Yeni Üyelik
53.
Bölüm
@deniz_44

"İyi misin?" diye sordum. Murat reklam olmuş televizyona boş gözle bakıyordu. Hastaneden çıkmış eve geçmiştik. Hastaneden çıkalı 3 gün oluyordu.

"Onu nasıl yakaladınız?" dedi gözlerini kırpıştırırken. Kimden bahsettiğini biliyordum.

"Demir yedeklemiş USB'yi, babanı ikna edince..." Kaşlarını çattığı için sustum.

"Babam mı?" dedi şaşkınlıkla. Başımla onayladım. Hastaneden çıkışta buraya gelmemizde yardımcı olmuştu ama ikisi de konuşmamıştı.

"Babanla konuşmanız lazım. Geçmişi, bugünü, geleceği... Konuşmanız lazım işte." dedim koltukta yanına otururken.

"İstemiyorum Helin."

"Babanla konuşursan-" Karşılığında ne verebilirdim ki? Babasıyla konuşursa hayatı mükemmel olmazdı ama en azından acabaları yok olacaktı. Geçmişteki bazı acıları hafiflerdi böylelikle.

"Seni öperim." dedim dan diye. Ne? Helin!

Gülüşü genişlediğinde elimle ağzımı kapatıp başımı sağa sola salladım. Yanaklarımda yükselen sıcaklıkla "lafımı geri aldım." dedim.

"Verilen laf geri alınmaz." Niye pis pis gülüyor bu?

Onu öpeceğini söyledik salak.

Oha.

"Öpücüğümü konuşmadan önce mi sonra mı alacağım?" Elim göğsümde hızlanmış kalbimin üzerine gitti. Kalp krizi böyle mi geçiriliyordu?

"Sapık herif." Oturduğum yerden ayaklanıp ona bağırdığımda şaşkınlıkla gözlerini kırptı. "Demek dünden razısın." Ellerimi belime yasladığımda arkasındaki koltuğa sırtını yapıştırdı.

Fazla mı tepki verdik Helin? Sonuçta teklifi eden biziz.

"Evet. Dünden razıyım. Geçen aydan, yıldan, her saniyeden razıyım. Başka soru?"

"Aç mısın?" Aferin konu böyle değiştirilir.

"Neye?" Ne neye? Sapık.

"Yemeğe?" şüpheyle onu süzdüğümde gülüşü daha da genişledi. Pislik bu ya.

"Ne yemeğe?" Şaşkınlıkla ona bakarken o keyifle sırıtıyor muydu? Yastığı alıp koluna vurduğumda kahkaha attı.

"Seni terbiyesiz adam." Yastığı canı acımayacak şekilde artarda koluna indirirken kahkahasını eminim tüm mahalle duyuyordur.

"Senin belini tutup öpmem gereken yerdeyiz."

"Ne-" Aniden belimi tutup üzerine çektiğinde göğsüm göğsüne çarptı ve dudaklarımızı birleştirdi. Yastık elimden düşerken gözlerimi kapattım. Sanırım bunu hatırlamayı unutmuştum.

Sonra tekrar unutalım Helin. Murat hatırlamanda mutlaka yardımcı olur.

"Oha." diyen Demir'le Murat'tan ayrıldım ve hızımı alamayıp yere düştüm.

"Eve nasıl girdin?" Murat'ın öfkeli sesiyle benim homurdanışım karıştı. Gerçekten eve nasıl girdin Demir? Neden gelmeden önce gürültü yapmıyorsun be?

"İyi misin?" dedi Demir gülerek. Abi kardeş sinirimi bozuyorlardı.

"Seni öldürmek istediğimi dile getirmem gereken yerdeyiz." dedim bana uzattığı elini tutup ayaklanırken.

"Allahtan annemlerden önce geldim." Ne? Utanmaktan artık ten rengim kırmızı olmuştu. Buna emindim.

"Annem mi sadece?" dedi Murat ve kaçarcasına odadan çıktım. Çıkar çıkmaz kapı çaldığı için gidip kapıyı açtım, karşımda Murat'ın annesi ve babası duruyordu.

"Hoş geldiniz." Şimdi şirin bir gülüşle gülümse Helin.

"Hoş bulduk." diyerek içeri girdiler. Tamam. Gülümseme işe yaradı. Acaba evime gitse miydim? Murat'ın bana ihtiyacı olur muydu? Kaçamak bakışlarla oturma odasına baktığımda Murat başını uzatıp bana baktı.

