Yeni Üyelik
5.
Bölüm
@deryayim

Athena

Tüm kalabalık şok olmuştu. Herkes Kralın kimi seçeceğini merakla bekliyordu.

 

Dişi kurtların ona umutla baktığını gördüm.

 

“Hepsini parçalayacağım.” Kurdum zihnimde haykırdı.

 

İç dünyamda kurdumla güçlü bir savaşa girmişken, Kralın uzattığı elini görünce savaşı kazandım. Kurduma karşı galibiyetin getirdiği gülümsemeyle, uzattığı eline karşılık verdim.

 

Beni piste yöneltirken belime koyduğu eli omurgamdan aşağı bir ürpertiyle sonuçlandı. Kıvılcımlar tüm sinir uçlarıma etki ediyordu.

 

Tuhaf bir ses çıkardım. Utanıp göz ucuyla krala baktığımda tebessüm ettiğini gördüm.

 

Çok güzel gülümsüyor…

 

Bir anda belimden kavrayıp kendine çekmesiyle şaşkınlıkla ellerimi,şişkin,çelikten yontulmuş gibi görünen göğüslerine koydum, sersem göründüğüme emindim.

 

Dans etmeyi bilmiyor değildim her alfa dans konusunda eğitilirdi. Sadece kendimi eşimin çelikten yontulmuş kollarına ve meziyetlerine bırakmak istiyordum.

 

Onun pistte kaskatı olmasını beklerken, tutkuyla dans ediyordu. Hiç ağırlığım yokmuş gibi beni havaya kaldırıp dönüyordu.

 

Bu harika adam her anlamda ayaklarımı yerden kesiyor.

 

Kollarında küçük kalmak hoşuma gitmişti, tutkusu hoşuma gitmişti. Dokunuşları adeta beni büyülemişti.

 

Evet bahsettikleri eş bağı tartışmasız,bu.

 

Dansımız bitmek üzereyken yaptığı hareket bacaklarımın arasında keskin ama tatlı bir sızıya neden oldu.

 

Tekrar dik bir konuma geldiğimde karnımın hizasında sert, büyük bir şey hissettim.

 

Karnımda büyüklüğünü böyle hissediyorsam peki ya...

 

Bu düşünce bacaklarımın arasındaki sıcaklığın yanaklarıma doğru yayılmasına yol açtı.

 

Bir erkeğe fiziksel olarak böyle arzu duymak utanmama sebep olsada, onun tarafından arzulanmak içimi tutkuyla doldurdu.

 

Utanç içinde gözlerimi kaçırdım.

 

 

POSEDION 4

 

İlk dans bittiğinde,çiftlerde dansa katılmak için piste ilerledi.

 

Thena muhtemelen yerlerimize döneceğimizi düşündü, gitmek için bir teşebbüste bulundu, sinsice dudaklarım kıvrıldı

 

Nereye gittiğini sanıyorsun kadın?

 

Belinden sıkıca kavrayıp göğsüme çektim, yanakları hala kırmızıydı, bana kalsa bu tatlı, masum halini uzun süre izlemek isterdim ama daha önemli bir mevzumuz vardı.Büyülü eşya.

 

“Görünen o ki oldukça yetenekli bir dansçısın Thena” dedim, ona küçük bir tebessüm verdim.

 

“Teşekkür ederim majesteleri, yalnızca profesyonelliğinize ayak uydurmaya çalışıyorum.” diyerek cevap verdi.

 

“Bir kralın bir çok şeyi yapması gerekir ama bir kadınla dans etmek benim için o şeylerden biri değil .” dedim imalı bir şekilde sırıtarak.

 

Beklemeden cevap verdi. “O halde daha önce profesyonelliğinize ayak uyduracak bir dans partneri bulamamış olmalısınız majesteleri.” Dedi sakince

 

Hımm etkilendim, belliki güzel olduğun kadar kıvrak zekalısın ay gözlü.Ama kiminle dans ettiğini bilmiyorsun.

 

Kulağına eğilip, fısıldadım “Daha önce aradığım ama bulamadığım şey bir dans partneri değildi.”

 

Geri çekildiğimde, yutkundu ve dedi ki “Aradığınızı bulduğunuza emin misiniz majesteleri.” gözlerini kaçırıyor,tedirgin görünüyordu.

