3. Bölüm

Sonbaharın Notaları

Deniz Ö.
denizozkaplan

Sonbahar her zamanki melankolisini üzerlerine bir yorgan gibi sererken, stüdyonun pencere camları buğulanmıştı. Lyra, parmaklarını pencerenin soğuk yüzeyine dokundurdu ve dışarıdaki kızıl yaprakların dansını izlerken hafifçe gülümsedi. İçindeki tuhaf heyecanı bastırmaya çalışırken, yan masadan gelen bir kahkaha dikkatini dağıttı.

“Rax, cidden mi? O sözler resmen bir lise aşkı romanından fırlamış gibi!” Vera’nın sesi, hafif alaycı ama bir o kadar da neşeliydi.
Rax omuz silkerek gitarını kucağına aldı ve bir akor bastı. “Peki, hanımefendi. Siz daha iyi biliyorsunuz ya, hadi göster bakalım hünerini.”
Vera gözlerini devirdi ama yüzündeki belli belirsiz gülümseme Rax’tan saklanmadı. “Hüner mi? Senden fazla olacağı kesin.” Kai, ikisinin atışmalarına karışmadan yan tarafta gitarıyla sessizce Lyra’nın mırıldandığı melodiye eşlik ediyordu. Kai’nin gözleri ara sıra Lyra’ya kayıyor, onun yoğun bir şekilde notaları yazışını izlerken dudaklarının kenarı hafifçe kıvrılıyordu. “Biliyor musun,” dedi Kai yumuşak bir sesle, “senin yazdığın her şey kulağa sonbaharın özü gibi geliyor. Hafif hüzünlü, ama bir o kadar da sıcak.” Lyra, Kai’nin bu sözlerine istemsizce gülümsedi. “Belki de sonbahar bizi bu hale getiriyordur. Ama bana asıl bu uyumu veren... sizsiniz.” Rax, başını kaldırdı ve sahte bir ciddiyetle lafa girdi. “Evet evet, Kai. Lyra’yı romantik sözlerinle etkileyip melodiyi yavaşlatıyorsun. Şu anda bizim daha çok enerjiye ihtiyacımız var.”
Vera bu fırsatı kaçırmadı. “Enerji mi? O zaman bir dahaki sefere ritmi tutturabilsen iyi olur. Şu son denemede resmen notalar birbirine çarptı.”
Rax, alaycı bir tebessümle Vera’ya baktı. “Sana müzikten anladığını düşündüren neydi acaba?” “Kesinlikle sen değilsin.” Vera’nın göz kırpışı, Rax’ın bir an duraklamasına sebep oldu, ama yüzündeki muzip ifade silinmedi. Stüdyo, kahkahalar ve tatlı atışmalarla dolarken, Lyra bir anlığına durdu. Masa kenarında telefonunu açtı ve sosyal medyada gezinirken dikkatini çeken bir gönderiyle irkildi. “Müzik Yarışması: Sonbaharın Melodileri” yazıyordu. Detayları hızlıca okuyarak başını kaldırdı. “Çocuklar!” dedi heyecanla.

