29. Bölüm
Gül / Ölü Umutlar: Ayana / 25: Sürgün Düşen Umutlar

25: Sürgün Düşen Umutlar

Gül
derinbiryalnizlik_

16.10.2025
10:25
Bölüm şarkısı:
Cem Adrian & Mark Eliyahu - KÜL
Medya: Ayana ve Reha

 

 

 

 

 

 

"Acıdan çıkışın tek yolunun acının içinden geçmek olduğunu fark edeceksiniz."

****

 

Hislerim, içimdeki karanalık dehlizde uzun süredir gün yüzüne çıkmayı bekliyordu. Lakin o dehlizde sürgün düşmüştü tüm umutlarım. Ne zaman gün yüzüne çıkacak olsalar, biliyordum ki tekrar geriye dönüp o dehlize girmeyi isteyeceklerdi. Çünkü böyle bir dünyada, saf hislerle savaşıyor olmak her zaman kaybedişle sonuçlanırdı. Yani demem o ki bu, bok çukurunun çıkış yolu acılardan geçiyordu...

İçimdeki ona dair hisler zamanla uysallaşırken körelmeye yüz tutmuştu. Bunu bilmesem de hissediyordum. En azından bu yaşadığım hayatta, ömrümden eksilen her yaşta yanımda olmayışıyla dahada küle dönüşüyordu. Ruhum, bu hoyrat savaşa ışığını bırakarak günden güne tüm umutlarımı sürükleyerek eksilmişti. Işığımla birlikte umut denen o amansız his ruhumla beraber gittikçe kül olmaya zorlanıyordu...

Arkamda beliren Reha'nın, merak dolu bekleyişi içimdeki dehlizde gizlenen duygularımın sabrını yeniden sınamaya başlıyordu. Ares'e karşı hala bir şey hissediyorsam bile bu hisler, onu görene denk gün yüzüne çıkmaya meyilli olmayacaktı. Sessizlikle sınanan bu odanın ortasında dururken, sakinleşmem için kendime süre tanıyordum. Zira arkamdaki adamı yakmamak için sakin kalmam gerekiyor değil mi Safinaz! Evet Medusa onu yakarsak kurduğumuz plan devre dışı kalacaktı o yüzden şimdilik sakinliğimizi elden bırakmayalım. Haklısın Safinaz, zaman artık bizim en büyük dostumuz onu boş yere harcamaktan kaçınmamız gerekiyor.

İç sesimle konuşurken Reha'nın beni rahat bırakıp öylece hareketsiz beklediğini biliyordum. Nede olsa oda farkındaydı Medusa'nın bu eve yıkım getirecek güçte olduğunu. Aradan geçen bir kaç dakikanın ardından hiçbir şey olmamış gibi sakince sorduğum soruyu duymasıyla yanıma gelmesi gecikmemişti.

"Bu evde o, en son ne zaman bulundu?" Acelesiz adımlarla yanıma yakınlaşırken diğer yandan da soruma cevap veriyordu.

"Dört aydır buraya hiç uğramadı." Derin bir nefes alırken tekrardan konuşmasına devam etti. "Aslında onunla iletişimiz dört aydır yok. Genelde de pek iletişim halinde olmazdık ama bu kadar uzun süredir ortalarda görünmediği hiç olmamıştı."

"Demek ortalarda görünmüyor. Biri bir şey yapabilir mi yoksa kendi isteğiyle mi ortada olmadığını düşünüyorsun?" Yanımdaki varlığına dönüp sorumun cevabını duymak için gözlerinin içine bakıyor, doğru yanıt vermesini bekliyordum.

"Hayır, kendisinin dışında kimse ona bir şey yapamaz."

Üstü açık cevabıyla anlamam gerekeni net bir şekilde anlamıştım. Öyle olsundu, bu oyun şimdilik Reha'nın sözleriyle gidişatını belirlesin. Nede olsa piyonlar, her zaman onlardan isteneni yapmaya meyilli kalacaktılar.

"O halde odayı iyice araştıralım, burda da bir ipucu bırakmış olabilir."

Sözümü ikiletmeden, odanın bir ucuna gidip etrafı incelemeye başlarken bende gözüme kestirdiğim koyu perdelerin önüne adımladım. Sıradan bir perde gibi görünen bu tüller aslında bir ip ucu taşıyordu. Nerden anladığımı merak ediyorsan Safinaz, perdeye takılan aksesuardan. Perdenin uçlarında takılı duran bir çan figüründen. Bu figür okuldayken çalan zilin sesiyle bölünen eski bir anıyı hatırlatırken, adımlarımı objenin önüne sürükledim.

Bu ipucuda geçmişten bir alıntıydı. Bu anılar, hatırlamaktan uzak durduğum sakıncalı urganın iplerini oluşturuyorken, hatırlamaksa derime batan küçük iğnelerin açtığı yarıklardan ince ince sızan kanın yakıcı sızısını hissettiriyordu. Farkındaydı, bu şekilde beni dahada öldürüyordu. Ama o durmayacaktı ta ki karşı karşıya gelene denk.

Bir müddet olduğum yerde kaskatı kesilmiş izlerken, Reha yanıma gelirken transa girmişçesine izlediğim çana bakarak konuştu.

"Sanırım yine bir ipucu buldun. Ama bu seferki perde mi yoksa perdeye takılı duran çan figürümü Ayana?"

