Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@deusnaz

Öncelikle hoşgeldin güzelim,

 

Bölüme oy ve Allah ne verdiyse diyerek bol bol yorum yapmayı unutma lütfen

 

 

 

Bir de,

 

Şuraya gelecek nesillerimiz için kendinizi taktim etmeyi unutmayın

 

Keyifli okumalarr :)

 

 

 

*******

 

 

 

Güçlü Kaşarlar Mutlu Yaşarlar grubundan yeni bir mesaj...

 

 

Gizem; KIZLAR TOPLANIN ACİLLLL

18.32

 

Gizem; Valla kafamıza taş yağacakk

18.32

 

Gizem; ALOOOOOOOOĞĞĞĞĞ KİME DİYOM LOWWWWWW

18.33

 

Feride; ney

18.33

 

Merve; Yine foto seçtirecek kesin.

18.35

 

Gizem; Parla nerede la

18.36

 

Parla; Efendim?

18.37

 

Gizem; heh.

18.37

 

Gizem; tamam herkes burada.

18.37

 

Feride; Olay ney lan?

18.38

 

Merve; Bak, bütün fotoğraflarında güzel çıkıyorsun istediğini at tamam mı?

18.39

 

Gizem; Ay biliyorum canımmm

18.39

 

Gizem; Ama konu o değil.

18.39

 

Gizem; İTİRAF SAYFASINA REMZİYE'NİN İTİRAFI GELMİŞ

18.40

 

Gizem; HEM DE KİM ATMIŞ İTİRAFI????

18.40

 

Feride; Okul, okul değil, Esre Erol evlilik programı sanki.

18.41

 

Feride; Okul, okul değil, Esre Erol evlilik prog...

Merve; Niye öyle dedin ki... (Samet'e milyon tane itiraf attım)

18.42

 

Parla; Gerçekten mi?

18.42

 

Gizem; Net kendine attı itirafı.

18.43

 

Parla; yok be.

18.43

 

Feride; Kankası Aleyna atmıştır.

18.43

 

Merve; Niye öyle dedin ki... (Samet'e...

Feride; Sen hariç bacım.

18.43

 

Merve; bekleyin hesaba bakıp geliyom.

18.44

 

Gizem; Valla bacılar

18.44

 

Gizem; Allah bilir orasını ama bu Remziye acaba exini mi kıskandırmaya çalışıyor?

18.45

 

Parla; Hangisini?

18.46

 

Feride; O kadar çok var ki, kız şaşırdı.

18.46

 

Gizem; Şaşırmakta haklı canım. Bende şaşırmıştım şdndşsfnsğfm

18.47

 

Parla; Gizem.

18.47

 

Parla; Bir şey soracağım ama yanlış anlama.

18.47

 

Gizem; He söyle.

18.48

 

Parla; Acaba diyorum, böyle Remziye'nin itirafı ile değil de üç gün sonra ki coğrafya sınıvını mı düşünsen??

18.49

 

Parla; Fatih hocanın dersinden kalacaksın bu gidişle.

18.49

 

Parla; Dönem projesini bile teslim etmedin.

18.50

 

Fadime; Bana sınav deme fenalık geliyo...

18.50

 

Gizem; Parla.

18.50

 

Gizem; Git.

18.51

 

Gizem; Fatih hocama Kayseri Yağlaması yaparım o da beni geçirir.

18.52

 

Gizem; Merve hadi lan nerede kaldın??

18.52

 

Parla; Fadime, bana Coğrafya notlarını atsana ya Didem atamam dedi.

18.53

 

Parla; Notlarını yedik sanki.

18.54

 

Fadime; Dur sınıf grubuna atayım da herkes otlansın.

18.55

 

Parla; Tamam

18.55

 

Gizem; Kadınnnn

18.55

 

Fadime; Gelirim şimdi.

18.56

 

Parla; Merve niye gitti ya.

18.56

 

Gizem; Hacker moduna girdi bekle biraz.

18.58

 

Gizem; sende bokunu çıkartma Merve hadi ya.

18.59

 

Merve; Remziye'ye itiraf atan, dün Yağmur ile gördüğümüz çocukmuş. Zaten çocuğun bakışını Fadime'yle ben yakalamıştık. Çocuk tam şerefsiz. Remziye de malum enişteci çıktı. Çocukla bakışmışlar, çocuk da itiraf atmış ve çocuk iki gün önce atmış aslında itirafı.

19.03

 

Merve; Bizim itiraf admini bugün atmış.

19.04

 

Merve; Samet için attığım itirafları da geç atıyordu zaten. Sevimsiz şey

19.04

 

Parla; Sen bu bilgilere nereden eriştin pardon?

19.06

 

Gizem; Oha, on gün arasam bulamayacağım bilgi lan.

19.06

 

Gizem; Yapıyorsun bu sporu krall

19.07

 

Merve; Ne sandın krall

19.07

 

Parla; Ee bu kadar mı?

19.08

 

Parla; Gidiyorum ben, daha otobüsteyim bir dayı ver. Dik dik bakıyor sinir oldum. Onunla uğraşacağım.

19.09

 

Merve; bi haber daha var. Hazır olunnn

19.10

 

Gizem; Parla dikkatli ol. Bitmedi şu bir ayağı çukurda olan sümükler.

19.11

 

Merve; Remziye'ye itiraf atan, dün Yağmur ile gördüğümüz çocukmuş...

Fadime; BEN DEMİŞTİM

19.13

 

Fadime; Neyse, diğer olay ne?

19.14

 

Gizem; Bismillahirrahmanirrahim

19.15

 

Gizem; Yolla.

19.15

 

Merve; TUĞKAN'A İTİRAF GELMİŞ

19.16

 

Merve; Yeni eriştim bu bilgiye.

19.16

 

Parla; Hangi beyin yoksunu atmış o itirafı???

19.16

 

Parla; sevilecek bir yanı bile yok.

19.17

 

Parla; Pislik bir mahlûkat o.

19.17

 

Fadime; Sana bulaşıyor diye öyle diyorsun. Okulda çocuğu sevenler var.

19.18

 

Merve; Misal sen?????

19.18

 

Gizem; Ay saçmalama Merve.

19.19

 

Gizem; Çocuğun doğru düzgün arkadaşı bile yok.

19.19

 

Merve; Misal sen?????

Fadime; AY YOK BE NE BEN

19.20

 

Parla; Vururum seni Fadime.

19.21

 

Fadime; Evlerden ırak olsun.

19.21

 

Gizem; O değil de, Tuğkan'a uzun zamandır itiraf gelmiyordu. Hayırdır??

19.21

 

Merve; Tuğkan gelen itirafları da sildiriyordu zaten. Çocuk itiraf sayfasında olmak istemiyor.

19.22

 

Gizem; Derin işler dönüyor.

19.22

 

Parla; Size ne kim attıysa attı.

19.22

 

Parla; Kendi gibi özürlü biridir eminim ki.

19.22

 

Gizem; O değil de, Tuğkan'a uzun zaman...

Merve; Hazal'dır yine. Yaranmaya çalışıyordur her zaman ki gibi.

19.22

 

Parla; O kızın kendine saygısı yok.

19.23

 

Parla; Tuğkan, onunla kavga etmekte haklıymış. Kız cidden salak.

19.23

 

Gizem; He şunu bileydin Parla.

19.23

 

Fadime; Tuğkan da kimseye yüz vermiyor. Şu zamana kadar konuştuğu tek kız Aslı'ydı sanırım.

19.24

 

Merve; Yakışıyordu Aslı'yla. Kız nakil aldırmasaydı devam ederdi onların ilişkisi.

19.24

 

Parla; Ben gidiyorum. Siz de kapatın şu konuyu. Tuğkan Demirsoy'un konusu geçmesin şu grupta lütfen.

19.25

 

Gizem; Travma oluştu kızda.

19.25

 

Fadime; Aman, doğruyu söylüyor. Salın şu işleri.

19.26

 

Gizem; tamam

19.26

 

Merve; aynen

19.26

 

Parla; Yarın ki, Edebi eserleri tanıtma ödevini yapın. Son denemeleri de getirin, Ünal hoca çözeceğiz dedi.

19.27

 

Fadime; Yarın deneme var diyorlar 12 ve 11'lere. Tyt denemesiymiş.

19.27

 

Gizem; geçen hafta olmadık mı lan denemeyi?

19.27

 

Fadime; Müdür dedi ya her hafta yapmaya çalışacağız diye. 11. Sınıflara ayrı yayınevinden kitapçık verilecekmiş.

19.28

 

Parla; çok saçma. Sistemi iyice bok ettiler.

19.28

 

Merve; Dimi yaa

19.29

 

Gizem; Neyse ya hallederiz.

19.29

 

Fadime; Hadi gidiyorum ben.

19.30

 

Parla; Bende gidiyorum, şu bir ayağı çukurda ki şerefsizin gözünün önünden kalkayım.

19.32

 

Gizem; Bunları ötenazi ile öldürmek gerekiyor.

19.33

 

Merve; Yok ya, bazıları tatlı oluyor.

19.34

 

Gizem; Merve, git.

19.35

 

Merve; Oks.

19.35

 

Parla; Hadi gittim bende, sonra konuşuruz.

19.36

 

Gizem; İyi bende gideyim bari, Eyüp'e kur yapmam lazımmm

19.36

 

Gizem; Bayyyy

19.37

 

Parla; Sal artık şu çocuğu.

19.37

 

Herkes çevrimdışı

 

 

 

******

 

Şükür ki şu sitenin kapılarını görmüştüm. Dershaneden gelmek bir dert, üstüne yaşlı dedelerle uğraşmak ayrı bir dertti. Stres üstüne stres derken evime kavuştuğum için ayrı bir sevinç curcunası yaşayabilirdim.

 

Ayaklarım ağrımıyor olsaydı belki.

 

Üstüne, sırtımda ki yedi kilo çanta dursun, içinde pişmek üzere olduğum mont da ayrı bir terhane idi benim için.

