@denokar027
|
"BEYAZ MELEK" Saldırının üstünden iki hafta geçmiştir. Sacit ,Gülseren ve Çelebi Ahtapot tarafından deşifre olmuşlardır, leyla ile birlikte Türkiye 'ye dönmek zorunda kalmışlardır! Sacit kurşun sol omuz boşluğuna geldiği için sıyrıkla kurtulmuştur ancak Gülseren 'in durumu biraz ciddidir arkadan sol omzundan kurşunu yediği için sinir hasarı oluşmuştur sol kolunda doktor fizik tedavi ile zamanla düzeleceğini söylemiştir ancak bu sabır ve zaman isteyen bir süreç olacaktır gülseren için. Maalesef bu durumdayken mesleğini daha azla icra edemez raporu çıkınca mesleğinden vazife mağlülü olarak erken emekliye ayrılmak zorunda kalmıştır! Hem kızından hemde mesleğinden olan Gülseren için çok sarsıcı ve yıkıcı bir süreçtedir ama ne olursa olsun "Nefes aldığımız sürece hala bir umut vardır " diyerek kızı için ayakta kalıp güçlü olmak ve ,nefes almaya devam edecektir bu zor zamanlardan Leyla, Sacit, Gülseren birbirlerine kenetlenip dik durarak hiç bir zaman umutlarını yitirmeyip bir gün sıla'yı bulup kavuşucakları inancını hiç kaybetmeyerek bu zorlu hayat sınavını geçeceklerdir! Sacit bu zaman zarfında hızlıca kendini toparlamıştır ve Çelebi ile birlikte sıla'nın peşine düşmüşlerdir bakılmadık yer irtibat kurmadıkları muhbir kalmamıştır! Ancak Sacit ve Çelebi bağlantı kurdukları bir muhbirden ihbar almışlardır sila'yı Bulgaristan 'dan kaçırdıkları zaman bir ajanın onu teslim alıp Rusya 'da bir kasabada bulunan eski bir mahalle apartmanın da sakladıkları haberini almışlardır! Ancak bu açık bir istihparattır tuzak olabilme ihtimali yüksektir ama ne olursa olsun Sacit için sila'yı bulabilme ihtimali %1 bile olsa o ihtimalin peşinden gidecektir kızı için. Yüreği yangın yeridir, Gülseren'e söz vermiştir hastanede ne olursa olsun canı pahasına 'da olsa kızlarını bulup getirecektir! Can dostu ,silah arkadaşı Çelebi her daim yanındadır Sacit için bunu bilmek biraz olsun güç veriyordur ona! Çelebi: Komutanım günlerdir iz üstündeyiz bakılmadık yer, sormadık adam bırakmadık ama elimize bu ihbardan başka ip ucu yok! Biliyorum tuzak olabilir ama başka şansımız yok belkide son şansımızdır bu ihbar sila'ya ulaşmak için! Bedeli ne olursa olsun ben sizin her zaman yanınızdayım emrinizdeki asker olarak değil dağda sırtımızı birbirimize yasladığımız kardeşiniz olarak söylüyorum size ben sizinle ölümede yaşamada varım! Sacit: Sağol ol kardeşim sende olmasan ne yapardım bu zor zamanlarda bilmiyorum? Kızımsız geçirdiğim her saat her gün ciğerlerimi deliyor Çelebi var ol ! Derdimizi derdin bilip, sırtımızdan yükümüzü bizimle birlikte sirtlanıyorsun yaaa Allah senden razı olsun kardeşim. Hakkını helal et! Der ve ikiside birbirlerine bakıp gülümseyip sarılırlar ve helalleştikten sonra yola çıkarlar birlikte Rusya 'ya doğru tek amaçları sila'yı bulmaktır, sacit içinden durman kızına dua ediyordur; Sacit: "Allah'ım sen Sıla 'mi koru,sen onun karşısına daima yüreği temiz vicdanlı insanlar çıkar, yüreğindeki korkuyu al ona dayanma gücü ver meleğim, yavrum sana emanet ,sen onu ailesine,vatanına bağışla!" Amin... Kader ağlarını örmüştür çoktan, hayat ölümle doğum arasında ince bir çizgidir! Derler bazen başımıza gelen felaketler !