

20.02.2023
22:04
Medya: Ayana
Düzenleme: 04.02.2025
"Kim bıraktı uçurumu bu kadar yakınıma?"
***
Yaşanmamış gibi yapmak, büyük marifet gerektirir. Hayatta her şey olacağına varır. Ne bir eksik ne bir fazla.
Yaşanmış olan şeyler, kolay kolay üstü çizilip unutulmuyor ya da hiç yaşanmamış gibi yapmak kolay olmuyor. Medusa olsam dâhi buz dağından farksız olan hislerimle bile hiç yaşanmamış gibi yapmakta zorlanıyordum.
Bunu ustaca gizlemek büyük bir marifet gerektirirdi. Lakin hepsinden öte, en önemlisi bu durumu dışarıdan kimsenin anlamaması ve hissetmemesiydi...
Hançerin gidişinin ardından bilgisayarın başına geçip oturmuştum. Zihnim düşünmeyi reddediyordu. Amansız düşüncelere dalmak beni daha da ruhsuzlaştırıyor, her geçen gün daha da karanlığa saplıyordu.
Anlaşılmayı hiç istemedim çünkü hiç kimsenin hayatında yer edinmek gibi bir kaidem yoktu ki anlaşılmak için bir çabam olsundu. Bu yüzden tek olmanın en dibini yaşarken, bir tek yalnızlığımı sahipleniyordum. Nedenler, niçinler sadece gereksiz boş bir çabaydı. Zira hayat senden aldıklarıyla dönüyordu. İşte buda kabullenmenin en sancılı yanıydı.
Zihnimde oluşan düşünceleri dağıtmak için önümdeki bilgisayarı açarak, kuracağım planı devreye sokmadan önce yarınki toplantının gerekli ön hazırlıklarını yapmaya başladım. Nihayet her şeyi hallederken, artık günü bitirmenin vakti gelmişti. Bir şeyler atıştırıp, yatak odama geçerek uyumak için gözlerimi kapattım.
Çok zaman geçmemiş olan gecenin sonuna doğru gözlerimi açarken, yavaşça yattığım yataktan kalkarak banyoya ilerledim. Hızlıca bir duş alırken yine düşüncelerin içine çekilmiştim.
Bugün o şerefsiz bozuntusu herifin evine gidip, planı uygulamam gerekiyordu. İşin en riskli yanı ise evinde tuttuğu belgeleri ele geçirebilmekti. Ama zaten bunun için bizzat planı ben üstlenmiş, hatasız bir şekilde planın başarıya ulaşması için tüm görevi üzerime alarak, gözlerin hedefinde kalmamış mıydım?
Saten kumaşı olan mavi, uzun elbiseyi dolaptan çıkartıp yatağın üzerine bıraktım. Hemen yanında ki dolabın kapağını açarak içinden elbiseye en uygun olan topuklu ayakkabıyı bularak dolabın kapağını kapattım. Yatağın üzerine bıraktıklarımı elime alarak hızlıca giyinmeye başladım. Saçımı ve makyajımı abartılı olmayacak şekilde yapıp oturduğum makyaj masasından kalktım. Boy aynasının önüne geçerek tepeden tırnağa kendimi süzdüm.
Saçlarımın üst kısmından birazını alarak arkadan toplamış geri kalanını ise serbest bırakmaya karar vermiştim. Mavi renk farla boyadığım göz kapaklarımsa yeşillerimi daha da ön plana çıkartmıştı. Aynaya yansıyan halime son bir bakış atarak silahımı çekmeceden çıkartıp, yırtmacı olmayan sol bacağımın üzerine yerleştirerek çantamı da alarak evden çıkmıştım.
Arabayı çalıştırırken, telefonu açıp şerefsizin tek kullanımlık hatta gönderdiği evinin konumuna bakarak arabayı sürmeye başladım. Ev, çok uzak olmayan ama tekin bir yerde de olmayan bir konumdaydı. Tam ona göre olan sessiz bir yerdeydi. On dakikalık bir yolum kalırken bir yandan da Kartal'la iletişim halindeydim.
Ekip, sabahın ilk saatlerinden beri evin yakınındaki ara yolda dikkat çekmeyecek şekilde hazır olarak bekliyordu. Aksi bir durum yaşanması halinde destek ekipte devreye girecekti. Çok sıkı önlemler ve tedbirler alınmıştı. Ama buna rağmen bir pürüz çıkacak olursa da devreye yine ben girecektim. Sonuçta tüm plan benim sorumluluğumdaydı.
Evin önüne gelirken arabayı park ederek araçtan indim. Burası üç katlı, etrafında pek fazla ev olmayan gösterişli bir villaydı. Adımlarımı yavaşça bahçeye yönelttim. Bahçenin ortasında kocaman bir havuz vardı, etrafı ise bir yığın koruma ile çevriliydi. Korumaların arasından geçerken hepsinin gözleri yere çevrili, kafaları eğik bir vaziyette duruyordu. Belli ki önceden uyarılmışlardı.
