Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1.BÖLÜM

@derayn

 

1.Bölüm

 

Belime sarılı olan kolu bende bir elimle tuttum ve sırtımı omzuna daha çok yaslandım. Bu hareketimden sonra Emir kafama bir öpücük kondurdu.

 

Tekirdağ’daydık Kumsalların yazlık evinin bahçesine kurulmuştuk. Kumsal dizlerini kendine çekmiş bir şekilde tekli koltuğunda oturuyordu bir yandan da dudağını kemiriyordu. Emir ile ben ise çift kişilik bir koltuğa oturmuştuk Emir hafif yan bir şekilde oturmuştu bende kendimi göğsüne yaslamıştım.

 

Emir bir yandan cropun açık bıraktığı karın boşluğumu okşuyor bir yandan da telefona bakıyordu.

 

“Sevgilim gelecek!” diye birden şakıdı Kumsal. Şaşkınlıkla kafamı telefondan kaldırdım.

Benim niye bu olaydan haberim yoktu. Aldatılıyor muydum Kumsal’ım tarafından, beni beni Efsa’nı?

 

“Senin sevgilin mi vardı?” diye bir soru yöneltti en az benim kadar şaşkın Emir.

 

Üniversite başından beri Kumsalla beraber yaşıyorduk Emir ise sonradan yanımıza katılmıştı. Tekirdağ ’ya ise genelde beraber gelirdik. Çoğunlukla bir aradaydık kısacası sadece Kumsal’ın ailesinin evi Tekirdağ'daydı o yüzden Kumsal bazen bizsiz de gelirdi. Belki o arada ama burada yıllarımızı geçirmemiz sebebiyle herkesi de tanıyorduk. Kimdi bu? Aklımda deli sorular...

 

Bu düşünceler aklımdayken Kumsal’a gözlerimi diktim benim niye haberim yok dercesine ters bir bakış attım.

“Çok yeni gelişti, sende öyle bakma Efsa!” dedi Kumsal.

 

“Ne ara tanıştın? Kim? Biz tanıyor muyuz? Nasıl tanıştın? Aşık mısın?” diyerek şu anlık aklımdaki bütün soruları sıraladım.

 

Emir bu hallerime alışkın olduğu için gülümsedi sadece bende gülümsemesine karşılık yanağına bir öpücük kondurdum.

 

Kumsal öksürdü. “Sen geçen benim tek geldiğimde evden birkaç tane eşyanı istemiştin hatırlıyor musun?” dediğinde kafamı olumlu anlamda salladım. “Evden çıkarken sizin evin önündeki karşı kaldırımda oturuyordu beni görünce eşyaları taşımama yardım etti öyle tanıştık, adı Cenk, şu anlık minik bir hoşlantı, yakışıklı bulma diyebilirim.” diyerek diğer sorularımı da yanıtladığında içime su serpildi.

 

Bir saniye bizim ev? İsmi Cenk kaldırımda oturma? O Cenk değildir dimi? Ay n'olur olmasın yaaaa hayatımı çorba edesim hiç yok şu an. Kahve gözlerinde hayat bulduğum beyle aramın bozulmasını hiç istemem şahsen dediğim gibi tek isteğim kocam.

 

“Bende sevgili deyince bizim gibi sandım.” dedim ve kafamı çevirip Emir’in kırmızı dolgun dudaklarına minicik bir öpücük kondurdum. Emir’de hemen ben çekmeden minik bir öpücük kondurdu.

 

“İstemeyiz sizin gibi zaten mıçmıç, sürekli temas halleri falan.” diyerek savunma yaptı Kumsal ve yüzünü buruşturdu.

 

Bu sefer Emir savunma yaptı. “İsteseniz de bizim gibi olamazsınız zaten kimse benim kadar sevemez Romeosuymuş,Ferhatıymış benim getir götürümü yapar ben en iyisinin iyisinin iyisiyim!” dedi ve kafasını kendisini onaylar şekilde salladı.

