
22.06.2024
14:24
Düzenleme: 29.08.2025
Bölüm Şarkısı: Cem Adrian / Sena Şeker: Yine mi Yol
"Kaçtığını sanırsın, ve kendine çarparsın."
***
Bazı hisler sizi yüceltebilir yada çöp edebilirdi. Ben her zaman çöp olan taraftım. Kime kendimi açmak istesem hep en kötü sonu yazan yazarın, mutluluğa biçtiği o geçici hissin azalmasıyla durumu mahvederek çöpe çevirirdim. Bana iyi gelecek olan her şeyi yılanlarımla taşa dönüştürerek yok ediyordum. Her yanım, acıyla kuşanmıştı. Kırgınlığım yine kendimeydi. Sesimi duymayan her insan beni yalnızlık çukura daha da hapsediyordu. Umut ediyordum ama oda beni yarı yolda bırakıp gitmiş gibiydi. Gökyüzü bile artık beni soluklandıramıyor, önümü aydınlatamıyordu. Karanlığa direnişim giderek zayıflıyordu. Ve ben bu karanlığa alışmaktan ürküyordum. Canımı çok kez yakan bir döngü değil, bir lanetti bu. Biyolojik ebeveynlerimden kalan mirastı. Hislerimi yok ederek kirli lanetlerini üzerime bırakarak çekip gitmişlerdi. Uzun yıllardan beridir hep olduğu gibi sadece lanetimle tek başıma savaşıyordum. Gittikçe bir bütün olarak yaşadığım bu lanetinde, herkes gibi beni terk etmesinden korkuyordum. Lanetimi hem seviyor hem nefret ediyordum. Ne büyük çelişki değil mi? Sevginin ve nefretin yıllardır tek bedende savaşıyor olması... Özünde böyle olması benim tercihimdi. Söylediğim gibi, insana en çok yine kendi zarar verirdi. Çünkü bir kez olsun acıyı tatmış olan ruhlar, gölgelerde gizlenen acıların peşinden gitmeye hep mahkumdurlar...
"Neden onu bulmak istiyorsun Reha?"
"Ayana, yalan söylemek yerine gerçeği söylememeyi tercih ediyorum. Onunla benim aramdaki bir mesele bu. Ama sen hep o aradaki çizgide yer alıyorsun."
Gözlerinde yer edinen o gizem, beni bilmediğim bir savaşa çekiyor kazanma hırsımı tetikliyordu. Lakin ben, bu hissi geri çeviremeyecek kadar gözü kara bir kadındım. Nefesimi dışarıya sertçe üflerken ayağa kalkarak odada gezinmeye başladım.
"Reha, şimdilik bu kadarıyla yetiniyorum. Nasıl olsa bilmem gerekenleri geçte olsa anlatacaksın."
Adımlarımı, az önce gözleri takılı kalmış olan aynaya çevirirken kendi suretimi görenceye denk yakınlaşarak tam önünde durup ayanayı merakla incelemeye başladım. Altın motiflerle çevrelenmiş olan yılan figürü, aynaya öyle kusursuzca işlenmişti ki sanki tek bir parça halinde bir bütünmüş gibi duruyordu. Nedensizce, aynanın bir anlamının olduğunu ve boş yere tasarlanmadığını düşündürtüyordu bana. Detaylıca incelerken aynanın büyük bir boyutta olmayışından dolayı asılı durduğu yerden çekerek ellerimin arasına aldım. Bir elimle aynayı tutuyor diğer elimle de duvarı yoklayarak bir boşluk, bir işaret arıyordum. O sırada ne yaptığımı anlamaya çalışan Reha, bir kaç adımla yanıma yaklaştı.
"Ne yapıyorsun Medusa?" Yüksek çıkan sesiyle duraksayarak gözlerine bakmış, sorusunu yanıtsız bırakarak tekrar kaldığım işe odaklanmıştım.
