@derinbiryalnizlik_
|
09.01.2023 16.15 Medya: Ayana
"İyi bir yalancı önce kendine yalan söyler" ***
Geçmişin tozlu sayfalarında, hayatım hep yalanlara gebe kalmıştı. Ne zaman doğruya ihtiyacım olsa, madalyonun ikinci yüzüne rastlıyordum. Zamanla değiştiremediğim madalyonu ters çevirip ortadan ikiye ayırmış, kendime sadece yalandan ibaret bir yüz yaratmıştım. Böylelikle iyi bir yalancıya dönüşüm, yalanı maske yapıp kendime de bunu inandırarak başlamıştı. Doğruları saklayan yalanları ise ruhumla kuşatıp tek bir zırh yaparak üzerime giymiştim. Hiç göremediğim madalyonun gerçek yüzünü de geleceğimin en orta yerine gömmüş tek bir doğru için gün yüzüne çıkartmayı bekliyordum... Yolu izleyen donuk gözlerim, yavaşlayan araçla birlikte ekibe çevrildi. Dolgun dudaklarımı aralayıp soğuk çıkan sesimle, "Akrep ve Hançer ikiniz önden giriş yapacaksınız ben ise hemen arkanızdan içeriye gireceğim. Kartal ve Keskin biz indikten hemen sonra dikkat çekmeden minibüsü görünmeyen bir yere park edin. İlerideki diğer araçla da şirkete geçip işe yarar bilgiler bulmaya çalışın. Sonrasında tekrar buraya dönerek bizi bekleyeceksiniz. Şimdi anlaşılmayan bir şey var mı?" Sorumla birlikte Akrep'in gözleri bana çevrildi. "Adamın dikkatini çekmeyi başaramazsak ne yapacağız, bir B planın var mı?" Zihnimde ki tilkiler gülerken, sol kaşım havalandı. "Sence Akrep, benim hangi planda başarısız olduğumu gördün?" İmayla sorduğum soru endişeli olan yüzünün toparlanmasını sağlarken, "O halde herkes planı iyice anladıysa harekete geçiyoruz." Diyerek ekibin harekete geçmesini sağladım. Akrep ve Hançer minibüsten inip otele doğru ilerlerken, kısa bir süre sonra bende arkalarından inmiştim. Mağrur ve tedirgin bir şekilde çevreye bakıp otelden içeriye adımımı atarken, etrafa ürkek bir duruş sergiliyordum. Soğuk ve donuk bakışlarımı biraz kırmayı başarabilmiş, o masum kız rolüne bürünmüştüm. Benim için rol yapmak zor değildi. Hayatım boyunca buna maruz kalırken kendime güzel bir yüz yaratıp öyle zırhımı kuşanmıştım. Merdivenlerden ağır ağır inerken salona bir bakış attım. Çoğu iş adımı ve yanındaki ortakları tanınan simalardandı. Hepsi ucuz, aaşağılık kişilerdi. Tek amaçları daha fazla para, güç ve itibardı. Komik olansa, güç ve para için kendilerini satıyor kimseye acımıyorlardı. Evet karakterini satmak, olmadıkları kişiye bürünmek mide bulandıran cinstendi. Aradığım kişiyi bulana kadar her bir yüzü incelerken, gözlerim sonunda hedefine ulaştı. Üzerine oturan siyah takım, onu sımsıkı sarmış kaslarını gözler önüne sermişti. Dikkat çekici bir yüzü vardı. Ama kalbi katran karasından daha da karaydı. Böyle acımasız, aşağılık şerefsizler bu dünyadan ebediyen silinmeliydi. Gözlerim onun gözlerinde takılı kalırken, girer girmez diğer dikkatleride üzerime çekmiştim. Baştan aşağıya beni süzüyordu. Sakin olmalı, yanlış bir harekette bulunmamalıydım. Daha fazla bakışlarında takılı kalmadan ürkek bir tavırla önüme dönerek, sağımda kalan sözde üvey kardeşlerimin olduğu masaya ilerlerdim. Hançer ve Akrep beni fark eder etmez aralarında ki konuşmayı kesti. "Hedef karşı çaprazda, yanındakiler ise paravan olarak kullandığı şirketin ortakları." Kıısık çıkan Akrep'in sesiyle, bakışlarımı karşı çaprazda kalan masaya diktim. Onunla birlikte masada beş kişi vardı. Yanındakiler de kendi gibi şerefsiz, çıkarcı heriflerdi. Çevreyi dikkatlice kontrol ediyor sonrasında bakışlarını tekrar yanındakilere çevirerek sohbete kaldığı yerden devam ediyordu. Sinsi bir gülümsemeyle dudaklarımı araladım. "Evet gördüm üstelik içeri girer girmez dikkatinide çektim. Ve birazdan buraya gelerek benimle tanışmak isteyecektir." "Demek adamın dikkatini çektin