Kai, Rax ve Vera ona döndüler. “Bir yarışma var. ‘Sonbaharın Melodileri’ diye. Amatör gruplar içinmiş. Kendi besteni yapıyorsun, sahnede çalıyorsun. Kazananın şarkısı profesyonel bir albümde yer alıyor!” Vera’nın kaşları ilgiyle kalktı. “Yani yaptığımız bu şarkıyı alıp yarışmaya katılabiliriz, öyle mi?” “Kesinlikle,” diye cevapladı Lyra, gözleri parlıyordu. “Ama acele etmeliyiz. Şarkıyı tamamlamamız gerekiyor. Üstelik... bunu birlikte yapacağız.” Rax gülümsedi, ama bu sefer gülümsemesinde ciddi bir şeyler vardı. “Tamam. Ama şunu unutma, Lyra. Eğer kazanamazsak Vera’nın atışmalarına daha fazla maruz kalamam.” Vera, ona dirseğiyle hafifçe vurdu. “Beni suçlama, kaybedersen tek sebebi sensin!” Kai, Rax’ın omzuna hafifçe vurdu. “Hadi ama, beyler. Sonbahar bize fısıldıyorken neden kavgayla vakit kaybedelim ki? Şimdi iş zamanı!” Şarkının notaları birer birer ortaya çıkarken, grup arasındaki bağ daha da güçleniyordu. Lyra ve Kai’nin melodilerdeki uyumu, Rax ve Vera’nın atışmalarındaki enerjiyi dengeliyordu. Ve sonbahar yapraklarının döküldüğü o küçük stüdyoda, bir hayal tohumlanıyordu. Birlikte çıktıkları bu yolculuk, sadece bir yarışma değil; onları birbirlerine daha da bağlayan bir hikâyeydi. Ve bu hikâyenin sonunda, sadece müzik değil, belki de yeni bir aşkın melodisi doğuyordu. Stüdyonun içindeki hava, Lyra’nın önerisiyle daha da hareketlenmişti. Yarışma haberi, dördünün de içine bir kıvılcım düşürmüştü. İlk akorlar, Vera’nın ince ses tonuyla dökülen kelimeler ve Rax’ın gitarından yayılan melodilerle birleşerek, havaya narin bir harmoni yaydı. Kai, bir köşeye çekilmişti; gitarının tellerine hafifçe vururken gözleri Lyra’nın üzerinde duruyordu. Lyra, masasının üzerine dağılmış notaları dikkatle inceliyor, bir yandan mırıldanıyordu. “Bence bu kısmı biraz daha yumuşatabiliriz,” dedi Lyra, başını kaldırmadan. “Sonbaharın hafif bir rüzgar gibi hissettirmesi lazım. Çok ağır değil, ama anlamlı.” Kai gülümsedi ve parmaklarını tellerde gezdirdi. “Peki, şu nasıl?” Hafif, ama derin bir melodi odayı doldurdu. Lyra’nın yüzünde bir aydınlanma oldu. “İşte bu! Tam olarak böyle bir şey hayal etmiştim.” Vera sandalyesinde döndü ve hafif bir öksürükle dikkat çekti. “Tamam, tamam. Çok güzel bir romantizm tablosu çiziyorsunuz ama şarkının sözleri nerede? Hadi Lyra, senin yazdıklarını oku.” Rax araya girdi. “Ah, Vera! Belki de Lyra ve Kai’nin aşk dolu bakışlarıyla büyülenmişimdir, ne dersin?” Vera, ellerini göğsünde kavuşturup Rax’a sert ama tatlı bir bakış attı. “Sözler konusunda da fena değilsindir belki ama seninkiler genelde ya fazla abartılı ya da tamamen saçma oluyor. Romantik bakışlardan büyülenmek yerine biraz gerçekçi olmaya ne dersin?” “Gerçekçi mi? Bence sen gerçekçilikten korkuyorsun,” diye cevapladı Rax, gitarını kenara bırakırken. “Ama sorun yok. Yine de şarkının yıldızı ben olacağım, göreceksin.” “Rüya görmek güzel bir şey, Rax,” dedi Vera, alaycı bir tınıyla. “Ama uyanman gerek.” Kai, ikisinin arasındaki enerjiye hafifçe güldü. “Ah, Rax. Belki Vera haklıdır. Şimdi sus ve çalışmaya devam et, olur mu?” Vera’nın kahkahası odayı doldurdu. “İşte bu yüzden Kai favorim!” Rax, oyunbozan bir edayla kaşlarını çattı. “Favori mi? Lyra, bu senin de fikrin mi?” Lyra, kahkahasını tutmaya çalışarak, “Hadi ama, Rax. Vera’yla uğraşmayı bırakıp şu şarkıya odaklanalım,” dedi.

