@dilan234
|
O an, dünya durdu, aptal insanlar durdu, sustular konuşmadılar. Yağmur'un altında sırılsıklam oldular. Ama kaçmadılar, korkmadılar, ilk kez titremediler, yalan söylemediler. Sadece, kelebekler konuştu, köpekler konuştu, tavşanlar konuştu. Bir cümle kurdular, hepimizin içinde ki ümidi kıran o cümle. " İnsanlar, sadece bir kere yalan söylemezdi, hep yalan söylerlerdi." Evet, bu doğruydu. Hep doğruydu ve doğru olmalıydı. Ben toprak akarsu, kapkaranlık ufuklar da katil'i bekleyen, toprak..... Şok içinde, yutkundum. Bu yolda, herkesten şüphelenecektim, gerekirse kendimden, bu doğruydu. Kaan olabilir mi ? Evet, olabilir. Yasemin peki o olabilir mi ? Evet, olabilir. Duru ve Hilal peki onlar olabilir mi ? Evet, onlar da olabilirlerdi. Kim olamazdı, yiğit olamazdı. Ben hayatımda, ilk kez birine bu kadar bağlanmış ve güvenmiştim. Peki biz kıyamette mi gidiyorduk ? Yoksa cennete mi ? Bu soruyu siz cevaplayın. Sonumuz peki ? Mutlu mu olacaktı? Yoksa üzgün ve hüzünlü mü olacaktı ? Saat, 20.23 olmuştu ama, hala biz buradaydık. Yiğit, ben, Duru, Hilal 4'ümüz sadece, bir kapana kısılmıştık. Duru ve Hilal uyumuşlardı, o söylediklerinden sonra bir türlü uyuyamadım. Yiğit te yatıyordu. Onun, yüz hatlarına baktım, masmavi gözlerine, siyah saçlarına istemeden de olsa gülümsemeye başladım. Kalbim, küt küt atıyordu. Anlık bir cesaret ile ellerim ile Yiğit'in saçlarını okşadım, sonra dudaklarımı onun yüzüne yakınlaştırıp, yanağını öptüm. Yiğit, şaşkınlık ile bana bakıyordu. Çünkü az önce, Yiğit'i yanağından öpmüştüm. Utanarak yere bakmaya başladım. Eminim, şuan kıpkırmızı olmuştum. Yiğit, etkileyici sesi ile gülüyordu. " Niye, utanıyorsun toprak ? Bu utanılacak bir durum değil ki." Konuşamıyordum, alttan alta gülümsüyordum. Elini, yüzüme doğru çevirip, saçlarımı okşamaya başladı. Gözlerimiz buluşmuştu. Kendimi ondan çektim, ve konuşmaya başladım. " Yiğit, yapmayalım. Lütfen, sana aşık olmak istemiyorum." " Toprak, belki de olmuşsundur bile." " Yiğit, kendimi sana bir türlü bırakamıyorum. İlk kez, birini öptüm. Üstelik bu da sensin." Gözleri açıldı, ve şaşkınlık ile bana baktı. " Ne ?! Hayatında hiç öpmedin mi birini sen?" Anlamamıştım, ne vardı ki bunda ? " Evet, nolmuş yani ? İlk kez birini öptüğüm için beni yargılamayacaksın değil mi ?" Gözlerime baktı. " Tabii ki de, yargılamayacağım ! Sadece, şaşırdım." Konuşmama fırsat vermeyerek, cümlesini devam ettirdi. " Peki, hayatında hiç kimseye aşık olmadın mı ?" Gülümsedim, istemsizce. " Oldum, 2 yıl önce yani, sanaldandı." Şaşırarak, ve üzülerek. " Ben de, 2 yıl önce birine aşık olmuştum. Ama, o bana aşık değildi. Bir gün, benim ile konuşmayı kesti. Ona defalarca, mesaj yazdım. Ama yok. İsmini bile bilmiyordum." Yere bakarak. " Terk mi etti seni ?" " Yani, olabilir. " Gözlerinin içine bakarak. " Sanaldan ismi neydi peki ?" Aptal bir gülümseme ile baktı yüzüme. " DENİZ YILDIZI." Şaşkınlık ile yüzüne baktım. " Ne ? Nasıl yani? Şaka olmalı değil mi ? Deniz yıldızı. Nasıl olur ?" Anlamaz gözler ile bana bakıyordu. " Toprak, ne demek istiyorsun ? Evet DENİZ YILDIZI aşık olduğum kız deniz yıldızı." Gülmeye başladım, yalan söylemediğini anlamıştım. " Deniz yıldızı, benim çünkü. DENİZ MAVİSİ." Şaşkınlık ve inanamaz gözler ile bana bakıyordu. " Ne ? Nasıl yani? Sen deniz yıldızı olamazsın. Yalan söyleme." " Yiğit, sana niye yalan söyleyeyim ki? Evet deniz yıldızı bendim." Bana doğru yaklaşıp, sıkıca sarıldı bırakmak