 

Bense şu an onları izliyordum elimde bir tek çekirdeğim eksikti. Mahallenin dedikoducu teyzeleri gibi lafı ortaya atmış geri çekilmiş bulunuyordum.

 

“Emir’ciğim grubun tek erkekliği elinden alınacak diye korkuyorsan hemen ayırır Kumsal’a kız birini ayarlayabilirim sıkıntı yok.” dedim ve güldüm Kumsal’da sırıtıyordu. O sırada karın boşluğumu okşayan Emir'in eli durdu eli yavaşça bel boşluğuma gitti ve ben tam kalkmaya çalışırken tikli olduğum yere dokundu. Dokunmasıyla olduğum yerde sıçramam bir oldu. Emir ve Kumsal kahkahalarla gülerken ben Emir’in göğsüne bir tane sille çaktım.

 

Ve Kumsal’ın biricik sevgilisinin gelmesini beklemeye başladık.

 

 

.......

 

 

“Böyle kalayım mı emin misiniz?” dedi Kumsal on dakikaya burada olacağını belirten bir mesaj attıktan sonra heyecanlanmıştı biraz gören anne babasıyla tanıştırıyor sanır.

 

“Kızım dışarıya çıkmıyorsun ki süslenesin bak bana sevgilim yanımda ama üstümde beyaz bir crop altımda pembe bir şort var.” dedim ve sakin olması adına göz kırptım.

 

“Siz beraber yaşıyorsunuz ama her anını biliyor!” dedi masumca. Kızım anlasana süslenirsen onu çok önemsediğini gözler önüne sunacaksın ama kafa leyla.

 

“Kumsal’cığım güzelim tatlım bak çoook güzelsin zaten ayrıca bu kadar önemsediğini hemen gözler önüne sunmasan mı diyorum.” dedim ve bu sefer anladın mı anlamında göz kırptım.

Kumsal’a jeton yeni düşmüştü anladım anlamında kafa salladı. Ki bu olay haricinde kıyafeti de güzeldi. Siyah sırtı ipli bir sporcu atleti vardı üzerinde altında ise siyah şort. Sarı saçları balık sırtı örülü buğday teniyle mavi gözleri dikkat çekiyordu. Çok güzel kızdı. Kimin arkadaşıydı? Tabiki benim.

 

Kapının önünde bir Fiat egea belirince Kumsal ayaklandı ve kapıya koştu. Emirle birbirimize sabır ver anlamında baktık.

 

Arabadan indi. Cenk’ti o Cenk. Şaşkınlığımı kenara bıraktım. Tanımıyormuş gibi yapacaktım ya da yazlığın oralarda bir iki kez görmüş gibi o ne yaparsa yapsın yeter ki geçmişimizin kesişimini ortaya çıkarmasın hem kendi ilişkileri için hem de bizim ilişkimiz için. Benim için oynamak çok zor olmayacaktı çünkü duygularım tamamen bitmişti nötrdü tanımadığım bir insan gibiydi.

 

Önce Kumsal’a sarılıp saçlarına öpücük kondurdu. Sonrasında ayaklanmış Kumsal'la aramızda yaklaşık bir metre olan bize doğru ilerledi.

 

Emir’e elini uzatıp “Cenk.” dedi. Emir uzattığı eli sıkıp “Emir.” dedi “Yanımdaki bu güzel kızın sevgilisiyim.” dedi bu hareketinden sonra hafifçe sırıttım.

 

İşte benim kocam işte asalet işte karizmanın ta kendisi EMİR AKAN.

 

Cenk’in bana da uzattığı elini sıkıp “Efsa.” dedim yeni tanışıyormuş gibi.

 

Tanışma merasiminden sonra tekrar bahçede oturduğumuz koltuklara yöneldik. Biz Emirle yine aynı koltuğumuza oturduk. Sırtımı yine Emir’in göğsüne yasladım. Emir yine karnımı okşadı. Kumsal yine tekli koltuğa oturdu. Cenk ise karşısındaki koltuğa geçti.