ve buraya gelip seninle tanışmak isteyecek, sence bu kadar kolay mı?" Berkay'ın alaycı sözlerine sinirlenirken istediğini vermeyip direkt gözlerinin içine bakarken dişlerimi gösterecek şekilde sırıtarak konuştum. "Yapma ama Hançer, sence ben dikkat çekmeyecek bir kadın mıyım?" Suratına yakın olan yüzümü geriye çekerken ukala bakışlarımıda gözlerinden ayırmadım. Bu kez sinirlenen oydu. Gözleri sinirden parlarken burnundan derin nefesler alıp susmayı tercih ederek önüne dönerken sakinleşme çabasına girmişti. Bu manzara karşısında alaycı bakışlarımı Hançer'in üzerinden çekerken karşı çaprazda ki masaya diktim. Beni izleyen bir çift koyu gözle karşı karşıyaydım. Ne zaman baksam şerefsizin gözleri üzerimde beni izliyordu. Evet tamda istediği gibi, dikkat çekici ve bir o kadarda güzeldim. Onun için bu, güzel bir yemeğin verdiği eşsiz bir görsel şölendi. Ama ben onun yemeğini geçtim, o yemeğin kırıntısı dahi olmazdım. Bir kaç dakika sonra kulaklıktan Keskin'in sesi duyuldu. "Şirkete giriş yaptık Medusa, odaya çıkıyoruz orada durumlar nasıl?" Çevreye bakınırken etrafı gözden geçirdim. Tek tek herkesi incelerken, anormal bir durumun olmadığına kanaat getirince konuştum. "Keskin hızlı olup işinizi çabuk bitirin. Bir saatiniz var. Burada şimdilik her şey kontrol altında." Kısık sesimle cevap verirken, bir yandanda masanın altına eğilmiş ayakkabımın düzgün olan bağcığını düzeltiyordum. Sonuçta her açıdan önlem almalı, tedbiri elden bırakmamalıydık. "Tamam Medusa bir şey bulursak iletişime geçeceğiz." Keskin'in cevabıyla yavaşça masanın altından kalkarken çevreye göz gezdirerek, masanın üzerinde duran sudan bir yudum alıp arkama yaslandım. "Medusa, hedef doğrudan buraya yaklaşıyor." Berkay'ın uyarıcı sesiyle hedefe dönmeden Hançer ve Akrep' e bir kafa mesafesi kadar yakınlaşarak, dudaklarımı araladım. "Soğukkanlı, ve benden nefret ediyormuş gibi davranın. Öncelik, benimle tanışıp sonrasında anlaşmayı öne sürmeniz." Sözlerim biter bitmez bakışlarındaki onaylamayla geriye çekilirken gözlerimi masaya diktim. Bir kaç saniye sonra, yanı başımdan kısa bir öksürük sesiyle irkilirken, gözlerimi irice açıp sesin geldiği yöne döndüm. Önce gözlerim gözleriyle çarpışırken sonrasında hafif bir tebessüm kondurduğu o sinsi suratı görüş açıma girerek beni karşıladı. Demek ki bakışları üzerimde beni analiz ediyordu. Denildiği üzere kolay lokma değildi bu adam. Hah, senin için sadece küçük bir av bu Ayana. İç ses haklıydı ama şuan tek istiğim, planı hatasız bir şekilde sürdürebilmek ve kusursuzca bu planı yönetebilmekti. Kısa bir bakışmanın ardından konuşmasıyla bende yeşillerimi üzerinden çekerek Hançer ve Akrep'e yönelttim. "Hoş geldiniz. Daha önce bir projede çalıştık mı sizleri çıkaramadım?" Hançer gür çıkan sesiyle, "Aslına bakarsanız hayır, daha önce beraber hiç çalışmadık. Ama bu çalışmayacak olduğumuz anlamına gelmez, öyle değil mi?" Sinsi bir ifadeyle küçük bir ipucu veren Hançer, ne amaçla geldiğimizi belli etmişti. Şimdilik bu kadarı yeterliydi. Cevabına karşı hafifçe tebessüm eden adam, bakışlarını bana çeviriken konuştu. "Ufuk Ayaz, ben. Davetin sahibi aynı zamanda şirketin de kurucusuyum. Öyleyse iş yapabilecek olduğum kişileri de tanımak isterim." Hafif alaylı çıkan sesiyle bana son bir bakış atarken, gözlerini Berkay'a çevirdi. Oturduğu yerde sandalyeyi hafifçe geriye iterek ayağa kalkan Hançer'le, karşı karşıya kaldılar. İkisi de oldukça uzun adamlardı. Ama Hançer'in boyu adama göre üç santim daha uzun duruyordu. "Akın Yılmaz ben, yanımda oturan kardeşim Tülay Yılmaz. Sizin yanınızda oturan ise üvey kardeşimiz Eftalya Yılmaz." Bizi kısaca tanıttıktan sonra adama elini uzatıp