 

“Kesinlikle” Likanım kurdum ve ben tek bir ağızdan yanıt verdik.

 

O anda gözüme,altın kolyesi ilişti. Giydiği kıyafetinin, taktığı aksesuarlarının arasında uyumsuz olan sadece o gibi gözüküyordu.

 

Sürekli üzerinde taşıması için çok uygundu. Bunun büyü yapmış olduğu eşyası olduğunu düşündüm.

 

Kolyeyi boynundan çıkarmam gerekiyor.

 

Kaçamak şekilde bana baktığını farkettim, muhtemelen ne söyleyeceğini düşünüyordu. Büyüsünü bildiğimi bilmemesi için gözlerimi beni işaretle diye bağıran boynundan çekip, bakışlarına karşılık verdim.

 

Gerginliğini hissedebiliyordum.Tam bir şey söyleyecekti ki sakinleşmesi için ona iyi geldiğini düşündüğüm şeyin konusunu açtım. Sanatının.

 

“İyi bir piyanist olduğunu duydum,Thena. neden sanatını bizimle paylaşmıyorsun?” diye sordum alfa sesimle. Bu bir rica değildi.

 

Önce gözlerini kısıp anlamaya çalıştı ardından şok içinde açtı. Önce bana sonra sahnedeki piyanoya baktı.

 

Tereddüt ederek “Majesteleri, o piyano benim için mi?” Diye sordu.

 

“Sence burada başka piyanist var mı” sinsice sırıttım.

 

“Majesteleri, üzgünüm ama bunun iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum” dedi ne kadar ifadesiz kalmaya çalışsada kalp atışları heyecanlandığını gösteriyordu.

 

Eşimle ilk tanışmamız için farkında olmadan güzel bi jest yapmıştım.

 

“Yani bana karşı mı geliyorsun.” Diye alaycı bir ses tonuyla sordum. Onunla oynamak hoşuma gitmişti. Kral olmam bu oyunun bir parçasıydı.

 

“Elbette hayır, madem merak ediyorsunuz bir parça çalıp söyleyebilirim.” Diye cevap verdi.

 

“O zaman yeteneğini daha fazla bekletmeyelim” dans bitmişti.

 

Kavradığım belinden elimi çekip elini tuttum. Sahneye doğru ilerlerken insanlar bize yol açıyordu, Vardığımızda elini bırakıp gözlerine baktım ve başımla işaret ettim.

 

Derin bi nefes alarak sahneye doğru yürüdü. Herkes sessizleşirken,pür dikkat onun ne yapacağını izliyorlardı.

 

Sahnenin tam karşısındaki masaya yönelip herkesle beraber, ifadesiz yüzümü takınıp ona bakıyordum.

 

Piyano koltuğuna oturmasını beklerken beni şaşırtıp sahnenin ortasında durdu ve konuşmaya başladı.Bu sırada betam yanıma gelip bir viski uzattı.

 

Thena “Bu akşam sizlere bir şarkı söyleyeceğim, henüz eşimi bulamamış olsamda bu şarkıyı ona armağan ediyorum” diyip muzipçe sırıttı.

 

Sen! Nasıl bir oyun oynuyorsun böyle?

 

Elimde tuttuğum viskiyi anında kafama diktim, şarkıyı benim için söyleyecekti. Nadir tattığım heyecan duygusu bedenimi ele geçirmişti.

 

Hemen ardından betam parmaklarını şıklattı ve bir duble daha geldi.

 

Zihin bağıyla gülerek seslendi

“yavaş ol abi sarhoş olup Kraliçeyi zorla işaretlemeni istemeyiz”

 

“Siktir git Elijah, sarhoş olmayacağımı ikimizde biliyoruz” diye homurdandım

 

“İçkiden bahsetmiyorum sevgili kral abiciğim,kraliçemiz seni sarhoş etmek üzere, bu arada büyülü eşyayı buldun mu” diye sordu. Sesi az önceki haylaz çocuğa göre ciddiydi.

 

“Evet buldum, boynundaki kolye. Ne olursa olsun onu bugün çıkaracağım.” dedim betam cevap veremeden Thena piyanoyu çalmaya başladı.

 

İnce zarif parmakları tuşların üzerinde kayarken onu hayranlıkla izledim.

