Yeni Üyelik
4.
Bölüm

02 “Piç”

@denizkiyisi

🪽


Merhaba umarım beğenirsiniz fazla uzatmayacağım iyi okumalar

Lütfen bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın

Bölüm şarkısı:Duman-Bu Akşam


🪽


-09/05/2000 Hakkari,askeri lojman-


Hasan Yıldırım evindeki vazgeçilmez kanepesine boylu boyunca uzanmış saat sekizde başlayan haberleri izliyordu. Yanında halıya oturmuş haberlerin oynadığı televizyona böm böm bakan bir yaşındaki kızı Zhanna ile gülmüştü. Hasan Yıldırım her ne kadar kızına Asena adını vermek istesede kızına zaten soy adını kendisi verdiğinden kızlarına adı koymak isteyen karısını kırmamıştı.


Mutfağa elindeki meyve tabağı ve tabağın üzerine rasgele atılmış meyve bıçağı ile giren Olga,Türkiye'de olduğu 3 yıl boyunca Türk kadını olup çıkmıştı. Kocasının yanındaki koltuğa oturup elmayı soymaya başladığında elmayı bıçağına taktı ve daha konuşmalarını beklediği kızına bakarak konuştu. Kızlarının ilk kelimesini merak etmekten paçaları tutuşan Olga kocası ile çoktan iddaya girmişti. Hasan Yıldırım 'baba' diyeceğini savunurken Olga Yıldırım kocasının zıttı olarak kızının 'anne veya mama' demesini bekliyordu.


Olga "Zhanna! Bak anne-işaret parmağı ile kendisini işaret etti-babaya-babasını işaret etti-elma veriyor. Anne! Anne!"dedi


Hasan "Hanım anladı anne de anne anne de annne. Zeki benim kızım hemen anlar demi babasınınnn gülü"dedi


'Babasının' kısmına ağırlık vererek konuşan Hasan Yıldırım hiç beklemediği anda konuşan kızına şokla bakmış ve ne dediğini doğrulamak için şaşkınlıkla tek bir soru sormuştu.


"Biç"dedi Zhanna.


Hasan "Piç mi?"dedi


"Piç"dedi tekrardan Zhanna.


Hasan "Hanım bu piç mi diyor yoksa ben kafama mermi yediğim için yanlış mı algılıyorum"dedi


Olga "Ben kaç kere dedim Hasan sana maç izlerken küfür etme kızımız etkileniyor diye! Rus hanımefendisi gibi yetiştirdiğim kızımıza bak! Piç diyor!"dedi


"Piç! Piççç! Piç!"dedi sürekli Zhanna.


Oturduğu halıdan ayağa kalkarak uzaklaştığında sadece üç gündür yürüyebilen kızları evde küfür ederek dolanıyordu.


🪽


"Piç"dedi Zhanna,Can'a bakarak.


Can "Çok ayıp Melek!"dedi


Henüz beş yaşındaki Can,Zhanna'yı kınadığında salon kapısından içeri Zhanna'nın annesi Olga girdi.


Olga "Benim kızım uykudan uyanmış mı?"dedi


"Ihı"dedi Zhanna.


Can yanlarında dikilirken Olga yeni yürümeyi öğrenmiş kızını belinden tuttu ve terlediğinden ıslanmış tişörtünü çıkardı. Zhanna'nın atletini çıkarıp elini Zhanna'nın göbeğinde gezdiren Olga tekrar konuştu.


Olga "Benim kızımın göbüşü terlemiş mi"dedi


Zhanna saf suratıyla önce annesine sonra Can'a ardından da göbeğine baktı.


"Göbüş?"dedi


Olga "Evet annecim göbüş"dedi


Zhanna tekrardan Can'a döndüğünde yaşına göre biraz kilolu olan Can'ın göbeğine takılı kaldı.


"Cabuş?"dedi


Can "Melek!"dedi


"Cabuş! Cabuşşş! Cabuş"dedi Zhanna.