 

Karanlığın çöktüğü sokakta, yere düşen sokak lambasının bozuk ışığı ile girmiştim siteden içeriye. Hızlı hareket etmek zorundalığı hissederek ağrıyan ayaklarımın ağrısını geri planda tutmak için hızlı davrandım.

 

Yüzüme vuran soğuk hava kötüydü fakat ondan daha da kötüsü vardı ki, o da sitenin bakkalından çıkmakta olan Tuğkan'dı.

 

Yüzünü şeytandan önce gördüğüme emin olabilirdim ve bunun için çok şanssızdım.

 

"Allah kahretmeye," Önüme dönüp daha hızlı ilerlemeye başlarken kafamı önüme eğdim. Belki beni görmez yoluna giderdi. "niye burada lan bu?"

 

Bu en iyi seçenek olurdu çünkü benim başka seçeneğim yoktu.

 

Tuğkanlar'ın sitesi yan taraftı fakat onların sitesinde bakkal olmadığından geliyordu buraya. Genelde görmezdim onu, gördüğümde de susmadan durmazdı çenesi düşük şerefsiz.

 

Kafam önüme düşük bir şekilde yürümeye devam ederken beni görmemiş olmasının verdiği sevinçle gülümsemiş olsam da, o gülümseme yarım kalmıştı.

 

"Şşt, Sarı!"

 

Sakin ol ve yoluna devam et. Zihnime kulak vererek yürümeye devam ederken sırtım da ki yük sanki her geçen saniye daha da artıyordu.

 

Kafamı kaldırıp bizim apartmana kalan yola baktım. Birkaç apartman sonraydı fakat öyle uzak gözüküyordu ki gözüme.

 

"Bizim Sarı, dilsizdi şimdi de sağır olmuş." Sözleri yerimde öylece kalakalmama neden oldu.

 

Hayır, dershaneden gelmem yetmiyormuş gibi bir de mal olan Tuğkan ile uğraşacaktım. Allah'ım, beni neden bu kadar sınıyorsun Ya Rabbim?

 

Derin bir nefes verip ona döndüğümde yüzüne boş boş baktım. Aramızda yaklaşık beş veya altı metre olmalıydı. Benim üstümde ki mont onda yoktu. Üstüne bir kapüsonlu geçirmiş, ellerini de kapüşonlunun ceplerine koymuştu.

 

Ve her zamanki gibi nefret ettiğim o sırıtmasıyla bakıyordu yüzüme. Ne var yani, bok mu var yüzümde?

 

"Ne?" Diye ters ters söylendiğimde sırıtması daha da genişledi. Al işte, ona eğlence, bana işkence çıktı. "Ne dolanıyorsun bizim sitede?"

 

Az önce yorgunluktan yüz kaslarımı bile haraket ettiremezken şimdi ona karşı kaşlarımı çatmıştım.

 

Tuğkan ise omuz silkip etrafına baktı. "Senin köpeğin dolanıyor, ben bir şey diyor muyum?" Sonrasında yüzünü sanki iğrenç bir şey görmüş gibi buruşturdu. "Sitede kuduz salgını başlatacak yakında."

 

Soğuktan kızarmış burnumun ucu ile ağzımdan derin bir nefes verdiğimde havaya buhar olarak karıştı.

 

"Sen kendine bak, benim köpeğim senin gibi başı boş değil. Evi belli." Bu sözlerim yüzünde kısa bir donukluk oluşmasına neden oldu.

 

Benim gibi kaşlarını çatarken, "Evinden çok benim binamın önünde oysa. Bende sokak köpeği sanmıştım." Yüzünde yok olan sırıtması tekrar yüzüne yayıldı.

 

"Bu arada," Dedi alaylı bir şekide. "Montum linki gelir mi?" Kafamı eğip üstümde ki bana resmen çuval gibi olan monta baktım.

 

Annem sağ olsun seneye de giyersin diye aldırmıştı ve şu an okulun pandası seçilmiş durumdaydım.

 

"Siktir git ya." Tekrar önüme dönüp yoluma ilerlemeye başlamışken arkamdan geldiğini işittiğim adım seslerini duydum. "Site yönetimine şikayet ederim seni, git kendi sitene!"

 

"Bende senin köpeğini şikayet ederim." Kafamı ona çevirdiğimde olduğu yerde durdu fakat bana değil de yere eğilmiş etrafa bakıyordu. Mal gibi davranıyordu.

 

Zaten mal.

 

Sırtımda ki çantanın bir kolunu omzumdan çıkarttığımda gevşeyen omzum ile gözlerimi kısa bir an kapatıp açtım. "Tuğkan," Bıtkın ve sıkılmış bir soluk verdim.

 

"Sarı?"

 

Her zaman ki alaylı tonuyla bana seslendiğinde eğildiği yerden kalktı. "Bu aralar insanlığa terfi etmişsin. İnsanların adlarını söyleyebiliyorsun demek, büyük başarı." Beni alkışladığında yüzümü buruşturdum.

 

"Ne kadar boş bir insansın sen ya?" Diye ona karşı nefretimi kusarken o ise kaşlarını kaldırdı.

 

"Boş mu? Doluyum kızım ben!" Ne?