 

“Alış bunlara bunlar hep böyle bir temas falan temas bağımlısılar kendileri.” dedi ve güldü Kumsal.

 

“Biz mi temas bağımlısıymışız?” dedim gülerek çünkü bunu söylerken bile temas halindeydik.

 

“Evet. Bunu söylerken bile temas halindesiniz kızım” dedi ve fazlasıyla güldü.

 

“Kumsal her sevgili temas eder yalnız siz yeni olduğunuz için size fazla gelmiş olabilir?!” dedi Emir. Ben hemen Emir’in karnımdaki elini cimcikledim. Şu an ortalığı karıştırmaya lüzum yoktu.

 

“Biz temas bağımlısı değiliz birbirimize bağımlıyız da neyse hadi tabu falan oynayalım çok sıkıldım ben boş boş oturacak mıyız böyle?” dedim ‘e’ harfini uzatarak.

 

 

......

 

 

Skor 5-4dü biz öndeydik fakat çok fark yoktu. Ben Emir’e anlatıyordum.

Kelime ‘Fosforlu Kalem'di.

“Küçükken sürekli alırdım dediğim şey?”

“Kalem.”

“Tür say.”

“Uçlu kalem, kurşun kalem, fosforlu kalem.”

“DOĞRUU!”

 

Şimdiki kelime ‘Marmaray’dı.

“En sevdiğim toplu taşıma aracı?”

“Tabu toplu taşıma dedin!” diyerek mükemmel ilerleyişimizi böldü Cenk.

 

Şimdiki kelime ‘sokak çocuğuydu.

“Benim ilk tanıştığımızda okuduğum kitap serisi?”

“Harry Potter, Sokak Nöbetçileri?”

“Evet, sokağı tut. Sokak Nöbetçileri küçükken neydi?”

“Çocuk.”

“Birleştir!”

“Sokak çocuğu!”

“DOĞRUUUU!”

“Son otuz saniye!” dedi Kumsal.

Şimdiki kelime ‘Perspektif’di’ tek atacağına emindim ama yasaklıkelimelerde resim olmasaydı.

“Ben yazılım seçmeden hangi bölümden vazgeçtim?”

Bir an duraksadı Emir.”Eee... Mimarlık.”

“Mimarlar genelde ne yapar?”

“İç dizayn, tasarım, çizim.”

“Çizim evet, benim yapmayı en çok sevdiğim çizim türü?”

“Perspektif!”

“BİTTİ BİTTİ!” diye bağırdı Kumsal.

 

***** 

-2013-

Yanındaki Meryem’le resim dersinde hocanın yeni gösterdiği perspektif taktiğini uygulayarak resim derslerini geçiriyorlardı. Meryem uflayarak resmini çizmeye devam ediyordu.

“Çizemiyorum ya!” diyerek yakındı Meryem. O sırada Efsa tamamen odaklanarak çizmeye devam ettiği resminden başını kaldırdı.

 

Efsa resminden başını kaldırınca Meryem Efsa’nın resmine baktı. Efsa gayet güzel çizmişti. “Nasıl çiziyorsun bana da göstersene?!” dedi Meryem.

 

Efsa, Meryem’in resim defterini ve cetvelini aldı. Ana çizgileri çizerek Meryem’e ana hatlarını anlatmaya başladı.

 

O sırada önlerine oturan Cenk arkasını döndü. İlgiyle anlatan Efsa’yı, sevgilisini, çocukluk aşkını izledi. Önce çok hafif olan ne kahverengi diyebilecek kadar koyu ne de kumral diyebilecek kadar açık saçlarını izledi.Anlamlandıramıyordu bu rengi, bir isim koyamıyordu. O kadar nadir bir renkti saçları Cenk için. Keşke imkânı olsaydı da dokunabilseydi diye düşündü. Sonrasında işine odaklanmış ela rengi gözlerini izledi. Efsa gözlere çok önem verirdi. Efsa sayesinde Cenk’te gözlere bakmaya başlamıştı.

