@devranemirdevran
|
Bir zamanlar dünyayı değiştirmeye çalışan, her sorunun cevabını arayan, her yolun sonunu görmek isteyen bir insan vardı. Ama şimdi, o insan yalnızca bir gölgeydi, kaybolmuş, silinmiş ve terkedilmişti. Fakat derinlerde, çok derinlerde bir şey vardı: bir kıvılcım, bir umut, bir inanç. Bu inanç, onu yeniden hareket etmeye zorladı. İçindeki boşluğu dolduracak bir şeyler aradı. Çaresizlik, ona çözüm üretmek için bir itki sağladı.
Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Gözlerinin önünde sevdiğinin silueti belirdi, ama bu kez acı vermedi. Sadece bir hatıra, bir anıydı. O anı, sevdiğinin hatıralarını bir daha acı çekmeden kabul etmek istiyordu. Çünkü sevdiği her zaman içinde olacaktı; kaybolmuş olsalar da, birlikte paylaşılan anılar, birlikte inşa edilen projeler bir zamanlar bir gerçekti ve gerçek asla silinemezdi.
Yavaşça kalktı. Uzun zaman sonra ilk kez bedenini hareket ettiriyordu. Her adımda, her hareketinde, bir şeyler tekrar yerli yerine oturuyordu. İcadını gözlerinin önünde canlandırmaya başladı. Mekanik bir dünya, dişliler, vidalar, her şey yerli yerindeydi. Ama bu sefer, o eski projeleri değil, daha farklı bir şey yapmalıydı. Yıkılmış bir insanın yeniden doğuşu, sadece makineleri onarmaktan ibaret değildi. İnsan ruhunu onarmak, yeniden yaşama tutunmak gerekiyordu.
Bir zamanlar mekanik aletlerle uğraşırken, hep bir şey eksik gibi hissetmişti. Belki de o eksik şey, sevdiği ve birlikte paylaştıklarıydı. Ama şimdi, o eksik şeyi, sevdiğinden başka bir yerde bulmalıydı. Bu, içindeki boşluğu dolduracak bir şey olmalıydı. Zihninde bir fikir belirdi. O eski mühendis, yeniden işbaşındaydı. O kadar zaman geçmişti ki, eski çalışma masası bile ona yabancı geliyordu. Ama bu defa, eski projeleri değil, yeniden doğuşu için bir şeyler yaratmak gerekiyordu. Kendini, yeniden inşa edebilmesi için bir şeyler yapmalıydı.
Elini masa üzerine koydu. Soğuk metal, yıllardır kullanılmayan araçlar, hepsi ona bir davet gibiydi. Bu aletler, sadece bir zamanlar mekanik düzenin parçasıydı, şimdi bir insanın yenilenmesinin aracı olabilirdi. İlk adımlarını attı. Bir zamanlar titrediği, elleri kasılan mekanik bir dünyayı yeniden kurmaya başladı. Ama bu defa, sadece dişliler değil, insan ruhunun onarılması gerekiyordu.
İlk parça, dişli mekanizmasının yavaşça çalışmaya başlamasıydı. O eski insan, içindeki karanlıkla savaşarak, karanlığın her köşesini aydınlatıyordu. Şimdi daha farklıydı. Bu proje, daha önce yaptığı hiçbir şey gibi değildi. Yıkık bir insanın, hayata tutunmak için yaptığı bir proje olacaktı. Ve bu proje, tüm karanlığına rağmen, onu tekrar yaşama bağlayacaktı.
Gözlerini kapatıp sevdiğini düşündü. Onun yokluğu acı verse de, bu acıyı kabullenmek gerekiyordu. Bunu yapmak, sadece insanı daha güçlü kılmakla kalmaz, aynı zamanda hayatı yeniden keşfetme fırsatı sunar. Zihninde, eski projelerinin her bir detayı yerine oturuyor, fakat bu sefer daha büyük bir şey inşa ediyordu: kendisi. İçindeki boşluğu, acıyı, yalnızlığı yeniden anlamlandırarak dolduruyordu. Yeniden doğuyordu. |
0% |