19. Bölüm
Gül / Ölü Umutlar: Ayana / 16: İnkisar

16: İnkisar

Gül
derinbiryalnizlik_

04.01.2024
Düzenleme: 08.01.2024
20.45
Medya: Ayana ve Hançer

Bölüm Şarkısı: Dedublüman - Sen Bilmezsin

 


 

 

 

"Kimse bütün büyümez, Hayat herkesi parçalar."

***

 

 

Kaçışlar her zaman özgür kalmak için değildir. Kimi zaman kaçtığını sandığın şeyin tam tersi etkisinde kalabilir, hatta o şeyin tutsağı olduğunu da kaçarken fark edebilirsin. Bende kaçtığım acıların, tutsağı oldum. Ne kadar didinirsem didineyim bir zamanlar Ares'in de dediği gibi, hiç bir zaman acıdan kurtuluşum olmayacaktı...

Olay yerinden sorunsuz çıkmış ekibimi, ilerideki boş arazinin içinde Reha'nın adamlarıyla silahların tam ortasında bulmuştum. Başta sinirlensem de Reha'nın yanında daha fazla üstlerine gitmeyip tek kaldığımız bir vakitte alacaktım ifadelerini. Ekiple kısa bir konuşma yaptıktan sonra burayı, onlara devrederek olay yerinden çıkmış arabamı hızla evime doğru sürüyordum.

Daha fazla sorun yaşamadan bu işten de sıyrılabilmiştim lakin Reha denilen adam zihnimi kurcalıyordu. Onu araştırmalı ve elimi güçlendirecek bir şeyler bulmalıydım. Yoksa elim güçsüz bir şekilde birilerinin oyununda oyunbozan olamazdım.

Arabayı durdurmuş sakince inerken etrafı kısa bir göz gezdirerek tarıyordum. Görünürde anormal bir durum yoktu, hızlı adımlar eşliğinde apartmana doğru yürüdüm. Ev sahibi hala gelmemişti. Bir müddet daha da geleceğini sanmıyordum. Apartmandan içeri girip merdivenleri çıkmış dairemin önüne ayak basarken aynı zamanda da kapımda dikili durup beni bekleyen Berkay'ı da bulmam bir olmuştu. İçimden sabır dilenirken kapının anahtarını cebimden çıkartıp kilide yerleştirerek kapıyı açarak evin içine girdim. Berkay, hemen ardımdan sabırsız adımlarıyla içeriye ayak basarken kapıyı gürültüyle kapattı. Göz devirmiş odama doğru yönelecekken, kolumdan tutup kendine çekmesiyle adımlarım durmak zorunda kaldı.

"O siktiğimin herifi kim Medusa, nerden tanıyorsun o puştu?"

Sinirlenmiş hali tam bir yırtıcı kuşlara benziyordu. Sakinliğimi bozmadan gür çıkan sesimle; "Ben kırmadan önce, o lanet parmaklarını çek Hançer!"

Koyu harelerinin içine bile isteye dümdüz bakarken onu kışkırtıyordum. Lanet olası o aptal beyni bir türlü basmıyordu. Ben anlatmak istemezsem anlatmazdım. Er ya da geç oda bunu anlayacaktı.

"Neden izin vermiyorsun Medusa. Sana yakınlaşmak isterken neden her seferinde beni daha da uzağında bırakıyorsun?"


Sorusuyla iyice sinirlenirken gözlerimi yummuş setçe nefes alırken sakinleşmeye çalışıyordum. Gözlerimi açıp yüzünü incelemeye başladım. Beklenti ve umutla donuk gözlerime bakıyor, sabırla benden bir cevap bekliyordu. Yüzüne daha da yaklaşarak alnımı alnına yasladım. Madem öyle, o halde ilk defa gerçek beni görecekti.

"Yoruldum Berkay. Kendi içimde savaşmaktan çok yoruldum. Ben en başından beridir yalnızlığın hükmündeydim ama bir zamanlar ruhumu birine açtım oda hüsrana uğratarak acılarımla öylece beni ortada bırakıp gitti. Terk edildim yine, yeniden. Ondan sonra geçmişimi de geleceğimle birlikte gömdüm. Bu yüzden kimseyi sevemem geçti benden." Derince bir soluk alırken sustum. İçimde tuttuğum bazı şeyleri ona dökmüştüm. Şaşırmıştı, ona karşı bu kadar şeffaf olmamı beklemiyordu. Tekrardan dudaklarımı aralarken konuşmaya devam ettim. "Medusa'nın sadece saçlarında yılanlar yok. Kalbinde de zehirli yılanlar yuva yapmış. İçeriye girecek olanı zehirleyerek ruhunu kemirip sömürmeden bırakmaz. Beni Anlıyorsun değil mi?"

