@dilabuglemben
|
~4. Bölüm:Gazel~
Sakin ol İzel.
Yapmak zorundasın.
"İzel. Doğa'ya ne oldu?" diye bağırdı Gazel.
Görmüştü.
Benim katil olduğumu düşünüyordu.
Çünkü öylesin tatlım.
"Kes sesini!" diye bağırdım ve kulaklarımı kapattım.
İzel kulaklarını kapatman bir işe yaramaz.
"Polisi aramalıyız, İzel. Doğa ölmüş mü?"
"Ölmedi!" diye bağırıp ayağımı yere vurdum. "Ben öldürmedim."
"Biliyorum ama ben lavaboya gidip geleceğim dedim, Arkamdan bunun olması normal değil." diyerek bana parmağını salladı.
"Ben yapmadım."
"Kim yaptı o zaman şu üstüne başına bir bak." diye bağırdı ve telefonunu eline aldı.
Polisi arayacaktı! Asla.
Bu yaşıma kadar kimseye yakalanmadan bu işi devam ettirmiştim. Aptal bir kız yüzünden işimi kaybetmek istemiyordum.
Telefonu kulağına götürünce gelen içgüdülerimle televizyonun yanında duran vazoyu aldım.
Yere eğilip Doğa'nın elini tutması ile vazoyu arkasından başına vurdum.
Vazo saniyeler içinde parçalara ayrıldı ve Gazel, Doğa'nın üstüne düştü. Anında başından yere kanlar damladı.
Eğilip nabzına baktım. Ölmemişti.
Telefon yeri boylayınca hızla elime aldım. "Lütfen yardım edin arkadaşlarım ölmüş, biz uyuyorduk. Birden arkadaşımın çığlığını duydum, lütfen gelin yardım edin."
Adamın sorularına cevap verip adresi söyledim ve telefonu kapattım.
Gözüm yerdeki bıçağa kayınca ne yapmam gerektiğini fark ettim.
Üzgünüm arkadaşlarım.
Sizi ben öldürdüm.
Bıçağı alıp bir hışımla Gazel'in boynuna geçirdim. Kanlar üstüme ve yüzüme sıçrayınca güldüm, Bazen mutlu olmak için deli olduğuna inanman gerekirdi.
"Artık çok geç Gazel. Bana inanman gerekirdi." diyerek bıçağımı son kez yüzüne geçirdim.
Aynı anda ayağa kalkıp aynanın karşısına geçtim ve sol yanağıma bıçakla çizik attım.
Madem katil beni gördü.
İnandırıcı olalım.
Boynuma, kollarıma ve yüzüme bir kaç çizik atıp banyoya koştum.
Eldivenlerimi giyinip, bıçağı deterjanla yıkadım. Hazır üst kattayken güvenlik odasına girip kamera kayıtlarının hepsini sildim.
Bıçağı alıp Gazel'in ve Doğa'nın kanlarına sürdüm. Bıçağı yere atıp ellerimi ikisinin de kanlarına buladım ve duvara bastırdım. Mutfağa geçtim ve bir limon çıkardım.
Limonun suyunu gözlerime sıktım.
Sakin ol İzel birazcık acıyacak sadece.
Kes sesini!
Kanıtla.
Limonun etkisiyle yanan gözlerime aynadan baktım. Kıpkırmızı olmuşlardı.
Bir kağıt kalem alıp notlarımı yazdım. 'İnanmamak da bir suçtur Gazel AYLAN. Süren Doldu.'
Notu Gazel'in üstüne bırakıp başka bir kağıt aldım. 'Herkese güvenmek ve çok sevmek iyi bir şey değildir Doğa LEMAN. Süren Doldu.'
Notu Doğa'nın üstüne atıp iz bırakıp bırakmadığıma baktım. Bırakmamıştım.
Aşağıdan gelen polis sireni sesiyle gerçeğe döndüm ve ağlamaya başladım.
Hemen kapıyı açıp bağırarak ağlamaya başladım.
"Yardım edin. Ölecekler."
Kadın polisler ve ambulans çalışanları bana doğru koştular.
