15. Bölüm
Gül / Ölü Umutlar: Ayana / 13: Av olan Balık

13: Av olan Balık

Gül
derinbiryalnizlik_


05.07.2023
Düzenleme: 14.03.2025
12.00
Medya: Medusa

 

 

 

 

 

 

"Hayatta kalanlar sadece bir kez ölürler"

***

 

 


Kafamın içindeki Ayana, her şeyden ve herkesten kaçmak istiyordu. Ne kadar kaçmak isteseniz de bir noktadan sonra iradeniz, bir hayli zayıf düşüyordu. Öyle bir hal alıyordu ki yalnız kalma isteği dışında, diğer her şey önemini yitiriyordu. İşte o vakitler kendimle baş başa kalıyor olmak, ruhumun infazının verilmesiyle aynı döngüde seyir eden acının eşiğinde sıkışıp kalmak kadar berbart bir histi.

İçimde nükseden sancılar, kalbimden geçen hayal kırıklarımın birer ifadesiydi. Ne kadar kalbim yok desemde bu taş kalp, hayal kırıkları içinde sivrileşirken her bir yankısı ruhuma saplanıp buza dönüşerek özünü yitirip varlığını kaybediyordu. Böylelikle dünyevi şeylerin aldatıcılığına inanacak ne bir kalp nede bir his kalıyordu. Bu, Medusa’nın en güçlü zırhına yama olurken aslında çıkılmaz bir döngüde esir tutuyordu…

Daha fazla karşımdaki herifin yüzüne bakmak istemediğimden, dudaklarımı aralayarak saf bir merakla konuştum.

"Yemekler çok hoş ve iştah açıcı gözüküyor." Sabırsız çıkan sesim, acıktığımı anlamasını sağlar nitelikteydi.

Ayakta dikilmekten sıkılmış gibi; "Öyleyse buyurun yemek masasına, Eftalya'cım." diyerek masanın baş köşesini işaret etti.

Yavaşça yanından geçerek, gösterdiği yere oturdum. İçimden de sabır dilemeyi eksik etmiyordum. Önümdeki yemeklerden tabağıma azar azar koyup beklerken, onun da aynı eylemi gerçekleştirmesini ifadesiz gözlerle izledim. Gülümseyen yüzü, bana bok çukurundaki domuzları anımsatıyordu. Böyle bir pis varlıkla aynı yerde olmaktan mideme kramplar girmişti.

Yemek faslı nihayet biterken karşımda ki koltuğa geçmiş elinde, fazlasıyla sıcak olan kahveden ara sıra yudumlar alarak beni seyrediyordu. Eminim ki amacımı bilseydi o kahve bardağını içmeden, paramparça edip boynuma saplayarak beni öldürmeye çalışırdı.

Dakikalar sonra, elinde tuttuğu fincanla oturduğu yerden kalkarken ağır adımlarla yanımda ki boşluğa yerleşti. İşte, kaçınılmaz sona yaklaşıyorduk. İçimdeki Medusa keyifle sırıtmaya başlamıştı zira bu iş giderek daha da eğlenceli bir hal alıyordu.

Gözlerinin içine utanırmış gibi ürkekçe bakarken ondan, bir kafa mesafesince geriye doğru çekildim. Bu davranışım hoşuna gitmiş olacak ki sırıttı.
Demek ki kaçan kovalanır taktiğini seviyordu, piç kurusu!

Sağ elini çehremde ki süzülen saç tutamlarından birine atarak kulağımın arkasına sıkıştırdı. Böylelikle tek bir hamleyle, aramızdaki mesafeyi tekrardan kapatmış oldu.

"Eftalya... Bu baş döndürücü güzelliğinle, gittikçe daha da cezbedici bir hale sokuyorsun beni."

Şerefsiz herif konuştukça, nefesini saç diplerimde hissediyordum. Bir kez daha bu duruma sayısızca lanetler yağdırdım. İçimden; dayan Medusa sonuca ulaşmana çok az kaldı diyerek sabır çekip, sakin kalmaya çaba gösteriyordum.

Yüzümü kaldırarak yeşillerimi iğrenç suratına dikerken, artık hamlemi yapma vaktim gelmişti.

"Şey... Aslında itiraf etmem gerekirse, siz de fazlasıyla dikkat çekicisiniz." Konuşurken, nefesimi suratına üfleyerek dudaklarına çarpmasını sağladım. Hareketim onu çıldırtırken, üzerimede daha çok eğilmesine yol açmıştı. Bunun bilincinde elimi göğsüne koymak için kaldırıyorken, asıl hedefim olan koluna çarpıp kahve bardağını dökmekti. Böylelikle elinde tuttuğu kahve bardağının üzerine dökülmesi de çok uzun sürmemişti.

Evet, içimdeki Ayana'nın sevinç çığlıklarını şimdiden duyabiliyordum. Planın birinci aşamasını istediğim gibi sonuçlandırmıştım. Şimdi ise attığım oltaya, bir balık gibi takılmasını sabırla beklemek kalıyordu.

"Çok çok özür dilerim, ben fark edemedim isteyerek olmadı." demiş ve korkuyla ondan uzaklaşarak ayağa kalkmıştım.

Az önceki yakınlaşmadan ötürü koyulaşıp küçülen irisleri, kahvenin sıcaklığını hissetmesiyle birlikte hızlıca kapanıp açılarak büyüdü. Gerilen yüzü hızla ciddileşmişti. Korkuyla ona bakıyordum. Yeşillerime irislerini dikip bir kaç saniye donukça bakarken, gerilen yüzünü ise sonunda normale çevirmeyi başarmıştı. Sakince ayaklanarak bana doğru yaklaştı. Yere eğmiş olduğum çenemi tutup yüzüne çevirirken ona bakmamı sağladı. Yüzü yüzüme çok yakındı. Bir müddet sonra dudaklarını diliyle ıslatarak konuşmak için araladı.

"O güzel gözlerin bana böyle hüzünlü bakmasın Eftelya, alt tarafı bir kahveydi canım yanmadı."

Oysa ki, gözlerimin içinde onu yıkıp yutacak kadar deli fırtınalar saklıydı. Ama bunu bilmesine hiç gerek yoktu. Bildiğinde zaten hüzünlü halini tercih edecekti, öyle değil mi..!

"Yine de çok kötü hissediyorum kendimi, benim yüzümden oldu özür dilerim." Gözlerimin dolmasını sağlayıp omuzlarımı düşürürken, yarattığım Eftelya'yı daha da inandırıcı kılarak ellerimi utançla yüzüme kapatmıştım.

İşte saf, masum güzel bir kadının yapamayacağı ve inandıramayacağı kimse yoktu. En kötü şeytanlar bile masum bir güzelliğe kapılıp aldanırken neden bunu maske olarak kullanmayacaktım? Neden şeytanlarla ladese hayır deyip, tek başıma o ipte yürüyecektim?

Ben kafa tutmayı değil, sınırsız olmayı bir ipin üzerinde olsam dahi; ölümden yeni bir yol yaratarak en karanlık sonda yaşamayı seçiyordum. Kısacası ben, yılanlarımla dans ederek savaşmayı seviyordum. Ve bunun adı; Medusa'nın ölüm dansıydı...

 

 

****

 

 

 

Nasılsınız? Nasıl geçiyor ramazan?

Oruç zorluyor mu? Allah hepimizin orucunu kabul eylesin.

Bölümü nasıl buldunuz? Yorumlarda buluşalım mı?

Kendinize iyi bakın, Görüşmek üzere.

 

 

Bölüm : 14.03.2025 23:37 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...