Yeni Üyelik
3.
Bölüm

Psikopat 3. Bölüm

@dilan234

'acınası gerçekler'

Gözlerimi açtım, baktım etrafıma her yer kapkaranlıktı yerde yatan, ölü sefiller, masum insanlar yer kanlar ile dolu yanımda, biri var o var yiğit, elimi tutmuş beni izliyor. Ben ise, önümde ki sefiller'e bakıyorum. Bir sefil, bana acınası bir tavır ile bakıyor. Ben ona, neden böyle baktığını sorgular gibi bakıyorum acınası gerçekler ile.

Yiğit ve ben, şok olmuş bir yüz ifadesi takındık yüzümüze. O bize, bakıyordu Kaan , ama sarhoştu ve kekeleyip duruyordu birinin ismini sayıklayıp duruyordu. Naz ismini, sayıklayıp duruyor.

" Naz, naz, naz." Ben, naz'ın kim olduğunu bilmiyorum. Ama, o naz elmas olabilir miydi ? Aklımda o kadar, soru var ki, beynim, artık durmuş şekilde. Telefonumdan bir bildirim sesi geliyor. Özel numaradan.

" DİKKATLİ OL ! TOPRAK ! DİKKATLİ OL!" Yeniden, yorgun gözlerle telefona bakıyorum. Yine, ne demek istiyordu bu ? Neyden dolayı dikkatli olmam gerekiyordu ? Yiğit, hızlıca kaan'ın yanına gidiyordu.

" Abi, sen mal mısın ?! Ne için bu kadar içtin ?" Anlamaz gözler ile yiğit'e bakıyordum. Kaan kekeleyerek konuşuyordu.

" On-un.....iç-in." ellerim ile yüzümü ovalamıştım. O kadar, sıkılmıştım ve yorulmuştum ki atıp, gitmek istiyordum. Hiç kimseyi düşünmeden, bir kere de olsa bencilce davranmak istiyordum yiğit, bana yardım et der gibi bakıyordu. Yanına gittim yiğit ve kaan'ın yanına, ellerim ile kaan'ın kollarını tuttum. Kaan, bana gülümsüyordu ve yiğit'e dönmüştü.

" Vayyyyy, yengemiz de buradaymış." İstemeden de olsa gülümseyip yiğit te baktım. Yiğit, bana kendini bırakmak istiyordu. Ama, bunu sanki beceremiyordu. Yapamıyordu, gülümsüyordu 2 SANİYELİK bir gülümseme sonrasında, yine o gerçek yiğit'te dönüştü.

" Abi, saçmalama ya ne yengesi ?" Hayal kırıklığı içinde ikisine bakıyordum. Kaan, hala bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.

" Peki....n-iye..... yanyanasınız....hep ?" Bu sefer, yere bakıyordum. Yiğit, konuşmaktan vazgeçmişti. Kaan'ı tuttup, içeriye götürdük. Yiğit, bana mahcup bir ifade ile bakıyordu.

" Kusura bakma, bugün çok kötü zamanlar yaşadın ! Sana bunu yaşatmamalıydım." Anlamamıştım, ne yaşamıştım ki ? Bu çocuk, ne saçmalıyordu yine ?

" Yiğit, ne demek istiyorsun? Artık seni anlayamıyorum." Sonra sırıttı.

" Hani, üstüne kokteyl dökülmüştü ve sen sinirden ağlamıştın." İstemsizce gülümsedim, çocuk resmen benim ile dalga geçiyordu.

" Aynen, ya ! Bugün çok kötü zamanlar yaşadım !" Bu sefer, kahkaha attıyordu.

" Cidden, çok kötü zamanlar yaşadın !" Gözlerimi devirdim.

" Sen, benim ile dalga mı geçiyorsun ?"

" Kızım, bunu yeni mi anladın ?" Hala, kahkaha attıyordu. Sonra, anlık bir öfke ile yiğit'i ittim ve yiğit havuz'un içine düştü. Başta, dışarı bakıyordum, sonra ses gelmeyince, bir şey olduğunu fark edip, arkama baktım. Ve yiğit'i suyun içinde sinirle bana bakarken gördüm, kahkaha attıyordum.

" Yiğit, cidden mi ? Havuz'a mı düştün ?" Yiğit, bana sinir ile bakıyordu.

" Yok ya, canım sıkıldı. Ben de havuza gireyim dedim." Hala kahkaha attıyordum. Şuan, yiğit'in fotoğrafını çekmemek için kendimi zor tutuyordum. Yanına yaklaştım ve elimi uzattım, çıkması için. Tam elimi uzattığımda, yiğit elini tuttum beni havuza düşürmüştü. Evet, şuan yiğit ile havuz'un içindeydik. Yiğit'e öfke ile bakıyordum. Ve ona, vurmaya başladım. O ise, sırıttıyordu.

