Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Psikopat 9. Bölüm

@dilan234

PSİKOPAT 9.BÖLÜM:

HALÜSİNASYON

" Biz, enkaz altındayızda kimse bize yardım etmiyor gibi geliyor..."

Sanki hayat bize enkaz altını sunuyor gibi geliyor....Enkaz altındayken, büyümek, gelişmek, ölmek bunların hepsini yapalım istiyor. Hayat bizden bunu istiyor. Tüm faaliyetlerimizi bir enkazın altında kimseye ihtiyaç duymadan yapabilelim. Ama öyle olmuyor, maalesef aptal hayat, bize veriyor. Ama yardımcı olmuyor, aynı insanların bize söyleyip, göstermemesi, uygulamaması gibi. Biz, enkaz altındayızda kimse bize yardım etmiyor gibi geliyor...

Tanrım, kahretsin oradaydı işte. Çöpe atıyordu sanki. Kaandı sanki ona, iyice bakarken, Yiğit'in geldiğini farkettim. Gözlerimi istemsizce oradan kaçırdım. Ve Yiğitte baktım, sanki bakmak zorundaymış gibi. Yiğit bana soran gözler ile bakıyordu.

" Toprak, noluyor ?"

Yutkundum... Başımı çöpe çevirdim. Ama, bir farklılık vardı. Orada kimse yoktu, evet kimse yoktu. Ama, cidden yoktu. Ama nasıl olur ? Görmüştüm. Çöpün yanındaydı, noluyordu cidden ? Gözlerimi kırpıştırıp tekrar yüzümü oraya çevirdim. Ama, yoktu. Harbi yoktu.

" Toprak!" Yüzümü Yiğit'e çevirdim. Korkunun verdiği o his ile.

Kekeliyordum." Ben...." Cümleleri toparlayamıyordum. Yiğit, sabırsızca beni izliyordu. "Ben....Kaan'ı......gördüm.....Çöpün.....yanında......elinde..... kanlı bir şeyler vardı."

Yiğit, şaşkınlıkla bana bakıyordu. " Ne ?! Doğru gördüğüne emin misin ?"

Yutkundum. " Eminim...Görmüştüm yani.."

Ellerini kaldırıp, başımı ellerinin avucuna koymuştu. " Bak, güzelim. Emin misin ? Yanlış görmüş olmayasın."

" Gerçekten eminim."

" Halisünasyon görmüş olmayasın." Aklıma unutma hastalığım gelmişti. Belki de, gerçekten halisünasyon görmüştüm.

" Olabilir, aslında."

" Neyse, halisünasyon gördün o zaman. İfaden peki ?"

Anlamaz gözler ile ona bakıyordum. " İfadem?"

Gözleri kısıp, kaşlarını çattı. " Toprak, sen iyi misin ? Gerçekten değişik davranıyorsun."

" Yiğit, sen şuan ne diyorsun? Tanrım, hiç bir şey hatırlamıyorum."

Başımı arkaya çevirip baktım, burası karakoldu EVET KARAKOL. " Yiğit, biz niye karakoldayız ?!"

Yiğit, anlamaz gözler ve korku ile bana bakıyordu. " Gerçekten iyi değilsin. Kendine gelir misin artık?" Cümlesini devam ettirdi. " Duru öldü, ya." Evet, bunu biliyordum. Ama neden karakoldaydık ?

Tam konuşacakken, yerde bir not gördüm. Üstünde, sanki şizofren birinin çizdiğimi resimler vardı. Üstünde ise YİĞİT'E yazıyordu. Koskocaman bir yazı ile. Yiğitte başını çevirip, notun olduğu yere baktı. Okyanusu andıran o güzel gözleri bana korku ile bakıyordu. Notu almak için eğildiğimde, Yiğit onu almıştı bile. Hızlıca notu aldı. Ve göz gezdirdi. Notu okurken, korkulu olduğu o kadar belli oluyordu ki. Denizi andıran o gözleri, ateş topuna dönmüştü. Notu almak için, onun boyuna yetişmeye çalıştım. Ama bir türlü yetişemedim. O kadar uzundu ki, 1.80 boyundaydı. Yani benim, 2 katımdı resmen. Notu okuduktan sonra, bana baktı korku ile. Gözlerini benim kan çanağına dönmüş gözlerimden bir türlü ayırmıyordu. Notu buruşturup cebine koydu. Kaşlarımı çatarak, ona bakıyordum. Niye notu benim okumama izin vermemek suretiyle, cebine çokuşturmuştu ? Aşırı merak ediyordum. Ama, cevap vermeyeceğine o kadar emindim ki.

" Yiğit, versene notu !" Hala gözlerini gözlerimden ayırmamıştı. Sanki, beni anlamaya çalışıyordu. Beni tanımak istiyor gibiydi.

" Yiğit, niye konuşmuyorsun ?! Bir şey oldu değil mi ?"

Ağzını araladı, konuşmaya başladı. Titreyen sesi ile. " Önemli.....değil. Takma sen !" Cidden mi ? Yani söylediği söz bu muydu ? Ne beklerdim ki ? Yiğit aptalından. Yani ne bekleyebilirdim ?