çekeceğimiz acılar, ileride yaşayacağımız mutlulukların bedelidir... Banazlı ailesi içinde öyle olacaktır , hayat Orhan 'in önüne sınav kağıdını koymuş iki seçenek sunmuştur "Vatanın mi? Ailen mi? " demiştir! Tabiki her şey vatan içindir ,vatan olmazsa ocak tütmez . Orhan 'in ailesiyle son mutlu günüdür, kızının doğum günün 'de veda etmek her ne kadar zor olsada ,yürek yansada vatanı için ailesinden vazgeçmiştir ! Vatan sağ olsun.... TÜRKİYE/İSTANBUL Banazlı ailesi için güneşli güzel bir gündür ailecek hep birlikte bahçede kahvaltı ediyorlardır, bugün sedef 'in doğum günüdür ama masada her kes unutmuş gibi davranıyordur , takiii Orhan kızının pastasıyla giriş yapana kadar ! Hep birlikte her kes alkış tutup "iyiki doğdun sedef, iyiki doğdun sedef,iyiki doğdun iyiki doğdun mutlu yıllar sana"! Derler alkışlarlar ali ve muazzez, Orhan elindeki pastayı masaya bırakır ve kızına ,oğluna ,eşine bakar buruk özlem dolu bir tebessümle ama belli etmemeye çalışıyordur ,her ne kadar yüreği kan ağlasa da gün kan kustuk , kızılcık şerbeti içtik deme günüdür ! Onun ailesiyle son mutlu günüdür vedasıdır , kader onları yine bir araya getirecektir o zamana kadar bu son yaşadığı güzel günle hayata tutulacaktır Orhan! Sedef çok mutlu olmuştur sevinçten bal gozlerini kocaman açmıştır gülümseyerek babasına doğru kollarını uzatıp sarılmıştır! Orhan kızını kucağına alıp ona doya doya sımsıkı sarılmıştır o altın gibi parlayan çiçek kokulu saçlarınızın kokusunu içine çekip, alnına küçük bir öpücük kondurmuştur, minik bir kuşa benzeyen ellerinden örmüştür kızının ... Orhan: İyiki doğdun güzel kızım ,çiçek kokulu minik kuşum benim ,iyiki doğmuşsun iyiki benim kızım olmüşsun nice güzel yaşların olsun canım kazım! Sedef: Teşekkür ederim canım babam ,çok mutlu oldum ,sende benim güçlü kocaman babamsın bende seni çok çok çok seviyorum! Der ve babasının yanaklarından öper, Ali: Ho hoooo ancak cimcime bu nedir yaaa? İyice pabucumun dama atıldı öyle olsun ! Der ve küçük tatlı kıskanç bir gülümseme atarak kardeşine sarılır, yanaklarından sıkar ve, Ali: İyiki doğdun canım kardeşim nice güzel yaşların olsun! Der ve yanaklarından öper . Muazzez: İyiki doğdun güzel kızım , nice güzel yaşların olsun cimcim! Der ve kızına sarılıp yanaklarından öper! Sedef:Teşekkür ederim annecim, abicim l Çok mutluyum sizi çok seviyorum canım ailem iyiki , bende unuttunuz sanmıştım ! Ali: Tabii canım bir haftadır gece gündüz tepemizde doğum günüme az kaldı diyip cimcimlik eden ben değilim demi? Sedef ellerini arkada bağlayıp kikir kikir gülmeye başlar herkese bakarak güler, herkeste sedef'e bakıp güler . Orhan: Evet teprik faslı bittiğine göre, hadi bakalım güzel kızım dileğini tut