Yeni Üyelik
5.
Bölüm

Psikopat 5. Bölüm

@dilan234

" gündüz'ün güneş'e yakın olduğu gibi yakındım ona tüm benliğim ile."

Yiğit ve ben, kaldık bir cehennem'in ortasında kimse beni ya da onu kurtarmıyor. Biz, aptal kaderimizi bekliyoruz. Çünkü, biz buyuz ve hep böyle olacaktık. Birlikte, yan yana her zaman.

Sınıfa girmiştik, herkes ikimize şaşkınlık ve heyecan ile bakıyorlardı. Sanki, bir cinayet işlemiştik. Ve bunu, onların yanında yapmıştık gibi bakıyorlardı. Garipti, her zamanki gibi.

" Yiğit ! Toprak! Neredesiniz siz ?!" Dedi hoca, değişik tavrı ile.

Titreyen ellerim ile paramparça telefonumu gösterdim. Yiğit ise bana bakıyordu. Hoca'nın bakışları daha da sertleşmişti. Duygusuz bir taş gibi bakıyordu bize.

" Kızım, bu telefonun niye bu hale geldi ?!" Tüm sınıf, benden cevap bekliyordu sanki.

titreyen sesim ile konuşmaya başladım. " Hocam....tuvaletimi yaparken, telefonu yere düşürdüm." Hoca bana, hem anlayış ile hem de sinir ile bakıyordu.

" Eee, özel numara? Peki onu nasıl bulacağız? Senin telefonun kırık."

Yiğit konuşmaya başladı, etkileyici sesiyle " hocam, bu hafta bakmazsak, başka hafta baksak ?"

" Oğlum, telefon kırık, içinde ki tüm bilgiler silindi." Dedi hoca, istemsizce gülümsemiştim. Yiğit, stresten dediklerini şaşırıyordu.

Teslimiyetçi bir tavır ile. " Hocam, kusura bakmayın ! İyi değilim, son zamanlardır." Hoca da sırıtıyordu.

" Yiğit, şuan buna takılmıyoruz. Neyse, bunu başka zaman düşünürüz." Başımı salladıktan sonra, yiğit'e baktım onun da bana yüzü dönüktü. Kolumdan tuttup sıramıza oturduk. Yiğit, o kadar rahatlamıştı ki. Sanki, ona mesajlar geliyordu. Hoca, bir şeyler anlatıyordu. Ama, anlamıyordum. Aklım, hala yasemin'in dediklerindeydi. Uyuduğumu fark ettiğimde, okul bitmişti. Herkes, eşyalarını topluyordu..yiğitte aynı şekilde. Yiğit tam gidecekken, kolundan tuttum onu. Yiğit, bana şaşkınlık ve öfke ile bakıyordu. Yanıma yaklaştı. O kadar yakındık ki, gündüz'ün güneş'e yakın olduğu gibi.

" Napıyorsun sen ?!" Sinirlenmiştim, hem bana yasemin yalan söylüyordu. Diyordu, hem de benden kaçmaya çalışıyordu.

" Sen, normal misin ? Yiğit, yasemin'in söyledikleri, özel numara'nın kim olabileceğini ?, katilin kim olabileceğini ? Konuşmayacak mıyız? Susup, oturup kaderimizi mi bekleyeceğiz?"

"Sana, bu konu'ya karışma ! Demiştim, öyle değil mi ? Yeter, her şeye burnunu sokma toprak! Bu seni ilgilendirmez !" Dedi, ve sinir ile yere baktı.

" Sen yokken, naz vardı. Sizin gibi aptallar yokken, naz vardı. Belki de, onu sen öldürdün ! Bunu nereden bilebiliriz ki ? Öyle değil mi ? Sevgili yiğit." Bana, baktı hayal kırıklığı ile.

" Bana inandığını, düşünmüştüm. Oysa ki, öyle değilmiş. Ama, ben sana bir şey söyleyeyim mi ?" Cümlesini devam ettirmek, için onayımı bekliyordu sanırım.

" Söyle."

" Kime inanmak istiyorsan, ona inan ! Umurumda değilsin ! Toprak, sen de herkes gibi korkağ'ın tekisin." Anlamaz gözler ile ona bakıyordum.

" Yiğit, ben korkak değilim ! Eğer, korkak olsaydım. Şuan, senin yanında olmazdım." Bana, çok bilmişlik ile bakıyordu.

" Öyle mi güzel kız ?"

Kararlılık ile, sorusunu cevapladım. "Aynen öyle." Bir kapı sesini duyduk, korku ile yiğitte bakıyordum. O ise, kapıya.

" Yiğit....noluyor burada ?" O ise, ayağa kalkıyordu. Kapı'ya doğru ilerledi. İttirmeye çalışıyordu. Ama, açılmıyordu kapı, bir türlü.