Duvardan bir şey çıkmayınca elimdeki aynaya iyice yoğunlaşırken iki yüzünü de çevirerek bir işaret aramaya devam ediyordum. En nihayetinde aynanın arka yüzeyinde bir açıklık yakalamış parmaklarımla baskı uygularken, içe göçen yüzeyden hızla bir not kağıdı avucuma düştü. Gözlerim önce avucumdaki not kağıdına oradan da konuşan Reha'ya çevrildi.
"Sen, sen bunu nasıl anladın?" Yüzündeki şaşkınlık, benim buz bakışlarımla yerini ciddiyete bıraktı. Bakışlarım aynayla buluşurken kısık çıkan sesimle konuştum.
"Bazı eşyalar bulunduğu yerde boş yere durmaz, bulunmazlar. Özellikle bilinçli alınanlar, emek verilenler daima arkasında hep gizli bir anlam taşırlar." Kısa bir es verdim. Gözlerim aynanın üzerindeki yılan motifinde takılı kalırken devam ettim.

(Daha küçük ve yeşil bir yılan olarak hayal edin)
"İşte şuan ki durumda bundan ibaret. Bu yılan motifi geçmiş bir anı ve geçmişi tekrar görmemi sağlayan şeyse yaşanmışlıklar." Bir kaç saniye öylece boşluğa daldım. O ise dikkatimi üzerine çekmek için karşıma geçip omuzuma dokundu. Bakışlarımı ağır, ağır yüzüne çevirdim. Gözlerinde gördüğüm o parıltılar, canımı daha da sıkarken iyice yakınıma yaklaştı.
"Sen gerçekten de muazzam bir kadınsın Ayana. Üstelik beni etkileyişin bile bilinçli değil."
Yeşillerimi saran öfkeli alevleri hissederken, oda görüyor muydu? Görmüyorsa bile bunu, tahammülsüzlüğümle anlamasını zevkle sağlardım. Sinirle elimdeki notu ikimizin arasına yaklaştırırken, gözlerinin tam önünde tutup sakin çıkmasını sağladığım sesimle, "Gereksiz cümleleri bırakıp nota bakalım değil mi?!"
Gözlerinin önünde tutmuş olduğum ellerimi indirirken, ikiye katlanmış olan kağıdı da açarak göz hizama yaklaştırdım. Yazılan cümleyi içimden okumamla ellerimin saniyelik titremesi bir oldu. Kendime gelmeye çalışırken, notu Reha'nın avucunun içine koydum. Hiçbir şey anlayamayan Reha, nota bakarken kaşlarını çattı.
"Beni zaman kuşatmış, mekan kelepçelemiş; o visaldir ki, ebediyen beni kendine hapsetmiş."
Notta yazılanları Reha sesli dile getirirken, beynim ise bu cümleyi son kez tekrarlıyordu. Sessizlik sürerken benden bir tepki göremeyen Reha, soru soran gözlerle yüzüme baktı. Kısa bir yutkunduktan sonra nefesimi kontrol ederek cevap verdim.
"Bu Visal şiiri. O zamanlar Ares, şiiri kendine göre uyarlayarak dile getirirdi."
Benim için söylediği bu satırı, neden bir not kağıdına yazma gereğinde bulunmuştu? Neyi amaçlıyordu? En önemlisi de bu şekilde bulacağımı nasıl tahmin edebilmişti?
"Bunun bir anlamı var mı? Yada şifre taşıma olasılığı?" Sıkıntılı bir nefes alırken ellerimle önüme düşen perçemleri düzelttim.
"Her şey mümkün Reha. Ayrıca bir tek benim anlayacağımı bildiği içinde bilinçli olarak yazdığıda bir gerçek."
Öyleydi. Bir gün okuyanın ben olacağımı bilerek bu aynayı tasarlatmış, bunun için uğraşmıştı. Peki neden? Neden tüm bunların olması gerekiyordu? Beni bulmak yerine, benim onu bulmamı neden istiyordu? İşte çözülemeyen bir sürü soru sillesi daha zihnimi kuşatmıştı.
