@dilara_zcvk
|
"Adıma yaşıma nefesime lanet ettirdin artık baba! Ben senin kızınım oğlun olmayı bende isterdim yada namusunu korumayı ama benimde namusum söz konusu ne yazık ki Allah kız yaratmış. Yalvarırım bir kere sevmeyi, bana inanmayı dene lütfen!"
Cümlelerimi haykırırcasına babamın gözlerine söylerken sağ elimin tersi ile gözyaşlarımı sildim. Babam ise buz kütlelerini anımsatan gözleri ile beni süzerken dudaklarından dökülen cümleler ruhumu buz etmişti. Adeta ölü bir bedeni anımsatan bir soğukluk sarmıştı dört bir yanımı..
"Sen bir kız çocuğusun Oğuzhan'a kuyruk sallamasaydın o sana asla dokunmazdı. O senin Abin. Bu yaşta bu o*****luk nereden geliyor anlamış değilim. Şimdi çekil gözümün önünden çay suyu koy. Biraz sonra misafir gelecek. Senin odanın yanında ki boş odayı hazırla rahat ettirelim. Kendisine yeterince mahçup olduk!"
Yine son sözü söylemişti. Ben masumdum ellerimi ayaklarımı bağlayıp tehdit eden oydu ve haklıydı babam yine onu dinliyor beni suçluyordu..
Sessizce parmak uçlarımda mutfağa adımlarımı çevirdim. Sandalyenin üzerine çıkarak yavaşca çay suyu koydum. Sıra beklemekteyken çaydanlığa yansıyan görüntümü seyretmeye başladım.
Sahiden ben mıydım suçlu olan ? Oysa her seferinde canı yanan bendim. Dayanamayarak babama anlatan da bendim. Peki ya bu misafir kimdi ? Böyle bir günde kimi çağırmıştı düşüncelerimi susturan suyun fokurdaması ile yavaşca çayı demlerken kapının çalma sesine çaydanlığı bırakıp kapıya yöneldim. Tüm gücüm ile kapıyı kendime çekerek açtım. Karşımda gördüğüm kişi ile kaskatı kesilmiştim. O gelmişti babam onu çağırmıştı. Oğuzhan abim 1 yılı aşkın bir süredir işkenceleri ile taciz eden abim..
Yüzüme kazanç ve kin dolu bakarken babamı arkamda görmesi ile başını masum gibi önüne eğdi. Babam hızla kolumdan tutup mutfağa doğru iterek "Önümde bari çocuğu yoldan çıkarmaya çalışma! Çabuk çayı hazırla oğlumla çay içeceğiz" diyerek onu içeri aldı.
Onun ise başı önde bir şekilde"Hiç gerek yoktu utanç içindeyim size karşı amcacım" diyerek koltuğa oturdu. Ben ise yan odamda kalacak misafirin o olmaması ümidi ile çayları doldurmaya başladım.
Nasıl serviş yapacağımı düşünürken babamın öfkeli sesi tüm evi inletmişti adeta "2 bardak çay getireceksin beceremedin" ellerim titremeden çayları dökmeden yavaş adımlarım ile salona girdim.
Korkulu gözlerimi tepsiden ayıramazken ona doğru uzattım. O ise masummuşcasına yavaş sahte titreyen elleri ile çayını alıp koltuğun yanında bulunan sehpaya bıraktı. Hemen tepsiyi babama yönelttim.
"Otur şuraya özrünü dile Oğuzhan abinden çünkü içinde pislik bulunan sendin ayrıca 1 hafta bizim misafirimiz olacak. Hatanı duyar görürsem kötü olur unutma."
Özür mü neden ben özür diliyordum ki ? Diye düşünerek karşı koltuğa oturdum. Titreyen dizlerimi durdurmaya çalışırken sessizce gözlerimden dökülen yaşları silerek "Özür dilerim abi istemeden oldu bir daha olmaz" dedim babam lafa atılarak "düzgün özür dile dedim sana!"
Dayanamayarak odama koştum odam kolidorun sonunda idi. Kapımı kilitleyip yer yatağıma oturup dizlerimi kendime doğru çekip babamın küfür dolu bağırışlarını bastırmak adına kulaklarımı küçük ellerim ile kapatıp "la la la la" diye söylenmeye başladım.
Gözlerim kapıya dalmış bir şekilde sadece bekliyordum. Düşünemiyor hissedemiyor boş anlamsız bir çift göz ile kapıyı seyrediyor 1 haftanın dolmasını diliyordum.