 

Elini kapüşonlusunun cebine atıp bana gofret çıkarttığında bana uzattı. "Bak, boş değilim sana karşı." Çapkın bir şekilde göz kırptığında göz devirmeden edemedim.

 

"Uğraşacak bir ben varım zaten değil mi?"

 

Gofreti hala bana doğru tutarken sakin bir şekilde kafasını salladı. "Sarılar'ı severim. Ondan seni seçtim."

 

"Bende gerizekalı insan sevmiyorum biliyor musun Demirsoy?"

 

Bana uzattığı gofreti tekrar cebine atarken sahte bir şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı. "Ne kadar çok ortak yönümüz var öyle." Sonrasında parmağını sıklatıp beni işaret etti. "Tuttum bunu Sarı."

 

Ona boş boş bakmaya devam ettiğim sırada çantamın sırtıma tekrar büyük bir yük olduğunu hatırladım. "Uğraşamam seninle."

 

"Ben uğraşırım seninle Sarı. Merak etme."

 

Yüzümü buruşturmadan edemedim. "Ne diye çatıyorsun bana? Yorgunum zaten bir de senle mi uğraşacağım?" Babamı şu an görmeyi öyle çok isterdim ki, Tuğkan'dan kurtulma biletim olabilirdi.

 

"Hoşuma gidiyor. Bu arada, Hasan ile ayrılmıştın değil mi?" Yüzüne tip bir bakış attığımda göz devirmemek için kendimi zor tuttum.

 

"Sana ne?"

 

Tekrar apartmana doğru ilerlediğimde bu defa durmaya niyetim yoktu. Tabi arkamda ki Tuğkan'ın da gitmeye niyeti yok gibi gözüküyordu.

 

"Ayrılmadınız mı Sarı? Yani bu seni aldattığını gösterir bence. 11lerden Defne ile gördüm bugün."

 

"Ayrıldığımız için beni ilgilendirmiyor." Diye yüksek olmayacak bir şekilde söylendim.

 

O da aynı benim gibi, "Bazen düşünüyorum da Hasan sana bu zamana kadar nasıl katlanmış?"

 

"Ona sor."

 

"Ben olsam katlanamaz iki güne ayrılırdım senden."

 

"Senin yüzüne bakan var sanki... Gerizekalı."

 

Adımlarım hızlandırdığım da montun içinden artık çıkmak istiyordum. Fermuarını yavaşça açarken kulağıma Tuğkan'ın sesi geldi. Az önce ona söylediğim şeyi duymamışa benziyordu. "Matematiğin iyiymiş! Söyleseydin ders alırdık senden."

 

Böyle bir şey söylediğine göre, net olarak sınav sonucumu öğrenmiş ve onunla dalga geçmeye gelmişti.

 

Sonuçta bizim matematik hocası olan Önder hoca, onların sınıf hocasıydı ve sınav kağıtlarını öğrencilere okuturdu. Tuğkan da oradan öğrenmiş olmalıydı. "Sana ders falan vermezdim." Yalan yok, vermezdim ders ona.

 

"Ayıp değil mi? O kadar 85 almışsın, ders vermezdim diyorsun." Büyük ihtimalle o 85 olayı tamamen yalandan ibaretti. Ben ve matematikden 85 almak? Aynı cümle de bile gülünç oluyordu.

 

Apartmanımızın yanına geldiğimde trabzanlardan tutarak birkaç merdiven basamağı çıkıp ona baktım. O da benim peşimden biraz gelmiş, bana bakıyordu. "Dalganı geç." Yorgun bir sesle söylendiğimde birkaç basamak daha çıktım.

 

Şiddetlenen rüzgarın sesi kulaklarıma gelirken titrek bir nefes verdim. Hemen eve girip uyumak istiyordum.

 

"Bu sefer dalga değil Sarı. Açıkçası beni de şaşırttın, bizim sınıftan bir kız okudu kağıdını, o söyledi." Sözleri inanmak istesem de imkansız olduğunu bildiğim için umursamaz bir şekilde dinledim.

 

Keşke öyle bir şey olsaydı da bu dertlerim bitseydi.

 

"Aynen." Apartmanın şifresini girmeye başlarken çok beklemeyerek o tekrar söylendi arkamdan.

 

"Kıza söyleseydim keşke! 85 değil de 25 yazsaydı kağıdına. İçim rahat ederdi en azından." Şifreyi girip kapıyı açtığımda hızla içeri girdim fakat kapıyı kapatmadan önce ona geri dönüp baktım.

 

Az önce bana da vuran soğuk hava onu titretiyordu. Ellerini ceplerine yerleştirmiş ve büzüşmüştü. Çenesinin titrediğini uzakta olsam da fark edebilmiştim. "Ciddi misin sen?" Tamam, birbirimizden nefret ediyor olabilirdik ama matematikden geçmiş olduğum düşüncesi bir tık ona inanmaya itiyordu beni.

 

Kaşlarını çatıp etrafına şöyle bir baktı. "Ciddi olmasam, bu soğukta bu kadar bekler miyim sence, Sarı?" Gözleri tekrar bende durduğunda sanki bazı şeylerin farkına vermiş gibi. "Ben niye kendimi sana kanıtlamaya çalışıyorum lan?"

