
Bölüm IX: Çözülmemiş Bağlantılar
Ertesi sabah, okula gitmek için erkenden uyandı. Gözleri, karanlık sabah ışığında kendini zorla açtı. Günler geçtikçe, zamanın ne kadar hızlı aktığını fark etmeye başlamıştı. Ancak, bu hız, onun içindeki durağanlıktan çok daha uzaktı. Okula gitti, ama içindeki boşluk o kadar büyüktü ki, adımlarını atarken bile sanki bir yığın ağırlık taşıyormuş gibi hissediyordu.
“İnsanlar neden zamanın hızla geçmesine izin verir?” diye düşündü. “Hayatları bu kadar hızlı bir şekilde kayıp gitmeli mi? Gerçekten yaşamak ne anlama geliyor?”
Okulda, dersler yine başlayacakken, Umut’a her şey gereksiz gibi geliyordu. Öğrenciler derslere katılıyor, öğretmenler konuları anlatıyordu. Ama Umut’un içi boştu. Herhangi bir şeyin bir anlamı yoktu.
Bir süre sonra, akşamüstü kantinde birisi ona yaklaşarak, “Umut, seninle konuşmak istiyorum,” dedi. Sesini duyan Umut, başını çevirdi. Burak’tı.
“Burak, ne oldu?” diye sordu.
Burak, bir süre sessiz kaldı. Sonra, gözlerini Umut’a sabitleyerek, “Son zamanlarda seni pek göremiyorum,” dedi. “Bir şeyler yanlış gibi.”
Umut, Burak’a bakarak bir an duraksadı. “Belki de… Belki de bir şeylerin yanlış olması gerektiğini hissediyorum. İnsanlar bazen yanlış olmak zorunda kalır mı?”
Burak, bu sözlere şaşırmıştı, ama yine de cevap veremedi. Umut, bir adım geriye çekildi. “Gerçekten kaybolduğumu hissediyorum,” dedi. “Ve bazen, kaybolmuş olmanın rahatlatıcı bir tarafı olabilir mi?”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |