" ürkütücü bir ifadeyle bana bakarken gözleri her an gülecekmiş gibi neşeyle bakıyordu. O gece ki gibi değildi ve bu mutlu etmişti beni. Ağladığı zaman ne yaşamıştı sormak istesem de kendimi durduruyordum.

"Kitap okuyandan zarar gelmez diye okumuştum bir yerde." Elimi kaldırıp garsonu çağırdığımda ona döndüm. Ürkütücü ifadesine son vermişti. Tatlı bir tebessümle bakıyordu yüzüme.

"Tabi adam nasıl öldürür tarzı kitap okuyorsan şimdiden söyle. Korkayım." Başını geriye atıp kahkaha attı. Kaşlarımı çattım. Niye bu kadar tatlı gülüyor ki? Niye herkesin içinde bu kadar tatlı olmak zorunda ki?

Güm. Güm. Güm. Güm

Saçmalama Murat!

Garson geldiğinde içeceklerimizi söyledik. Helin oturduğu yerden ayaklanıp masanın kenarında diz çöktü.

"İlk buluşmadan evlilik teklifi etmek sence de hızlı olmaz mı?" dedim çapkın bir edayla.

Gülümseyip ellerini yüzüme uzattı. Maskemi tutup çıkarttığında başını sola yatırıp sıcak gülüşünü silmeden kaşlarını kaldırdı. Çıkarmadığım şapkamı da çıkardıktan sonra kendi yerine oturup arkasına yaslandı.

İzimi görmekten nefret etmiyordu. Gerçekten etmiyordu.

"İzin sana karizma olma fırsatı verirken sen ilk buluşmadan nasıl bunu gizlersin. Ayıp." Maske ve şapkayı çantasının üzerine koydu.

"Demek bunun ilk buluşma olduğunu kabul ediyorsun." dedim konuyu yüzümdeki izden uzaklaştırmak adına.

"Öyle demek istemedim." dedi yanakları kızarırken.

"Ne demek istedin?" Kaşlarımı kaldırdığımda ters ters bana baktı.

"Sinir bozucu olmadığın zamanlar hoş bir adamsın." cık cıklayıp bakışlarını kafede gezdirdi. Dirseğimi masaya yaslayıp öne eğildim.

"Hoş bir adam olduğumu düşünecek kadar uzun bir süre aklını kurcaladım sanırım." Dudakları aralanırken 'ha' diye bir ses çıkardı. Garson içeceklerimizi bıraktığında Helin bakışlarını kaçırıp içeceğini yudumladı.

"Ne çizmekten hoşlanırsın?" dedi. Seni desem ne yapabilir ki?

Korkutma kızı Murat.

"Bana iyi hissettiren bütün güzellikleri çiziyorum. Değişiyor." Gözlerini kıstı.

"Beni çizdiğini söylemen gereken yerdeyiz." dedi gülerek.

"Seni çizmemi ister miydin?" Düşünürken birkaç saniye sustu. Ne düşünüyor bilmiyordum ama yanakları tekrar kızarmaya başlamıştı.

"Yok çizme." dedi gözlerini kaçırarak.

"Niye?" Gevşekçe gülümsediğimde kaşlarını çattı. "Bana iyi-" Aniden masanın altına gizlendiğinde konuşmamı kestim. "Sakın burada olduğumu söyleme." dedi. Ne?

"Helin?!" Bağıran bir erkek sesiyle omzumun gerisinden kafeye yeni girmiş 20'lerinde bir çocuğu gördüm. Hayır. Daha büyüktü.

"Beyefendi böyle bağıramazsınız.." dedi garsonlardan biri.

"Kardeşim burada." Abisi miydi? Helin saklandığına göre ondan korkuyor muydu?

Adam gözlerini etrafta gezdirirken gözlerimiz kesişti. Yüzünü gizleyen atkısı ve şapkası vardı, onu korkutucu gösteriyordu. Huzursuz hissetmeme sebep olan bir enerjisi vardı. Gözleri yüzümdeki izi görünce suratını buruşturup etrafa iyice bakındı. Helin'i bulamamış olacak ki öfkeyle çıktı dışarı. Birkaç saniye çıktığı kapıya baktım.

"Abin gitti." dediğimde Helin yavaşça masanın altından çıktı. Sandalyesine oturduğunda göz teması kurmadan titreyen eliyle içeceğini içti.