Şarkı yavaş yavaş şekillenmeye başladı. Rax’ın enerjik melodileri Vera’nın kelimeleriyle yumuşuyor, Kai’nin gitarı Lyra’nın hayalindeki atmosferi yaratıyordu. Saatler ilerledikçe, stüdyonun duvarları, yaratılan yeni şarkının notalarıyla yankılanıyordu. Bir noktada, Lyra durup masanın kenarına oturdu. “Düşündüğümden daha güzel oluyor,” dedi, derin bir nefes alarak. “Sonbaharın hüzünlü ama sıcak yüzü... tam da böyle bir şey olmalıydı.” Kai, Lyra’ya döndü ve gözlerinin içine baktı. “Seninle çalışmak her zaman böyle oluyor. Her şey hayal ettiğinden de güzel.” Rax, ellerini çırparak araya girdi. “Tamam, tamam! Romantik sahne arası, tamam mı? Şimdi asıl soru şu: Bu şarkıyla birinci olacağız, herkes bizi kıskanacak mı?” Vera, hafifçe güldü. “Birinci olmak mı? Eğer o gitarı çalmaya devam edersen, sadece bizi kıskanmakla kalmazlar, muhtemelen sağır olurlar.” “O zaman dikkatlice izle,” dedi Rax, yüzünde kendine güvenen bir ifadeyle. “Bu yarışma, bir yıldız doğuşuna şahit olacak. Ve o yıldız... benim.” Vera, bir an Rax’a baktı, sonra hafifçe güldü. “Senin yıldızın parlayacaksa, sanırım ben de o ışığın gölgesinde olmayı kabul edebilirim.” Bu küçük söz, Rax’ın yüzünde bir anlık şaşkınlık yarattı. Ama hemen toparlandı. “İşte bu, Vera. Nihayet yeteneğimi kabul etmeye başladın.” Şarkı tamamlanmak üzereydi. Ama stüdyonun içinde sadece müzik değil, başka bir şey daha şekilleniyordu. Dostluk, rekabet ve belki de doğan küçük kıvılcımların karışımıyla... bu hikaye sonbaharın bir melodisinden çok daha fazlası olacaktı.

Bir Nefeslik Molada Duygular:

Saat gece yarısını geçmişti. Stüdyonun içinde yarı bitmiş şarkının melodisi yankılanırken, Vera ellerini havaya kaldırdı. “Tamam, tamam! Pes ediyorum. Rax’ın bu kadar uzun süre ciddiyetle çalışabileceğini düşünmezdim, ama sanırım yanılmışım.” Rax, gitarını yere koyup rahat bir şekilde geriye yaslandı. “Ah, Vera. Hep böyle az takdir ediyorsun. Benim mükemmelliğimle daha yeni tanışıyorsun.” “Veya ben sadece sabır gösteriyorum,” diye cevapladı Vera, ama bu sefer ses tonunda eskisinden farklı bir yumuşaklık vardı. Kai, oturduğu yerden kalktı ve gerinerek, “Biraz mola vermemiz lazım. Beynim notalar arasında kaybolmaya başladı,” dedi. Sonra Lyra’ya dönerek gülümsedi. “Biraz hava alalım mı?” Lyra başını kaldırdı. Gözleri yorgun, ama içinde hâlâ bir enerji parlıyordu. “Evet, bence de biraz temiz hava iyi gelir.” Grup, stüdyodan çıkıp soğuk sonbahar gecesine adım attı. Dışarısı sessizdi. Yapraklar rüzgarla savrulurken, ay ışığı onların üzerine narin bir örtü seriyordu. Kai ve Lyra, diğerlerinden biraz geride kalmışlardı. Kai, Lyra’ya dönüp hafif bir gülümsemeyle, “Bu şarkı... senin için ne ifade ediyor?” diye sordu.Lyra bir an durdu, hafifçe üşüyen ellerini cebine soktu. “Sanırım bu şarkı, içimdeki her şeyi dışa vurma çabası. Sonbahar, benim için hem bir son hem de bir başlangıç. Ve biz... bu şarkıda hepimiz bir aradayız. Sanırım bu da benim için en özel kısmı.” Kai, başıyla onayladı. “Hepimiz bir parçasını kattık. Ama kabul et, sen olmasan bu kadar anlamlı olmazdı.” Lyra, hafifçe utandı ve yan gözle Kai’ye baktı. “Sen de olmasan bu kadar güzel melodiler çıkmazdı.”Bu sırada Rax ve Vera, birkaç metre ötede bir bankta oturuyorlardı. Rax, gitarını yanına koymuş, Vera’ya hafifçe eğilerek, “Tamam, şimdi dürüst ol. Şarkının hangi kısmı en çok hoşuna gitti?” diye sordu. Vera, başını yana eğerek düşündü. “Sanırım köprü kısmı. Oradaki sözler... biraz fazla iyi olmuş. Hatta senin yazdığını kabul etmekte zorlanıyorum.” Rax, sahte bir hayal kırıklığıyla elini kalbine götürdü. “Beni küçümsediğin her saniyede kalbim biraz daha kırılıyor, Vera. Ama endişelenme, seni affedebilirim.” “Ah, cömertliğin için teşekkürler,” dedi Vera alaycı bir tonda. “Ama ciddi olalım, Rax. Şarkıyı tamamlamak bir şey, ama sahneye çıkıp bunu başarmak bambaşka.” Rax, ciddileşerek ona baktı. “Merak etme, Vera. Bu gruptaki herkes yeteneğini gösterecek. Ama beni asıl endişelendiren şey...” Bir an duraksadı. “...senin sahnede heyecanlanıp donup kalman.” Vera’nın gözleri kısıldı, ama gülümsemesini saklayamıyordu. “Ben mi? Sahnede heyecanlanmak? Hadi ama, Rax. Asıl senin saçma bir espri yapıp seyirciyi kaybetme ihtimalin daha yüksek.” Rax kahkahayla güldü. “Tamam, bunu kabul edebilirim. Ama heyecanlanırsan, söz veriyorum, orada seni destekleyeceğim.” Vera, bu kez gülümsemesini saklamadı. “Destekleyecek misin? Bu sözünü unutma, Rax. Çünkü belki de buna ihtiyacım olabilir.” O an Rax, Vera’ya daha dikkatle baktı. Normaldeki alaycı tavrını bir yana bırakmış gibi görünüyordu. “Unutmam. Söz verdiysem, her zaman tutarım.”