"Sakin olun lütfen nerede oldukları gösterin." dedi polis.
Önden ilerlerleyip onlara salonu gösterdim.
Kadın polis gördüğü manzara karşısında eliyle ağzını kapattı ve bana döndü.
"Biz çıkalım." dedi ve eliyle dışarıyı gösterdi. "Öldüler mi?" diye bağırdım ve onlara bakmaya çalıştım.
"Hanımefendi biz çıkalım." dedi polis tekrardan.
"Ölmüşler ve yine Kızıl Örümcek yapmış."
Çığlık atıp diz çöktüm ve daha fazla ağlamaya başladım.
Lan sen keşke oyuncu olsaydın anasını satayım.
Senin yüzünden oldu zaten sus!
Şimdi sırası değil.
"Yardımcı olacağım lütfen çıkalım." dedi diğer polis.
"Sizde yaralısınız buyrun bakalım."
Ambulans çalışanları geldi ve elimi tutup kalkmama yardım ettiler.
Evden çıkarıp ambulansa bindirdiler ve pansuman yapmaya başladılar.
"Neler oldu anlatmak ister misiniz?" dedi polis
"Biz, biz pijama partisi yapacaktık. Oyun oynadık, konuştuk sonra dedik ki yatalım. Tamam dediler birlikte yattık. Ben tekli koltukta, Gazel ve Doğa yan yana uyumuşlardı. Lavaboya gitmek için uyandığımda ikisinide böyle gördüm tam uzanıp ışığı açacağım sırada biri elimi tuttu ve boğazıma bir şey dayadı." yutkunup boğazımı polise gösterdim. "Katil sağlak biri olmalı çünkü bu taraftan kesti."
Sen solaksın İzel.
"Devam edin lütfen."
"'Sıra sana gelmedi' diye fısıldadı kulağıma. Ben ona karşı koymaya çalışırken arbede çıktı yaralandım. En son 'senin için geleceğim.' deyip evden çıkınca sizi aradım." dedim adama.
"Nasıl biriydi?" dedi adam.
"Uzun boyluydu, en az sizin kadardı." dedim adama bakıp. "Geniş omuzluydu, bıçağı sağ elinde tutuyordu. Yüzünde kar maskesi vardı. Tek gördüğüm yeşil gözleriydi."
Senin gözlerin ela.
Yanındaki kadın bana döndü ve bir kağıt kalem uzattı. "Şuraya bir imza atar mısınız?"
Kalemi alıp gösterdiği yeri imzalarken başka birinin sesini duydum, "Sena, sence de kız şüpehili değil mi? Baksana bir de kırmızı kafalı."
"Saçmalama kim kendine bu şekilde zarar verir?"
Kafamı kaldırıp adama baktım ve sesli bir şekilde konuştum. "Saçlarım kızıl diye mi katil ilan edildim? İçerde yatanlar benim kardeşlerim, bana bunu nasıl söylersiniz?!"
"Haklısınız efendim biliyorum acınız büyük, isterseniz size Koruma temin edelim?" kadın polise karşı başımı olumsuz anlamda iki yana salladım.
"Hayır, taşınacağım zaten buradan." dedim yaşlı gözlerimi silerek.
"Pekala, sizi eve bırakalım."
"Arabam burada içinde eşyalarım var. Kendim giderim."
"Geçmiş olsun efendim iyi geceler. Her hangi bir durumda ikinci ifade için sizi çağıracağız." dedi kadın polis ve koluma girip arabama kadar benimle geldi.
"İyi geceler." diyerek arabaya bindim ve yola çıktım.
Korkulur kızım senden.
Bana inanmak zorundaydı.
Sen değil ama ben elimi sürmüş olabilirim.
Ben masumum.
Sizden nefret ediyorum!
Arkadaşlarımı öldürdüm sizin yüzünüzden.
İyi olmak işe yaramaz İzel. O kadına yardım etmemeliydin.
İstediğime yardım ederim!
Bende istediğimi öldürürüm.
Benim bedenimde yapma!
Yaparım. ...
Arabayı evin önünde durdurdum.
Saat altı olmuştu ve güneş doğuyordu.
