Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Ay gözlü

@deryayim

POSEDION

Odamın terasında,omzumu beton bloğa yaslamış,akşamki balo için koşuşturan hizmetçileri izliyordum.

 

Bu akşam üç sürünün alfasını,diğer sürülere taktim edeceğim. Bu saçma balolardan nefret etsemde,Kral olarak,halkıma alfalarını tanıtmak zorundaydım.

 

İçlerinden biri dişiydi.

Betam Elijah’tan isminin Athena olduğunu ve hakkındaki bazı şeyleri öğrendim.

 

Onun bir alfa kurdu olduğunu doğrulamaya betam gitmişti. Bunu benim yapmam gerekse de yine başka bir krallıktaki, saçma bir balo sebebiyle gidememiştim.

 

Hakkında öğrendiklerimden biri sanata ilgili bir kadın olduğuydu. İyi bir piyanist olduğunu, güzel şarkı söylediğini duymuştum.

 

Hımm ilgi çekici

 

Bu akşam yeteneğini görme konusunda kararlıydım.

 

Bu yetenek muhtemelen yarı elf olmasından kaynaklanıyordu, birebir çok az elf tanısamda,onların yaratılışlarında bunun olduğunu biliyordum.

 

Kurtlar da sanata ilgiliydi.

Avlanmak ve savaşmak ne kadar sanat sayılabilirse tabi.

 

Ne yalan söyleyeyim dişi alfayla tanışmak için sabırsızlanıyorum. Cevap bekleyen bir sürü soruya sebep oluyordu.

 

O da çoğu dişi gibi ilgi için çırpınıyor muydu? Yoksa alfa olmak onu farklılaştırmış mıydı? Alfalığı onu erkeksi mi gösteriyordu? Merak ediyordum.

 

Evet, daha fazla merak etmeyeceğim.

 

Kurdumla likanım benim gibi, merak ve heyecan içindeydi. Dişi bir alfayla tanışmak onlar içinde sıradışıydı. Üçümüzün aynı fikirde olması çok az rastlanır bir şeydi.Bu o anlardan biriydi.

 

Alfa kurtlar oldukça nadir olmasıyla bilinirdi, bir dişinin alfa olmasıysa, tarihte yok denecek kadar azdı. Bu tarihi an krallık dönemime denk geldiği için şanslı hissediyordum.

 

“Seni şanslı şerefsiz” likanım kıkırdadı.

 

Babam,Athena’dan önceki dişi alfanın öldüğü dönemlerde çocuktu. Onunla tanışma şansına erişememişti. Neyse ki ben komutamda bir dişi alfa olacağı için, çocuklarıma ilk ağızdan bir şeyler anlatabilecektim.

 

Çocuklarım demişken henüz eşleşmedim. Prensipleri olan bi adamdım, tehlike alarmlarını zihinlerde harekete geçiren bir duruşum var ve evet gerçekten öyleyimde, ama eşim için koca yırtıcı kurt ve ölüm saçan likanım yavru bi köpek olacaktı.

 

Çapkın olduğumu düşündüklerinin farkındaydım, ama hayır eşimi bekliyorum.

 

Bu algıya neyin sebep olduğunu tam olarak bilmemekle beraber daha önce kadınlarla hiçbir ilişki kurmadım. Baloda dans etmek dahil kimseye yakınlık göstermedim.

 

Sanırım peşimde dolaşıp beni cezbetmeye çalışan dişilerin dedikodularından kaynaklanıyordu.

 

Çözmesi basit bir denklem. Ne istediğini çözmesi basit dişiler gibi.

 

Kadınların narin yaratılışlarını çekici bulmadığım söylenemez ama hiçbiri,bir kaçamak için yeterince ilgimi çekmemişti.

 

Hep aynı sebep sonuç, güç onları etkiliyor, bana çekiyordu. Bense fazlasını istiyorum. Gerçek, tutkulu bir şey. Bu yüzden eşimi bekliyorum.

