@denizindibindekiay
|
"Aris!" Genç kız arkasını döndü ve koşarak yanına gelen kız kardeşine döndü. "Ne oldu? Niye bağıra bağıra konuşuyorsun..." Aristiana güzündeki büyük gülümseme ile kız kardeşinin sorununa cevap vermeye hazırlanıyordu ki kasabanın bir ucundan duyulan gürültü ile ikisinde o tarafa baktı. Kasabaya giriş yapan tüccarlar hiç bir zaman sessiz olmuyordu. Aristiana kız kardeşinin iyice dibine girdikten sonra konuşmaya başladı. "Tüccarlar geldi ve yanlarında yine 'o' var. Kasabadaki her kes biliyor ki o çocuk buraya her geldiğinde gözünü senden alamıyor." Aris umursamazca bir nefes verdi ve tekrar arkasını dönüp büyük kuyuya kovayı indirmeye başladı. O da biliyordu ona baktığını ama o anlamda olmadığınıda biliyordu. O adamı gözü bir yerde ısırıyordu ama asla cevabı bulamıyordu. " Yanlız öleceksin Aris! O uçurumların ile yanlız kalacasın." "Sende yanımda olucaksın belli ki." "Üzgünüm ama bu küçük Kasabadaki erkekler beni hak etmiyor." "Az önce bana egolu olduğunu yüzüme vuran ikizimin dediklerine bak sen." "Ego değil hayatım, gerçekler." Genç kız kuyudan çektiği suyu kendi kovalarına doldurduktan sonra su ile dolu olan kovalardan birini aldı. Kuyudan biraz uzaklaştıktan sonra kız kardeşine seslendi. "Gelirken yanındaki kovayıda almayı unutma!" Aristiana yanındaki kovaya baktı ve iç çekip kovayıda yanına alıp kız kardeşini takip etti. ••• "Aris!" Yaşlı tüccarın ona seslenmesi ile arkasını döndü. "Siparişin geldi." Genç kız memnun bir şekilde gülümsedi ve tüccarın yanına ilerledi. Tüccar yanına yaklaşan kızı görünce at arabasının arkasındaki kasalardan birini açtı ve kasanın içinden bir sandık ile bir kaç kağıt çıkardı. Aris tüccarı beklerken onu izliyen gözlere döndü. Diğer at arabasına yaslanmış genç adam gözlerini her zamanki gibi Aris'e dikmişti. "Ne istiyorsun Donovan?" "Bir şeyin peşindesin... yapmaman gereken bir şeyin... dikkatli ol." "Ne demek istiyorsun bilmiyorum ama... Gözlerini bana dikmekten vazgeç." "merak ediyorum... zihnindeki tilkileri ama uyarmak istiyorum. Hata yapıyorsun. Git ve normal bir kasabalı kız ol." "Seni ilgilendirdiğini düşünmüyorum." "İlgilendirmiyor zaten. Bu yüzden sadece izliyorum." Tüccar küçük sandığı ve bir çantayı kıza uzattı. Kız sandığı kısaca açıp içindekine baktıktan sonra geri kapattı. Tüccara ödemesini yaptıktan sonra akrabalarına arkasını döndü ve hızlı adımlarla ilerlemeye başladı. Kolunun bir anda tutulmadı ile o tarafa döndü. "Yine ne var?" Diğer elindeki küçük şişeyi kıza doğru fırlattı ve Aris'in kolunu bıraktı. Kızdan uzaklaşken konuştu. "Zehir... ihtiyacın olabilir." Ona fırlatılan küçük şişeyi yakaladı ve içindeki siyahımsı sıvıyı inceledi ve bir şey demeden oda uzaklaştı. ••• "Pencere ve kapılarınınızı kilitlemeyi unutmayın! Bu akşam Parlayan Ay var! Yarında Fırtına! Büyük bir kar fırtınası! Ne zaman güneşin battığını fark edemeyebiliriz... Bu yüzden dikkatli olun Parlayan Ay'a yakalanmayın. Dışarı çıkma yasağı 1 saate başlıyor." Kasabanın reissi bir kaç yıldır bu duyuruyu oğluna yaptırıyordu kendince gelecekteki