Kış ayında olduğumuz için hava soğuktu.
Eşyalarımı ve kıyafetlerimi alıp arabadan indim. İnmemle birlikte Süslü'nün yanıma geldiğini gördüm. Süslü sokak köpeğiydi, üç tane yavrusu olmuştu ve beyaz tüyleriyle ayağıma dolanıyordu. "Aşkım bugün çok yoruldum yarın oynayalım mı?" olur dercesine kenara çekilip bana baktı. Başının üstünü öpüp ayağa kalktım ve o da arkasını dönüp yavrularının yanına gitti.
"İzel!" Toprak'ın sesini duymamla anahtara uzanmış elim havada kaldı.
Ona döndüm ve yeşil gözlerine bakmaya başladım.
Yüzü çok kötüydü. Kaşı ve dudağı patlamış, elmacık kemiği morarmış, yüzünde belirli yerlerde kurumuş kan vardı.
"İzel bu halin ne?" diyerek elimi tuttu.
"Sen kendine bak!"
"Bu senin eserin ama iyi misin sen? Kızım kimi öldürdün de bu haldesin?"
Ellerimi kendime çekip apartmana giriş yaptım.
"Uzak dur benden."
"İzel, lütfen. Lütfen sadece konuşalım bana izin ver kendimi anlatayım."
Ne anlatacak ki?
Ben nereden bileyim?
"İzel, bak sadece kendimi anlatayım sonra istersen giderim."
Asansörün kapısını açıp içeri girdi ve kapıyı tutup geçmem için geri çekildi.
İçeri girip tuşa bastım ve asansörü çalıştırıp çantamı koluma astım. Aynadaki aksimle göz göze gelince korkmadan edemedim.
Pijamalarım, ellerim, yüzüm kan içindeydi ve vücudum çiziklerle doluydu.
En belirgin olanı yanağımdaki ve boynumdakiydi.
"Ölü gibisin."
Ona döndüm ve kaşlarımı kaldırdım.
"Şaka." diyerek önüne döndü.
Asansör altıncı kata gelince kapı açıldı ve asansörden çıktım. "İyi geceler." dedi.
Hemen elimin izini okutup içeri girdim ve anahtarı fırlatıp kendimi koltuğa attım.
Zor bir gündü.
İzel SOYKAN yoruldu mu?
Yorulamaz mıyım?
Kalkıp duşa girmeye karar verdim. Ağır bi şekilde kokuyordum.
Banyoya girip kendimi duşa kabine attım ve üstümdekilerden kurtuldum.
Soğuk suyu açıp altına girdim ve bedenimi suya bıraktım. Ben en yakın arkadaşlarını öldürmüş bir kızdım.
Ben iyi değildim.
Sen çok iyisin İzel.
Sen iyisin İzel.
Ben iyiyim.
İyiyim. ...
Daha fazla suda durmadan çıktım. Odama girip kendime bir kıyafet çıkardım.
Önlüğümü de takıp resim odama girdim. Kendime üç tane tuval çıkarıp boyalarımı aldım ve salona döndüm.
Başka bakalım İzel ne zaman bitecek. ...
Önce Ediz'in tablosunu bitirdim ve kuruması için balkona, güneşin altına bıraktım. Dans eden bir adam bile tablomu güzelleştiriyordu, ama kimse içindeki pisliği bilmeyecekti.
Doğa ve Gazel'in resimlerine başlamadan bir müzik açtım ve ilk Doğa'nın resmini yaptım.
Bir gün üniversite zamanlarında Doğa'yı babasının eski evinde bulmuştum. Çok içmişti ve gelip onu almamı istemişti. Gittiğimde sandalyenin üstünde sigara içerken bulmuştum onu. Bunu çizmek iyi fikirdi
Gazel kitap okumayı çok severdi. Bir keresinde kitaplık yapmak istemişti ama beceremeyip aldığı rafları kırmıştı.
Gözümden akan yaşları silip müziği kapattım ve tablolarımı güneşe koyup önlüğümü çıkardım. Kendimi sırt üstü yatağa attım ve Scooby-Doo'ya sarıldım
"İyi uykular Scooby." |
0% |