 

Bana ters bir bakış attı. "Ne? Ben mi dedim bekle diye?" Benim dediğim şeyle yerinde doğrulup ellerini ceplerinden çıkarttı. Sanki üşümüyormuş gibi kafasında ki kapüşonu çıkarttı.

 

"Senin yüzünden hasta olursam," Bana parmağını tehdit eder bir tonda salladığında kaşlarımı daha da çattım. "çekeceğin ver benden Sarı!"

 

"Defol git! Sanki ben dedim bekle beni diye! Gerizekalı!" Cam kapıyı yüzüne kapattığımda arkamı dönüp ilerliyordum ki sonra durup tekrar ona döndüm.

 

Dudaklarını oynatarak bana bir şey söyledi fakat anlayamadım.

 

Sonrasında tip tip bakıp arkasını dönüp ilerlemeye başladı. "Allah'ın beyinsizi." Önüme dönüp merdivenlere giderek zar zor atabildiğim adımlar ile merdivenleri çıktım.

 

******

 

"Bu otistik şaka mı?" Gizem'in şaşkın sesi ile havluyla kurulamaya çalıştığım saçlarımı bırakıp telefonda ki görüntüsüne döndüm.

 

Olaylar, iki saat kadar önce olmuştu. Eve gelir gelmez yatağa kendimi atmış, sonrasında banyo yapmıştım. Şimdiyse olayları Gizem'e anlatma zamanı olduğu için görüntülü konuşma başlatmıştık.

 

Telefonun ekranında ki Gizem, saçlarını düzleştirmeye çalışıyordu. "Sorma ya! Akşam akşam çattı bana." Saçlarımı diğer tarafıma alıp kurulamaya çalıştım. "Neymiş? Matematik sınavından 85 almışım. Bende bunu yedim!" Sinirlerim iyice gerilmiş bir şekilde sert bir nefes verdim.

 

Gizem ise benim aksine oldukça komik bir olayı dinliyormuş gibi güldü. "Bunun kafasında sorun var sanırım.. Ama, acaba doğruyu mu söyledi?" Sesinde ki merak ile göz devirmeden edemedim.

 

İçeri odadan gelen bağrış ve çığlık seslerini göz ardı etmeye çalıştım. "Doğru mu? Kanka, sadece beş soru yaptım diyorum. Önder hoca fazladan puan veriyor diye notumu 85 yapmaz asla!" Ona inanamaz bir ifade ile baktım. İşin rengi değişiyordu artık.

 

"Ayy!" Gizem saçını düzleştirirken yaptığı eli ile ani çığlık atmış ve bu benim yüzümün buruşmasına neden olmuştu. "Allah kahretmeye ya!" Parmağını dudağına götürüp emdikten sonra içli bir nefes verdi. "Belki cevapları değiştirmişlerdir?"

 

Bu olasılığı asla olmayan bir ihtimaldi.

 

Tuğkan'ın sınıfı tamamen okulun gözde sınıfıydı ve asla not değişikliği gibi bir riske girmezkerdi.

 

"Burada bahsettiğimiz sınıf 12/D mi?" Yüzüme inanmaz bir ifade yerleştirdiğim de o da fark etmiş gibiydi. "Okulun sözde gözde olan sınıfı?"

 

Benim gibi Gizem de yüzünü buruşturdu. "Doğru. Aman, boş ver ya! Sanki Önder'in notuna mı kaldın? Daha önümüzde ikinci dönem var. Halledersin." Gizem'in kanına işlenmiş olan boşvermişlik ile milyon kere karşılaşmıştım fakat o boşvermişlik hiçbir zaman benim kanıma işlenmemişti.

 

Boş vermezdim. Yani, ben versem bile annem ve babam asla boşvermezdi. Eh, haliyle bende vermezdim. "Aynen." Diye kısa bir yanıt sundum ona karşı.

 

İçeriden gelen ve ardı arkası kesilmemekte olan çığlıklar ile kapıya doğru seslendim "Ateş! Güneş! Susun artık!" Tabi ani bir kapı açılmasıyla neye uğradığımı şaşırmış bir şekilde kapıda ki nefes nefes kalmış olan Ateş'e baktım.

 

"Abla, Güneş senin gece yatmadan önce sürdüğün kremi kullandı!" Sonrasında ise Ateş'e ait bir çığlık ve kapıyı kapatıp koşması ile gözden tekrar kayboldu.

 

"Senin bu kardeşlere ayar vermen lazım." Telefondan gelen sesle sessiz kalarak önüme geri döndüm. Saçlarımı kurulamaya devam ederken o da düzleştirmeyi sürdürüyordu.

 

"Sınavlar iyi zamana denk gelmedi." Yanıma koyduğum saç kremini elime sıkarken o da tekrar yanan eli ile sızlandı.