istemiyormuşcasına. " Nasıl yani ? Gerçekten sen miydin?" " Evet, bendim deniz mavisi." Gülümsemesi, daha da büyüdü. Sonra hüzün ve sinir ile bana baktı. " Niye gittin Toprak ? Beni bırakıp niye gittin ?" Hüzün ile onun gözlerinin içine baktım. " Telefonum kırılmıştı, telefon alacak maddi durumumuz yoktu." Hüzün ile bana baktı. " Seni ne kadar merak ettim bilemezsin ? Tam iki yıldır seni arıyorum. Farkında mısın ?" " Özür dilerim." " Hayır, hayır hiç sıkıntı değil." Gülümsedim. Ve konuşmaya başladım. " Yiğit, benden ne sakladığını söylemeyecek misin artık ?" Yiğit, hüzün ile beni kendinden çekti. " Toprak, söyleyemem ! Elimden gelen, bir durum değil." Onu ittim, ve ayağa kalktım. Biz, okulun kantinindeydik. Duru ve Hilal bizim sınıfımızda uyuyorlardı. " Yiğit, sen şaka olmalısın ! Hem bu yolda, beraber olduğumuzu söylüyorsun. Hem.." cümlemi devam ettiremedim ağlamaya başladım. Ellerim titriyordu. " Hem ne ?" " Hem, sevgili olduğumuzu söylüyorsun !, hem de bana ne bildiğini anlatmıyorsun? Anlamıyorum, gerçekten !" Yüzüme baktı aptal bir gülümseme ile. " Biz senin ile sevgili miyiz ?" " Göründüğü kadarıyla öyle." Ellerimi tuttu ve konuşmaya başladı. " Bu elleri, bir daha hiç bırakmayalım olur mu ? Ama, bu yolda yanyana olamayız. Toprak, bunu sana yapamam." Sinirlenerek. " Maalesef, çoktan geçti bile o zaman. Başka zaman, şansını dene. Bu yolda beraberiz YİĞİT ASLAN." Gülümsedi. " Peki, öyle olsun güzel kız ! Öyle olsun bu yolda beraberiz!" Gülümseyerek, başımı omzuna yaslayıp, kendimi yorgunluğun verdiği his ile uykunun kollarına bıraktım. Güneşin verdiği, o güzel ışık ile uyandığımda, Yiğit'in yanımda olmadığını gördüm. Ayağa kalktım, sınıfa doğru ilerledim. Duru, heyecan ile konuşuyordu. "Günaydınnnnn !" Yapmacık bir tavır ile " günaydın." Bedenim Duru'nun yanındaydı, ama kalbim onunlaydı. Yiğit ile. Gözlerim ile Yiğit'i ararken. Hilal, konuşmaya Başladı. " Sevgilini mi arıyorsun ? Tuvalet te hadi git yanına." Hiç konuşmadan, tuvalet'in yolunu tuttum. Hızlı adımlar ile yürürken, gözüm bir notta çarptı. Üstünde, YİĞİT TE yazıyordu. Şok içinde, not'un yanına gittim. Hızlıca, okumaya başlayacaktım ki. Yiğit, yanıma geldi mutluluk ile, panik ile not'u buruşturup cebime koydum. " Napıyorsun güzel kız ?" Gülümseyerek, " iyiyim, sen ?" " Ben, kötüyüm ama. Ne yapacağız?" Omzuna dokunarak, " hiçbir şey yapmayacağız. Sadece, bu okuldan nasıl çıkacağımızı bulacağız." Bana baktı, hala mutluydu. " Buldum bile." Şok içinde, ona bakıyordum. " Nasıl yani ? Ne buldun?" " Şarjımı." Anlık bir mutluluk ile Yiğit te sarıldım. Kendimi ondan çekerek. " Pardon, anlık oldu." Bana bakıyordu, hüzün ile. " Toprak, sen zaten benim sevgilimsin." Yutkunarak; " Yiğit, yapmayalım ! Kendimi daha da kaptırmak istemiyorum." " Niye Toprak ? Hani ortaktık, hani sevgiliydik. Ne oldu bir gece de ? Ne değişti ?" Ona bunu yapamazdım, sevgilisi vardı. " Çünkü, senin sevgilin var." " Ne saçmalıyorsun sen ? Ne sevgilisi ?" " Yasemin, yok mu ?" " O benim, sevgilim değil." " Sevgilin Yiğit ! Her şeye rağmen o senin sevgilin ! Ona kıymet duy ! Çünkü, o seni seviyor." Yanından uzaklaştığım da, yiğit bağırıyordu; " aptal mısın sen ? Kız bana iftira attı ! Ne sevgilisinden bahsediyorsun sen ? Normal misin sen ?" " Normalim, görüşürüz Yiğit ! Sen karışma ! Ben katil'i bulacağım." Hızlıca, Duru ve Hilal'in yanına gittim. Yiğit tehlikeliydi, ona yakınlaşmamam gerekiyordu. Onun ile olamazdım, o bir rüyadan ibaretti. Yiğit, sinir