Bir küfür savurdu. " Hay, senin kapını sikeyim!" Bana bakıyordu, soğukkanlılık ve çaresizlik ile. Bir ses geldi, tuvaletten bu bir kız sesiydi.

" Aman tanrım ! Burada kaldık hilal!" Diyordu o ses. Yiğitte baktım, o da bana bakıyordu korku ile.

Kısık sesim ile konuşuyordum. "Sanırım, burada sadece biz kalmadık !" Yiğit, başını salladığı an ayak sesleri gelmeye başladı. Korkmuştum, bu iki kız kim olabilirdi? Yanımıza gelmişlerdi bile, bu iki kız: Duru ve hilaldi. Yeni gelen 5'li öğrencilerden 2 tanesiydi. Şok içinde, bize bakıyorlardı.

Hilal denen kız, konuşmaya başladı. Baya şaşkındı.

" Yiğit !, sizin burada ne işiniz var ?"

Yiğit, ise şaşkınlık ve sinir içinde hilal ve duru'ya bakıyordu. " Toprak ve ben, konuşuyorduk. Sonra farkettik ki, kapı kapanmıştı. Ama, artık geçti. Allah kahretsin ki."

" Toprak mı ismin ?" Dedi, sarı saçlı kız yani Duru.

Gülümseyerek " evet, toprak senin ismin ne ?"

O da bana gülümsedi. " Duru." Gülümsedim.

Hilal, o kadar sakindi ki. " Tamam, sakin olalım gençler ! Sıralarımıza oturup, bir şeyler düşünelim."

Yiğit, anlık bir öfke ile, elini yumruk yapıp, sıraya hızlıca vurdu " Hilal, sen şaka mısın ? Oğlum, biz okulda kaldık ! Sen ise, sakin olmamızı bekliyorsun bizden !"

Yiğit'in ellerine baktım, elleri kanıyordu. Anlık çaresizlik ve panik içinde, yiğit'in yanına gittim. Stres ile konuşmaya başladım.

" Yiğit!, ellerin kanıyor !"

Umursamaz bir tavır ile, " sıkıntı yok." Aman tanrım, bu çocuk aptalın teki olmalıydı. Nasıl bu kadar umursamaz olabilirdi ki ? Elleri kanıyordu ama sanki benim ellerim kanıyordu.

" Yiğit, ellerin kanıyor diyorum ! Dur hemen, geliyorum." Yiğit, şaşkınlık ile bana bakıyordu.

" Nereye ?! İyiyim diyorum." Umursamadan, koşar adımlar ile revir'e girdim. Ve, sargı bezi alıp hızlıca çıktım. Sınıf'a girdim. Yiğit, Duru ve hilal beni izliyordu. Şaşkınlık ile. Yiğit'in yanına oturdum.

" Toprak, iyiyim diyorum. Niye bu kadar abarttıyorsun ? Sadece, ellerim kanadı." Elini tuttum, ve sargı bezini ellerine sardım.

" Yiğit, kendini hiç ama hiç düşünmüyorsun. Kendini düşün, ayrıca, ellerin'in kanaması çok riskli bir şey, hayatın'ın her anında hep ben yanında olmayacağım. Maalesef ki." Bana, hayranlık ile gülümsüyordu. Sanki bu durum, hoşuna gitmiş gibi.

" Peki, öyle olsun. Düşünürüm, kendimi artık." Nihayet, ellerini sarmıştım. Yiğit, bana doğru yaklaşıp kulağıma etkileyici sesi ile fısıldadı.

" Teşekkürler, sen de olmasan ne yapardım güzel kız ?" Gülümseyip, Duru ve hilal'e baktım. İkisi de duvar'a yaslanmış. Bizi izliyorlardı. Anlamaz gözler ile onlara bakıyordum.

" Noluyor ?! Niye öyle bakıyorsunuz?" Dedim, şaşkınlık ile.

Duru, çok bilmişlik ile konuşuyordu. " Sizi ayırmayalım, dedik. Hani, sevgilisiniz ya." Anlamaz gözler ile, yiğit te bakıyordum. O da aynı şekilde bana bakıyordu.

Cevabı, benim yerime yiğit anında verdi. " Biz, sevgili değiliz. Sevgili durucuk, maalesef seni de üzdük ama."

Hilal mırıldanarak. " O yüzden mi seni bu kadar düşünüyor ?"

" Ne dedin hilal ? Anlamadım da." Dedim, anlamaz gözler ile.

" Yok bir şey, toprak. Boşver, hadi düşünelim ! Buradan, nasıl çıkacağız ? Üstelik, yarın okulda yok." Evet, maalesef ki bugün cumaydı. Allah kahretsin ki.

"Allah kahretsin, doğru bugün cuma günüydü." Dedim anlık bir sinir ile.