" Yiğit, sen şaka mısın ? Niye beni havuza attın şuan ?" Yiğit ile o kadar yakınlaşmıştık ki burun burunaydık.

" Peki sen, niye beni havuza ittin ?" Konuşmadım, sadece birbirimize bakıyorduk. Yiğitten uzak durmalıydım, o tehlikeliydi. Ona yakınlaşmamam, gerekiyordu. Havuzdan çıktım.

" Yiğit, artık beni eve bırakır mısın ? Burada daha fazla kalmak istemiyorum. " Yiğit bana anlayış ile bakıp, havuzdan çıktı ve arabaya bindik. Radyodan bir şarkı çaldı. Hepimizin kaderini değiştiren, o şarkı " beni kendinden kurtar."

" Düşerdim yamaçlarından, sapsarı saçlarından, avuçlarından, yine de, kalkar severdim, gülüşün özeldi, beni kendinden kurtar."

Arabadan indiğimde, ablam'ın işi gereği fransa'ya gittiği aklıma geldi. Ege ve İzmir'in şehrine yani, bazılarınız ege ve İzmir'i tanımıyor olabilirsiniz. 3391 kilometre kitabı'nın karakterleridir. Aralarında, tam 3391 kilometre vardır. Ama, bunları aşıp sıfır kilometre'ye ulaşmışlardır. Onlar ile, ben aşkı öğrendim. Eve geldim, ve yatağıma uzandım. Katil'in kim olabileceğini düşündüğüm an, bir bildirim sesi geldi telefonuma, aldım telefonumu, ve okumaya başladım yine özel numaradandı. Ama, bu mesaj biraz daha farklıydı. Bu mesaj, bilmeceydi. Hızlıca okumaya başladım.

" DENİZ'E BENZER GÖZLERİ, OKYANUS'U ANDIRIR! YA OKULUNUZA SENİ TAKİP ETMEK İÇİN GELMİŞSE ?! İYİ DÜŞÜN TOPRAK! İYİ DÜŞÜN!" Şaşkınlık ile, yanlış okuduğumu düşünüp yeniden okudum. Ve, doğru olduğuna inandım. Baştan beri, yiğitten şüphelenmeliydim, o yapmıştı. Mesaj, resmen o yaptı diyordu. Hızlıca bilgisayarı'mın başına geçip, yiğit'i araştırmaya karar verdim.

" YİĞİT ASLAN, KAMERALARA GÖZÜKMEKTEN PEK HOŞLANMAZ ! GARİP BİR ÇOCUKTUR!" Bunları, bildiğim için, 2. Kaynağım Melisa'ya onu takip etmesini söyledim.

" Melisa, selam ! Bir şey diyecektim ! En yüksek para karşılığında, birini takip edebilir misin ? Diye soracaktım." Melisa, anında cevap verdi.

" Selam tatlım, tabii ki de kim ?" Hızlıca yazdım.

" YİĞİT ASLAN." Cevabını bekliyordum.

" Tamam, haber vereceğim görüşürüz."

" Görüşürüz." Diyip telefonu kapattım. Katil oydu, o olmalıydı. Birazcık da olsa ona güvenmiştim, ama artık bunlar önemli değildi. Sabaha kadar uyuyamadım. Yorgun bir şekilde okula gittim. O kadar yorgundum ki, uyuyakaldım. Telefonuma, bir bildirim geldiğini fark ettim. Heyecan ve korku içinde bildirime baktım. Bu melisadandı, elimi kalbime koydum. Ve mesajı, okumaya başladım.

" Selam güzelim, sana bir fotoğraf atacağım ! Az sonra, yiğit'in elinde kanlı bir gömlek vardı. Çöpe atıyordu." Evet, katil olduğu kesinleşmişti. Ama, yine de içimde garip bir his vardı. Fotoğraf gelmişti. Baktım, fotoğraf'a elinde kamlı gömlek ile, kapkaranlık gece de çöpe attıyor gömleğini. Sınıfa girdim, yiğit'i gördüm. Sıraya oturmuş, telefonu'na bakıyordu. Yanına doğru, yaklaştım. Ve sırama oturdum, başını telefonu'ndan kaldırıp bana baktı. Ona, katil olduğunu bildiğimi şimdi söylemeyecektim. Sonra, söyleyecektim, o yüzden şimdi bilmiyormuş gibi davranıyordum.

" Merhaba." Dedi mutluluk ile.