 

Bende parmaklarımı nerelerde iyi kullandığımı onlarla neler yapabileceğimi her gün ve gece defalarca sana göstereceğim kadın.

 

Thena şarkısını söylemeye başladı. Daha önce hiç duymadığım bir şarkıydı. Çok güzeldi hangi ırkın şarkısı olduğunu merak ettim.Şarkıyı o mu yazmıştı? Her sözü çok anlamlıydı.

 

Şarkısı coşkusunu arttırmışken, Thena sık sık hareket etmeye başladı. Muhtemelen bunu çıkışlarda nefesini kontrol etmek için yapıyordu.

 

İleri geri hareket ederken boynundaki kolyenin mikrofona takıldığını gördüm. Thena farketmemiş gibi duruyordu. Tamamen başka bir dünyada sadece şarkısını söylüyordu.

 

Betam ve ben şok içinde hızlıca birbirimize baktık. Kader kesinlikle eş bağımızı ertelemek istemiyordu.

 

Tekrar ona baktığımda Thenanın geri çekilmesiyle kolye koptu ve yere düştü. Tam o anda eşi benzeri olmayan daha önce hiç almadığım harika bi koku aldım.

 

Bu da ne?

 

Gül müydü, yasemin miydi? Belkide bir çiçek bahçesiydi. Huzur verici, tahrik ediciydi.

 

Kurdum ve likanım bir uluyor bir hırlıyordu, onları kontrol etmek hiç bu kadar zor olmamıştı.

 

Elijahsa zihnimde gözlerimin siyah göründüğüyle, sakin olmamla ilgili bir şeyler söylüyordu.

 

Tam o anda ağzımdan kontrolsüzce bir kelime çıktı. Peşin hükümdü. EŞİM.

 

 

ATHENA

Kral piyanoya olan ilgilimi biliyordu. Bir jest yapmıştı reddetmek kabalık olurdu. Bu yüzden kabul ettim. Dürüst olmak gerekirse yaptığı şey beni çok mutlu etti.

 

Sahneye çıktığımda direkt şarkımı söylecektim ki, aklıma bir fikir geldi.

 

Sana bu oyunun iki kişilik olduğunu göstereceğim.

 

Bu şarkıyı onun için söyleyecektim. Hem jestine kendimce teşekkür etmiş olacaktım.

 

Kısa bir konuşma yaptıktan sonra tam karşımdaki masada betasıyla duran Alfa Kral’a bakarak sırıttım.

 

Beklemeden piyanonun başına oturdum.

Hangi şarkıyı söyleyeceğimi çok iyi biliyordum.

 

İnsan diyarında başarılı bir sanatçı olan Adele’in Set Fire to the Rain şarkısını söyleyecektim.

 

Eşe armağan edilecek en güzel şarkılardan biriydi. Duygu yüklüydü ve çok güzel yorumladığım bir şarkıydı.

 

Şarkıyı salondaki kimsenin daha önce duymadığına neredeyse emindim.

 

Çalmaya başladıktan kısa bir süre sonra atmosfere alıştım. Kendimi tamamen şarkıya kaptırdım.

 

Son düzlüğe geldiğimde sözleri kalbimden söker gibi okuyordum. Gerçektende ordan dökülüyordu. Çünkü eşim beni dinliyordu.

 

Son notalarımı çalarken burnuma gelen kokuyla oturduğum yerde kalakaldım. Daha önce aldığım hiçbir kokuya benzemiyordu.

 

Yeni doğmuş bir bebeğin boynundaki koku gibi huzur vericiydi. Aynı zamanda çok erkeksi bi kokuydu, odunsuydu.

 

Bu kokunun eşime ait olduğunu hemen anladım, kurdum sevinçle içimdeki duvarları tırmalıyordu.

 

Ama bu nasıl mümkün olabilir?

 

Elimi boynuma götürdüm ve kolyemin orada olmadığını hissettim.

 

Bu durumdan kurtulmanın yolu kalmamıştı. Yüzleşmek için yavaşça krala doğru döndüm.

 

Ona baktığımda gözlerinin simsiyah olduğunu gördüm. Benimkilerinde farksız olmadığını hissettim.

 

Ağzımdan yalnızca bir kelime döküldü, oda aynı anda kelimeme eşlik etti. EŞİM.

Loading...
0%