@devranemirdevran
|
Bir zamanlar hayallerinin peşinden koşan, her sabah yeniliklerle uyanan, her bulduğu fırsatta dünyayı değiştireceğine inanan bir insan vardı. Ama o kişi şimdi bir gölgeye dönüşmüştü. Tüm umutlarını, hayallerini ve en önemlisi sevgisini kaybetmişti. Geriye kalan sadece kırık dökük bir geçmiş, silinmeye yüz tutmuş anılar ve yavaşça kaybolan bir insan vardı. Kendi kendini tüketiyor, her gün biraz daha yok oluyordu.
Ama bir şey vardı. İçinde bir kıvılcım, bir enerji hala yanıyordu. Karanlık, daha da derinleşmişti ama bir yerlerde, en derin noktasında bir direniş vardı. Sadece biraz daha iteklenmesi gerekiyordu. Hayatta kalma içgüdüsü, o kadar uzun zamandır susmuştu ki, ona yeniden uyanmak için bir fırsat verilmişti.
Bir adım attı. Başlangıçta titreyen, korkan bir adım. Ama o adım, içindeki sessiz çığlığı duymasını sağladı. Geriye dönüp bakmadı. Her şeyin kaybolduğunu düşündüğü anlarda, aslında hiç kaybolmadığını fark etti. Kaybolan, sadece bir parçasıydı. Bir zamanlar birbirini tamamlayan iki zihin, şimdi birinden geriye kalan tek şeydi. Ve geriye kalan, bu kaybolan parçayı yeniden bulma isteğiydi.
Zihninde, sevdiğinin gidişi, her geçen an daha da can yakıcı bir hal alıyordu. O kadar derin bir yara açmıştı ki, her bir hatıra, her bir söz, ona bıçak gibi batıyordu. Ama bir yandan da, bu acı, onu daha fazla itiyordu. İçindeki boşluk, daha da derinleşmişti ama aynı zamanda o boşluk, ona bir çıkış yolu gösteriyordu.
Bir zamanlar sevdiğiyle inşa ettikleri projeler, onu hatırlatan her bir dişli, her bir bağlantı parçası, bir zamanlar paylaşılmış umutlarla doluydu. Ama şimdi o parçalar, eski yaraların izlerini taşıyordu. Her bir şey, her şey ona acıyı hatırlatıyordu. Ama bu acı, yeni bir başlangıcın habercisi olabilirdi. Yıkılmak, aynı zamanda yeniden inşa edilmekti. Bu boşluk, ona başka bir dünya kurma fırsatı sunuyordu.
Zihninde, sevdiğinin yüzü bir an için belirdi. Ve bir an, eski projeleri yeniden gözden geçirdi. İçinde bir kıvılcım yandı. O eski mekanik ruhu, eski zamanlarda olduğu gibi, yine iş başındaydı. Yeniden düşünmeye başladı. Gözleri daha keskin, daha netti. Bir zamanlar kaybolduğunu düşündüğü şeyler, şimdi yeniden bir araya gelmeye başlıyordu. Sevdiğiyle birlikte yapmayı hayal ettikleri projeler, onunla birlikte inşa ettikleri her şey, şimdi ona bir anlam ifade ediyordu.
Zihninde, eski hayalleriyle yeniden bağ kurdu. O eski insan, o eski mühendis, hala içindeydi. Ama bu sefer, kaybolan her şeyi geri almak için bir yol arıyordu. O kaybolan parça, sevdiğinin yokluğu, onu bir noktada yıkmıştı. Ama şimdi, bu kaybolan her şeyin, yeniden var olabileceğini düşündü. Yıkılmak, yeniden yapılmak demekti. Belki de, sevdiği gitmiş olsa da, bu dünyayı yeniden inşa edebilecekti.
Zihninde bir plan oluşturdu. Bunu tek başına yapabilecekti. Kimseye ihtiyacı yoktu. Artık yalnızdı, ama bu yalnızlık, ona bir güç veriyordu. Bir zamanlar yalnızca birlikte inşa ettikleri projeleri hayal ederken, şimdi tek başına inşa etmeyi hayal ediyordu. Belki de bu, onun hayatta kalma yoluydu. Kimse onu sevmese de, kimse onu anlamasa da, yeniden var olabilirdi.
Ve işte, o an geldi. O eski insan, o eski mühendis, yeniden doğuyordu. |
0% |