Annesi üstünü değiştirirken çoktan taktığı lakabı mırıldanan Zhanna ve Meleğinin bu halini görüpte yanaklarını ısırmamak için zor duran Can.


🪽


-Şimdiki Zaman-


Çadırıma vuran güneş ışıklarıyla gözlerimi araladığımda gözlerimi mecbur kalarak açtım. Bugün Albayın bahsetti askerler geleceğinden tüm arka çıkışları onlar gelmeden kontrol edecektim.


Kendime azda olsa çeki düzen verip peçemi taktığımda yüzümde tek görünen bir çift yeşil gözlerimle çadırımdan çıktım. Ayaklarım beni ilk önce esirlerin tutulduğu mağara benzeri yere götürdüğünde önünde bekleyen iki it beni görür görmez çekilmişti.


"Olga hanım yardım lazımdır?"dedi iki itten herhangi biri.


"İşine bağk seğn ben çıkana gadarda ağzını açma"dedim


Mağaraya girdiğimde duvara asılı olan yedi demir kelepçe ile göz devirdim. Ayaklar ve eller için ayrı ayrı kişi başı için toplam dört kelepçe vardı. Kelepçelerin önüne koyulan tahtadan eski dolaba yürüdüm. Çadırımdan getirdiğim üç silahı ve yedek mermileri dolaba koyup kapakları kapattım. Kaçarken ne olur ne olmazdı.


Mağaranın çıkışına geçtiğimde iki ite karşı konuştum.


"Başkan ne zaman geleceğmiş"dedim


"Başkan iki üç güne gelermiş Olga Hanım,askerler iki saate elinizde olur. Başkan size hediye etti siz ilgilecekğmişsiniz"dedi iki itin herhangi biri.


"Anladım. Düzgün nöbet tutun uyuğduğunuzu görüysem sıkarım kafanıza"dedim


"Peki Olga Hanım"dedi iki itin herhangi biri.


Başkan salağı tüm itlerine bana Olga Hanım demeleri için ayar çekmişti. Bu her ne kadar mesafe yönünden hoşuma gitsede benim hakkımda karar vermesine sinirlenmiş o kafasını kırmak istemiştim.


Ordan uzaklaşıp kendimi nöbet tutanların olduğu yere attığımda az ötedeki vazgeçilmez kayalıklarıma yanaştım. En büyük olanına oturup şalvarımın içine taktığım cepli çantadan itlere fark ettirmeden sigara kutusunu ve çakmağımı çıkardım. Çantamı görseler telefonumu bulma imkanları çoğalırdı.


Sigaranın ucuna yaklaştırdığım çakmak ile sigara alev alırken çakmağı yanıma yani kayalığın üzerine sigara kutusu ile bırakmıştım. Sigara dudaklarımla buluştuğunda derince çektim içime sigaranın dumanını. Dışarı salmak kolay olmuştu...dumanı.


🪽


Asker timinin esir olarak kampa gelmesine neredeyse aşağı yukarı tahmini bir saat vardı,hatta daha az. Onlarla ilgilenecek benken bugün burdan kaçacağıma inanmıyordum. Başkanın odasına girdiğimde belgeleri teker teker bulmam ve gizlice çadıra götürmem uzun olmamıştı. Askerler geldiğinde onları kurtarıp burdan gitmek için kaçarken kaçırılmış imajı verecek ve bir sonraki görevlerde işime yaraması için 'terrorist Olga' adını yok etmeyecektim.


Çadıra geçip odadaki iki sandalyesi olan tahta masanın yanına geçtiğimde bir sandalyeyi çekip ona oturmuş ardından da ayak üstü doğaçlama bir plan düşünmeye başlamıştım...


🪽


Bölümü beğendiniz mi?

767 Kelime:)

Yeni bölüm yakındaaa

Görüşürüzzz

Deniz suyu ile ıslatıldınızzz


🪽


Loading...
0%