Lyra ve Kai, geri dönüp yanlarına geldiklerinde, Rax hızlıca eski tavrına döndü. “Vera’yla aramızda çok derin bir anlaşma yaptık. Belki de yeni bir düet için hazırlanmalıyız.” Vera hemen araya girdi. “Evet, bir düet. Ama bu kez beni mahvetmeden.” Grup kahkahalarla stüdyoya geri döndü. Dışarıdaki serin hava onları rahatlatmış, içlerindeki heyecanı tazelemişti. Yarışma tarihi yaklaşıyordu ve henüz tamamlanmamış şarkıları, birlikte geçirdikleri bu anlarla daha da güçleniyordu. Sonbahar gecesi, bir hikaye yazmaya devam ediyordu. Ve bu hikayede sadece notalar değil, birbirlerinin kalplerine dokunan duygular da vardı.

Stüdyoya geri döndüklerinde hava daha da soğumuş, pencere camlarında küçük buz izleri belirmişti. Lyra masasına oturup notaları yeniden düzenlemeye başlarken, Rax ayaklarını uzatmış, Vera’nın karşısında yayıla yayıla oturuyordu. “Pekâlâ, sevgili ekip,” dedi Rax, gitarının tellerini karıştırarak. “Eğer bu şarkıyla yarışmayı kazanırsak, galibiyet konuşmasını kimin yapacağına şimdiden karar vermemiz lazım.” Vera, Rax’a alaycı bir bakış attı. “Kendini daha sahneye çıkmadan bu kadar önemsemesen mi? Belki önce şarkıyı tamamlasak?” Rax başını sallayarak dramatik bir şekilde iç çekti. “Ah, Vera. Bu kadar hırslı olman beni hem etkiliyor hem de korkutuyor. Ama kabul etmeliyim ki, benimle aynı sahnede olmak bir ayrıcalık.” “Evet, kesinlikle,” dedi Vera gözlerini devirmeden önce. “Çünkü kimse başka bir sahnede senin kadar çok ukalalık yapamazdı.” Kai ve Lyra, bu tatlı atışmayı dinlerken bir an göz göze geldiler. Kai, göz kırparak fısıldadı: “Onların bir gün birbirlerini gerçekten boğmasından korkuyorum.” Lyra gülmemek için kendini zor tuttu. “Ah, hayır. Bu onların dilinde, dostluğun en saf hali.” “Dostluk mu?” diye sordu Kai, Lyra’nın elindeki kaleme işaret ederek. “O zaman o kalemi bir süre onlara doğrultmamayı dene. Yoksa savaş çıkar.” Lyra, Kai’nin bu esprisine kahkahayla karşılık verdi. “Tamam, tamam. Ama şarkıya dönelim. Hepimizin katkısı gerekiyor.” Kai gitarını yeniden kucağına aldı. İlk birkaç akoru çalmaya başladığında, Lyra mırıldanmaya başladı. Sesindeki derinlik, herkesin dikkatini çekmişti. Sözler Vera’nın kaleminden çıkmış olsa da, Lyra’nın sesi onlara bir anlam kazandırıyordu.