 

Efsa işini bitirince kafasını kaldırdı. Cenk arkasına dönmüş onlara bakıyordu. Bu Efsa’nın dolgun dudaklarının tatlıca sırıtmasına sebep oldu.

 

“Sen bitirdin mi Cenk?” diye sordu ilgiyle Efsa. O sırada araya Meryem girdi. “Cenk Efsa’nın çizimine baksana!” dedi büyük bir ilgiyle sonrasında devam etti “Çok güzel nasıl böyle çizebiliyor aklım almıyor?!” dedi

 

“Kızım ben mimar olucam o yüzden.” dedi Efsa gururlu bir şekilde. Tek çocuk olmasına rağmen hiçbir zaman o kadar egolu olmamıştı Efsa. Ama her zaman kendinin farkındaydı.

 

“Bende mimar olmak istiyorum!” diye atladı Cenk. Ne kadar doğru söylediği muammaydı ama bu hareketi Efsa’yı eritmeye yetmişti.

 

“Yaa gerçekten mi?” Dedi Efsa “A” harfini uzatarak.

 

“Gerçekten!” dedi Cenk sonrasında elini uzattı. “Üniversiteye gideceğimiz zaman ne olursa olsun aynı üniversiteye gidelim beraber okuyalım söz mü?” dedi görünüşü aksine bir o kadar yumuşaklıkla.

 

Daha 13 yaşındaydılar ama yaş onlar için önemli değildi. Birbirlerini seviyorlardı ya da bu şu an onlar için aşktı ya da dış görünüşlerini beğeniyorlardı. Efsa tamam çok güzel bir kızdı ama Cenk asla tipsiz denilebilecek bir çocuk değildi. Kendine göre ela Efsa’ya göre yeşil gözleri, sarı saçları yuvarlak yüzü onunla bütünleşiyordu. Tek sorun Efsa’dan çok fazla uzun olmamasıydı.

 

Efsa Cenk’in bu hareketine tam olarak mikrodalgaya atılmış bir şekilde erimiş bulunuyordu. Cenk’in uzattığı elini tuttu “Söz” dedi.

 

Geleceğe dair ilk sözleri ve Efsa’nın geleceğe dair tutmadığı ilk sözü...

 

-ŞİMDİKİ ZAMAN-

 

“Ne okuyorsun? diye sordu Emir Cenk’e. Emir ilk başlardaki soğukluğu bırakmış, kaynaşmışlardı.

 

Açıkçası kocam, eski sevgilim, eski sevgilimin yeni sevgilisi kankam ve ben biz kocaman bir aileyiz sendromu.

 

“Peyzaj Mimarlığı okuyorum, Kumsal’ı biliyorum peki ya siz?”diye yanıt verdi Cenk. Emir çapraz sorguya almıştı Cenk’i.

“Yazılım Mühendisliği okuyoruz bizde Yıldız Teknik Üniversitesinde.” dedi Emir.

 

Ayyy bizde diyor sahipleniyor ölürüm ya başımın tacı gönlümün direği kocam da kocam paşamda paşam.

 

“Bende Yıldız Teknikteyim Kumsal’la da bayağı şaşırdık hiç karşılaşmadığımıza.” Dedi Cenk

 

Lan hassiktir neyse sorun yok şu ana kadar birşey çaktırmadıysa birşeyolmaz peki benim kafamın içi şaka mııı?

 

“Farklı fakülteler falan kalabalık bir ortam çok normal aslında ama hazırlıkta karşılaşmamamız şaşırtıcı?” dedim sorgular bir şekilde

 

Neyse sana mı düştü Efsa ya bırak Kumsal sorgulasın ben niye böyle davranıyorum ya? Başka biri olsa çatlamıştım. Normal biri gibi davran Efsa.