Adımı seslenmesiyle daldığım yerden bakışlarımı çekmeden, figürü çekip elime alırken yüzümü ona döndüm. Şimdi elimde ki çanı tutarken, irislerimin hedefinde koyu hareleri vardı. Gerçekten de bu ipuçlarını bensiz bulamayacağının farkındaydı. Koyu hareleri bu ipuçlarını sorguluyor, nasıl bulduğumu ise ediyordu. Hah! bende bu ipuçlarını bulmak istemezdim ama lanet olsun ki onunla aynı yerde büyümüş, onu yeteri kadar tanıyacak anılara tanıklık etmiştim! Ama eşlik ettiğim o çocukluk anıları şimdiki halinden çok farklı ve en masum olanıydı.

Sessizliğin uzamasından dolayı gerginleştiği, yüzündeki ifadeden anlaşılırken bu hali içimdeki Medusa'nın hoşuna gitti. Alaylı çıkan sesimle daha fazla onu bekletmeden sorusuna cevap verdim.

"Reha, Reha! yapma ama zaten bunun için bana gelmedin mi? Onun bıraktığı ipuçlarını ben bulayım diye?" Alaylı ifademle sırıtırken konuşmama kaldığım yerden devam ettim.

"Şimdiki anımız bir zil! bakalım içinden ne çıkacak? Bak bunu bende merak ediyorum." Sırıtırken elimdeki çanı ters çevirmiş, çanın altına yapıştırılmış olan anahtarı görürken yerinden söküp avucumun içine hapsetmeden önce yakınlaştırarak onada gösterdim. Şimdi avuçlarımın arasında bir anahtar duruyordu. Daha farklı bir şey bekleyemezdik değil mi? Neyin anahtarıydı ve neyi açacaktı bilinmezdi ama elbette bunun da sır perdesini çok geçmeden çözüp cevabını bulurdum.

"Bu evde, bu kadar küçük bir anahtarla açılacak kilitte bir eşya yok. Neyi açıyor olabilir?"

Reha'nın düşünceli sesiyle tekrardan odaya bakışlarımı çevirirken baştan sona kadar incelemiş başka bir ipucu bulamazken, artık sabrımın son sınırlarındayken bugünü noktalamanın vakti geldiğini dile getirdim.

"Daha fazla gecikmeden ipuçlarının inceleyerek cevapları bulmam gerek. Daha sonra tekrar bu eve ziyarete gelip diğer kalan odalarında üstünden geçeriz."

Reha'nın adımlarıyla çıkışa doğru yönelirken artık bu evden ayrılma zamanıydı. Adımlarımı çıkışa çevirirken yanımdaki Rehayla dış kapıya çıkmış bahçede adımlarımızı durdurmuştuk. Koyu harelerinde ki parıltılar şimdi daha da belli olurken beni sinirlendirecek bir şeyler söyleyeceğini anlamıştım.

"İpuçlarını bu kadar kolay bulman beni fazlasıyla etkiledi. Açıkçası sen, o kadar muhteşem bir kadınsın ki yanındayken sana kapılmaktan geri durulamayacağını daha iyi anlıyorum."

Bana karşı bu tutumu içimdeki Medusa'nın zincirini zorlarken dişlerimi sıkarak yüzüne tıslamamı geciktirmemişti.

"Yerinde olsam, bu sözleri söylemek yerine benden uzak durmanı tavsiye ederdim. Lakin biilirsin ki kayıp vaka bulununca Medusa zevk aldığı şeyi yaparak zehrini saçmaya devam edecek, o vakit dikkat etmeni öneririm Reha!."

Gözlerinde, belirsiz parıltıların izleri kalırken hafifçe tebessüm edip kafasını korumalara çevirerek vazgeçmeyecek oluşunu bir kez daha belli etti.

"Arkadaşlar, kapıya kadar Medusa Hanıma eşlik edin. Benim sınırlarıma giren kolay kolay tek başına çıkamaz." Gür sesiyle korumalarına seslenirken aslında böylece banada açıkça bir cevap verdiğini dile getirmişti. Korumaları yanıma gelmeden irislerimi son kez yüzüne çevirip kafamı onaylamazcasını sallayarak arkamı dönüp bahçe kapısından tek başıma çıktım. Bu herifinde sırası gelecekti. Şimdilik sadece biraz daha vakti vardı. Ne yazık ki ipuçlarının tek ortak adresi yetimhaneyken önceliğimi değiştiremezdim. Evet iki ipucunun da cevabını çözmeye başlamıştım. Nede olsa beni tanıyan, benimde tanıdığımı sandığım biri varken elbette hızlı çözümleyecektim.

Eve dönüp uzun zamandır araştırılmayı bekleyen yetimhaneyle beraber, birlikte okudumuz okulu tozlu sayfalarından sıyırıp gün yüzüne çıkarma vaktiydi. Tüm ipuçlarının cevaplarını orda bulacağımı biliyor ve bunu hissediyordum.

 

****

 

 

Nasılnız? Bu aralar biraz kötüyüm ama herşey bir şekilde çözülür buna eminim.

Kaç bölümdür okunma oranımız hiç yok. Bu durum beni ister istemez etkiliyor ama işin sonunda bu bekleyişe değecek.

Bir sonraki bölüme denk görüşmek üzere.

 

Bölüm : 26.10.2025 14:46 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...