@denizyosunu
|
Finan Ala-İkinci Bölüm:Elma Şekeri Ve Pamuk Şeker 🫖 Sırılsıklam elbisemin eteklerini toplayıp yüzüme gelen ıslak saçlarımı savurduğumda derin bir nefes vererek abimin çiftliğine yürüdüm. Beni sırılsıklam gören Bengi yanıma koşmuştu. "Rala bu ne hal denize girip çıkmış gibisin"dedi Alara ismimden R ve A harflerini çıkardığım için Bengi,Bars ve Baha bana Rana derlerdi. Ala isminin beni anlatmadığını ve yansıtmadığını hep bir şeyin eksik kaldığını bahane ederek bu lakabı takmışlardı. "Denize düştüm çünkü Bengi! İzin verirsen duş alıcam"dedim "İyi ya tamam ne bağırıyorsun"dedi Ona göz ucu ile bakıp çiftlik evinin verandasından içeri girdim. Mutfakta beni gören Nazlı ablam şaşırınca ona denize düştüğümü söyleyerek ikinci kattaki odama ahşap merdivenleri olabildiğince az ıslatarak çıktım. Koridorun sonundaki bana ait odaya kapısını açarak girdiğimde acele ederek gardroptan iç çamaşırı,çorap,kot şort ve tişört alarak kapağını kapattım. Duştan çıktıktan sonra kendim gibi ıslak saçlarımıda havluya sarıp hazırlayıp yatağın üzerine bıraktığım giysilerimi giyinmeye başladım. İç çamaşırlarımı giydikten sonra kot şortumu altıma geçirdim. Seçtiğim kahverengi tonlarında ince,uzun kollu tişörtümü de giyip ayaklarıma önce çoraplarımı sonra da çiftlikte asla giymemem gereksede beyaz spor ayakkabılarımı giydim. Koyu kahverengi saçlarımı fön çekercesine kuruttuğumda dudağıma çatlamaması için vazelin sürmüş ve odamdan etrafı toplayarak çıkmıştım. Merdivenlerden inerek salona indiğimde 'Ablaaaa!!' diye bağırarak koşan ve bana sarılan Alin'imle kıkırdayarak onu kucağıma aldım. Nazlı ablam gülerek bizi izlerken Baha yanımıza gelmiş ve 'demek bana sarılmak yok ona var öyle mi?!' diyerek bizi kovalamaya başlamıştı. Bu işin sonu Baha'nın beni,Alin'i ve Bengi'yi kovalaması ile devam ederken Baha'nın ensesine Bars tarafından tokat yemesi ile sonlanmıştı. 🫖 Nazlı ablaya yardım amaçlı bardakları elinden aldım ve salona götürüp sehpaya koydum. Herkes kahve içerken ben içemiyorum bu haksızlık!!! Bunun nedenini biliyordum anneannemin dediğine göre adımın 'Eda' olduğunu iddia ediyor ve daha dik başlı,zarif olmayan serseri gibi biri oluyormuşum tabi anneannem bunu 'Ela' değilde 'iblis' diye adlandırıyordu. Abim "Abicim,yarın Fina festivallerinin ikinci günü yine gidecek misiniz? Ona göre söyleyeyim Ferhat'a o bıraksın sizi"dedi "Evet abi birinci günü çok fazla turist oluyor bilirsin bu yüzden ikinci gün iyidir gideriz yarın değil mi-Bars'a,Baha'ya ve Bengi'ye baktığımda başlarını salladılar-Ferhat'a diyebilirsin abi"dedim Abim "Tamam abicim,ben annemi buraya getireyim tek kalmasın kadıncağız sende buradasın sevmez o sessizliği"dedi Herkes onayladığında Alin yanıma gelmiş ve heyecanla konuşmuştu. Alin "Abla resim yapalım mıııı?"dedi "Yapalım ablacım,sen boyalarını getir bende kağıt bulayım olur mu?"dedim Alin "Evettt"dedi Koşarak merdivenlerden çıkmaya başladığında