Yeni Üyelik
10.
Bölüm
@denizyosunu

Merhaba canım okurlarım

Yeni bir bölümle karşınızdayım

Herkesten uzun bir süredir bölüm atmadığım için özür dilerim

Hepinizden bol bol yorum ve oy bekliyorum

Fazla uzatmayalım

İyi okumalar


Sınır:30 oy,30 yorum🎈📌

Medya:Soner Avcu-Kayıp Şehir


*


İçimdeki öfke ve bilinmezlik en rüzgarlı dalgalarıyla çarpıyordu içimdeki duygu kayalıklarına. Uzun zaman ayırmış düşünmeye. En yakın zaman da her şeyi yoluna koymayı hedeflemişken isteklerim pek sonuçsuz kalmıştı.


Timim kısa süre içinde önüme ayak basacaktı. Peki ya ben onlara komutanlık yapabilecek miydim? Ya da yıllarca kızları için ölüp dirilmiş bu aileye yetebilecek miydim. Aslında hep tekmişim ben.


Tek,yalnız,bir başına.


Timimle çıktığım son görevden dönerken yanımda başkası var mıydı? TEKTİM. Annemin ve babamın kanıyla sulanmış arabada hıçkırarak ağlarken annem ve babam nerdeydi? YOKTU. Kimse yoktu. Olmazlardı zaten. Zaten gel zaman git zaman alışmıştım. Yanımda var olduklarını söyleyen her insan onlara sımsıkı bağlandığım an gitmişti.


Ama bu sefer öyle olmayacaktı. Madem hayat bana dejavu yaşatmak için YENİ bir tim ve YENİ bir aile veriyordu bu sefer sonuç aynı olmayacaktı. Bu sefer ben her şeyin acısı ile yanıp kavrulmayacaktım. Gerekirse yakardım ama yanan ben olmayacaktım.


Gökyüzünden ayırmadım gözümü. Askeriye bahçesinde tüm netliğimle Albayın yanında dikilmiş eskiden giymek için ne zorluklar atlattığım askeri üniformam ile gökyüzünü süzüyordum. Timim en kısa zamanda gelmiş olacaktı.


Eskiden o helikopterin içinde eski timimle ben vardım. Ve tanışıyorduk. Yıllar önce. Sonra helikopterden indik. Tam abimin karşısında durdum. Teğmen Elvin Ecem Kılıçarslan.


Helikopterin görüş açıma girmesi ile boğazıma bir yumru oturmuştu. Duruşum dikleşmiş. Gözlerindeki son duygu ise yok olmuştu. Son kez titrek nefesimi verdiğimde askeriyenin tepesinde duran helikopter yavaşça aşağı süzülmüştü.


Helikopterin yaptığı rüzgar sıkıca bağlamış olduğum saçımdaki bebek saçları bir o taraf bir bu tarafa uçuşurken helikopter tam anlamı ile askeriye bahçesine indi. Bende dahil tüm askeriye sakinlerini gözü helikopterin üzerindeyken açılan helikopter kapısından dışarı çıkan bir askeri bot göründü önce. Sonra o botu giyen kişinin bacağı ve o kişi.


Dosyadan hatırladığım kadarı ile o kişi Üsteğmen Tuna Çelebi'ydi. Timin sağlıkçısı olan 28 yaşındaki Narkoz. Esmer bir tene sahipti ve boyunun benden uzun olduğu dosyada yazsa bile burdan belli oluyordu.



Üsteğmenin arkasından çıkan Yüzbaşı Berzan Ateş'ti. Yüzbaşının arkasından sırayla Teğmen Enes Yıldırım ve Teğmen Batı Yıldız'da indiğinde Kıdemli Yüzbaşı Barış Korkmaz'da onları arkadan takip etmişti.


Albayla yan yana durduğumuzdan rahatlıkla karşımızda selam duran timim sırayla tekmil vermeye başlamıştı.


