Yeni Üyelik
4.
Bölüm

04: Bölüm

@derinbiryalnizlik_

25.12.2022

13:18

Medya: Ayana

Yorum ve beğenilerinizi lütfen eksik etmeyin dostlar :)

 

 

 

 

 

 

 

"Aşkı bilmeyen insan, tıpkı bir taşa benzer."

***

 

Yüreğimde ki sancılara hayatımda bu zamana denk yer vermemiştim. Eğer bir kere beni alt etseydi bu sancılar, şuan da ki Medusa'ya rastlayamazdım. Bir kez bile olsa takılıp tökezleseydim eğer, bu dünyada Medusa olarak kalamaz varlığımı sürdüremezdim.

Burası öyle lanet bir yerdiki, yağmur bile her bir damlası için feryat eder, yağmazdı insanların aciz kalpleriyle yaşadığı bu yeryüzüne. Zaten yağan her bir damla ise, artık yeryüzünü temizleyemediğini biliyor ve sadece göz yaşlarını bir sel gibi yere döküyordu...

Toplantı odasında geçen tartışmadan sonra nihayet bir karara bağlanmıştı. Ve benim planım şuan ki seçeneklerin hem en iyisi hem de en tehlikelisiydi. Aytaç müdür, başta karşı çıksa da sonrasında bana hak verip kabul etmişti. Berkay ise hep yaptığı gibi sorun çıkarmış itirazlarını sıralamıştı. Ama günün sonunda, o da plana ayak uydurmak zorunda kalmıştı.

Teşkilattan ayrılarak , arabamla sahile geçerken kısa bir mola verip zihnimi dinginleştirmek istemiştim. Arabadan inmiş sahil şeridi boyunca yürüyordum. Ne zaman sessizliğe ihtiyacım olsa, daima buraya gelir denizin o dinginliğini oturur seyrederdim.

Bana iyi gelen şeylerdl hep sınırlıydı bu hayatta. Çünkü haddinden fazla iyi gelen şeyler, hep daha çabuk tükenirdi. Bu yüzden kimseye bağlı kalamaz ve bana iyi gelmesine izin veremezdim. Bilirdim uzun sürmeyeceğini. Tıpkı terk edilmenin o yakıcı ve sarsıcı zehrini yudum yudum içtiğim gibi...

Gözlerim Ufuk çizgisinde takılı kaldı. Sonsuzluğun nasıl bir his olduğunu hep ögrenmek, bilmek istemiştim. Sonsuza dek acı hep var olur muydu? Ya da sonsuza kadar insanlar, hep böyle acımasız mı kalırdı?

Sanırım insanlar hiç değişmezler başlarına ne gelirse gelsin, hatalarından ders çıkarmaz hayatlarına kaldığı yerden ne olursa olsun hep devam ederlerdi. Bu çağdan ve insanlarından nefret etmemin sebebi yeterince açık değil miydi?

Yanımda birinin varlığını hissederken, hiç umursamadan denizin iyot kokusunu ciğerlerime çekerek solumaya devam ediyordum. "Seni burada bulacağımı iyi biliyordum, yanılmamışım."

Hafif bir iç çekerken konuştum. "Amacım bulunmamak olsaydı kimse beni bulamazdı." Berkay'ın bana karşı tutumunu İstanbul'a ilk geldiğim zamanlar çözümlemeye çalıştım, başarılı da olmuştum. Kabullenemese de, bana karşı hisleri vardı. Ve bu, onun için daima imkansız olarak kalacaktı.

Ares olmasa bile hislerinin arkasında duramayan biriyle yapamaz, sınırlarımın içerisine dahi yaklaştırmazdım. Hissedilen duyguların karşılığı için çaba, sabır ve cesaret gerekirdi. Bunlardan hiçbiri de Berkay da yoktu.

"Bazen içimde seni anlamayı isteyen tarafla kavgaya giriyorum sonucunda ise, seni anlamak isterken aslında benim en çok sen tarafından anlaşılmak istediğimi fark ediyorum."

"Beni gözünde bu kadar büyütme Berkay, benimle sıklıkla aynı fikirde olmayışın tam olarak seni bana çeken taraf oluyor." Sertçe bir yutkunmanın ardından, kısık sesiyle cevap verdi. "Ya sana çekilmekten haz duyuyorsam, bile bile bunu sonlandırmak istemiyorsam?" Tehlikeli bir gülümseme eşliğinde, "O zaman hep anlaşılmak isteyecek ve hiçbir zaman benim tarafımdan anlaşılamayacaksın." Ayağa kalkıp bir şey söylemesine fırsat dahi vermeden, arabamın olduğu yöne adımlamaya başladım. Dairemin önüne gelirken, çantamın içinden anahtarımı çıkartıp kapının kilidini açarak içeriye girdim. Üzerimdekileri çıkartıp yere atarken, iç çamaşırlarımla kalmayı umursamadan direkt salona geçerek koltuğa oturdum.

Derin bir nefes alıp, sehpanın üzerinde duran sigaradan bir dal çıkartarak çakmakla ateşleyip yaktım. Dudaklarımdaki sigaradan büyük bir nefes çekerek zehirli dumanını içime hapsettim. Zihnim, hapsettiğim dumanla birlikte sarsılırken ciğerlerimi talan eden zehir ile de iyice keyiflenerek arkama yaslanıp düşünmeye başladım.

Berkay'ın bana çekilmesini, ne bilmek nede görmek istiyordum. Hislerini ise neden şu anda belli etmeye çalışıyor anlayamıyordum. Ya bana karşı olan hislerinden, bir kaçışının olmadığını anladı ya da hislerini fark ettiğimi anlayarak ne düşüneceğimi öğrenmek istedi...

Bu zamanlarda aklıma sadece tek bir kişi geliyordu, Ares... Benden sonra hayatına birini almış mıydı? Yoksa zihninin puslu köşelerinde hala varlığımı sürdürüyor muydum? İşte iki ucu boklu bir soru daha. Söylesene Ayana, sen Ares'i unutabildin mi? Yoksa, ona karşı içinde ki tüm hisler buza mı dönüştü? Bilmiyorum Safinaz itinayla bu sorulardan hep kaçtım. Ve onu görene kadar da bende bu soruların hiçbirine bir cevap yok.

Sigaradan son bir nefes daha alıp, izmaritini parmaklarımın arasında söndürerek küllüğün içine attım. Oturduğum yerden yavaşça kalkarak banyoya doğru ilerdim. Küveti hazırlayarak suyun dinginliğine kendimi bırakıp küvetin içine uzandım.

Bir saat sonra buruş buruş olan vücudumla sudan çıkıp kurulanarak odama geçip üzerimi giyerek mutfağa adımladım. Karnımdaki açlık sinyallerini daha fazla devam ettirtmeyip, çabucak bir makarna haşlarken salçayla da sos yaptım. Yiyebileceğim kadarını tabağıma koyarak, salona geçip yemeye başladım.

Bu gece son kez planın üzerinden geçerek işe ilk adımlarımı atacaktım. Artık harekete geçme vaktiydi. Zira o adamı bir an önce yakalayıp cezasını çektirmeyi dört gözle bekliyordum.

***

 

Evettt yeni bölüm için biraz beklettim sizleri ama bir haftaya yeni bölüm gelicek merek etmeyin. 😊

Nasılsınız efenim ben iyiyim öyle olduğunu düşünüyorum neyse beğenilerinizi ve düşüncelerinizi bekliyorum. 😊😊

Kendinize iyi bakın görüşmek üzere.🖤🖤🖤

Loading...
0%