Sanırım bana ihtiyacı vardı.

"Kahve içer misiniz?" diye sordum kapıdan içeriye bakarken. Hepsi içeceği kahveyi söylerken Murat uzanıp Demir'in kolundan tuttu ve kalkması için zorladı.

"Demir lütfen bana yardım et." dedim Murat'ın aksine kibarca. Demir, Murat'a ters ters bakar ayaklandığında gülüşümü genişlettim.

"Senin kibarlığını kıramayacağım." dediğinde kaçamak bakışlarla Murat'a bakmayı sürdürüyordu. İnanalım bakalım Demir.

Mutfağa girdiğimizde malzemeleri yerinden çıkarttı. Kahveyi yapmaya başladığımda Demir kalçasını tezgaha yaslayıp kollarını göğsünde çaprazladı.

"Gerçekten her şeyi hatırladın değil mi?" Yandan ona baktığımda yüzünde merak ettiğine dair ciddi bir ifade vardı.

"Hatırladım ama neden soruyorsun?" Konuşmayacağına karar verince kahve fincanlarını tepsiye dizdim. Dolaptan atıştırmalık bir şeyler çıkartırken sıkıntılı bir nefes alıp verdi.

"Bu mahalleye taşınmanın sebebi neydi?" dediğinde gözlerimi kıstım. Sahi neden taşınmıştım?

"Her şeyi hatırlamadın Helin. Sadece büyük olanlar geldi, değil mi?" Kaşlarımı çatıp ona döndüğümde yüzünde anlayışlı bir ifade vardı. Her şeyi hatırlamıştım. Murat'la nasıl tanıştığımızı ve sonrasında olanları...

"Hastaneye kapatılmadan önce İzmir'de kalmayı planlıyor muydun?" diye sordu. Hatırlamıyordum. "Annem doktoruna ulaşmış." Ne?

"Niye-"

"Bir dinle. Onlara senin bir hastaneye kapatıldığınla ilgili her şeyi anlattığımda hafızanı geriye getirmek için ikisi de Bursa'ya gitti. Doktorla konuşmak için. Hafızan yerine geldi ama önemli detayları hatırlamakta hala zorluk çekebileceğini söylemiş doktor. Yani bir şeyler tetikleyip hatırlamanı sağlarmış ama onun dışındaki anıların yüzde yüz sana geri dönmezmiş. Tetikleyecek şeyleri bulmamız gerekiyormuş. Tabi bir varsayım. Diğer anılar gibi unuttuğun parçalar da birden gelebilir aklına." Murat ile ilgili her şeyi hatırladığımı düşünüyordum ama içime şüphe düşürmüştü bile.

"Murat'la ilgili her şeyi-" duraksadım ve mutfağa bakındım. "Burada yaşayacağını Murat daha önce bana söylemiş miydi?" kendi kendime mırıldandığımda Demir onaylayan bir ses çıkardı.

"Bu mahallede ev tutman tesadüf değildi. Karşılaşmanız tesadüf değildi. Murat bana bu eve daha doğrusu bu mahalleye taşınmak istediğini seninle tanışmadan önce söyledi. Sana da söylemiş olmalı ki tam karşısında bir daireye içgüdüsel olarak taşınmış ol." Her şey daha mantıklı bir hal almıştı.

Bu evi ben bulmuştum. Özellikle bu mahalle ve apartmanı seçmiştim. Asu sebebini sorduğunda da bu mahallede beni çeken bir şeyin olduğunu söylemiştim.

"Garip ama yollarınız ayrılsa bile bir şekilde birbirinizi buluyorsunuz. İçgüdüsel olarak. Kıskandım." dedi Demir.

"Lara'la siz öyle değil misiniz?" dedim daha fazla düşünmekten vazgeçerek.

"Lara'yı ben kendime çekiyorum. Karizmamla." Elini çenesine sürtüp yakışıklı olduğunu düşündüğü bir göz kırpmaya ek gülüşle bana baktı. Kabul edelim. Yakışıklıydı.

"Yani karizma kısmı biraz abartılı." dedim önüme dönüp kahve makinesinin düğmesine basarken. "Bilirsin bir erkeğin karizması bir yere kadar ilişkiyi götürür." Yandan suratının asıldığını gördüm. "Şimdi senin iç güzelliğinle karizman ters orantı-"

"Sakın buna cüret etme!" Dudaklarımı kıvırırken gülüşümü görmesin diye başımı eğdim. "Seni lanet olasıca. Ne cüretle bana laf edersin." Ne?