 

Birbirini çok seven bir anne baba ile büyüdüm. Onların aşkı bana ilham oldu. Gerçek sevginin ne olduğunu gösterdi.

 

Babam fiziksel olarak güçlü olsada ruhani gücünü annenim koşulsuz sevgisinden alıyordu.İşte tam olarak bunu istiyordum.

 

Betam Elijah böyle bir yanım olduğunu bilseydi yarın sabaha hatta, sonraki sabaha kadar gülerdi.

 

Haylaz piç.

 

Kurdum ve likanım içerden koro halinde uluyor rahat durmuyorlardı, baloda eşimizi bulacağımız konusunda önlenemez bir hisle çırpınıyorlardı.

 

Gereksiz, krallıkta olsaydı çoktan kokusunu alırdım.

 

Onların yüzeye çok yakın olduğunu hissettim.

Likana dönüşüp diyar diyar eşimi aramadan önce kendime gelmem gerekiyor.

 

Düşüncelerimden kurtulup hazırlanmak için odama doğru ilerledim.

 

 

Hazırlığım bittiği sırada kapım çaldı, kapı açılmadan gelenin betam Elijah olduğunu biliyordum.

 

Sarı saçlı yeşil gözlü benim kadar uzun olmasada 1.90 boylarında bir betaya uygun görünüşteydi.

 

Onunla kardeş gibi büyümüştük. Eğitimlerimde hep yanımdaydı. Kral olmamla beraber betam olmuştu.Benden küçüktü. O da henüz eşleşmemişti.

 

Birbirimizin tam tersiydik. İçinde büyümeyen haylaz bir çocuk vardı, ama görevlerini ciddiyetle yapardı. Eğlenmesini bilirdi,anormal bi mizah anlayışı vardı.

 

En önemlisi bana canı pahasına sadıktı.Bir kardeşim olmadığı için Elijah’ın bu boşluğu tamamladığını rahatlıkla söyleyebilirim.

 

Saygıya çok önem verdiğinden toplum içinde bana mejasteleri dese de yalnız olduğumuzda “abi” diye seslenirdi.

 

İçeri girip “Sevgili kral abiciğim emir verdiğin gibi alfa Athena için sahneyi hazırlattım, her şey eksiksiz bir şekilde hazırlandı ve herkes seni bekliyor, süslenmen bittiyse çıkalım” derken bıyık altından gülüyordu.

 

Ceketimin düğmelerini iliklerken aynanın karşısında kendime bakıyordum. Ardından Elijah’a döndüm, omzuna kardeşçe vurup sıktım “sen daha fazla gevezelik yapmadan gidelim” dedim ve hızlıca kapıdan çıkıp salona doğru ilerledim.

 

Gireceğim kapıya yaklaştıkça gün boyu yerinde durmayan kurdum ve likanım iyice hareketlendi.

 

Elijah’ın şaşkınlığa uğramış bir şekilde “Majesteleri” diye seslenmesiyle, Yüzüne bakıp ne oldu der gibi yüzümü buruşturdum.

 

Zihin bağıyla “Gözlerin abi, siyahlar, kurdun yüzeye çok yakın” dedi.

 

Neden şaşkın olduğunu şimdi anlıyordum. Alfaların kurdunu kontrol etmesi kolaydı. Alfaların alfası olan ben,bunu hiç zorlanmadan yapmama rağmen ilk defa kontrolde zorlanıyordum.

 

En az Elijah kadar şaşırmış bi şekilde ellerimi saçlarıma geçirdim. Kafama hafifçe vurup salladım.

 

Kendinize gelin lanet pire torbaları!

 

“Hazırım girelim” öfkeyle dişlerimi sıktım.

 

Sağıma ve soluma askerlerim hizalandı, kapının açılmasıyla bir elimi cebime atıp içeri doğru yürüdüm.

 

İçeri girdiğimde, reverans yapan sürülere sert yüzümü takınıp başımla selam verdim. Emin adımlarla yürürken tüm kalabalığın içinde bana gözünü kırpmadan bakan bir çift gri göz gördüm.