mumları üfle! Kahvaltı 'dan sonra size süprizim var ! Der gülümser ve kızının ellerinden tutar pastanın önüne getirir ve her kes masanın etrafına toplanmıştır! Sedef dileğini tutmuş kocaman nefes alıp bir nefeste tüm mumları söndürmüştür, etrafına gülücükler saçarak iyiki doğmuşum dedi ve Orhan ve muazzez bir tanecik kızlarını iki yandan örmüştür, hep bir ağızdan iyiki doğdun cimcim demişlerdir alkışlayarak... Orhan için sanki bir an zaman yavaşlamıştır ,gözleri dolmuş tebessümle ailesine bakmıştır doya doya, saatler ilerlemekte veda vakti yaklaşmaktadır , yüreği kan ağlasa 'da bu günü ailesiyle doya doya getirecektir! Her şeye rağmen umudunu diri tutmaya çalışıyordur görevini hakkıyla yapıp bir gün ailesine, evine geri dönecektir! İnsan umut etmeden yaşaya bilirmiş hiç? Umut etmezse insan ölür, ne olursa olsun vazifesini hakkıyla yapacak, ailesine gerı döneceği inancını asla kaybetmiyecektir... Kahvaltı faslı bitmiştir ve Orhan bahçede eşi Muazzez ile birlikte kahve içiyordur, o sırada Orhan 'ın telefonu çalar; Orhan: Efendim ,aaa tamam getirdiniz harika teşekkür ederim sizede iyi günler. Gelen telefon sürprizle ilgilidir, Orhan ailesiyle birlikte bisiklet turu yapacaklardır supriz kapıda bekliyordur! Orhan çocukları yanına çağırır ve kapıda onları bekleyen bir supriz olduğunu söyler, hazırlanın çıkıyoruz demiştir. Ali: Nereye gidiyoruz baba, Sürpriz nedir ? Orhan: Gidince görürsün oğlum hadiii! Der ve her kes hazırlamış dışarıya çıkmıştır ,çocuklar kapıdaki bisikletleri görünce çok sevinmişlerdir ,ikiside babalarına doğru koşup sarılmışlardır ; Sedef: Babacım çok çok çok teşekkür ederiz, bisikletler çok güzel hayalimdeki bisiklet bu sen neden bildin ? Ali:Aynen baba çok teşekkürler bu bisikletler harika ! Orhan:Rica ederim canım kızım aslan oğlum benim güle güle sürün, ama dikkatli olmaartıyla hem babalar bilir ! Çocuklarına göz kırpan ve çocuklarının alınlarından öper sarıırlar. Muazzez:Orhan bey ,sen ne yaptın böyle vallahi çok güzel bisikletler de bu 3. bisiklet kimin? Orhan: Kimin olacak hanım tabikibiki bizim , eee ne demişler her şeyin bir ilki vardır! Hadi bakalım herkes bisikletlere binsin turumuz başlıyor, daha lunaparka gidicez hadi hadi ! Muazzez, Orhan 'a tatlı bir tebessüm atar , ama bir yandan da şaşkın' dır çünkü Orhan 'da bugün bir tuhaflık sezmiştir sanki üzgün ama belli etmiyor gibi herhalde iş yorgunluğudur diyip fazla üstüne gitmek istemedi ama içine kurt düştü bir kere eşi için endişeleniyorum! Daha fazla bozuntuya vermedi her kes bisikletlere binmiş yola çıkmışlardır, önce parkta dolaşmışlardır hep birlikte göl kenarında turluyorlardır ,o sırada Orhan bir yandan çocuklarını ve eşini izliyordur yüreği yanıyordur ama görev kutsaldır başka ocaklara ateş düşmesin, başka ana babalar yanmasın diye, kendi çocukları ve bu vatan toprağı üstünde yaşayan aileler korkmadan , mutlu ,huzurlu yaşaya bilsinler bu bayrak gökten inmesin kıyamete kadar hür