"Aranız iyi değil mi?" diye sorduğumda omuz silkti. Abisinden korkuyordu. Ama neden?

"Kumsalda ağlamanın sebebi neydi?" diye sordum. Başını sağa sola sallayıp gülümsedi.

"Neden? Kitaplardaki erkek kahraman gibi hayatımdaki tüm negatiflikleri yok mu edeceksin?" Gülüşü samimi değildi. Soğuktu. Yalandı.

"Denerim." Kontrolüm dışında sıyrılmıştı dudaklarımdan.

"Neden?" Merak ediyordu cevabımı. Çünkü izime yakın hissettiğim tek kadınsın.

"Kitaplarda başka hayatların ana karakteri olmaktan bahsettin. Bunu seviyorsun belli ki. Kitap olarak düşün beni." Dudakları kıvrıldığında nefesimi serbest bıraktım. Bu gülüşü işte tamamen gerçekti.

"Kitap... Seni okudukça hayatının kirli geçmişini öğrenmemden korkmuyor musun?" Dişlerimi göstererek gülümsedim.

"Senin okumaktan zevk aldığın tek kitap olmak istiyorum." Aramızdaki hava ağırlaştığında Helin afallamış bir şekilde bana baktı.

"Kitap gibi çocuksun maşallah." dedi ve yanlışlıkla ağzından kaçırmış olacak ki eliyle ağzını kapatıp gözlerini yumdu. Gülümsedim. Kitap gibi çocuk iltifat mı sayılıyordu? İlk kez birisi benim için bunu söylüyordu ve garipsemiştim.

"Bunu iltifat kabul ettim." Gözlerini açıp bakışlarını içeceğine çevirdi ve ağır ağır yudumladı. Sonra bana tavşan deme diye kızıyordu. Tipine bak.

"İkinci randevumuz ne zaman?" dedim gülerek. Bakışlarını kaldırdığında "Kumsalda buluşabilir miyiz? Ben...Ben abimle pek anlaşamıyorum...Biraz dar görüşlü ve beni kıskanır...Orayı bilmiyor. " duraksarken rahatsızca kıpırdandı. Abisinden korkuyordu ve bu soru işaretlerimi arttırıyordu. Abisinden şiddet gördüğü için mi bu kadar korkuyordu yoksa dediği gibi basit bir dar görüşlü abinin suyuna gitmeye çalışma gibi bir durum vardı?

"Olur." dedim. "Bende pek dışarda maskesiz dolaşamıyordum zaten." Başını onaylarcasına sallayıp içeceğini yudumlamayı sürdürdü.

Abisi kırmızı çizgisi ve konuştuğunda enerjisi düşüyordu. Artık abisi hakkında konuşmamamız gerektiğini yazdım zihnimin kuytu köşesine.

Helin konuşana kadar abisinden konuşma.

Birkaç ay sonra

"Helin." diye bağırdığımda koşarak yanıma geldi ve elimdekileri aldı. "Tüm bu boyaları neden kumsala taşıyorsun ki?" dedi sitem dolu ses tonuyla. Kumsala inen basamakları inip boyaları kumun üzerine sırayla bıraktığımda ona döndüm.

"Seni çizeceğim." dedim. Gözleri ışıl ışıl olurken elindeki boyaları bırakıp kollarını omzuma doladı ve kuma düşmemizi sağladı. Sesli bir şekilde güldüğümde kahkahasını duydum.

"Yalnız beni çizerken mükemmel olmalısın İz'im." Bana her İz'im dediğinde kalp atışlarım ritmini şaşıyordu. "Benim gibi model bulamazsın." Uzanıp saçını karıştırdığımda cırlayıp elimden kurtuldu. Doğrulup ayaklandığımda ona oturması gereken yeri gösterdim ve kumun üzerine oturup denize döndü yüzünü.

Asla onu çizemezsin Murat. Yeteneğin onu çizecek kadar mükemmel değil.

"Ne? Hadi ama." dedi Helin heyecanlı bir gülüşle. Onu karakalemle çizmek kolaydı ama ya renkli hali? Yanağındaki pembeliği gözlerindeki o sevgi dolu ışıltıyı. Ben bu kadar yetenekli değildim.

"Sakın kıpırdama." dediğimde ona adımlayıp tepki vermesine izin vermeden onu sırtıma aldığımda çığlık attı. "Kollarını dola." dediğimde bacakları ve kollarını bedenime sardı ve yanağı izime değdi.