reissin oğlu olduna emin olmak için. Aris ve Aristiana yine her ay duydukları uyarıyı dinlemekten bıkmıştı. Bütün kasaba halkı her uyarı yapıldığında olduğu gibi kasaba meydanında toplanmıştı. Yavaş yavaş kalabalık dağılmaya başladı. Aris ve Aristiana, Abilerinin arkadaşları ile ayrılmasını bekliyordu. Abisi ve arkadaşları avcıydılar. Ormandaki hayvanları avlıyolardı. Tabi ki Yasaklı ormanlara dahil olmayan kısımları. Aristiana bıkkınca abisine seslendi. "Evan! Gel artık. Seni Beklemekten bıktık!" Avcı Grubu yavaşça vedalaştırlar ve dağıldılar. "Aristiana bu kadar mız mız olma tatlım." Abileri yine hiç bir şeyi umursamayan havası ile yanlarına geldi ve iki kardeşini iki kolunun arasına alıp sarılarak yürümeye başladılar. "Aristiana dürüst ol bana o piç yine Arise bakıyordu." "Abiciğim senin kısmetin kapanalı yıllar olmuş bari Arisin kısmetini rahat bırak." "Donovan... o ukala piç beni katil yapmak istiyor." Aris bıkkınca ve biraz sinirli bir şekilde onların konuşmasını böldü. "Biliyor musun sanrım ikiniz dayak yemeyeli uzun zaman oldu bir ara hatırlatında bu açlığını gidereyim." "Küçük kız kardeşlerin tatlı olması gerekiyor abilerine zorba değil." Sonunda eve gelmişlerdi. Eve kısa sürede girdiler ve Son kez bütün pencere ve kapıyı kontrol ettiler. O sırada babaları onlara seslendi. "yaşlanmış olabilirim ama bana bu kadar güvenmemeniz beni korkutmaya başladı. Henüz Pencereleri kilitlemeyi unutacak kadar yaşlanmadım." Babalarının şakacı sesli ile mutfaktaki yemek masasına teker teker oturdular. Yemeklerini hızlıca yedikten sonra hızlıca mumları ve gece lambalarını söndürdüler ve herkes kendi odalarına dağıldı. ••• Bir evin arkasına saklanmış bekliyordu. Biliyordu ki o kız merakı yüzünden kendini çok büyük bir tehlikeye atacaktı. Beklediği gibi gece yarısından sonra Kız siyah pelerini ile dışarı çıktı. Diğerleri kızın varlığını fark etmeden kızı korumalıydı. Kız tam onun saklandığı evin yanında geçerken kızı sıkıca tutup yanına çekti. Kız hemen hançerine sarıldı ve adamın boynuna saplamak için hançeri savurdu. Genç adam hançer darbesinden kaçtı ve kızı kendine çevirdi. "Aris benim Donovan... sakin ol." "Yoluma çıkma demiştim." "özür dilememi bekleme bunun için ama şuan yapacağım için özür dilerim." "Neyden bahsedi-" Aris'in boynuna yediği darbe ile bayılması bir olmuştu. Donovan Onu kucağına alıp saklanabilecekleri bir yer aradı. ••• Aris yavaşça gözlerini açtı ve en son olanları aklına getirdi ve hızlıca yattı yerde doğruldu. Etrafına baktı. Ani hareketinden dolayı boynu acıdı. "Boynuna dikkat et." Çevresine baktıktan sonra samanlıkta olduklarını anladı. "Sana kaç defa yoluma çıkma demiştim!" "sessiz ol." Genç kız tekrar konuşmaya yeltendiğinde genç adam kızı kendine çekip kızın ağzını eli ile kapadı. "Kibarlıktan anlamıyorsun o zaman kaba olmam gerekiyor. O lanet çeneni kapa!" O an ambarın kapısı sertçe açıldı. İçeri giren adam buz gibi bakışları ile ikiliyi inceledi ve yüz ifadesini değiştirmeden onlara yaklaştı. "Umarım gördüğüm şeyin açıklamasını yapabilirsin Donovan." |
0% |