 

Sinirle elinde ki düzleştiriciyi masaya bırakan Gizem ile göz göze geldiğimizde bir tarafının oldukça düz olduğunu fakat diğer tarafta ki saçının oldukça karman çorman olduğunu gördüm. "Hepsinin Allah belasını versin! Ne sınavmış arkadaş?" Sinirle sözleri dizmeye devam ederken elimde ki kremi saçlarıma sürmeye başladım. "Bazen okulu bırakma perileri geliyor bana."

 

Sırıtmadan edemedim. "Annen de bu perileri öldürüyor değil mi?"

 

Az evvel ki ben gibi yüzünü buruşturdu. "Sütümü helal etmem deyip duruyor." Sıkıntılı bir nefes verdi.

 

Saçlarıma iyice kremi yedirirken kapım yavaşça açıldı. Kafamı kapıya çevirdiğimde içeri giren Bal ile şükür eder gibi güldüm. "Neredesin sen?" Yanıma koşarak gelip kucağıma atladığında kapıyı açmış olan anneme baktım.

 

Bize gülümseyerek bakıyordu. "Akif abi almış içeri. Dışarıda kalmış yine." Elime değen soğukluk ile gözlerim endişeyle ona döndü.

 

"Annem? Oğluşum sen niye soğukta kaldın?" Tüylerine basıtırdığımda ileri geri salladım. Gizem gülümseyerek izliyordu bizi. "Evden çıkmak yok artık. Kal evinde."

 

Annem son kez bize bakıp sonrasında kapıyı kapatıp odadan çıktığında Bal, kucağıma kurularak yattığında birkaç kez hırladı.

 

"Senin bu oğluş da dışarıda sürtüp geziyor anca." Kınar gibi konuştuğu esnada ona karşı havladı Bal. "Sakin, bir şey demedim... Sevdalısına koştu kesin."

 

Alayla göz devirdim. "Yok ki."

 

O da benim gibi alaya karışık bir şekilde güldükten sonra onun tarafından gelen sesle telefondan uzaklaşıp gerisine döndü. Annesi Halime hanıma ait sesi duysam dahi ne dediğini anlayamadım. Fakat Gizem anlamış gibi yanıtı gecikmedi.

 

"Tamam anne!" Yerinden kalkarken telefonu bıraktığı yerden alıp bana döndü. "Şu bulaşıkları yapmaya gidiyorum. Sonra konuşuruz." Odasının lambasını kapatıp koridorda ilerlerken başımla onu onayladım.

 

"Tamam tamam, git sen. Hadi görüşürüz." Son kez bana karşılık verip telefonu kapattığında gözlerim tekrar Bal'a döndü. "O gerizkalının sitesine mi gittin yine?"

 

O ise rahat yeri bulmuş gibi kuyruğunu bir o yana bir bu yana sallayıp durdu. "Sen de hep uyuyorsun ha." Ters bir bakış atıp onu daha da kucağımdan indirdim. O sızlamıp hırıltılı nefesler yükselirken derin bir nefes verip yerimden kalktım. "Ellerimi yıkayıp geleyim, fotoğraf çekineceğiz." Beni dinlemeden kafasını yere koyup gözlerini kapattığında odadan çıkıp salonu savaş alanına çevirmekte olan ikizlere baktım.

 

"Yaa anneee!" Güneş'in şiddetli çığlığı ile yüzümü buruştururken Ateş hızla ağzını kapattı.

 

Bana korkuyla bakarken onlara tepki vermediğimi görerek sinirle Güneş'e dönüp elini ağzından çekti. "Mızıkçılık yapma! Oynuyoruz şurada." Ters bir bakış attı ona fakat Güneş karşışık olarak dil çıkarttı.

 

"Böyle oyun mu olur? Her yeri dağıtmışsınız. Baba gelirse döver sizi benden demesi." Sakin sesime uyan adımlarımı lavaboya yönelttiğimde yatak odasından çıkan annemle göz göze geldik. "Çocukların salonun altını üstüne getirmiş." Bıkmış bir eda ile söylenirken lavaboya geçip ellerimi yıkadıktan sonra tekrar çıktım.

 

Annem salonda Ateş ve Güneş'e tehditler yağdırırken aralarından sıvışarak odaya girip yatağıma tırmanarak yastığımın üstüne kurulmuş olan Bal'ın yanına vardım. Yerde ki telefonu alıp hemen yanına kurulup tebessümle onu kendime çektim.

 

O pek beni takmadı ama yine de umursamayarak birkaç fotoğraf çektim. Üstten düşen grup bildirimleri ve atılan postları görmezden gelmeye çalıştım. "Ya gözlerini açsanaa!" Bal'a eğilip baktığımda gözlerinin hala kapalı olduğunu görerek göz devirip yatağa geri bıraktım.

 

Çektiğim birkaç fotoğrafa bakarken en sonunda gözünün açık olduğu bir fotoğrafı yakalamış olmanın verdiği zevk ve mutluluk ile İnstagram'a giriş yaptım.

 

Hesaba girdiğim gibi önüme düşen bildirim ve ana ekramının tamamını kaplayan okulun itiraf sayfasına ait hesapla göz göze gelsem de umursamadan hikayeye girip fotoğrafı koyarak altına not düştüm.