 

Bu da kim?

 

O anda ne olduğunu anlamadığım bir şey oldu, onun bakışlarına karşılık verme arzusuyla doldum.

 

Normalde kadınlar onlara bakmam için bir çok yol denerdi. Duruşumu bozmaz onlarla ilgilenmezdim.Ama bu kadın kelimenin tam anlamıyla hiçbir şey yapmıyordu. Tek yaptığı dolunay gibi gözlerle bana bakmaktı.

 

Karşı konulamaz bi şekilde, içgüdüsel olarak ona doğru yürümeye başladım. Bir an için likanımın kontrolü ele almaya çalıştığını hissettim onu hızlıca bastırdım.

 

Resmen masallarda anlatılan bir melek gibiydi, giydiği seksi, zerafet kokan elbiseside bunu destekliyordu.

 

Neredeyse tüm sürüleri ziyaret etmiş, elf krallığı hariç krallıklara ziyaretlerde bulunmuştum. Milyonlarca kadın görmüş binlerce kadınla tanışmıştım.

 

Hepsinin toplamı, karşımda dolgun dudakları hafif aralanmış şekilde bana bakan kadın kadar güzel değildi.

 

Seksi uzun bacakları, kulaklarının arkasına sıkıştırdığı kadife gibi uzun kestane saçları, ay gibi gözleri vardı.

 

Kurdum özelliklede likanım onun eşim olduğunu kafamda bağırsada, şüpheye düştüm. Onların bir şeyde yanıldığını görmemiştim ama kokusu farklıydı?

 

Eşim olsaydı krallığa adım attığı anda kokusunu alırdım. Bir terslik vardı.

 

Nasıl bir çelişkinin içine düştüm böyle?

 

Bir boğaz temizleme sesi duydum. Bu yeni ay sürüsünün eski Alfası, Jackti.

 

Onun bu uyarısıyla beraber kısa bir reverans yaptı. O anda güzelliğine güzellik katan hafif sivri kulaklarını gördüm,yüzümü ifadesiz tutmaya çalışsamda şok olmuştum.

 

Bu kadın alfa Athena’dan başkası değildi. Bunu anlamam kalbime garip bir şey yaptı.

 

Hırçın kalbimin duyulmaması için odağımı hemen Jack’e verdim. Beni görmenin şeref olduğuyla ilgili bir şeyler söylüyordu, karşılık olarak geveledim, tek düşünebildiğim o kadındı.

 

Bu yeni hislerin ne olduğunu anlamak için vakit kaybetmek istemediğimden Athena’ya dönüp “Athena, nihayet tanışabildik” dedim.

 

Gözleri masumiyetle parıldarken “Thena majesteleri, sadece Thena” diye mırıldandı.

 

Zarif, yumuşak bir sesi vardı içimi tuhaf bi huzur kapladı. Eşim olduğuna dair içimdeki şüphe arttı.

 

Şüphelerimi doğrulamak için ona dokunmam, eşlerin bahsettiği kıvılcımları hissetmem gerekiyordu.

 

“Yap şunu!” Kurdum bağırdı.

 

Aklıma gelen ilk hareket elimi uzatıp onunla tokalaşmak oldu. Bu hareketimi gören Jack, şaşkınlık içinde Thena’nın elindeki kadehi aldı. Thena ise beklemeden elini uzattı.

 

Parmakları parmaklarıma değdiği an vücuduma bir şok dalgası yayıldı, tüm vücudum ürperirken,daha fazlasını, çok daha fazlasını istedim.

 

“Eşim!” Likanım zihnimde hiç olmadığı gibi haykırdı.

 

Sanki diz çökmem gerekmiş gibi, bu kadın tarafından ele geçirilmişim gibiydi.

 

Farkında olmadan,elini bir anda dudaklarıma götürdüm. Hafifçe eğildim. Bu hareketime ben bile şaşırmıştım. Kesinlikle kontrol bende değildi.