Sorumu duyarken derince yutkundu. Alnıma iyice alnını bastırırken gözlerime acı içinde baktı. Gözlerinde Ayana için üzülen bir adamın haykırışlarını görüyordum. Ne tuhaf değil mi Medusa? Kimse bizim acımızı görmek istememişti. Peki neden şimdi onun gözleri bu kadar acılı bakıyor? Gerçektende bizi seviyor olabilir mi?

Zihnimdeki kaos, sorularla mücadele ederken bakışlarım yine donuklaşmaya başlamıştı. Bunu fark eden Berkay elini belime koyup beni kendine çekerken sımsıkı sarmaladı. Uzun zamandan sonra bir kalbin atışını, bir kez daha hissederken gözlerimden bir damla yaş aktı. Haddinden fazla olan bu yakınlığımız, bedenimde tuhaf tepkilere yol açıyordu.

"Biz dahil herkese gösterdiğin Medusa'dan çok farklı olduğunu biliyorum. İçinde kırılmış küçük bir kız çocuğunu yaşatıyorsun. Ne kadar dışarıdan güçlü, kimseye boyun eğmeyen o kadın olsan da, en çok içinde yaşattığın o küçük kızsın. Seni terk etmem yada hiç yalnız bırakmayacağım da diyemem. Öyle mutlu bir son yok bizim için. Zaten bu sözlere de ihtiyacın yok. Ama bile isteye seni yarı yolda bırakmam. O kalbin benim için atmasa bile, zehrinden panzehir yapar yinede içerim. Yeter ki bana duvarlar örmeyip sınırlarında dahi olsa dolaşmama müsaade et."

"Berkay bunun bir sınırı yada sonu yok. Ben hep böyleydim. Ve böylede devam edeceğim. Sana bir umut veremem çünkü benim umutlarım hep yarım. Ama sen, umudunu bende kaybedip yarım bırakma."

İçimde sonu bitmeyen kavgalarımın bir galibi yokken onu bu ateşe atamazdım. Uzunca gözlerime baktıktan sonra alnıma bir buse kondurup, kokumu içine çekerek benden uzaklaşırken dudaklarını araladı.

"Sana fazlasıyla değer veriyorum Medusa. Biliyorum buradan ayrıldıktan sonra yine taviz vermeyen, o soğuk kadın olacaksın bununda farkındayım. Ama sadece şunu bil, ruhunu iyileştiremezsem ve benim ruhumdan çalmaya kalkışırsan; o an hislerimi içimde yaşar artık dışarıdan bu çabayı göstermem. O vakte kadar da zehrinden kendime panzehir yapacağım. Şimdi iyice dinlen ve o küçük kıza iyi bak. Merkezde görüşürüz."

Bir cevap beklemeden dış kapıya yönelirken kapıyı açıp evden çıkarken beni de kendimle baş başa bırakmıştı. İlk defa birine karşı gerçek beni göstermiştim. Şaşırtıcı olan ise Medusa'nın da buna izin vermesiydi. Geçen bir kaç saniyede kendime gelebilmiş, odama girerek lanet elbiseden kurtulmuştum. Banyoya geçerek küveti doldurmaya başladım. Çoktan suyla dolan küvetin içine girerken bir kaç dakika sonra gevşeyerek mayışmıştım bile. Aklımda, 20 dakika önceki konuşmalar dört dönüyordu. Bu durumun sonu, Hançer için hiç iyi bitmeyecekti. Onu uyarmış olmama rağmen, bu zehirli çukura kendini bile isteye atıyordu. Beni suçlayamaz sorumlu tutamazdı artık. Neticede bunlara rağmen sevemiyor olmam benim suçum değildi.

Gözlerimi açtığımda çoktan gün doğmak üzereydi. Bu durum, en az dört saattir uyuduğumu gösteriyordu. Gece yarısından sonra eve dönmüştüm. Bu normaldi ama yine de doğru düzgün bir uyku değildi ki, beklemiyordum da. Buz gibi soğumuş olan sudan ağır adımlarla kalkarken köşede duran bornozu alıp üzerime geçirdim. Artık acıkan karnımı doyurup teşkilata geçmem gerekiyordu. Üzerimi giyinip odadan çıkmış, mutfakta kendime kahvaltı hazırlıyordum. Çayımdan son yudumu da alarak hızla ayaklanırken etrafı toparlayıp evden çıktım.