tokalaşırken, sözlerine kaldığı yerden devam etti. "Ailemizden kalma, kendi çapımızda bir yazılım şirketimiz var. Tülay'la birlikte ortak yönetiyoruz." "Demek bir yazılım şirketiniz var. Üç kardeşsiniz, neden siz ikiniz yönetiyorsunuz?" Gözleri üzerimde, kafasında bir şeyler düşündüğü belliydi. Selvinin konuşmasıyla bakışlarını benden çekerek ona döndü. "Eftalya pek bu işlerden anlamaz. Onun hisselerini de bu yüzden biz yönetiyoruz." Oturduğu yerden kalkarken adama yakınlaşıp tam karşısında durdu. "Ufuk bey tanıştığımıza çok memnun oldum." Selvi'yle hızlıca tokalaşarak vakit kaybetmeden yönünü bana çevirmesiyle, tam karşımda duran şerefsiz gözlerime haylaz bir ifadeyle baktı. Demek o malum tanışma sırası bana gelmişti. Gözlerimin içine tehlikeli bir ifadeyle bakarken, "Sizinle de tanışmayı çok isterim hanımefendi." demesiyle içten içe suratını dağıtmamak için zor durdum. Yüzüme tatlı olduğunu düşündüğüm gülümsemeyi takınırken, ayağa kalkarak ona çok yakınlaşmadan biraz gerisinde durdum. "Eftalya ben, tanıştığımıza memnun oldum." Keskin gözleri, önce yüzüme sonra saçlarıma kaydı. Derin bir yutkunmadan sonra elimi tutarak ters çevirip dudaklarına yaklaştırdı. Midemin bulanmasıyla utangaç bir gülümseme eşliğinde bakışlarımı yere çevirirken, kısa ama yumuşak bir öpücük kondurarak eğdiği başını tekrar dikleştirdi. İstemsizce kasılıp kalırken, bunu belli etmemek adına hızla elimi geri çektim. O anda gözlerim Berkay'ın sinirden seğiren çenesine takıldı. Çok fazla sinirlenmiş, kendini oldukça kasmıştı. Ama her koşulda kendini tutmak zorundaydı. "Emin olun ben daha çok memnun oldum, Eftalya hanım." Şerefizin sesiyle bakışlarımı Hançerden çekerek hafifçe gülümsemiş önümdeki sandalyeyi çekerek geri yerime oturmuştum. Yavşak herif ilgisini barizce belli ediyordu. Pis dudaklarını hâla ellerimin üzerinde hissediyordum. Çaktırmadan sol elimi masanın altına uzatarak elbisenin kumaşına sürttüm. Midem bulanıyordu. Bana dokunmasına katlanıyorsam oda planı bozmamak içindi. Yoksa çoktan şerefsizin ağzını yüzünü yamultmuş, yer değiştirtmiştim. "Diğer davetlilerle ilgileneyim. Tekrardan sizlerle tanıştığıma memnun oldum." Sırıtırken başka masaya ilerlerdi. Bir kez daha içimden çokça küfürler yağdırdım. "Sikerim planını şerefsiz nasılda yürüyor sana!." Sinirle konuşan Berkay, sakinleşmek için önünde duran bardağı alarak bir dikişte suyun hepsini içti. Bende sinirlenmiştim ama bu kadar tepki biraz fazlaydı. Dikkat çekebilirdik. Dikkatli ve tedbirli olmalıydık. Sakin bir o kadar da net çıkan sesimle, "Hançer sakin ol planı bozacak bir davranışta bulunma. Bende zor tutuyorum kendimi ama bu iş bir an önce bitmeli." Beni kafasıyla onaylayan Selvi, "Hançer, Medusa haklı sakin ol. Adam tehlikeli, ufak bir yanlış harekette ifşa olabiliriz." derken çok doğru bir yere parmak basmıştı. Tehlikeli bir adamdı. En ufak yanlıştada bunu fark edecek kadar da akıllıydı. Berkay kravatını biraz gevşetmiş, sandalyede daha rahat bir pozisyon alırken sakinleşmeye çalışıyordu. Yönümü şerefsizin olduğu masaya çevirdim. Yanında iki kişi vardı, bir kadın ve bir erkek. Baktığımı hissetmiş gibi bakışlarını yavaşça yüzüme çevirirken, dudaklarını hafifçe kıvırarak gülümsedi. Şaşkınıkla gözlerimi büyülterek, onda olan yeşillerimi başka bir noktaya çevirdim. Beklediğim gibi gidiyordu. Gözetimim altında plan gayet iyi ilerliyordu. Çok az kalmıştı. Bu işin sonunda, içimdeki öfkeyi hedefine yöneltip rahatlayacaktım.
***
Evettt nasılsınız özlediniz mi beni? 🤔🙈 Ben çok özledim. Ve çok uzatmadan, yeni bölümle karşınızdayım. 😊 Beğeni ve yorumlarınızı eksik etmeyin. 😊 Yeni bölüm gelene kadar kendinize iyi bakın. Görüşmek üzere. 🖤🖤🖤
|
0% |