Duru, hemen bir şey bulmuş gibi konuşmaya atladı. " İyi de, temizlikçi Melih abi, gelmez mi ki ?"

Hilal, hayal kırıklığı ile sorusunu cevapladı. " Sanmıyorum, Melih abi'nin geleceğini." Peki, biz şuan ne yapacaktık ? Ne yapmalıydık ? Buradan nasıl çıkabilirdik ? Tam düşünürken, gözlerim kapı'nın altında ki nota çarptı. Not'un üstünde toprağa yazıyordu. Yani demek ki, bana yazılmıştı. Şimdi, ne yapmalıydım ? Nasıl okuyabilirdim? Ayağa kalktım hızlıca, kapı'nın altında ki notu aldım.

" O ne toprak?" Dedi, yiğit meraklı gözler ile. Elim ile, not'u gösterdim.

" Not, bana yazılmış."

Yiğit, hızlıca ayağa kalktı. " Ver bana onu, hemen !"

" Yiğit, bana yazılmış diyorum. Duymuyor musun ?"

Yiğit, sinir ile gülümsedi. "Umurumda mı sanıyorsun ? Onu bana hemen ver, dedim !"

" Yiğit, saçmalıyorsun şuan !" Dedim, anlık bir sinir ile.

Yiğit bana nefret ile bakıyordu. "Evet, saçmalıyorum ! O not, zararlı sana onu veremem !"

Sinir ile güldüm. " Yiğit, ben çocuk muyum ? Ayrıca sanane ? İster okurum, ister okumam."

Bana, yaklaştı. Ve bağırmaya başladı. " Benim için önemlisin, toprak ! Sana bunu yapamam."

" Önemli miyim ? Öyle mi ?"

İnatçılık ile. " Evet, öyle."

" O yüzden mi Gitmemi istedin. Bana, sen karışma demiştin ! Ortak değiliz demiştin. O gün, ne kadar üzüldüm ? Sen, beni hiç düşündün mü ? Hayır, ben senin için şu çöp konteynerdan farksızım. Allah kahretsin ki, senin hayatında bir objeden farksızım. Senin bana zarar verdiğini bilmeme rağmen, sana daha da yakınlaşıyorum ! Ama sen, üstelik senin." Cümlemi devam ettiremedim. Gücüm yetmedi. Gözlerim dolmaya başlamıştı.

" Üstelik benim ne ? Benim ne toprak ?"

Gözlerim'i kapattım, ve cümlemi devam ettirme gereği duydum. "Senin, sevgilin var." Yiğit, bana anlamaz gözler ile bakıyordu.

" Sevgilim mi var ?"

Baya baya, deli gibi ağlıyordum. "Senin, sevgilin var." O kadar yakındık ki, gündüz'ün güneş'e yakın olduğu gibi.

" Toprak, ne demek istiyorsun? Yoksa sen bana aşık mı oldun ?" Gözlerimi kapattım. Cümlemi devam ettiremedim.

" Toprak, söylesene ! Bana aşık mı oldun ?" Sanki o an, dünya durmuştu. Sadece, yiğit vardı. Sadece, o konuşuyordu. Ona duygularım var mıydı ? Bilmiyordum. Ama çoğu şeyi onun ile yaşamıştım. Bu ona karşı, beni özgürleşttiriyordu.

O an, bir cümle kurdum. "Bilmiyorum." Evet, bilmiyorum dedim. Hayır bile diyemedim.

" Ciddi olamazsın, değil mi ? Toprak, bana aşıksan söyle ! Çünkü."

Bağırmaya başladım. " Çünkü ne ? Çünkü ne ?"

" Çünkü, öğrenmeye ihtiyacım var. Bana kendini, bırakmış olamazsın."

Bağırarak. " Belki de, çoktan bırakmışımdır. Kendimi sana. Belki de, bu aptal şeyi yapmışımdır."

Bana gülümsüyordu. " Sen delisin, biliyorsun değil mi ?"

" Biliyorum, yiğit. Maalesef ki biliyorum."

" Yiğit, sana karşı ne hissetiğimi bilmiyorum. Bazen, kendime diyorum ki. Yapma toprak !, pişman olursun toprak! Ama olmuyor, aklımdan çıkmıyorsun. Yapamıyorum. Yiğit, sana aşık mıyım bilmiyorum ? Tek bildiğim şey, ilk kez böyle hissettiğim. Kendimi, ilk kez birinin yanında, özgür hissediyorum. Sanki, tanrı ben senin yanındayken, benim tüm günahlarımı siliyor. Masum bir melek gibi oluyorum. Tek bildiğim şey bu. Yiğit, tek bir şey soruyorum. Yaptın mı ? Sen mi yaptın ? Onu sen mi...."