“Kül rüzgârla dans ederken,
Gözlerimde kaybolan bir sonbahar var.
Belki hüzün, belki bir umut,
Ama hep buradayım, hep yanındayım.”

Kai, Lyra’nın sesine gitarıyla eşlik ederken, gözleri bir an bile onun yüzünden ayrılmıyordu. Bu anın büyüsüne kapılmamak mümkün değildi. Rax aniden elindeki gitarı yere bıraktı ve ellerini çırptı. “Tamam, tamam. Hüzünlü, melankolik, ama... biraz fazla ağır değil mi? Bu şarkıya biraz enerji katmamız gerek. Hani şu Vera’nın sürekli bahsettiği ‘dinamik’ şey.” Vera, Rax’ın bu ani müdahalesine bir kaşını kaldırarak baktı. “Dinamik derken kastettiğim şey buydu işte. Aşırıya kaçmadan, gerçek bir duygu.” Rax, bir şey söylemek ister gibi ağzını açtı ama Vera elini kaldırarak susturdu. “Bir dakika. Dinle.” Rax, Vera’nın bu otoriter tavrına bir an için şaşırdı ama ardından kulak kesildi. Vera masadaki notaları aldı ve bir kalemle hızlıca birkaç değişiklik yaptı. “Tamam,” dedi kararlı bir şekilde. “Bu kısmı böyle söyle.” Lyra, verilen kağıda bakarak mırıldandı. Sözlerde küçük değişiklikler vardı ama anlamı derinleştiren bir dokunuştu bu. Kai ve Rax bir yandan melodiyi yeniden düzenlerken, şarkı daha da anlam kazandı. Bu sırada, Rax ve Vera’nın elleri aynı anda notalar üzerinde buluştu. İkisi de bir an duraksadı. Rax, Vera’nın gözlerinin içine baktı ve alaycı bir tebessümle, “Bu bir işaret olabilir mi?” diye sordu. Vera hafifçe gülümseyerek, “Evet, bir işaret. Belki de aynı anda çalışmamamız gerektiğinin işareti.” Rax, kahkahayı patlatarak geri çekildi. “Ah, Vera. Hep böyle inatçısın. Ama sorun değil. İkimiz de aynı derecede harika olduğumuz için bu kadar çatışıyoruz.” Kai, bu sahneyi izlerken başını salladı. “Bir gün bu ikisinin bir düet yapmasını isterdim. Ama sonra düşününce... belki de sahne yıkılır.” Stüdyodaki kahkahalar, gecenin sessizliğini doldurdu. Grup, bir kez daha şarkıya odaklanırken, aralarındaki bağ her geçen dakika daha da güçleniyordu. Ve sonbaharın eşlik ettiği bu küçük stüdyoda, sadece bir yarışma şarkısı değil, bir hikaye yazılıyordu. Bu hikayede her notada bir anlam, her kelimede bir duygu vardı. Ve bu duygular, sadece müzikte değil, birbirlerinde de yankılanıyordu.

Yarışma günü gelmişti. Grubun üzerindeki heyecan neredeyse somut bir şekilde hissediliyordu. Büyük konser salonunun koridorlarında yankılanan sesler, diğer yarışmacıların çaldığı melodiler ve yükselen kahkahalarla karışıyordu. Lyra, kulaklarının etrafında çalan bu uğultuya rağmen derin bir nefes aldı. Ellerindeki notaları sıkıca tutuyordu. “Hey, Lyra. Nefes almayı unutma,” dedi Kai, yanına yaklaşıp omzuna dokunarak. Gözleri her zamanki gibi sakindi, ama içindeki heyecan Lyra’ya bile bulaşıyordu. Lyra, gülümsemeye çalışarak başını salladı. “Heyecanlı değilim… ya da belki biraz.” Kai hafifçe güldü. “Senin heyecanın bile büyüleyici. Sahneye çıktığında hepsi geçecek, göreceksin.” Vera, aynanın önünde saçlarını düzeltirken, Rax arkasında onu taklit eder gibi sahte bir model pozu veriyordu. Vera, aynadan Rax’a bir bakış attı. “Eğer o gitarın tellerini saç spreyiyle yapıştırmayı düşünüyorsan, bunu hemen bırak.” Rax bir kahkaha patlattı. “Oh, endişelenme Vera. Bugün en iyi performansımı göstereceğim. Çünkü, nihayet yıldız ışığımın sahnede parlayacağı gün geldi.” Vera, gözlerini devirdi ama bir yandan gülüyordu. “Parlamak mı? Umarım bu parıltıyla bizi kör etmezsin.” Kulaklıklarından sahne görevlisinin sesi yükseldi: “Bir sonraki grup, ‘Kül Melodisi.’ Hazırlanın, sahne sizin.” Bir anda herkes duraksadı. Kalplerindeki heyecan ritmi yükselmişti. Lyra, notalarını titreyen elleriyle yerine koydu ve derin bir nefes aldı. Kai, gitarını omzuna asarak ona destekleyici bir bakış attı. Vera, Rax’a dönüp, “Hadi bakalım, yıldız ışığı. Bizi rezil etme,” dedi. Rax, bir kaşını kaldırıp muzipçe gülümsedi. “Merak etme, Vera. Ben sadece harika olurum.” Grup, sahneye adım attığında, salonun içindeki kalabalık onlara bir dalga gibi çarptı. İnsanların konuşmaları, ışıkların göz kamaştırıcı parlaklığı ve yankılanan nefesler... Ama bir kez enstrümanlarını ellerine aldıklarında, dış dünya neredeyse buharlaşıp gitmişti. Kai ilk akoru çaldığında salonun uğultusu kesildi. Lyra gözlerini kapadı ve sözleri yavaşça mırıldanmaya başladı.