" Merhaba." Dedim yapmacık bir şekilde, başından beri katil yanımdaydı. Ve ben, bunu hiç görememiştim. Allah kahretsin ki görememiştim. Yanına oturdum, ve telefon'una bakmaya çalıştım. Telefonunda hiçbir şey yoktu. Başımı ondan çevirdim. Ve dersi dinlemeye, başladım. Okul bitmişti, ben ise yiğit'in katil olduğundan, başka bir şey öğrenememiştim. Okuldan çıktıktan sonra, yürürken soğuk bir el hissettim omzumda. Arkama döndüğümde, karşımda yasemin'i gördüm. Hiç konuşmamıştık, ya da tanışmamıştık.

" Yasemin, senin burada ne işin var?" Yasemin, ağlıyordu.

" Noluyor? Niye ağlıyorsun ? Bir sorun mu var ?" Gözlerimin içine baktı.

" Ben, çok kötüyüm. Bir restorantta oturup, bir şeyler yiyelim mi ?" Başımı kaldırdım, ve Yasemin'in gözlerinin içine baktım. Gerçekten de üzgündü. Gitsem, en fazla nolurdu ki ? Kabul ettim.

" Olur." O konuşmadan başka bir şey konuşmadık. Restorantta girdik. Deniz manzaralı yere oturduk.

" Pardon, gelir misiniz ? Ben, su almak istiyorum. Toprak, sen ?" Garson ile konuşuyordum.

" Ben de bi su alayım." Garson gittiğinde, lafı açmak istedim. Ve, yasemin'e sordum.

" Yasemin, ne oldu ? Niye böyle üzgünsün ?" Ağlaması, biraz geçmişti. Kekeliyordu.

" Y-i-ğ-i-t." Yiğit mi ? Yiğit ne alaka ki ? Anlamaz gözler ile ona baktım.

" Yiğit, ne alaka ?!" Yere bakıyordu. Bu sefer, konuşmada güçlük çekiyordu.

" Yiğit, bana şiddet uyguluyor." O cümle, kafamdan 10 kere geçti. Aman tanrım, bu kadar da ileri gitmiş olabilir miydi ? Ne saçmalıyordum ben ? Çocuk katil. Bunu yapması normal değil mi ?

" Ne ? Yiğit sana şiddet mi uyguluyor ?" Başını salladı. Yiğit, tahmin ettiğimden de tehlikeliydi. Bunun, farkına varmıştım.

" Evet, şiddet uyguluyor ?"

" İyi de, yiğit niye şiddet uygulasın ki ?"

" Çünkü, ben yiğit'in eski sevgilisiyim." Yeniden, şok olmuştum. Yasemin yiğit'in eski sevgilisiydi.

" Eski sevgilin mi ?"

" Evet, eski sevgilim." Resmen, bugün hayatımda ki en büyük şoklarından birini yaşamıştım. Acaba, yasemin'e yiğit'in katil olduğunu söylemeli miydim ? Ama, onun cezasını ben verecektim. Ve, biraz da olsa beklemem gerekiyordu.

" Bu yaptığı, hiç doğru değil ! Böyle, sessiz kalamazsın ! Konuş bir şey yap yasemin ! Ama susma ! Lütfen! Bunu kendine yapma !"

" Keşke, o kadar kolay olsa ! Yapamam." Bu kız, gerçekten kafa'yı yemişti. Bir insan, bana şiddet uygulasa. Hiç durmadan, polis'e şikayet ederdim.

" Niye kolay olmasın ?"

" Çünkü, beni tehdit ediyor." Allahım, bu çocuk nasıl bir belaydı ? Bu konuşmalardan, başka bir şey konuşmadık. Eve gittim, bugün yiğit'in gerçek yüzünü görmüştüm. Çocuk, gerçekten psikopattı. Yasemin'in numarasını almıştım. Ona, yiğit'in evini soracaktım ve cinayet aleti'ni alıp gidecektim. Onda kalan, tek şey cinayet aletiydi. Yasemin, telefonunu açtı.

" Yasemin ! Sana bir şey soracağım."

" Evet."

" Yiğit'in evi neresi ? Biliyorsun. Her halde."

" Biliyorum, tabii ki."

" O zaman söyler misin ?" Adresi verdikten sonra, hemen evden çıktım ve katil'in evine doğru yol aldım. Bir yandan, korkuyordum. Bir yandan, ise mutluydum. Çünkü, katil'i bulmuştum. Tam gittiğimde bir mesaj geldi.