 

“Demek ki doğru zaman değilmiş.” dedi Cenk sadece boş bir gülümseme sundum.

 

Kumsal mutfaktan “Efsaa! Bırak sevgilini de gel yardım ett!” diye bağırdı.

“Tamam anne.” diye oldukça sakin bir şekilde cevap verdim

 

Sonra kollarından ayrıldım. Ayaklanıp sakin adımlarla eve ilerledim söylenerek.

“İlla gel hamaratlığını konuştur diyor şimdi ben napayım!?” diye diye mutfağa gittim.

 

“Kumsal” dedim bıkkınca.

“Gel hadi köfte kızart bende salata yapayım hızlı olsun” dedi onaylar anlamda başımı salladım.

 

Tavayı ocağa koyup altını açtım. Tava ısınınca köftelerimi itinayla kızartmaya başladım.

 

“Ayy Kumsall!” diye yükseldim. Noldu dercesine bakınca konuşmaya devam ettim. “Şarkı falan aç ya şarkısız mutfak olur mu?” dedim

“Türkçe pop açıyorum?” deyince onaylarcasına kafa salladım.

 

Köfteler yanmasın diye çevirirken içeriyi bir anda erik dalının girişi doldurdu.

“Hani Türkçe pop açıyordun kızım?” diye sordum dehşete girmiş bir halde. “Görünce çok canım istedi ne yapayım.” dedi kıvırtırken. Dayanamadım bende oynamaya başladım.

“Öyle diyom böyle diyom derdim nedir söylemiyom” diye şarkıya eşlik ettim ellerimi de şıklatmaya başladım.

 

Biz en son yemekleri bırakıp oynamaya başladık. En son burnuma köfte kokusu gelince “köfte!” diye bağırıp oynamaya devam ederek köftelerin başına geçtim.

 

En son erik dalı eşliğinde yemekleri halledince Kumsal’ı eline salata vererek bahçeye gönderdim. Bende burada kıyafetlerimizi bıraktığımız odaya geçtim üstüme siyah fermuarlı bir sweat giydim bir tanede Kumsal için aldım mutfağa gidip köfte tabağını elime aldım. Ve bahçeye çıktım.

 

 

...........

Saat yedi olmuştu. Cenk 5 saattir buradaydı. Gitmiyordu kazık çakmıştı sanırım. Ben bu sefer Emir’in göğsüne değil koltuğun sırtına yaslanmıştım. Cenk’le oturmuş ikili koltukta sohbet ediyorlardı. Bende hem telefonuma bakıp hem de onlara bombastic side eye atıyordum.

 

Bu koltukların yaslanma kısmı çok mu rahatsızdı? Yoksa bana mı öyle geliyordu. Tabi siyah saçlı buğday tenli kahve gözlü baklavalı bir yaslanma yeri dururken bunu kim ne yapsın değil mi?

 

Emir’in telefonu çalmaya başladı. Hemen başımı kaldırdım. Çok kısa konuştu ve dikkatimi çeken tek yer ‘Tamam geliyorum.’ oldu. Emir ayaklanınca bende ayaklandım.

“Nereye?” diye sordum.

“Aile yemeği varmış güzelim yazlık evde oraya gitmem lazım.” dedi

“Tamam bende bizim eve geçeyim o zaman?” dedim

“Gerek yok hemen geleceğim söz veriyorum en geç on iki buçukta buradayım yarın geçeceksin zaten eve tamam mı güzelim?” kafa sallamaktan başka çarem kalmadı. Dudağına minik bir öpücük kondurdum. Hemen evden çıkıp Mercedes aracına binip gitti.

 

 

..............

 

Hani sayılı anlar çabuk geçerdi. Daha üç saat geçti saat 22.30’a geliyordu. Hayatımın en yavaş üç saatiydi.

 

Biraz bahçede oturmuş hava iyice kararınca eve geçmiştik. Şimdi salonda oturmuş Kumsal’ın Tahir Kaleli aşkından dolayı ‘Sen Anlat Karadeniz’ izliyorduk.