"Bu anı çizemeyecek kadar mükemmelsin." dedim telefonumu çıkartırken. İzimin üzerine dudakları değdiğinde birkaç saniye duraksadım. "Doğum günü hediyemi istiyorum. Benim için tablo sözü verdin." Beni nasıl etkileyeceğini iyi biliyordu. "Sözümü tutarım. Şimdi gülümse Tavşan."

"Sen gülümseyecek misin?" Onaylayan bir ses çıkardığımda telefonu kaldırdım ve ekranda yan yana ikimizi gördüm. Kusurlu kusursuzduk.

"İşte bu en güzel hediye." dedi ve tam fotoğrafı çekmek için ekrana bastığımda dudakları izime değdi. Ekranda nasıl bir poz çıktığı umurumda değildi. Ruhuma o denli işledi ki sanki bir gün tüm bunlar unutulsa bile her zerremde izlerini bulacaktım onun.

"Seni seviyorum Murat." Kulağıma fısıldadığında durdum. Beni seviyordu. Elini göğsüme vurdu. "Kalp krizi geçirme sakın. Bana beni sevdiğini söylemen gereken yerdeyiz." dedi gülerek.

"Pozunu ver Tavşan. Sevdiğimi sana göstermeyi tercih ederim." Sırtıma yaslı bedeninde hissettiğim kalp atışları hızlandı. Umursamadan ekrana baktım.

"Bu sefer dikkatimi dağıtma." dedim öpücüğünü kastederken. Kıkırdayıp benim gibi kocaman gülümsedi ve onun 18. yaş gününe ait bir fotoğrafımız olmuş oldu. İlk fotoğrafımız değildi ama nedense en özeliydi. İkimiz de ilk kez bu kadar samimi olacak kadar yakınlaşmıştık. Dün izimi öpüp bana açıldığında ne yapacağımı bilemez şekilde bakakalmıştım Helin'e. Şimdiyse bugün ona aynı şekilde yaklaşmak istiyordum.

Sırtımdan indiğinde ona dönüp yanağını okşadım. "Hayatıma girdiğin için teşekkür ederim. Seni sevmiyorum. Seninle hayat buluyorum Helin. Sevgiden çok daha fazlası." Gözlerinin sulanışıyla tebessümüm büyüdü.

"Ağlamaman gereken yerdeyiz. Eğer seni ağlatan kişilerden biri olursam kendimi affetmem." Mutluluk göz yaşını sildiğinde uzanıp yanaklarını öptüm. "Çok nazlısın Murat ya." dedi elimi ittiğinde. Kahkaham kumsalda yankılandığında benim gibi güldü. "Peşinden koştum durum."

Peşinden ben koştum Helin. Sen korkma diye ağırdan aldım durdum.

"Ya benimsin ya kara toprağın deseydin hemen evimin erkeği olabilirdim." dedim. Başını boynuma gömdüğünde beline doladım kollarımı.

"Hediyeni merak etmiyorsun." dediğimde hızla başını kaldırdı. "Senin sevdiğin romantik bir seri vardı. Hani yazarı İngiltere'de yaşıyordu." Helin'in gözleri gitgide büyüdüğünde kaşlarımı kaldırdım. "Annemle ortak bir arkadaşları var ve aslında onun konuşmuşluğum var. Dedim ki hazır Türkiye-"

"Bu ülkede mi?" diye şaşkınlıkla bağırdığında güldüm. "Tanışmak istersen-" Bileğimdeki saate baktım. "-Menajeri ile bir iki saatliğine buraya uğrayacaklar." Kollarını belime dolayıp olduğu yerde heyecanla sallandı.

"Bunu yaptıysan evlilik teklifi ederim sana." dedi. Bu kadın yazarın kitaplarını anlatıp dururdu ve ne ilgisini çekti diye seriyi baştan sona okumuştum. Tamam kabul sonunda ağlamıştım. Ana karakterler ayrılmışlar ve son kitabı daha çevrilmediği için merakımdan çatlıyordum.

"Yüzükleri seç." dediğimde geri çekildi ve uzanıp dudaklarımızı birleştirdi. İşte bu ilk öpücüğümüzdü.

Helin her zaman beni şaşırtan kadındı. Sürprizlerle doluydu ve buna bayılıyordum.

Onu çok seviyorsun Murat.

Hem de canımdan çok seviyorum.

Loading...
0%