"Gerçekler." dedim kaşlarımı kaldırıp gülüşümü silmeden Demir'e bakarken. Elini kalbinin üzerine koydu. Yüzündeki dehşet dolu ifadeyle öne eğilip yere devrildi. İstemsizce çığlık atarken elimle ağzımı kapattım.

Birini öldürdüm. Sözlerimle birinin kalbini parçaladım.

"Demir!" dedim yanına çökmek için hareketlenirken.

"Demir kalk yerden!" diyen annesinin içeriden seslendiğini duydum. Demir oflayarak kalktığında cık cıkladı. "Acil başka ikna edici tepkiler bulmalıyım." kendi kendine mi konuşmuştu o?

Telefonum cebimde titrediğinde onu görmezden geldim.

Murat : Demir'e kanma.

Murat : Duygu sömürüsünde iyidir

Helin : Anlamış oldum.

Helin : Vazgeçtim. Ailenin en havalısı hala sensin.

Murat : Bilmediğim bir şey söyle.

Murat: Kahveleri Demir'e taşıt ve şovu gör.

"Ay." dedim yalandan belimi tutarken. Demir gözlerini kısıp bana şüpheyle baktı. "Kahveleri götüremeyeceğim. Koltuktan düşünce incittim sanırım." Sandalyeye oturduğumda ciddi olduğumu sanarak tepsiye baktı.

Murat'a inandık da ya şov dediği kötü bir şeyse?

"Ben hallederim." dedi. Kahve makinesinin sesiyle fincanlara kahveyi döke döke doldurdu ve tepsiyi temizlemeden mutfağın çıkışına adımladı. Aynı anda ayağı takılırken elindeki tepsiyle gürültüyle yere kapaklandı.

Sakar.

Oturduğum yerden kalkıp koştuğumda aynı anda oturma odasından annesinin geldiğini gördüm.

"Sikeyim." dedi elini sallarken. Buzluktan buz alıp poşete koydum ve elinin üzerine koyması için Demir'e uzattım. Eline dökülen kahveyi bir bezle sildiğimde buzu kızarmış elinin üzerine koydu.

"İyi misin?" dedi annesi telaşla. Demir annesine bakıp başıyla onayladı. "Sadece döküldü." diye mırıldandı yanakları kızarırken. Utanmış mıydı? Tepsiyi düşürdüğü için gözlerini mi kaçırıyordu bizden?

"Tamam kalk hadi." dedi annesi onun eline dikkatle bakarken. Bakışlarımı onlardan çekip cam parçalarını toplamaya başladım. İçimde oluşan sızıyı görmezden gelirken gözlerim yanmaya başlamıştı.

Kendine gel Helin.

Cam parçası elimi kestiğinde aniden acıyla inledim. Murat'ın annesi elimi tutup cık cıklarken ayağı kalkmamı sağladıktan sonra lavaboya yönlendirdi. Suyu açıp kesikten akan kanı duruladıktan sonra eğilip saplanmış parçayı çıkarttı ve peçeteyle sardı parmağımı.

"Şimdi oldu." dedi derin nefes alırken gözlerimiz kesişti. Neden kadını bulanık görüyordum?

"Teşekkür ederim." söyleyip söylemediğimden emin olamadım çünkü fısıltı misali sıyrılmıştı dudaklarımdan.

"Rica ederim." gözlerimi kırpıp akan gözyaşımı hızla silerek gülümsedim.

"Sakar bir oğlunuz olduğunu bilmiyordum." Şaka her zaman duygusallığı dağıtırdı.

"Hey. Ben buradayım." diye itiraz etti Demir.

"Ne olmuş?" dedi annesi kaşlarını kaldırırken. Demir başını sağa sola salladı. "Sevdiğim herkes senin tarafına geçiyor. Bu hoş değil."

"Hadi çok konuştun yine. Mutfağı başımıza yıkmadan ikinizde odaya." Eli sırtımı sıvazlarken bir yandan mutfağın çıkışına itti. Camların üzerinden atlayıp koridora çıktığımda Demir'i durdurdum. Daha fazla aile görmek istemiyordum.

"Benim evde işim var. Giderseniz bana yazar mısın?"

"İyi misin sen?" Başımla onayladığımda tamam dercesine salladı başını. Evden çıkarken telefonumdan Murat'a yazmaya başladım.

Helin : Asu gelmeden evi temizlemeliyim. Sizinkiler buradayken eve kaçıyorum.

Loading...
0%