 

Yalan yok bende Karadeniz dizilerini severim ne kadar Antalyalı olsam da uşaklarum. Bu kısmın sonuna random atmışım gibi var sayın.

 

Televizyonda ‘Sen Anlat Karadeniz’ oynuyor. Kumsal Cenk’e yaslanmış telefonundan birşeyler gösteriyor. Ben melül melül tahmini kırk saniyede bir saate bakıyorum. Hepimizin elinde bir tabak patlamış mısır. Yaşayıp gidiyoruz.

 

Bu arada yanlış anlaşılmasın Emir ’siz yaşayamadığım için değil bu saat takip etmem açıkçası kendimi rahatsız hissediyordum ne kadar duygusuz olursa olsun eski sevgilimle aynı ortamdaydım alışana kadar bu böyle devam edecekti ve açıkçası çok saran bir ortamda değildi. Şu an kendi ailemin kaldığı yazlık evde olup dayım annem ve teyzemin atışmalarını dinlemek isterdim. Bir haftadır Tekirdağ’daydık ve ben bir kere bile yüzlerini görememiştim özlemiştim doğrusu.

 

Kaç saattir hareketsiz durduğum için ayağa kalkıp bacaklarımı açmak istedim ve ayağa kalktım. Bende nereye gideceğimi bilmiyordum kafa nereye ben oraya ama en fazla sigara içmeye bahçeye.

 

Evet sigara içiyordum ama öyle çok bağımlısı olduğum söylenemezdi. Arada içiyordum işte. Sporcuların içmemesi gerektiğini biliyordum ama işte. Çok fazla içtiğimde söylenemezdi. Genellikle yaz aylarında içerdim sadece.

 

Ben ayaklanınca Kumsal kafasını telefondan kaldırdı çok önemsemedim arkamı dönüp yürümeye devam ettim. “Nereye?” dedi sonrasında hızla ayaklandı. “Sakın eve geçeyim falan deme Emir beni boğar öğrenince niye gönderdin diye.”

 

“Sakin lavaboya gidiyordum ayrıca iyi fikirmiş ev ben bunu bir düşüneyim, ben eve geçsem de benim kararım Emir saygı duyması gerektiğini biliyor sadece geçme diye bir ricada bulundu bende kabul ettim!” Başkasının benim hakkımda karar vermesi kırmızı çizgimdi. Bunu başta Emir olmak üzere herkes bilirdi.

 

Kumsal gözlerini kırpıştırırken sevgilisinin yanına tıpış tıpış geri döndü. Bende arkamı dönüp ilerlemeye devam ettim. Ama arkadan Kumsal’ın sesini duyuyordum. “İşte Efsa’nın beş yıllık bir ilişkisi vardı çocuk ne derse bu yapıyordu falan sonra çocuk bunu aldattı. Ama hiç yıkılmadı bizimki tepki bile vermedi. Çocuğu tamamen sildi bir, bir buçuk yıl sonra zaten Emir’le oldular öyle yani ondan kırmızı çizgisi.” dedi Kumsal “Bu arada Efsa ile 6 yaşından beri arkadaş olduğumuzu biliyor muydun?” dedi cilveli bir sesle

 

Tabii ki biliyordu ama hiçbir zaman çocukluk arkadaşım ile görüşmek istememişti.

Ondan sonrasını duymadım çünkü ikinci kata çıkmıştım bile. Banyoya girip gözlüğümü çıkarttım. Elimi yüzümü yıkadım.

 

....................

 

 

 

Nerelerdesin kocaamm?

 

E<3: Hala bizimkilerleyim güzelim.

Kalkmıyorlar ya tam kalkalım diyorlar Beyhan halam yeni laf açıyor.

Bu gidişat ile ahirete kadar sürer ve biz kavuşamayız o yüzden en yakın zamanda kaçma planlarım var ki hasretinden yataklara düşmeyeyim.