merdiven altındaki kilere girdim ve orda duran fotokopi makinesinin üzerindeki kağıtlardan 5-10 sayfa aldım. Ben kilerden çıkıp salona geçtiğimde Alin yemek odası olmasına rağmen salonda bulunan sözde yemek masasında baş köşeye kurulmuş ve bir yanına Bengi'yi almıştı. Sağ yanını bana bıraktığı için oraya geçtiğimde yanımda Bars,karşımda Bengi ve Bengi'nin yanında Baha otururken diğer yanımda Alin'im oturuyordu. Herkes Alin'in paylaştırdığı kağıtlarına Alin'in çizime başlaması ile bir şeyler karalamaya başladığında bende aklımdan geçenleri kapıda dökmüştüm. Kendime ithafen çizdiğim esmer kız elindeki pembe güller ile at çiftliğindeki atları çitin ardından izliyordu Bitmeye yakın olan resmimi ben renklendirmeye devam ederken Alin resmime bakmak için meraklı şekilde üstüme eğilmiş ve onun içine sinecek kadar güzel olduğundan heyecanla konuşmuştu. Alin "Ablaaa bu çooook güzelğ"dedi Kafamı salladığımda çayımdan bir yudum daha alıp resmimi bitirmeye odaklandım. 🫖 Alin köşelerine bantlar yapıştırdığım resmimi eline aldı ve onu kucağına alan Bars'ın yardımı ile 'resim duvarı' diye adlandırdığımız resim köşemize astı. Alin doğduğundan beri Nazlı abla onun çizdiği ve insanların rızası olursa onunla çizdikleri resimleri bu duvara asar ve koleksiyon benzeri bir şey yapardı. Kısa kesersek neredeyse 4 yıldır bu halde olan bu duvarda neredeyse tüm ada yerlisinin çizimleri asılıydı. Resim duvarındaki işimiz bittiğinde Nazlı ablanın Alin'i yatırmaya odasına çıkartması ile bir süre sonra abim ve annem-anneannem gelmişti. Anneme sarılıp yanağına öpücük kondurduğumda kudurmasın diye abimede aynısını yapıp yerime geri oturdum. Televizyonda çalışan kanaldaki dizinin bilmem kaçıncı bölümünü izlemeye başladık. Televizyondaki anne rolünü üstlenen kadının nerdeyse bugün denize atlamama sebep olan çiftteki bayan olduğuna inanacaktım. İnsanlar çift yumurta ikizleri ile bu kadar benzemiyordu bana kalırsa bu benzerlik fazlaydı. Kadraja giren kadının oğlu bugün ölümden kurtardığım mavi gözlü turistin aynısı olduğu kanaatine vardığımda yanımda abim ve annem olduğundan içimden küfür ettim. Bir günde iki ünlü ile tanışmıştım ve ikiside başıma bela mı olmuştu yani? Sosyal medya kullanmıyordum haberleşmemizi tek sağlayan Bars,Baha,Bengi ve ben içinde kullanılan telsizlerimizdi. Bu adada kimse 20 yaşından önce telefon almazdı. Zaten ihtiyaçta duymazdı çünkü fazla güvenilir olan adada onlarca polis etrafta nöbet tutar ve adadaki birçok kişi ile herkes iyi anlaştığından hiçbir çocuk eve 12'den önce girmezdi. 16-20 yaş arasındaki kişiler bu telefon olayına uyuz olsada önce dedemin koyduğu sonrada babamın ve amcamın devam ettirdiği bu kurala itiraz edemiyorlardı. "Bengi kanalı değiştirsene çok sıkıcı bu"dedim "Ya hayır ben beğendim izleyelim"dedi "Bengi!"dedim "Kızım dur izliyoruz şurda"dedi Annemin konuşması ile susup arkama yaslamış ve ellerimi göğüs hizamda bağlamıştım. Trip atarcasına 'hıh' sesi çıkardığımda ayağa kalktım ve konuştum. "Ben portakal suyu alacağım isteyen?"dedim Baha "Bana da getiri ver be Rala"dedi "Tamam"dedim Onaylayarak mutfağa geçtiğimde buzdolabından portakal suyu sürahisini alıp içine buzluktan buz attım. İki bardak çıkarıp onlara doldurduğumda çikolata dolabından iki laviva çikolata alıp salona taşıdım. 