Hah! demek ki karşımızda yemeğini paylaşamayan bir şerefsiz vardı. Güzel, bu onun en büyük zaafı olacak ve ölümünü tez getirecekti. Kapının önüne geldiğimde zile basarak beklemeye başladım. Kısa bir bekleyişin ardından kapı açılmıştı.
Yüzündeki pis sırıtışla kapıyı açan aşağılık herifin beynini dağıtmak istiyordum. İtici duran gülümsemesiyle bir adım öne gelirken iğrenç sesinide duyurmuştu.
"Bu ne güzellik Eftalya Hanımcım, evime Hoş geldiniz."
Midem bulanmaya başlamıştı bile. Daha fazla bu adama maruz kalmadan, biran önce kanıtları bulmalı bu herifi içeri tıkmalıydım. Yüzüme inandırıcı bir gülümse yerleştirip tam gözlerinin içine bakarken dudaklarımı araladım.
"Hoş buldum ayrıca teşekkür ederim evinize davet ettiğiniz için."
Mesafeli ve heyecanlı çıkan sesimle beraber yüzündeki sırıtış daha da genişledi. Eliyle içeriyi gösterirken kapının önündeki bedenini yana yaslayıp içeriye girmemi bekledi. Hemen bir adım atıp eşikten geçerek içeriye girdim.
Beyaza boyanmış duvarlar, evin içerisini daha da geniş göstermişti. Salona doğru yürürken etrafı hızlıca inceledim. Girişten girince tam solda alt ve üst kata çıkan merdivenler vardı. Bu katta görünen mutfak ve salon hariç iki kapı daha vardı. Büyük ihtimalle sakladığı deliller, üst ya da alt katta olmalıydı. İlk fırsatta yalnız kalıp katlardaki odaları incelemeliydim.
Salona girildiğinde, ilk dikkat çeken şey duvarda asılı duran çıplak kadın portresiydi. Buradan bile anlaşılıyordu, herifin ne derecede sapkın oluşu. Gözlerimi portreden çekerek ortada kurulu duran masaya çevirdim. Bin bir çeşit yemeklerle donatılmış sofra bayağı iştah açıcı bir görüntü sergiliyordu. Masanın karşısında, siyah büyük bir oturma grubu çaprazında ise aynı renk olan ikili tekli koltuklar vardı.
"Üzerinde ki kabanını çıkart istersen Eftalyacım, yanımda rahat olmanı istiyorum."
Bu adamın ağzını önce dikip sonrasında tek tek o ipleri yakmak geliyordu içimden. Sakince tebessüm ederek üzerimdeki siyah kabanı çıkartıp elimdeki çantayla birlikte ona doğru uzattım.
"Yatak odama götürüp geliyorum hemen, sen rahatına bak lütfen."
Bu fırsatı değerlendirirken hızla gözlerimi odada gezdirmeye başladım. Gizli kamera varsa da daha dikkatli olmalıydım. Emin olana kadar etrafa bakıp kontrol ettikten sonra ayağa kalkarak, az önce yukarı kata çıkan adamın peşinden ilerledim. Hızlı ve kontrollü adımlarla merdivenleri çıkarken ayak seslerini dinlemeye başladım. Bir kaç saniye sonra sert adım seslerini duyarken hızla ileriye doğru adımladım. Girdiğim koridor, dar ve karanlıktı. Duvarda ki ışıklardan ortama loş bir aydınlatma sağlanmıştı. Saniyelerin ardından koridorun sonunda ki odanın kapısı açılırken adımlarımı hızlandırarak odanın yakınında durdum.
Bu koridorda görünen iki oda vardı. Biri yatak odası diğeri ise neydi bilmiyorum ama önemli olan, yatak odasını bulmaktı ve bulmuştum.
Tekrar içeriden gelen adım sesleriyle birlikte hızlıca merdivenleri inmiş, ikili tekli koltuklardan masaya en yakın olanına geçip oturmuştum. Bir dakikanın sonunda ayak seslerini işitirken salondan içeriye girerek, tam karşımda ki koltuğa geçip oturdu.
Sol bacağını sağ dizinin üzerine atarken, arkasına yaslanmış sinsi bir ifadeyle baştan aşağıya beni süzüyordu. Kendimi sakin tutmaya çabalarken, dişlerimi sıkmaya başladım. Yoksa bu şerefsizin boğazını sıkacak, erkenden planı devre dışı bırakacaktım.
***
Ben geldimm. Evet yine upuzun bir ara oldu. Ama yine bomba gibi bir bölümle geri döndüm.✨
Bölümü nasıl buldunuz? Lütfen beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin. ❤️❤️❤️
Bölüm hakkında görüşlerinizi yorumlarda yazın ki konuşalım. Sizlerinde düşüncelerini merak ediyorum.🖤🖤🖤
Bir sonra ki bölüme denk görüşmek üzere. ✨🖤
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 123 Okunma |
57 Oy |
0 Takip |
28 Bölümlü Kitap |