yaşayabilelim diye birilerinin kendinden vazgeçmesi ,isimsiz yaşamayı kabullenmesi gerekiyordu! Her kes göl kenarında durmuş mola vermiştir , Ali ve Sedef golü izliyordur bir yandan ördek ve kazlara simit atıyorlardır gülerek çok mutlu olmuşlardır, Orhan ve muazzez ise bankta çay içiyorlardır bir yandan çocuklarına bakıp gülüyor bir yandan da golü izliyorlardır. Muazzez birden eşine baktı ve çocuklarına sanki veda eder gibi bir hüzünlü buruk bir gülümse ile baktığını gördü merak etti sebebini sordu ona ; Muazzez:Orhan bey, sen iyimisin evden çıktığımızda beri tuhafsın ,üzgünsün ama belli etmemeye çalışıyorsun! Sorun mu var işlemi ilgili ,endişeleniyorum senin için? Orhan:İyiyim, bir şey yok gerçekten hem ne güzel ailem ile birlikte felekten bir gün çalmışız fenamı tadını çıkaralım ,akşam el ayak çekilince konuşuruz şimdi tadımız kaçmasın tamam! Der ve ellerini tutar mazzezin iyiyim bakışı atıp gülümser , pekileşirler çaylarını yudumlayıp manzarayı izlemeye devam ederler. Orhan çocuklarını yanına çağırır ve karşılarına alıp onu dinlemelerini ister. Orhan: Çocuklar şimdi biraz konuşalım sizinle biliyorum çoğu zaman eve gelemiyorum yeterince ilgilenmiyorum sizinle, uzun zamandır böyle ailecek vakit geçirmek için fırsatımızda olmadı ,çoğunlukla işten vakit bulamıyorum eğer kalbinizde bana karşı en ufak bir kırgınlık olduysa özür dilerim sizinle ilgilenememem sizi sevmediğim özlemediğim anlamına gelmiyor aksine siz benim her zaman kalbimde aklımdasınız . Çok seviyorum sizi kendimden bu hayattın kendisinden daha çok hemde ! Cok şanslıyım gerçekten hem de çok sizin gibi harika bir ailem var, siz benim bu hayattaki en büyük hazinemsiniz, bir adam başka ne ister ki bu hayatta mutlu bir aile, huzurlu bir yuva şükürler olsun ben hepsine sahibim. Ali: Bizde seni çok seviyoruz asıl biz çok şanslıyız baba iyiki senin gibi yürekli, adaletli, cesur, gözü kara, ailesine bağlı vatan aşığı asker bir adamın çocukları olduğumuz için çok şanslıyız, inşallah bende büyüyünce senin gibi yürekli, yiğit, merhametli, adaletten, hak yolundan ayrılmayan bir asker olurum! En büyük hayalim senin gibi olmak baba. İnşallah hayalimi gerçekleştirilir. Vatan görevi kolay değil, allah ayağına taş değdirmesin ,günün sonunda eve geliyorsun ya önemli olan bu ! Sedef: Evet baba iyiki varsın, seni çok seviyoruz hem bende söz veriyorum büyüyünce Savcı olucam senin gibi yürekli, adaletli, vatan sever bir savcı hemde ,her zaman dediğin gibi adalet her şeyden önce gelir! Orhan: İnşallah hayalarinize kavuşursununuz canım çocuklarım inandıktan sonra herşeyi başarırsınız, şimdi bana söz vermenizi istiyorum ne olursa olsun . Daima yüreğiniz hak için, adalet için vatan için çarpacak, bu hayatta sadece Yaradana kulluk edip sadece ona boyun eğeceksiniz. Hiç kimseyi kimliğe ile değil hikayesiyle ,yüreği ile yargılayacaksınız, kibriniz kalbinizi karartmayın izin vermeyin, öfkeliyken karar vermeyin, üzgünken hareket etmeyin ,kırgınken telafi edemeyeceğiniz şeyler yapmayın! Sevin hayatı sevin ,hayvanları sevin,insanları sevin ama sevginize köle olmayın. Daima omuz omuza birlik içinde olun, bir olursanız sizi asla hiçbir acı hiçbir zorluk sizleri yıkamaz. Büyüklerinize karşı saygılı, küçüklerinize karşı sevgiyle yaklaşın, gerçek bir dost en büyük hazinedir! Mazlum'a karşı adaletli merhametli zalime azap olun , daima helal rızık için alın teri dökün ve asla paraya ve güce takmayın, bu şanlı bayrak ve vatan uğruna canından cananından vazgeçen gerçek kahramanları daima hatırlayın Ve unutmayın hayatta en hakiki mürşit ilimdir! Inandığınız doğruların peşinden daima gidin. Her karanlık gecenin bir sabahı olduğunu unutmayın Bu hayatta en gerçek hazine gerçek sevgi dostlarınız ve ailenizdir! Sizleri daima çok sevdiğimi bilin sizlerle gurur duyuyorum canım çocuklarım iyi ki sizin babanız siz de benim çocuklarımsınız. Allah yolunuzu açık etsin yüreği temiz vatansever insanlarla karşılaştırsın ayağımıza taş değdirmesin! Şimdi söz mü dedi çocuklarına bakıp gülümseyerek sordu, söz babacığım dedi Ali ve sedef sonra hepsi son kez sarıldı hep birlikte bilmeden ... Deyip çocuklarına sarılıp alınlarından öptü bağrına bastı. Muazzez onlara bakıp gururlu bir gülümseme ile bakış attı ailesine. Sonra lunaparka gittiler birlikte çarpışan arabalara dönme dolaba büyük salıncağı parkta ne varsa hepsine Bindiler eğlendiler felekten bir gün çaldılar. Sonra akşam oldu hep birlikte dondurmacıya gidip dondurma yediler, orhan çocuklarıyla top bile oynadı ,ailecek hatıra fotoğrafı çektirdiler sonra eve döndüler saat 11:30 du çocuklar babalarına tekrar teşekkür edip duş aldıktan sonra odalarına çekilmişlerdir Orhan odaya gidip valiz hazırlamıştır Ayrılık vakti gelmiştir son kez çocuklarının odasına gitti Önce Sedef'in yanına gitti kapıdan onu izledi gözlerinden yaşlar akıyordu. Sessizce boğaz düğümlenmişti elleriyle gözyaşlarını sildi ve kızının yanına çömeldi onun küçük bir kuşa benzeyen ellerine avuçlarının arasına aldı öptü sonra altın sarısı çiçek kokan saçlarını koklayıp öptü ,okşadı, sevdi ,kızının yüzüne son kez bakıp seni çok seviyorum deyip sessizce alnından öptü. Hüzünlü bir gülümseme ile bakıp odadan çıktı. Sonra ali'nin odasına gitti kapıyı aralayıp içeri girdi uyuyan oğluna baktı hüzünlü bir gülümseme ile onun yokluğunda genç yaşında hayatın ve ailesinin sorumluluğunu alıcak aslan oğluna baktı yanına eğildi saçlarını okşadı öptü kokladı! Oğlu için dua etti Allah'a ona güç, kuvvet, dayanma gücü versin diye çocuklarını doğru yoldan ayırmasın ,hayallerine avuşabilsinler diye dua etti onlari Allah'a emanet etti ve son kez oğlunun başından öptü ve odadan çıktı. Orhan Muazezi yanına çağırırdı bahçedeki balkona geçti elinde valizle ardından oda geldi elindeki valizi görünce yine bir ay göreve gideceğini düşündü ama öyle değildi Orhan elindeki valizi bıraktı masada duran gülü karısına uzattı eline aldı Muazzez gülü