" YANLIŞ YOLDASIN ! ŞİMDİ KATİl'İ BULMA ZAMANI!" İyi de, ben katil'i bulmuştum ki. Ne demek istiyordu. Yine bu, ben katil'i bulmuştum. Üstelik, kendisi bana söylemişti. Bunu umursamayıp, yola devam ettim. Neyse ki gelmiştim. Ev, o kadar lükstü ki.

"Oha, eve bak abi." Dedim kendi kendime ve bir şekilde, cam kapı'yı açıp içeriye girdim. Ev de kavga sesleri geliyordu. Orta yaşlı bir adam, bağırıyordu. Orta yaşlı kadın ise durduruyordu.

" Sen, ne zaman adam olacaksın ?!" Diyordu orta yaşlı adam.

" Lütfen, bağırma yiğit'e ! İstemiyorsa bırak gitsin ! Ayrıca o kızı hiç sevmiyorum." Diyordu orta yaşlı kadın.

Yiğit konuştu. " Baba, o kızı sevmiyorum! Psikopat o ! Nesini seveceğim onun ben ya ?!" Sonra, bir tokat sesi geldi. Çok acı bir tokat sesi, herkes sustu. Sadece, sessizlik konuştu. Sonra, hızlıca yiğit'in odasına girdim. Odası, oldukça güzeldi. Kendisine rağmen. Güzel, panolar vardı. Kendi fotoğrafları vardı. Çalışma masasının, üstünde bir not vardı. Aldım ve okumaya başladım.

" Ben, artık her şeyden çok sıkıldım ! Pişman olmaktan, çok sıkıldım ! O gün onunla restorantta gitmek yerine evde oturabilirdim. Niye gittim ki ? O çığlık sesine, Allah kahretsin. Kendi aklımı sikeyim." Diyordu. Çığlık sesinden bahsediyordu, restoranttan bahsediyordu. Ama, garip bir şekilde katilden bahsetmiyordu. Yani, onu ben niye öldürdüm ? Diyordu. Garipti. Bir ara, aklımdan katil olmayabilir sözü geçti. Ama sonra, Yasemin'in söyledikleri aklıma geliyordu. Allah kahretsin, ne yapacaktım ben ? Böyle, yapamazdım. Ayakkabı sesleri geliyordu. Allah kahretsin ! Yiğit geldi bir yere saklanmam lazım ! Ne yapacağım ben. Giysi dolabına saklandım. Kıyafetler, çok güzel kokuyordu. Sonra, yiğit içeri girdi. Kapıyı üstüne kilitledi. Ve yatağına oturdu sonra ise telefonunu alıp şarkı dinlemeye başladı. Bu "can ozan'ın toprak yağmura" şarkısıydı. Çok güzel bir melodisi vardı.

" Toprak yağmura, ben sana, aşık olduk, yeniden"

" İmkansız, gibi görünen, bu mesele, girdi aklıma, her gece, tanıdık bi melodi."

Gözlerimi kapattım, ve kendimi şarkı'ya verdim. O kadar, huzurlu hissettiriyordu ki insana. Gözlerimi kapatmak zorunda kaldım, nedense. Hala, yiğit'in katil olup olmamasından korkuyordum. Tüm oklar, onu gösteriyordu. Ama, kalbim onun olacağını düşünmüyor, beceremiyor. Kalbim: yapmaz ! Diyor. Beynim: yapar ! Diyor. Yataktan kalktı. Resim çizmeye başladı. Onu da bıraktı. Kendi kendine bir şeyler konuşuyordu.

" Ben, yapmadım ! Naz'ı ben öldürmedim ! Ama, o şerefsiz'i bulacağım." Kendini mi bulacaktı ? Bu çocuk, katil değildi olamazdı da. Çocuk, tek başına kendine katil demiyordu. Katil'i bulacağım diyordu. Peki, bunu kim yaptı ? Bunj yiğit yapmadıysa kim yapmış olabilirdi ? Peki, yazdığı o not çığlık diyordu. Bu çocuk, bir şeyler biliyordu ama söylemiyordu. Peki, Yasemin'in söyledikleri. Yiğit, giysi dolabı'nı tam açtığında beni gördü. Şaşkınlık ve şok ile bağırıyordu.

" Toprak!" Peki şimdi ne diyecektim ? Ne demeliydim ?

 

SON bugün de bu kadar yeni bölüm yarın.

Psikopat okurlarına şarkı önerileri (sadece 3.bölüm):

Anıl emre daldal M. Toprak yağmura. Hatamı dansa kaldırdım.

BİR SONRA Kİ BÖLÜMDE GÖRÜŞÜRÜZ ! SİZİ SEVİYORUM !

 

                

 

 

 

​​​​​

Loading...
0%