Saat sabahın yedisiydi. Biraz yürüyüş yapmak iyi gelecekti. Sahil yolunda ilerlerken yarım saatin ardından adımlarım sonunda her zamanki yerimde durmuş, boş olan bir banka yerleşmiştim. Son zamanlarda buraya gelmeyi bir tutam umut çalmayı oldukça aksatmıştım. Denizin o iyot kokusunu içime çekerken şimdi gerçekten de nefes aldığımı hissediyordum. Zaman, burada daha yavaş akıyor, gerçeklikten bir tutam kadar uzak tutuyordu. Böyle bir dünyada böylesine bir lütuf ancak gökyüzü gibi bir diğer mucizeyle yarışabilirdi. Değerini, kıymetini bilmeyen insanlar topluluğu ise ya bozmaya çalışır yada mahvetmek için uğraşırlardı. Oysa Yaradan'ın sanatı elbet er yada geç tamamlanır savaşarak karşı gelirdi. Tıpkı içimizdeki şeytanla savaşan melekler gibi...

"Umut bağladığınız manzaranız, bazılarının ölüm nedeni olabiliyor. Bu durumda can yakan bir güzellik, sevilebilir mi?"

Sesinden Reha denilen adam olduğunu anlarken bakışlarımı gece kadar koyu gözlerine çevirdim. "Tıpkı insanlar gibi hem güzel hem de can yakıcı manzara bu. Ve evet, cezbeden her güzel şey sevilebilir Reha bey."

Burada bulunuyor olması hakkında elbette bir fikrim vardı. Teşkilata geçmeden önce anlaşmayı konuşarak gizlememi isteyecekti. Onu teşkilata sokarak yardım edemezdim. Ne onun nede benim işime gelirdi bu durum.

"İnsanları kendinize hayran bırakıyorsunuz yine. Doğrusu akıllı ve güçlü duruşunuz oldukça cezbedici."

Sözleriyle çenemi sıkıp, yönümü tekrardan denize çevirdim. "Artık şu anlaşmayı konuşalım ki, kısa sürede sonlansın." Sıkıldığım sözlerimden anlaşılırken bu durumun onu gülümsetmesi, canımın daha da sıkılmasına yol açıyordu.

"Açık konuşmak gerekirse bu, seveceğim ve keyif alacağım bir anlaşma olacak. Aramızda olan bu anlaşma yeterince gizli kalmalı. Teşkilata da o adamdan intikam almayı isteyen biri olduğumu ve bu yüzden size yardım ettiğimi söylemeniz yeterli olacaktır."


Dümdüz bir ifadeyle. yüzümü yüzüne çevirirken kaşlarımı çatıp arından da ukala bir gülümsemeyle; "Bildiğim şeyleri geçseniz de asıl konuya gelseniz diyorum. Zira değerli olan vaktimi yeterince size ayırdım." derken sözlerimle kaşları çatılanın o olması, bir nebze de olsa beni keyiflendirebilmişti.

"Bir adamı bulmanı istiyorum. Yerini bulabilecek tek kişide sensin Medusa."

Açıkçası bu işin bu kadar kolay olmasını hiç beklemiyordum. Yine de temkinli yaklaşarak, "Kim bu adam ve neden onu bir tek ben bulabilirim?" Diyerek yeşillerimi koyu bakışlarına diktim.

Oturmayan bir şeyler vardı. Bu kadar basit olamazdı. Sonuçta öldürdüğü adam kolay lokma değildi. Bu yüzden bana yardım etmesinde, bir şeylerin yanlış gittiğini hissettiriyordu.

"Sıradan bir adam değil Medusa. Bunu sonuçta en iyi sen bilebilirsin. "

Hızla parmaklarım boğazını kavradı. En dibine kadar yakınlaşırken buz gibi olan bakışlarımı, lanetten farkı olmayan o gözlerine diktim. Çenemi sıkarken zehirli bir yılanı andıran tıslamayla, "Kimsin sen, bu ne cüret?" derken daha fazla boğazını sıkarak parmaklarımı geçirdim. Amacım nefessiz bırakmaktı. Zar zor nefes aldığı ağzını yavaşça açmaya çalışırken, zihnime kurşun etkisi yaratacak o ismi fısıldadı.

"A- Ares, Ares Arjin. O - o, onun üvey -a abisiyim." Zorlukla konuşurken, söylediği isim zihnime sayısız kurşunları gebe bırakmaya yetti.

Bir gün bunun olacağını her şeyi düzene oturtmuşken bir felaketin tam ortasına, yalın ayaklarla ateşten bir cehenneme sürükleneceğimi biliyordum.


****

 

Nasılsınız? Bölümü Nasıl buldunuz?Peki gizemler açığa çıkmaya başladı mı? Yoksa dahada mı karmaşıklaştı? Yorumlarda buluşalım. Düşüncelerinizi merak ediyorum. Okunma oranımız neredeyse bir kaç bölümdür hiç yok. Ama ben bunu sorun etmiyor yinede devam ediyorum. Lütfen desteklerinizi esirgemeyin. Bir sonraki bölüme denk görüşmek üzere.

 

 

Bölüm : 26.04.2025 17:51 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...