"İstersen bunun üzerine sonra detaylıca düşünelim. Şimdi kaldığımız yerden evi gezmeye devam etmek daha iyi bir seçenek değil mi?"
Söylediği doğruydu. Bu şekilde kafa dağıtmak, odaklanmak için iyi bir fikir olabilirdi. Kafamı onaylarcasına sallarken, elimdeki aynaya son bir kez baktım. Adımlarımı çıkışa yönlendirirken aynayı ise çoktan masaya bırakmıştım. Kapıdan çıkarken oda arkamdan beni takip ediyordu.
"Karşı iki oda misafir odası. O yüzden pek incelemeye değecek ayrıntı değiller, ama..." Son cümlesiyle yüzünde haylaz bir ifade oluşurken devam etti. "Ama, yukarı kat hiç öyle değil. Benim yatak odam ve onun kaldığı oda dışında, birde spor odası bulunuyor."
Yüzündeki ifadenin neden değiştiği belli olmuştu. Aklınca yatak odasını bana göstermek için sabırsızlanıyor, heyecanlanıyordu. Donuk bakışlarımla gözlerimi devirirken, yanından geçip üst kata uzanan merdivenlere yöneldim. Peşimden kahkahası duyulurken, "Dur bekle! Hey, tamam bir şey demedim sert kadın." diyerek bana yetişmeye çalışıyordu. Merdivenleri çıkıp etrafa göz gezdirirken bana yetişen Reha önüme geçip yüzüme uslanmaz bir ifadeyle bakarken, onu hiç umursamadan çıktığımız katı incelemeye devam ettim.
Burası ise diğer katlara tezat, tamamen kan kırmızısı bir boyaya bürünmüştü. Tam karşımızdaki duvar ise çok göz yormayan sade aydınlatmalarla ışıklandırılmıştı. Daha fazla beklemeyip önümden geçerek ilerleyen Reha'yla, diğer iki odaya göre daha uzakta kalan bir odaya ilerledim. İçeri girdiğimiz bu oda, tamamen siyah ve beyaza esir düşmüştü. Tam ortada geniş bir yatak hemen arkasında ise pencerenin önünde bir jakuzi bulunuyordu. Bakışlarımı yanı başımda duran Reha'ya çevirdim.
"Cidden mi? Odanın ortasına jakuzi koydurmak mı?!"
İmayla söylediklerim karşısında sırıtırken, "Rahatına düşkün bir adamım canım. Sende rahatlamak istemez misin?"
Yüzüm sinirden kasılırken, dibine kadar yakınlaşıp, "Cesedini temizlerken, orada çokça keyif alıp rahatlayacağıma eminim." Yapay bir tebessümle sırıtıyordum. Bakışları dudaklarımda asılı kalırken sertçe yutkundu.
"Seninle beraber gireceksem, öldürmene bile razıyım Ayana." Kaşlarım çatılırken sakin kalmaya çabalayıp çıkışa doğru adımlayarak yanından uzaklaştım.
Sinirle odadan çıkarken koridorun sonunda gördüğüm balkona doğru ilerledim. Bir an önce sakinleşmeli ve bir plan kurarak, Ares'in bıraktığı ipucunu bulmalıydım. Zira bu kadar kafa dağınıklığı yeterliydi. Nihayetinde vakit yüzleşmek için akıyordu ve bunu geciktirmek için oyalanamazdım.
****
Nasılsınız? Yeni bölümü nasıl buldunuz?
Peki Ares'in bıraktığı ipuçları sizce neyi amaçlıyor?
Sizce Ayana bundan sonra nasıl ilerleyecek?
Bir sonraki bölüme denk görüşmek üzere.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 123 Okunma |
57 Oy |
0 Takip |
28 Bölümlü Kitap |