Yasemin'in hızlı adımlar ile yanımıza geldiğini gördüm. Bakışları oldukça sertti. Bir bıçak gibi keskindi. Bağırmaya başladı. " NE YAPIYORSUNUZ BURADA ?! ARKADAŞIMIZ ÖLDÜ ! SİZ İSE BURADA FLÖRTLEŞİYORSUNUZ!" Anlık bir sinir ile tek ayağımı kaldırıp, tam Yasemin'in kafa hizasını denk alıp kafasına tekme attım. Evet KAFASINA TEKME ATTIM. Kıvırcık saçları ile yere yığıldı. Burnu kanıyordu. Tanrım, ben ne yapmıştım ? Yiğit bana şok içinde bakıyordu. Yere bile eğilip ona bakmadım, gururum yerle bir olmasın diye. Yiğit, yere eğilip Yasemin'e baktı. Burnu feci bir şekilde kanıyordu. Bir ara düşündüm, yanlış bir şey mi yaptım? Diye ama sonra doğru bir şey yaptığımı düşündüm. Hakkedene hakketiği gibi davranacaktın bu dünyada. Yasemin, bunu hakkediyordu. Ben de ona, hakketiği muameleyi yaptım.

Ayağa kalktılar, Yiğit ve o Yiğit'in gözlerinde hala o korkuyu feci bir şekilde hissedebiliyordum. Yasemin, bana öyle kötü baktı ki. İçimde sanki fırtınalar koptu o an.

" Sen ne yaptığını zannediyorsun pislik seni ?" Gözlerimi devirip, oradan uzaklaştım.

" Hakkedene hakketiği gibi davranacaksın bu dünyada !" Diyip, gittim. Eve doğru ilerledim, aklımda hala o not vardı. Eve geldiğimde, ablamın evde olduğunu gördüm. Gelmişti, yemekde sipariş etmişti. Ama, şuan uyuyordu. Anlaşılan baya yorulmuştu. Yüzüne bir öpücük kondurduktan sonra, mutfağa doğru ilerledim. Güzel pizzalar beni bekliyordu. Hızlıca sucuklusunu yemeye başladım. O kadar açtım ki. Herkesi yiyebilirdim. Odama doğru ilerledim, aklımdan Duru ve Nazın ölümünü çıkarmak istiyordum. Bu yüzden, kulaklığımı takıp, kitabımı alıp okumaya başladım. Kendimi o dünyadan yoksun bırakmak istedim. Sadece, şuan ki dünyaya ait olmak istedim. Kitap okuduktan sonra, ablamın aldığı telefonumda takılmaya başladım. Instagram'a girdim, orada hiç beklemediğim bir bildirim ile karşılaştım. Kaan'ın bana istek gönderdiğini gördüm. Anında yatağımdan fırlayıp, Kaan'ın hesabına girdim. Son bir fotoğraf paylaşmıştı. Aklımı o kadar karıştırmıştı ki bu fotoğraf, Fransa'ya gideceğini söylemişti. 2 saat sonra, kendini çok kötü hissetiğini, ve en önemliside Duru'nun fotoğrafının altında bunları atması. Bu insanı, ister istemez şüphelendiriyordu. Duru'nun fotoğrafının altına bu yorumu atması, Duru öldükten sonra gitme kararı vermesi, Duru öldükten sonra, yanımızda bulunmaması bile. Bu ister istemez beni ondan şüphelendiriyordu. Hem Naz konusunda, hem Duru konusunda. Sanki, kaçmak istiyormuş gibi görünüyordu. Gözlerim açık bir şekilde gönderilerine baktım. Bir fotoğraf atmıştı. 1 yıl önce, bu fotoğrafta Naz'a aldığım kazağın aynısı vardı. Evet aynısı, hatta orada bir tane leke vardı. Vişne suyu lekesi o leke bile vardı. Ellerim titreye titreye gönderinin altında ki yoruma baktım. Gözüm o yoruma çarptı, Naz'ın instagram hesabı. Evet Naz o gönderi'nin altına yorum atmıştı. Seni seviyorum. Demişti. Kaan ise, bu gönderiye kalp atmıştı. Aman tanrım, bunlar gerçek miydi ? Naz ve Kaan sevgili olabilirler miydi ? Ama doğru Kaan'ın yapması imkansız değildi. Yıllar önce Balıkesirde bir kızın Kaan yüzünden ölmesi, Kaan, yasaklı maddeler satıyordu zaten. Evet, gözüm açılmıştı. Kaan ve Nazın arasında bir bağ vardı. Belki de, bu bağ yüzünden Naz ölmüştü, öldürülmüştü. Kaan'ın isteğini kabul ettim. Ne kaybedebilirdim ki ? Naz gibi öldürülebilir miydim ? Belki de benim de ölmem gerekiyordu. Ölüm umurumda değildi. Ölürsem ölürdüm zaten. Hızlı ve huzursuz bir şekilde nefes alıp, verdim. Telefonuma bir bildirim geldi. Özel numaradan, iyi de bu benim yeni numaramdı. Bu numaramı nereden bulmuştu ? Gerçi zaten PSİKOPATTI bulması normaldi.

" DOĞRU YOLDAYSIN DEVAM ET!" Başımı salladım, elbette devam edecektim. Ben başladığım bir işi yarıda bırakmazdım zaten. Telefonumu tam bırakmıştım ki. Anında telefonuma bir bildirim geldi. Neydi bu duraksamadan mesaj yağmuru ? Ama bir farklılık vardı. Bu mesaj. O kadar kötüydü ki.

Bölüm sonu :)

Peki sizce mesajı atan kişi kim ? Sizi seviyorummm. 2 hafta bölüm gelmez :( maalesef ki :( sınav haftası olduğu için kusura bakmayın. Bu bölümüde bugün zarzor yetiştirdim. Sizin için :) umarım beğenirsiniz. İyi ki varsınız, iyi ki benim biricik okurlarımsınız :) sizleri canımdan daha çoook seviyorum. Canım sevgili okurlarım benim :) sevgi dolu iyi akşamlar. 💕🫶🩵

 

 

 

Loading...
0%