 

O anda Elijah’ın zihin bağıyla “Abi ne yapıyorsun?” diye seslenişini duydum.

 

Ne yaptığımı bildiğimden emin değilim.

 

Kocaman gözlerle bana baktığını biliyordum başka bir anda olsa keyifle izlemek isterdim.

 

“Onu buldum Elijah” hiçbir şey, hiç kimse umrumda değildi. Sadece tenini hissetmek istedim.

 

Elijah karşılık olarak “Bir kadının elini öpmek için eğiliyorsun, bencede onu bulmuşsun” diye kıkırdadı.

 

O anda kıkırdamasına eşlik etmek istesemde zihin bağını kestim. Sadece bu kadının ve kıvılcımların keyfini çıkardım. Özellikle canavarlarımın ihtiyacı vardı.

 

Evet artık emindim bu kadın benim eşimdi, ay tanrıçası bu kadar güzel ve güçlü bir kadını eşim yapmıştı.

 

Teşekkürler Tanrıça.

 

Bir şekilde ve bir sebeple kokusunu saklıyor yada değiştiriyordu. Hangi yöntemle sakladığını öğrenecek ve eş bağını işaretleme adımına kadar tamamlayacaktım.

 

Bir eş istiyor muydu, istiyorsa neden kokusunu gizliyordu,oda eş olduğumuzu hissederse kaçıp gidecek miydi? Nereye giderse gitsin, onu bulacaktım, artık benimdi. Onun gitme düşüncesi kaşlarımı çatmama sebep oldu.

 

Doğruldum,önümde duran meleğin gözlerine baktım,kaşları kalkmış sessizce beni izliyordu. Anlamlandırmaya çalıştığı bir şeyler olduğunu görebiliyordum.

 

“Memnun oldum Thena, bu memnuniyeti 28 yıl bekledim.” Diyip göz kırptım.

 

Eş olduğumuzu anlasın istedim, beklemeye niyetim yoktu. Her ne yapıp kendini gizliyorsa bir an önce vazgeçmesini istedim.

 

Arkamı döndüm,tahtıma doğru ilerlerken derin bi nefes aldım, sakinleşmem lazımdı.

 

Onu şimdi herkesin içinde işaretleyip ışıltılı teninin her noktasını öpmemek için kendimi, canavarlarımı zor tutuyordum. Arkamdan beni izlediğini hissedebiliyordum.

 

Tahtıma vardığımda Elijah’ın zihin bağını işaret edercesine gözlerime baktığını gördüm. Bağı açtım.

 

Sevinçle “Abi Alfa athena eşin mi,onu gerçekten buldun mu” dedi

 

“Evet” kaşlarımı çatıp, tahtımın kollarını sıktım.

 

“Yani bu durumda, kraliçe ve luna mı olacak.”

 

“Evet, kraliçem” diye düşünmeden yanıt verdim. Kesin hükümdü.

 

“Neden kokusunu almadın, krallığa girdiği an yada en kötü ihtimalle saraya girdiği an” diye sordu

 

“Bilmiyorum, öğreneceğim. elf büyülerinden biriyle ilgili olduğunu düşünüyorum, buradan ayrılıp kütüphanede elflerin eş bağı hakkındaki büyülerini hızlıca araştırmanı istiyorum. Derhal.Bir tahminim var ama emin değilim.” diye emir verdim

 

“Tamam, ilgileniyorum” diye yanıtladı. Ciddiyetle salondan ayrıldı.

 

Annem geçmişiyle ilgili çok şey anlatmasada hayatının bir döneminde, elfleri tanıyacak kadar vakit geçirdiğini biliyordum.Elflerin, bazı durumlarda böyle büyülere başvurduğunu anlattığını hatırlıyorum.

 

Bende kuşku uyandıran sebebiydi. Neden böyle bir şeye başvurmuştu?

 

Kesinlikle öğreneceğim.

 

Loading...
0%