Barış "KIDEMLİ YÜZBAŞI BARIŞ KORKMAZORDUEMRET KOMUTANIM"dedi

Berzan"YÜZBAŞI BERZAN ATEŞHATAYEMRET KOMUTANIM"dedi

Tuna "ÜSTEĞMEN TUNA ÇELEBİHAKKARİEMRET KOMUTANIM"dedi

Batu "TEĞMEN BATU YILDIZİSTANBULEMRET KOMUTANIM"dedi

Enes "TEĞMEN ENES YILDIRIMANTEPEMRET KOMUTANIM"dedi


Hepsinin tekmil vermesi sonlandığında kimse duruşunu bozmadı ve aynı anda duruşlarını bana çevirdiler. Ortamda bu seferde hepsinin aynı anda yüksek sesleri duyuldu.


& "GÖLGE TİMİ EMİR VE GÖRÜŞLERİNİZE HAZIRDIR KOMUTANIM"dediler


Albay bana yandan bir bakış attığında bu bir nevi ben bir halt yemiş olabilirim ama bak o kadar kötü değil bakışıydı. Benim onları rahata geçirmemi istediğini anladığımda konuştum.


"Rahat asker"dedim


Albay "Timini tim dinlenme odalarına götür ve oyalanmadan odama gel binbaşı"dedi


Kafamı salladığımda cevap vermem gerektiğini kısa sürede kavrayıp tekrardan konuştum.


"Emredersiniz komutanım. Yürü Gölge!"dedim


Albayın dudağında beliren usul kıvrılma ile konuşacağı şeyin tim ile ilgili olduğunu anlamıştım. Tim beni takip ederken kimseye bakmadan askeriye binasına girdim. Tim dinlenme odası bizzat ben tarafından gerçek ailemin evinden çıkar çıkmaz dün hazırlatılmıştı. Birçok tim dinlenme odasından farklı olarak tost makinesinden tut mini bir buzdolabına kadar vardı.


Ben dururken hepsine durmaları için elimi kaldırarak komut verdim. Cebimden çıkardığım anahtarla dinlenme odasını açtım ve onlara dönüp sadece tek bir şey söyledim.


"Ben gelene kadar sorun çıkarmayın"dedim


& "Emredersiniz komutanım"dediler


Başımı sallayıp umursamazsa oradan ayrılırken Albayın odasına yürümüştüm.


Tekmil vererek ikinci emri aldığımda Albayın karşına oturdum. Albaya söyleyeceği şeyi söylemesi için bir bakış daha attığımda konuşmaya boğazını temizleyerek başladı.


Albay "Timinize yeni biri daha katılacak binbaşı"dedi


"Dosyası?"dedim


Albay "Kızmadın mı?"dedi


Bu dediğime şaşırmış tı ama konuşmasa buna dahil hiçbir şey yoktu ne yüzünde ne de hareketlerimde.


"Kızmamı gerektirecek bir durum görmüyorum komutanım zaten siz başıma yeni bir tim vermişken time katılan yeni bir asker daha timle kaynaşmamışken önem arz etmiyor benim için"dedim


Albay "Güzel. Askerin birazdan helikopterden buraya inecek yeni görevden döndü. Bu time katılması fazla ani bir karardı"dedi


Kafamı salladığımda sandalyesinde az geri gitti ve çekmeceyi açtı. Bana uzatttığı dosyaları aldıktan sonra onu izni ile ayaklandım.


Albayın odasından çıkıp tim dinlenme odasına yerine kişisel odamı tercih ettiğimde elimdeki dosyalarla çalışma masama oturdum. Dosyanın ilk kapağını çevirmem ile beni sert yüz hatlarına sahip mavi gözlü bir kadın fotoğrafı karşılamıştı.


Kıdemli Üsteğmen Ayça Doğan. 29 yaşında. Birçok askeri başarıya imza atmış ve üç aylık zorlu bir görevden yeni dönmüş. Keskin nişancı.


Birkaç bilgisini daha okuduğumda yaptığı görevlere de göz gezdirmiştim. Yaşımız aynıydı fakat rütbe farkı oldukça çoktu. Keskin nişancı olması yeni bir benzer yönümüzü ortaya çıkarırken onu istemekte iyi mi yaptım emin değildim. Zaman gösterecekti...


*


Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınnnn

805 Kelime:)

Loading...
0%