Orhan 'in gözleri sesizce ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu anlamıştı gözünden yaş geldi onunda sesizce Orhan Muazzez 'i yanına çekip sarıldı sımsıkı ikisi birbirine bu son sarılmalarıydı Orhan arısının saçlarını elleriyle okşadı öptü, kokladı yüzünü iki elinin arasına aldı alnından öptü buruk bir gülümseme ile ona aktı ve ; Orhan: Hakkını helal et muazzez , özür dilerim yanınızda olamayacağım için beni affet olur mu? Çok özür dilerim, seni seviyorum canım seni çok seviyorum teşekkür ederim evim olduğun için, teşekkür ederim hayatım olduğunuz için ,sizi çok seviyorum affedin beni ! Muazzez: Hiç mi dönmeyeceksin, dönemiycekmisin ölümden beter yaşarken ölmek! Biz sensiz ne yapıcaz Orhan çocuklar , ben nasıl başa çıkıcam bu hayat sınavıyla, sensizlikle nasıl? Diyerek ağlar sesizce. Orhan : Vatan görevi canım gel derler geliriz ,git derler gideriz , öl derler ölürüz! Unutma biz bu toprağın üstündekiler kadar altındakiler içinde savaşıyoruz , geleceğimiz için ailemiz için! Söz bu görevi hakkıyla icra edip ölmeden sağ salim dönücem , gene giricem bu kapıdan içeri söz. Unutma nefes aldığımız sürece hala umut var demektir! Bu can bu bedeni terk etmedikçe siz hep buradasınız er zaman duaarımda , kalbimdesiniz söz... Seni seviyorum ... Muazzez: Benden seni seviyorum, biliyorum geleceksin gene gireceksin bu kapıdan içeri , yine o tek kaş kalkık gülümsemen ile elinde gül ile ! Bekliycem ,bekliycez seni Orhan Bey çocuklarımın babası ,evimin direği , ömrüm bekliycem tabiki, Allah'a emanet ol yolun açık olsun , helal olsun . Unutmam nefes aldığımız sürece umut var biliyorum ,bende seni seviyorum . Hüzünlü gülümseme ile yanağından öper kocasını, tekrar sarılırlar halaleşmıslerdir Orhan karısının alnından ve ellerinden öpmüştür, sonra masanın üstüne duran hesap cüzdanını karısına verir farklı bir kimlikle açılmış banka hesabıdır ayın sonunda düzenli olarak para yatacaktır onun yokluğunda maddi zorluk çekmeden çocukları büyüte bilsin diye karısı. Son kez sarılmışlardır Muazzez ve Orhan, alnından öpmüstur karısını helalleştiler ve eline valizini alıp son kez evine baktı, karısına dönüp şunları söyledi; Orhan:Unutma her kes beni öldü bilecektir ,çocuklarda sadece sen biliyorsun gerçeği vatan sağ olsun! Allah'a emanet olun, sizi çok seviyorum! Diyip gitti Orhan Muazzez gözü yaşlı arkasından baktı Vatan sağ olsun dedi. RUSYA / ESKİ MAHALLEDEKİ METRUK BİNA Nihayet Sacit ve Çelebi Rusya 'ya gelmiştir ,muhbirin ihbarındaki binanın yakınında komuçlanmış gözlem yapıyorlardır binanın üçüncü katında dört tane silahlı adam vardır sağa sola hareket ederek nöbet tutuyorlardır içersi görünmüyordur, tuzak olabilme ihtimali yüksektir ama başka çare yoktur Sıla ile ilgili bulabilirler tek ip ucu burasıdır sacit ise ölümü çoktan göze almıştır tek isteği kızını bulmaktır. Sacit: Hazırmısın Çelebi? Çelebi: Hazırım komutanım. Allah'ındır izni ile kurtaracak sila'yı. Sacit: Amin