@diamonalia
|
İlacı ağzıma atıp, elimdeki suyu içtim. Bu, 7 saat içinde aldığım 4. baş ağrısı ilacıydı ve ilaçlar işe yaramasa bile almaya devam ediyordum. Gözüm, sürekli yanıp sönen telefonun mavi ışığına takıldı. Elimi uzatıp telefonu açtım*32 arama 53 mesaj* Arayanlara baktığımda Merve, Harun ve Melisa'nın beni aradığını gördüm. Ah, şimdi hepsine tek tek geri dönmem gerekiyordu. Bir gün boyunca herkesten uzak durmak istemiştim. WhatsApp'a girip gelen mesajları okudum; genelde 'Tolga seni merak ediyor', 'Tolga seni bulamıyor', 'Kızım, neredesin?', 'İyi misin?' gibi mesajlarla doluydu." Merve, Harun ve Melisa'nın olduğu bir grup açtım ve beni rahat bırakmaları için şu mesajı yazdım: '' Sizden 1-2 gün beni rahatsız etmemeniz konusunda uyardım. Daha 1 gün olmasına rağmen telefonum sizin bildirimleriniz yüzünden neredeyse donacak, lütfen ben dönene kadar beni merak etmeyiniz.Tolga konusuna gelince, onu hâlâ affetmedim.' Bunları yazıp gruptan çıktım ve telefonu tamamen kapattım. Yüzmek için bikinimi giyip, üzerine normal bir elbise geçirerek odanın kartını alıp çıktım. Şu an sadece yüzerek hem başımın ağrısının geçmesini hem de yaşadığım olaylardan uzaklaşmayı istiyordum." Otelin kapalı yüzme havuzuna girmeden önce, önümden geçen görevliye kapalı havuza getirmesi için portakal suyu söyledim ve havuz alanına gittim. Havuzda, göz ucuyla etraftaki insanları inceledim. Elbisemi çıkarıp kendimi havuza bıraktım. Havuzda kendimi huzurlu hissediyordum, bedenimi tamamen havuza sokup, yüzmeye başladım. ( 5dk sonra ) Yasemin hanımefendi portakal suyunuz geldi- Görevli Kafamı sudan çıkarıp, görevliye döndüm Portakal suyunu, yeşil elbisenin olduğu şezlongun yanına bırakabilirsin. Görevli portakal suyumu bırakıp gitmişti. Ben de bir 25-30 dakika yüzdükten sonra havuzdan çıktım. Portakal suyumu alıp şezlonga oturdum ve yudumlamaya başladım. Bir yandan portakal suyumu içiyor, bir yandan da yüzen insanlara bakarak geçmişe dalıyordum. Havuzun sakin suyu, beni dinginleştirirken, anılarımda kaybolmama neden oluyordu. Bu huzurlu anın tadını çıkarırken, hayatta ne çok şeyin değiştiğini düşündüm. Yavaş yavaş uykum gelmeye başlamıştı. Herhalde bir 1-2 saat şezlongda uyumak sıkıntı olmazdı. Gözlerimi kapatıp uykuya daldım Bir süre sonra rüya görmeye başladım. Rüyamda Tolga'yı karanlık bir ormanda gördüm. Her yer sisle kaplıydı, ağaçlar gökyüzüne doğru uzanıyor, ama bir türlü sonlarını göremiyordum. Tolga sırtı bana dönük, hareketsiz duruyordu. "Tolga?" diye seslendim, ama o kıpırdamadı. Yanına yaklaştım, elimi omzuna koydum, ama dokunduğumda teni soğuktu, cansız gibiydi. Tolga aniden yüzünü bana çevirdi; gözleri siyah, içlerinde derin bir boşluk vardı. "Yasmin," dedi, sesi yankı gibi uzaklardan geliyordu. Geri çekildim, ama ayaklarım toprağa saplanmış gibiydi, kaçamıyordum. Tolga'nın yüzü yavaşça değişti, çürümeye başladı. Derisi çatladı, dudaklarından siyah duman yükseldi. "Yardım et!" diye fısıldadı, ama sesinde bir tehdit vardı. Elimi uzatıp ona yardım etmek istedim, ama onunla birlikte karanlığa sürüklendiğimi fark ettim. O an, geri getirdiğim şeyin Tolga olmadığını, anladım. Bir anda çığlık atarak uyandım. Kalbim göğsümden fırlayacak gibi atıyor, nefesim kesilmişti. Hala o karanlık ormanın havasını hissediyordum. Omuzumda bir el hissettiğim anda yerimden fırladım. Üzgünüm, sanırım kabus gördünüz, dedi tanımadığım bir adam. Elindeki suyu uzattı. Su şişesini alıp yavaşça içmeye başladım. Yaşadığım rüya o kadar gerçekçiydi ki, şu an Tolga'yı aramak istedim; ama bitmek bilmeyen gururum ve inadım yüzünden onu aramamak için kendimi zorluyordum. Normalde kötü rüya anlatılmaz derler- tanımadığım adam, hafif gülümseyerek. Ama istersen rahatlama amaçlı bana rüyayı anlatabilirsin. Yavaşça kafamı salladım. Yok, hayır, teşekkür ederim. Sadece kabustu,. İçimdeki korku hâlâ taze, rüyanın etkisi üzerimde ağır bir ağırlık bırakmıştı. Adam, sırtını duvara yaslayarak durdu. Bazen, insan rüyalarında en derin korkularıyla yüzleşmek zorunda kalır," diye devam etti. bunu atlatmanın en iyi yolu, o anı paylaşmaktır. İçindeki yükü hafifletebilir. Bir an için düşündüm; belki de rüyamı anlatmak beni rahatlatabilirdi. Ama yine de içimdeki huzursuzluk ağır basıyordu Gerçekten kötüydü, sadece geçmesini istedim sesimdeki titremeyi gizlemeye çalışarak. Belki bir gün, rüyanımı anlatırım Ama şu an sadece unutmak istiyorum. Eğer bir gün rüyanı anlatmak istersen beni bu numaradan arayabilirsin *Cebindeki kartı çıkarıp uzatır* Bana uzatılan kartı alıp, üzerindeki isme baktım. "Ah, demek adınız Mete. Tanıştığımıza memnun oldum, ben de Yasemin," dedim, gülümseyerek. Yasemin Kayaoğlu - Mete Şaşkınlıkla onun yüzüne baktım. Soyadımı nereden biliyorsunuz? diye sordum, merakla. Mete hafifçe gülümsedi.Belki rüyanızı anlattığınız gün, ben de size cevabı vermiş olurum esrarengiz bir hava içinde bir adım geri attı. Ardından, arkasını döndü ve havuz alanını terk etti. O havuz alanını terk ederken ben yerimde donakaldım. Kimdi bu gizemli adam? Gözlerindeki anlam neyi ifade ediyordu? Soyadımı nereden biliyordu? İçimde beliren merak, kafamı karıştırıyor, kalbimde tuhaf bir huzursuzluk yaratıyordu. Bu kısa karşılaşmanın ardında ne gibi sırlar saklıydı? |
0% |