🫖 Üzerime üzerinde çiçekler olan mavi tonlarındaki uzun,ince askılı elbisemi giydim. Ayaklarıma hafif topuklu beyaz sandaletlerimi giyerek boynuma inci kolyemi takmıştım. Elime açık krem rengindeki hasır şapkamıda aldığımda bileğime birkaç tane zarif zincir bileklikler takmıştım. Son kez saçımı tarayıp dudaklarıma Dior lip oil adlı dudak yağımı sürdüm. Birkaç fıs imza kokum olan parfümden sıktığımda hazırdım. Evde kimsenin olmadığını fark ederek bahçeye çıktığımda çimenliklerde dikilen Bars'ı Baha'yı Bengi'yi abimi ve annemi görünce yanlarına ilerledim. Onların nereye baktığını anlamayarak baktıkları tarafa döndüğümde gördüğüm manzara ile tebessüm ettim. Nazlı abla ve Alin anne-kız kombini yapmış kovalamaca oynuyorlardı Alin'in saçında takmaya kıyamadığı beyaz tokalarını görünce kıkırdadım. Bu tokaları okula başladığı için yakın zamanda ben almıştım. Nazlı abla ve Alin'in yanına ilerlediğimizde Ferhat arabalardan birini getirmiş ve abime anahtarı atmıştı. Anahtarı havada tutan abim ile Nazlı abla kucağındaki Alin ile öne oturmuştu,annem ön koltukta oturmayı sevmezdi. 9 kişilik olan geniş lüks siyah arabada 2 koltuk boş kalacak şekilde oturduğumuzda Ben,annem ile yan yana abim ve yengemlerin koltuklarının arkasına oturmuştum. Bizim arkamızda Bengi ve Baha otururken onların arkasında arkadaki üç yan yana koltuğa tek başına kurulan Bars oturuyordu. Baha her ne kadar zırlasada ona yine bu üç koltuğu vermemişti. Abim,Nazlı ablamın sevdiği şarkılardan birini bir radyo kanalında çaldığını görünce o radyoyu açtı. -Bu şarkı ayrılmış olupta hâlâ kavuşamayanlara gelsin- Radyodaki adam konuşarak şarkıyı başlattığında herkes Alin'in bize geçen gün okulda ne yaptığını anlatması eşliğinde şarkıyı dinlemeye devam etmişti. 🫖 "Elma şekeri alayım mı size"dedi Bars'ın konuşmasının ardından Bengi konuşmuştu. "Ben pamuk şeker istiyorum"dedi "Of Bengi onu nasıl yiyorsun bir kere suya sokunca çözünecek kadar şekerli hatta sırf şeker!"dedim Baha "Bende pamuk şeker istiyorummm"dedi "Midesizler gel güzelim biz elma şekerlerimizi alalım bunlarada şekerli pamuk alalım,pardon pamuk şeker"dedi Baha ile Bengi göz devirdiğinde birlikte elma şekeri ve pamuk şakar satan Rüstem amcanın yanına geldik. Rüstem amcanın elinden 6 tane pamuk şeker ve 4 tane elma şekeri alan o mavi gözlü çocuğu,o çifti ve yanlarındaki tanımadığım bir kadın ile 6 adamı görünce duraksadım... 🫖 Merhaba hoşgeldiniz Hepinizden bol bol yorum ve oy bekliyorum Medya:Aşk nerden nereye-Gripin Yeni bölüm en yakın zamanda gelecek görüşmek üzere;)
|
0% |