 

Oğluşum sonunda evin yolunu bulmuş.

 

Hikayeyi paylaştıktan sonra biraz hesapta gezinip yatağın yanında ki komodine telefonu bırakarak yorganın içine girdim.

 

"Güneş!" Birkaç defa daha seslenişin ardından kapıyı açan Ateş'le yüz yüze geldik.

 

"Ne?" Kaşlarını çatmış bana somurtarak bakıyordu.

 

"Güneş'i çağırmıştım ama neyse sen olsa da bir şey değişmez. İkizsiniz zaten.. Şu lambayı kapatsana." Ona masum bakışlar atarken o bana boş boş bakmaya devam etti.

 

Omuz silktiğinde kapıyı kapatmak üzereydi. "Senin elin, ayağın yok mu abla?"

 

Yorganın içine biraz daha girerek kaşlarımı çattım. "Niye, ben sizin istediğiniz şeyleri yapıyorum? Sizin eliniz, ayağınız yok mu?"

 

"Sen ablasın?" Diye bana çok bilmiş bir bakış attı. "Yap bir zahmet." Velete bak. Büyümüş de küçülmüş.

 

Yorganı biraz geriye iterek dirseklerim üzerine yükseldim. "Çenen çok düşmüş senin. Bir daha benim yanıma," Sesimi onun gibi incelttim. " 'Ağbla bana roblox kutusu açsena' diye gelme... Bok açarım!"

 

Ateş'in arkasından bir anda Güneş geldiğinde bir bana bir Ateş'e baktı. "Noldu?" Diye Ateş'in omzunu sarstığında Ateş bana sinirli bakışlar attı. Bakışlarını yesinler küçük enişte.

 

"Kapat ablamın lambasını." Bana trip attığından Güneş'e söylediği şeyle, kız hemen denileni yaptı. İşte, bir kızlar kadar olamıyorlar.

 

Güneş bana sorgulayan bakışlar attı. "Noldu?" Dedi meraklı meraklı, sarı saçlarını arkaya atarken.

 

Ona tebessüm edip öpücük yolladım. "Yok bir şey, ikizin salak olmuş biraz."

 

"Anne, ablam bana ağzına sıçarım diyooo!" Ateş'in sesiyle gözlerim irice açıldığında, "Şimdi de salak dedi!" Diye hırsla söylendi.

 

Güneş neye uğradığını şaşırmış gibiydi. Aynı ben. "Bak çocuk! Yalan söyleyip durma koyarım şimdi bir tane!" Diye içeri söylendiğimde annemin onu azarladığını duydum. "Düzenbaz! Aynı amcana çekmişsin." Arkasından söylenirken Güneş bana tebessüm edip el salladı.

 

"İyi geceler abla."

 

Aynı şekilde ona el sallayıp öpücük attığımda güldüm. "İyi geceler ablam."

 

Kapıyı kapattığında yatağıma biraz daha hirip yorganı boynuma kadar çekerek Bal'a baktım. Halinden memnun gibiydi.

 

Yavaş yavaş kapanın gözlerimle birlikte Bal'a sarıldım.

 

Bir süre sonra, ne olduğunu anlamayarak gözlerimi, kulaklarıma dolan telefonun sesiyle açtığımda kaşlarımı çatarak ellerimle kulaklarımı kapattım. Tamam, sabah olmuş gibi görünmüyordu.

 

Bal hırıltıyla uyandığında gözlerimi zorlukla açtım. İçeri dolan ay ışığı ile yerimde doğrulup, beni uykumdan uyandıran telefonu elime aldım. Saat sabahın dördüydü ve bu saatte arayan tek kişi Gizem olabilirdi. Zaten oydu.

 

Sıkıntıyla kafamı tekrar yastığa koyup gözlerimi kapatarak aramayı açıp kulağıma götürdüm. "Gece saat dört..." Uyulu olup da geriden gelen sesimle Gizem hiç umursamadan olaya giriş yaptı.

 

"Tuğkan, senin hikayene göndermeli hikaye atmış!" Sesi kulak zarımı patlatmak üzereyken telefonu biraz kulağımdan uzaklaştırdım fakat az evvel söylediklerini tam algılayamamıştım. "Herkes sizi konuşuyor lan! İtirafa düştün!"

 

Sözleri zihnimde yankılanırken kaşlarımı çatarak açtım gözlerimi. Tam olarak açtım diyemezdim aslında bir gözüm açık diğer gözüm ise kapalı bir şekilde telefona bakıyordum.

 

"Ne?" Dedim hala algılayamamışlığın verdiği sersemlikle. "Ne itirafı?" Kuruyan ağzımla öksürdüğümde Gizem oldukça heyecanlı gibiydi.

 

"MİLYON KERE ARADIM SENİ!" Diye tekrar kulaklarımı sağır edecek gibi seslendi. Telefonun sesini en düşük ayara getirdiğimde elimle yüzümü sıvazladım. "Tuğkan diyorum! Tuğkan Demirsoy! Hikayene karşı hikaye atmış!"

 

Tuğkan?

 

Demirsoy olan?