“Kül dans ediyor sonbaharın sessiz rüzgarında,
Her notada gizlenen bir veda var.
Ama bu son değil, sadece bir durak,
Hep buradayım, hep yanındayım…”

Lyra’nın sesi, salonun içinde yankılanırken, Kai’nin gitarı her kelimeyi yumuşak bir şekilde sarıyordu. Vera’nın klavyesi, şarkıya hüzünlü bir melodi eklerken, Rax’ın gitarı bu hüzne zarif bir enerji katıyordu. Şarkının köprü kısmında Vera’nın sesi devreye girdi. İnce ve duygusal tonu, şarkıya yeni bir boyut katmıştı:
“Rüzgar dağıtıyor külleri,
Ama izleri hep kalır gökyüzünde.
Belki bir gün tekrar toplanır,
Ama o gün bugün değil…”

Rax, gitarıyla bu sözlere cevap verircesine sert ve net bir solo çaldı. Bu solo, hem güçlü hem de Vera’nın hüzünlü tonuyla çelişen bir umut taşıyordu. Göz göze geldiklerinde, ikisinin yüzündeki ifade, kelimelerle tarif edilemeyecek kadar gerçekti. Son nota çalındığında salon birkaç saniye sessiz kaldı. Sonra bir alkış fırtınası koptu. Grup, birbirine bakarak küçük bir zafer gülümsemesi paylaştı. Sahnenin arkasına geçtiklerinde, Lyra derin bir nefes aldı. “Bu… inanılmazdı,” dedi, sesi heyecandan titreyerek. Kai, gülümseyerek yanına yaklaştı. “Sana söylemiştim. Sahneye çıktığında her şey geçecekti.” Rax, dramatik bir şekilde yere eğilip hayali bir şapka çıkarıyormuş gibi yaptı. “Ve karşınızda: Bu gecenin yıldızları. Yani ben ve tabii ki biraz da siz.” Vera, hafifçe Rax’ın omzuna vurdu. “Evet, evet. Çok büyüksün, Rax. Ama şunu unutma, bu grup olmadan hiçbir şeysin.” Rax, Vera’ya muzip bir ifadeyle baktı. “Ah, Vera. Gerçekten sahnede senden bu kadar tatlı bir uyum beklemezdim. Ama sen… sen tam bir profesyonelsin.” Vera, bir an için Rax’ın bu sözlerine şaşırdı ama hemen toparlandı. “Bunu iyi bir şey olarak mı alıyorum?” “Kesinlikle,” dedi Rax, gülümseyerek. Grup, kuliste birbirine destek vererek yarışma sonuçlarını beklerken, içlerindeki heyecan yerini garip bir huzura bırakmıştı.

Sonbaharın bir gecesinde sahneye çıkan bu dört kişi, sadece müzikle değil, birbirleriyle de bir bütün olmuştu. Ve belki de bu geceden sonra, sadece şarkıları değil, hikayeleri de yankılanacaktı.

Bölüm : 26.11.2024 15:44 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...