Çelebi hadi Allah yardımcımız olsun ! Amin derler ve silahlarına susturucu takıp, yüzlerine maske taktıktan sonra binaya kontrollü şekilde giriş yaparlar merdivenlerden çıkarak üçüncü kata gelmişlerdir sağa sola komuşlanarak adamları etkisiz hale getirmişlerdir kapının önüne gelmişlerdir Çelebi arkada kalarak emniyet almıştır Sacit ise içeri girmiştir teker teker odaları kontrol ediyordur ev boştur sadece bir oda kalmıştır kapısı kapalıdır tıkırtı sesi duymuştur kapının arasında birisi vardır! Sacit iki adım geriye gidip Çelebiyi yanına el işareti ile çağırır yanına gelir sağda Çelebi kapının karşısında Sacit vardır eliyle bir adam olduğunu söyler ve üç diyince kapıyı sert bir tekme ile kırar ve kapının arkasındaki adam duvara yapışır Sacit hemen adamın elindeki silahı dirseği ile gırtlağına vurur elinden sıyırıp alır ve aynı ile sert bir tekme atar bacağına yere çöktür eleri havada adamı teslim alır.Çelebi ise adamın ellerini arkadan bağlar ve üstünü arar temizdir ve Sacit sormaya başlar! Sacit: Sana tek bir soru sorucam doğruyu söylersen ölmezsin ama yalan söylersen acımam kafana sıkarım anladın mı! Şimdi sana fotoğraf göstericem o fotoğraftaki kişinin ne zaman gördüğünü ve nerde olduğunu söyleyeceksin ,başla bakalım konuşmaya diyip Sıla 'nın fotoğrafını göstermiştir, o sırada Çelebi adamın kafasına silah dayamıştır . Adam: Bu kızı en son dün gördüm kaçırılmış nerden bilmiyorum ama dün gelip başka bir ekip aldı onu götürdüler. Sacit: Nereye götürdüler söyle? Adamın gırtlağını sıkar ve adam tamam tamam der konuşur , adamın bırakır, Adam: Muhtemelen kaçırdıkları diyer çoçukların yanına ama tam neresi bilmiyorum gerçekten bir ada çocukları oraya toplarlar seçilmiş olanları ! Sacit: Ne seçilmişi lan ne diyorsun sen ,doğru dürüst anlat şunu hemen ! Der ve öfke ile bakar adama . Adam: Adi üstünde seçilmiş olanlar organları sağlam yada genetik yapısı sağlam olanların üstünde deney yapmak için ayırırlar , o kızı da ayırdılar muhtemelen deney yapacaklardır! Der ve Sacit'in gözü döner sinirinden adamın boğazına yapışır sıkmaya başlar Çelebi ayırmaya çalışır adam nefes alamaz güçlükle ayırır ve adam öksürürerek nefes alıp verir ve Sacit'e bakar. ÇELEBİ : Yapma ,on ihtiyacımız var yapma der! Sacit kendini toparlar konuş diye bağırır adama ne yapıyorlar çocuklara ,nerden ,kimden öğrenicez bu adanın yerini söyle! Yemin ederim öldürürüm seni konuş ! Adam: Tamam konuşucam lütfen öldürme beni konuşucam ! O adanın tam yerini bilen kimse yok çocukları el değiştirerek götürürler bilmiyorum gerçekten, deneylerde çocukların bağışıklık sistemlerini güçlendirip onları yaş aldıkça en az üç erkeğin gücüne eş değer hale getirip , akıllarını ilaçlarla yıkayıp ruhsuz mangurtta çevirerek profesyonel ajan olarak yetiştirilmek üzere kamplara dağıtırlar yeni kimlikler ile sağ çıkamayanları ise sırayla sağlam organlarını alıp çukura atarlar mış biz öyle duyduk yemin ederim bildiğim bu başka bir şey