ile yanımıza geldi. Telefonunu alarak, birini aramaya başladı. " Alo, aynen Alaz ! Gel hadi oğlum ! İki gündür buradayız resmen ! Hadi oyalanma görüşürüz !" Telefonu kapatıp, sıra'ya oturdu sinir ile. Hilal konuşmaya başladı; " noldu Yiğit ? Ne bu sinir ? Sakin ol !" Bağırarak, konuşuyordu. " Sen karışma Hilal ! Buradan çıkalım ! Onun dışında bir sorun yok." Hilal, bana bakıyordu. Gözlerimi kırptım, sıkıntı yok demek istercesine. Kapı sesleri gelmeye başladı. Yiğit bağırıyordu; " hadi Alaz ! Yapta çıkalım buradan !" Alaz, kapı'yı ittip açtı. Alaz'ın yanında yasemin de vardı. Yasemin, hızla yiğit te sarıldı. " İyi misin aşkım ? O kadar merak ettim ki, bilemezsin." Yutkunarak, onlara bakıyordum. Gözlerim dolmaya başlamıştı, ama kendime bir söz vermiştim. Yıllar önce ağlamayacağım ! Ağlamayacağım ! Ağlamayacağım! Diye. O yüzden, ağlamayacaktım. Yiğit ise, izin vermek istermişcesine ona sarılıyordu. Duru ve Hilal, çıkmışlardı bile, gitmem gerekiyordu artık. Çantamı aramaya başladım. Çantamı alıp, hızlıca çıktım. Yürüyerek, evime gidiyordum. Neyse ki, okul cehenneminden kurtulmuştum. Eve geldiğimde, ablam'ın hala gelmediğini fark ettim. İçeri girip, hızlıca düşünmeye başladım. Alaz da artık şüpheli listesindeydi. İnanamazsınız ama, yiğit'in çok büyük bir şeyler bildiğini biliyordum. Ama, ne biliyordu ? O kadar büyük ne biliyor olmalıydı ? Ya cinayeti kimin işlediğini biliyor. Ya da, önemli bir şey onun yanında, eğer o önemli şey bulunursa. Katilin de öğrenileceğini biliyordu. Yatağıma uzandım, ve hayatı sorgulamaya başladım. Ceketimi üstümden çıkarırken, bir notun yere düştüğünü fark ettim. Notun üzerinde ki yazıya şaşkınlıkla ile baktım. Yiğit te yazıyordu. Anlamadığım şey şuydu: yiğitteyse ben de ne işi vardı ? Üstelik yiğit te notlar mı yazılıyordu ? Bu nasıl bir şeydi ? Bu not benim nasıl olur da cebime girmişti. Anında notu okumaya başladım. " HEP TOPRAĞA YAZIYORDUM ! BU NOT SADECE SANA ÖZEL YİĞİT." Bir şey söyleyeceğim, bana özel numaradan başka not yazan yoktu ki. O da sadece telefondan, benim telefonum nerede peki ? Bunları düşünürken, diğer yazıları da okudum. " YA ONUN UNUTMA HASTALIĞI VARSA ? YA O YAPMIŞSA? " Ne ? Benim unutma hastalığım mı vardı ? Aman tanrım, neyin içine düştüm böyle ben ? Benim, unutma hastalığım mı vardı? Peki, ben bunu nasıl bilemezdim ? Hayır, tamammen saçmalık, benim unutma hastalığım yoktu ki olamazdı da. Telefonumu aramaya başladım, ama bir türlü bulamadım. Peki benim telefonum neredeydi ? Nerede olabilirdi? Kendimi yanlış anladım diye avutturken, bir baktım uyuyakalmıştım. Sabah erken saatlerde uyandığımda, okul olduğu için, hızlıca hazırlandım. Ve okula doğru yol aldım, okula geldiğimde kimsenin okulda olmadığını gördüm. Niye kimsenin okula gelmediğini sorgularken, Yaşlı bir kadın, bana bir şey söylüyordu; " kızım, senin pazar günü okulda ne işin var ?" Ne pazar mı ? Bugün pazar günü müydü ? Ben, gerçekten iyi değilim. Ya da ben öyle hissediyordum. " Yok, teyze karıştırmışım sağol." Diyip, eve gittim. Şok içinde, duvara bakıyordum. Bugün, pazar günüydü ve ben, okula gitmiştim. Yaptığım şeyin, şokundan hala çıkamamıştım. Çıkamıyordum da. Mutfağa gidip, kendime bir sandviç hazırladım. Yemeğe başladım ki, kapı çaldı. Kapı'yı açtığımda değişik biri ile karşılaştım. Hem de çok değişik...... Size bir soru: Sizce cinayeti toprak mı işledi ? Veya toprak işleyip unutmuş olabilir mi ? Hadi koşunnnn yorumlaraaaaa. |
0% |