Sensiz yataklarda çok rahatsız biliyor musun?

 

 

Yaaaa demek bensiz yataklar çok rahatsız

 

Çabuk gel de rahata erdirelim o zaman ; )

 

Ben ne zaman katılacağım o aile yemeklerine acaba?

 

Üniversite bitişinde sözlenmemiz gereken konular var!

 

Tabi güzel bir evlilik teklifi alırsam...

 

Evlilik teklifi almazsam nikahsız boşarım seni fotoğrafıma bile hasret kalırsın duydun mu seçim senin!

 

E<3: Ben daha çok boşanmacı değil de başka taraflardayım da neyse ; )

 

 

Edepsiz gelince salonda yat da gör sen!

 

Görürsün nasıl rededicem teklifini edepsizzz!

 

Püüüüüğ!

 

Pelin teyzemin sana verdiği edepler nerde?

 

E<3: Bir buçuk saate evdeyim tamam mı güzelim?

 

Ok edepsiz.

Son mesajı da attıktan sonra telefonumun ekranını kapattım ister istemez biraz kıkırdadım. Televizyon kapanmıştı. Mesajlaşırken bu kadar mı dünyadan kopmuştum. Yalan da olmasın ama uykumda çok gelmişti.

 

“Efsa hadi yatalım artık saat 1 oldu.” dedi sorumluluk sahibi bir anne edasıyla Kumsal. “Yatın siz Emir gelirmiş bir saate onu bekleyeceğim.” dedim Cenk’i sormama gerek yoktu bu saate kadar burada kaldıysa bu gece de buradadır.

 

Kumsal ile Cenk bir şey demeden yukarı çıktılar. Yarım saate yakın telefonla oyalandım. Ama en son gözlerim kapandı ve açamadım.

 

Gözlerimi açtığımda üstümde her zaman koltuğun kenarında olan battaniye vardı. Tahminimce Emir gelmemişti çünkü Emir alıp odaya götürürdü. Büyük ihtimalle Kumsal örtmüştü üstümü. Yani inşallah âmin.

 

Telefonumdan hemen saate baktım. Saat ikiye çeyrek vardı Emir tahminî en geç yarım saat sonra gelirdi. Biraz Twitter da gezindim adı şu an her ne kadar x olsa da benim için Twitter.

 

Boğazımın kuruduğunu hissettim. Yavaşça ayaklanıp mutfağa ilerledim. Kimsenin uyanmasını istemezdim.

 

Mutfağa geldiğimde su almak için buzdolabını açtım. O anda arkamdan “Efsa” diye bir ses geldi. Çığlık atmamak için dudağımı ısırdım. Arkamı döndüğümde Cenk buradaydı.

 

Mal mıydı bu çocuk? Evet maldı mal olduğunu az önce de yeterince kanıtladı zaten. Kalbime iniyordu ya gece gece.

 

“Senin ne işin var burada gece gece salak mısın ödümü kopardın!?” dedim sessizce yani sinirli ses tonumu alçaltabildiğim kadar alçaltarak.

“Efsa ben herşey için özür dilerim.” dedi. Lafı bittiği an mutfağın kapısında Emir belirdi. “Efsa güzelim?” dedi Emir o aşık olduğum ses tonuyla ama bakışları bir o kadar sorgulayıcıydı. “Su almaya gelmiştim Cenk’te burdaymış.” dedim ve elimdeki suyu gösterdim.

 

Emir elini belime attı. “Hadi çıkalım gözlerin kızarmış.” dedi. Parmak ucuma yükseldim hafifçe kafasını eğmesini sağladım ve yanağına bir öpücük kondurdum.

 

Beni omzuna alıp üst kata yöneldi hiç şikayetçi olmadım çok uykum vardı. Gözlerimi kapattığım bile doğru.

 

Odaya gelince beni sakince yatağa bıraktı. Zaten pijamalarım üstümdeydi. Kendimi hemen uykunun kollarına bıraktım.

Loading...
0%