bilmiyorum ! Sacit ve Çelebi duydukları karşınd şoka girmişlerdir, şimdi ne yapacaklardır Sıla nerde olduğu bilmedikleri bir adada katillerin elindedir ve onun gibi bir sürü hayatı çalınmış çocuk Sacit gözünden yaş gelir kızını bulamamıştır Gülseren'e ne ne söyleyecektir ya kızı ona nasıl ulaşacaktır, başından aşağı kaynar sular döküldü sanki kalbine hançer sormuşlardı şimdi ise o hançeri çevirerek kanını akıtıyorardır ! Sacit'in gözü döndü adamın kafasına sıktı adam yere yığıldı Çelebi ise komutanına bakıp ne yapacaklarını bilemeden komutanım der! Ama Sacit duvara çökmüştür yüzünden maskeyi çıkarıp, kafasını ellerinin arasına alıp gözünden sicim gibi yaşlar akıyordur kendini durduramıyordur ya kızı öldüyse, ya daha beteri onu bidaha asla bulamaz ise bu düşünceler kafasında volta atıyordur durmadan ağlamaya başlar kızım dedi ve ağlamaya devam etti . Çelebi ise ne yapacağını bilmiyordur komutanı, can dostu çaresizce karşında yıkılmıştır , bir an gözü odanın içinde duran masa kayar masanın üstüne siyah bir poşet vardır poşeti alıp açar içinden beyaz kanlı bir çocuk elbisesi ve not vardır gördükleri karşısında şaşırır ama kağıdı okur! Notu yazan Mithat Sargın 'dur Ahtapot'un tepe kadrosundaki isimlerden birisidir ve şöyle demiş; Meraba eski dostum Sacit, Adamları ve muhbiri bilerek bıraktık bu nota ulaşabilmen için ,kızın senin kadar inatçı ,asi ama sizin kadar güçlü değilmiş başınız sağ olsun kızından sana küçük bir hatıra ! Umarım bir gün yüz yüze tekrar karşılaşırız, ben hesabımı kapattım sıra sende o günü iple çekiyor olacağım ! Bonşons Sacit .... Ahtapot' a Kaan tutmanın bedeli ağır olur ! Çelebi notu okuduktan sonra sinirden ve acıdan gözünden yaş gelir ömrümüze bile mal olsa bir gün seni bulacak şerefsiz bu hesap açık kalmayacak alçak herif ! der ve sacit in yanına gelir elindeki elbiseyi ona uzatır not kağıdını da verir. Sacit elbiseye bakar bu elbise Sıla 'nındır kan içerisindedir, koklar hala kızının kokusu vardır ,kağıdı okur ve ayağa kalkar gözündeki yaşları koluyla siler yüzunde kararlı soğuk kin dolu bakışla , Sacit: Seni bulucam seni öldürmeden ölmek bana haram olsun ,seni akıttığın masumların ,kızımın kanında boğmassam bende sacıt değilim ! Ömrüme bile mal olsa senide o Ahtapot'unuzuda bitirecem yemin olsun ! Der ve çellebi birlikte bakışıp kafalarını sakladıkları sonra binadan ayrılırlar hızla arabaya binmişlerdir ikiside direksiyona Çelebi vardır, Çelebi: Şimdi ne yapıcaz komutanım nereye gidiyoruz? Sacit:Türkiye 'ye gidiyoruz ,kapatmasını gereken hesap var onu kapatıcaz ! Der ve arabayı çalıştırır Çelebi emredersiniz komutanım der ! Ve yola çıkmışlardır Sacit acısını kalbine gömmüştür artık yaşayan bir ölüden farksızdır bu hayattaki tek amacı artık şehit kızı sila'nın intikamını almak ,ailesini korumaktır! Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş yaaa kader Sıla ile Orhan 'nı karşılaştırarak bu hesabı beyaz melek bitirecektir !
|
0% |