Dediğim an, yiğit sözümü kesip elimi ağzıma koydu. Ve, beni susturdu. " Sakın, aklından dahi geçirme ! Ben, yapmadım." Kendimi, bir tüy kadar hafif hissediyordum. Sanki, tüm günahlarımdan arınmışım gibi, hissediyordum.

Gözlerimi, kağıda doğru çevirdim. Ve yazıları okumaya başladım. "Katiller, her zaman en sessizlerden çıkar. Dikkatli ol toprak ! Dikkatli ol!" Korku ile, Duru ve hilal'e baktım. Ya onlar ise, ya onlar yaptıysa. Bedenim, buz kesilmişti. Yiğit te gözlerimi çevirdim. Bana anlamsız gözler ile bakıyordu. Sanki gözleri "ne yazıyor notta?" Diyordu onlar ise, beni ve yiğit'i hayranlıkla izliyorlardı. Titreyen ellerim ile, kağıdı yiğit'e gösterdim. Hızlıca geri çekip, buruşturarak, kağıdı cebime koydum. Yiğit, yutkunarak bana baktı. Belli etmemek, amacı ile yerimize oturduk.

" Neydi, az önce ya ? Siz basbaya birbirinize aşık olmuşsunuz." Dedi Duru mutluluk ile. Onlar yapmış olabilir mi ? Düşüncesi ile, ikisini incelemeye başladım.

" Duru, lütfen ! Ben ona aşık değilim! O da aynı şekilde ! Saçmalama, lütfen."

Teslimiyetçi bir tavır ile. " Tamam, sakin olun gençler !" Dedi Duru.

Hilal, tanışmak amacı ile. "Tanışalım o zaman, yoksa zaman böyle geçmeyecek gençler. Yiğitten başlayalım." Başımı salladım, onlar'ı yakından tanımak istiyordum. Katiller mi? Öğrenelim diye.

Yiğit, sırıttıyordu. " Başlıyorum o zaman, ben yiğit aslan, 17 yaşındayım, pek bir yeteneğim yok. Ama, resim çizmeyi severim. Yani, hoşuma gider. Onu da yapabiliyor muyum bilemem ? Gereksiz insanlardan asla ama asla hoşlanmam. Gerizekalı, bir sevgilim var. Yasemin gerizekalısı." Gülümsedim.

Hilal hemen konuşmaya başladı. "Eee iyiymiş, hadi o zaman seni tanıyalım. Toprak." Başımı salladım.

" Peki, ben toprak akarsu, 17 yaşındayım, burcum boğa, Yemek yemeyi çok severim, oyuncuyum. Yapmacık insanlardan hoşlanmam. Kitap okumayı çok severim. Edebiyat aşığı olduğum kesin."

" Duru, seni tanıyalım o zaman." Duru, heyecan ile konuşuyordu.

" Selam, ben Duru, 18 yaşındayım, zengin bir ailedenim, ama bu kesinlik ile umurumda değil. Genellikle, sevimli bir tipimdir. Ama, aramızda kalsın. Cinayet ile ilgili romanları çok severim. Ha bir de, seri katil dizilerini izlemeyi çok severiz. Hilal ile birlikte, hep izlerdik. Yani, cinayet ile ilgili her şeyi biliriz. Tüm ayrıntıları ile." Şok içinde, dediklerini dinliyordum. Resmen, cinayet ile ilgili her şeyi biliyorlardılar. Bu da bir ipucu olabilirdi. Ya onlar, yaptılarsa. Yiğit te baktım, o da tedirgin bir şekilde bana. Aman tanrım, neyin içine düştük biz böyle ?

" İyi, ben de hilal, 17 yaşındayım, aynı Duru gibi cinayet romanlarına bayılırım. Üstelik, beni hafife almayın. Ben Duru dan daha beterimdir. Cinayet ile ilgili olaylarda."

" BEN DURUDAN DAHA BETERİMDİR, CİNAYET İLE İLGİLİ OLAYLAR DA!" Aklıma bu söz takılıp durdu. Şimdi, daha da şüphelenmiştim. Bu cinayeti, yasemin, Duru ve hilal yapmış olabilir miydi ? Evet, olabilirdi.

SON 

Merhabalar, sevgili canım okurlarımmmm. Öncelikle, hepinizden tek tek özürümü dilerim. Baya geç, bölüm attım. Çünkü, okul başladığı için aktif olamıyorummmm. Artık, haftada bir bölüm gelecek o da müsait olduğum zaman dilimlerinde. Sizleri seviyorummmmmm, kendinize iyi bakınnnnn. Umarım, hepinizin okulları geçerrrrrrrr. Başarılar canlarrrrrrrr. Ha bu arada unutmadan, katil hakkında tahminlerinizi yorum olarak atmayı unutmayınnnn.

 

 

 

 

Loading...
0%