 

Duyduğumu algılamamı sağlayan nöronlarım bir anda işleri başına gelmiş gibi zihnimle sürekli aynı şey yankılandığında gözlerim irice aralandı.

 

"Ne?!" Yatağımdan hızla doğrulduğumda Bal'ın huzursuzlukla yataktan kalkıp kucağımdan sekerek yere inmesi ile fark etmiştim kalbimin nasıl attığını.

 

Gizem ise olayları anlatmayı sürdürdü. "Allah seni kahretmeye Parla! Tavuk gibi yattın erkenden, bütün okul sizi konuşuyor! Koş bak çabuk, seni etiketlemiş hikayesine!" Sözler zihnimde dolanmaya devam ederken parmaklarım nereye basacağını şaşırmış gibi farklı yerlere değiyor ve hemen oradan geri çıkıyordum.

 

"Nasıl olmuş? Ne olmuş lan?" Şaşkınlıkla elimi dudaklarım üzerine kapatırken en son attığım hikayeye baktım en önce. Bal ve benim fotoğrafımdı. Alında ise, Oğluşum sonunda evin yolunu bulmuş. yazıyordu.

 

Sonrasında hikayeye bakanlara baktım.

 

93 kişi.

 

En başta ise o vardı.

 

Tuğkan Demirsoy.

 

"İtirafa düştün iki kere! Bizim sınıf grubu seni konuşuyor. 300 küsür mesaj birikti. Selen, Fadime, Merve herkes yazmış! Bana yazdılar artık Parla neden cevap vermiyor diye!"

 

Ben ise hala olayları anlamaya çalışarak İnstagram da ki gelen kutuma baktığımda gördüğüm sayı ile gözlerim yerinden çıkacak gibiydi. Tanıdığım, tanımadığım herkes yazmıştı.

 

14 mesaj bildirimi...

 

5 mesaj isteği...

 

İlk başta karşıma çıkan mesaj Gizem'den gelmişti. +99 mesaj ile karşılaşında şok geçirmiş gibiydim. Tek o da değil herkes yazmıştı.

 

"Parla! Orada mısın lan? Bizim grup seni bekliyor!" Sesinde ki heyecan ve gerilimi sezsem de ses etmeden bildirimlere baktım ve gördüm.

 

Gerçekten görmüştüm.

 

Tuğkan Demirsoy bir hikayesinde senden bahsetti...

 

Nefesimi tuttuğumda ondan gelen bildirime tıklayarak onun hikayesini görüntülediğim de karşımda o ve omzuna koyduğu bir kediyi gördüm. Kedi açık renkte beyaz gibiydi.

 

Alında ise şöyle bir not vardı;

 

Oğluşuna sahip çık, benim kızımın peşinde dolanıyor. @ parlaa_yildizlii

 

Dudaklarım şaşkınlıkla aralanmışken hikayeden çıkıldığında gelen kutusuna tekrar baktım.

 

Çok, çok, çok fazla mesaj vardı ve bunun kadarını Whatsapp'dan da görmeyi planlıyordum.

 

Oradan çıkıp tekrar bildirimlerden beni bir gönderiye etiketleyen 21 kişi ile bakışırken gönderiye tıkladım.

 

Bizim okulun itiraf sayfasına ait bir gönderiydi ve şöyle diyordu;

 

Admin

 

Selam.

 

12/F'den Parla ve 12/D'den Tuğkan sevgili mi? Veya flört falanlar mı, göndermeli hikaye atmışlar.

 

Sorsana bir

 

Gizli olsun.

 

Soralım canım.

 

184 beğeni 43 yorum

 

Diğer bir gönderiye geçtim. O da şöyle diyordu;

 

Admin acilll bakkk

 

12ler'den Parla ve Tuğkan karşılıklı hikaye atmışlar.

 

Gerçi Tuğkan atmış karşılığı daa

 

Bilmek isteriz yani, yeni yengemiz mi olacak acabaa sorsana bi

 

Gizli olsun

 

Soralım canım.

 

479 beğeni 27 yorum

 

Allah'ım...

 

"Parla! Kızım uyudun mu, bayıldın mı, ses ver!" Gizem'in hem endişe hem de merak dolu sesi ile sertçe yutkundum.

 

Tuğkan, hem benim başımı, hem kendi başını yakmıştı. Fakat zararlı çıkan ben olacağım gibi duruyordu.

 

"Gizem..." Sesim oldukça kısık çıktığından duyup duymadığını bilmiyordum. "Allah benim belamı mı verdi?"

 

 

 

 

 

 

Tuğkan'ım da Tuğkan'ımmm

 

Parla, Allah belamı mı verdi diyor da, pardon?????

 

Allah belanı değil rızkını verdi Parlacım ;)

 

Bölüm sonları, bölüm içinde geçen gönderi ve İnstagram hikayelerinin görünüşünü koymayı planlıyorum.

 

Oy ve Allah ne verdiyse yazmayı unutmayın güzellerimmm

 

Bölüm aralıkları belli değil, okul başlıyor zaten ama her haftasonu atmayı düşünüyorum.

 

Haftaya görüşürüzz

 

 

Loading...
0%