Süleyman duyduğu şeyler yüzünden gözleri büyüyerek baktı karşısındaki kadına ne olduğunu anlayamadan boynunda bir iğne hissetti mahru hız la elindeki iğneyi ensesinden enjekte ediyordu biraz daha yaklaştı o zehirli yemekten kurtulmuş olabilirsin ama bundan kurtulamazsın dedi hızla iğneyi çekip çantasına koyup arkasına döndü ağır ağır yüzünde şeytani sırıtmasıyla oradan ayrıldı Süleyman bey olduğu yere düşmüştü hızla birileri yanına doğru koşmaya başladı

Süleyman bey felç geçirmişti herkes karısı öldüğü için üzüntüden dayanamadı ve bu yüzden olduğunu düşünüyordu şu anda Süleyman bey tekerlekli sandalyede hiçbir yeri tutmuyordu ve konuşamıyordu da kabristanlıkta Nurgulu defnediyorlardı Süleyman'ın gözlerinden yaşlar akıyordu biricik hayat arkadaşı ona 8 evlat vermişti çok severdi onu gençken kayın pederi vermemiş kaçmışlardı zor olsa da evlenmeyi başarmışlardı ilk kızlari Berivan doğunca da dayanamayıp affedivermişti nurgül'ün babası Süleyman ağanin anne babası yoktu 14 yaşlarında vefat etmişlerdi en büyük ağabey ile Süleyman kardeşi Yahya ve kız kardeşi melike'ye çok iyi bakmıştı oğlu Yiğit yahya'nın tek evladı Dilber ile evlenmişti Yahya dilber'in annesine daha Dilber 2 yaşındayken kaybetmişti ve bir daha evlenmemişti tek kızı tek göz ağrısıydı Dilber çok iyi çok cesaretli biriydi ve çok güzel dedi neden oğlu onu görmüyordu ki dilber'in oğluna olan aşkının da farkındaydı Süleyman Yahya bey tutuyordu Süleyman'ın tekerlekli sandalyesini Doktorlar tetkik yapmış bir şey çıkmamıştı ensesindeki iğne izini de söyleyememisti Süleyman ağa Doktorlar geçici olduğunu iyi bakılırsa tekrar yürüyebileceğini ve konuşabileceğini söylemişlerdi.

Süleyman anlamışti tabi ki o kadının yani handan'ın aslında mahru olduğunu çünkü bir gün Agah bey aramış ve şunu söylemişti toplanti sırasında şeytan mahru diyen sendin kendine dikkat edesen Süleyman Ağa benim psikopat kızım galiba seni kafaya takmış o an umursamamıştı ya tamam psikopat kötü olabilirdi de nasıl gelecekti ki onun konağına nasıl yaklaşacakti ki ona etrafında korumaları olan koskoca bir ağaydi o konak'ta epey güvenlikliydi

Dilber Süleyman ağaya bizzat kendisi bakmak için kendi babasının evine yani Yahya ağanın konağına getirdi bir şey vardı kayınpederinde hissediyordu sanki gözleriyle bir şey anlatmaya çalışıyordu ve Dilber bunu çözecekti

Yigit şahmaran hastaneden çıkmış annesinin kabristanına dahi gitmemişti çünkü Handan bunun gerek olmadığını hem sen daha yeni çıktın hastaneden nereye böyle beni yalnız mı bırakacaksın demişti Yiğit onun ğzından çıkan her kelimeyi harfiyen uyguluyordu Süleyman Ağa'nın yahya'nın konağında kalmasını duyduğu zaman biraz endişe etsede konuşamıyordu sonuçta kimseye tek kelime edemezdi diye düşündü hem böylesi daha iyiydi onun yeni hedefleri vardı ve şu anda onlara yoğunlaşmalıydı.