Çok uzun süre dalmış olmalıyım ki kapının önünde gölge belirmişti. Kapım buğulu camdı onu görebiliyordum. Oydu evet ve o ses " ben geldim abicim kapıyı açta konuşalım!"
Yavaşça kapının kulbunu indirip açmayı denerken gözyaşlarımın arttığını ve korkumun tüm kanımı çektiğini hissediyordum.
Kapımın kilitli olduğunu anlamıştı. Daha sert vuruşlar ile açmaya çalışırken o iğrenç sesi odamın içerisinde yankılanıyordu resmen " Şu lanet olası kapıyı aç yoksa babana odama girmeye çalıştı diyeceğim. Beni buna mecbur bırakma!!"
Ne yapacağımı bilmez bir halde korkunun verdiği cesaret ile gözlerimi yumup çığlık atmaya başladım..
Sabah 07:18
Çığlıklarım ile gözlerimi açtım. Yine aynı kabus. Asla peşimi bırakmayacak bir geçmiş. Terden yüzüme yapışan saçlarımı yüzümün ardına attım. Kafamı kaldırıp Savaşı aradım nerdeydi bu ş*refsiz yine ?
İşe gitmesi için erken bir saat eminim her sabah olduğu gibi bu sabah rutini olan wc seansında olmalı diye düşünerek telefonumu elime aldım.
"Savo olum çık şu wc'den sonunda nikah kıyacağız sana orada :)" diyerek mesajımı sonlandırdım.
Yine her sabah olduğu gibi "Daha yeni girdim yırtarım ağzını haaa" diye bir mesaj mecbur bekleyecektim 45 dakikalık süreç var önümde bu sırada sizlere kendimi tanıtmak isterim.
Ben Dilara 22 yaşında ailesinden ayrı yaşayan bir genç kızım. Savaş ve ablası ile kalıyorum. Savaş ile 2012 yılında kitap yazma uygulaması üzerinde tanıştık dostluk kardeşlik kurduk. Birbirimizden başka kimsemiz yoktu. Bizde birbirimise çınar olduk. Doğrusu ben ona Anne o bana nankör evlat :)
Şakası bir yana iyi günde kötü günde her daim yan yanaydık. Ben 2 kez Lösemi atlattım. Bedensel olarak yanımda olamadığında ruhen yanımda olurdu her daim.
Birde Gökhan var tabi sevdiğim sevgilim ama arkadaşım. Biraz karışık bir konu ama dünyanın en merhametli en temiz kalpli adamı. 37 yaşında ama olgunluğu yerine göre gösterirken benim yanımda minik bir çocuk gibi. 2 yıldır süren tanışma beraberliğimiz var. Ailesine kadar bilir tanırım.
"Hadi la çıksana artık altıma edicem burda!" 37 dakikadır onu bekliyorum o ise içeride eminim ki s*gara keyfi yapıyor "Bekle be son fırt çekip çıkıcam 2 dakika dayanamadın." 2 dakika mı dedi o ? Sen ne zaman büyüyecek olgunlaşacaksın çocuğum diye söylenirken wc'den çıkış sağladı beyim.
Ellerimi yüzümü yıkarken içerden bir ses bu rutinin dışındaydı. "Kardooooğğğğ" ne olmuş olabilir ki ? 3. Dünya savaşı? Ölü haberi ? " Efendim kardo" ve yine saçmalıklarından bir tanesi "Çok kötü rüya gördüm anlatmam lazım sana çabuk çık"
Alelacele çıkıp salona geldim karşı koltuğuna oturup evet dinliyorum dedim "rüyamda bana analık hakkını helal etmiyordun" dedi ne bekliyordum ki senden zaten.
"Hakkımdır yoruldum senin peşinde koşmaktan ama senin olgunlaşamamandan" demem üzerine "O zaman doğurmasaydın" demesi ile kahkaha patlattık.
"Savo ben çıkıcam Gökhan'ın yanına akşamda ablanın fırına gidicem elemana izin vermişler bu gece ordayım uğra" dedim seslenerek "Tamam kardo bana çorap alsana ha birde odamı halletsene ya nolur yarın izinliyim." Yine bana işi düşmüştü "Tamam akşam işe geçmeden hallederim" diyerek ufaktan geçiştirdim ve Gökhan'ın yanına gitmek için hazırlanmaya başladım..
Günlük rutinim başlıyor zannederken lanetimi unutmuştum. Mutluluk kapıma 100 metre yaklaşacak olsa 1 km geri kaçar her zaman. Bugünde mutluluğun 1 değil 10 km birden kaçtığı günlerden birine hazırlık yapıyor gibi hissediyorum..
~~~~~~~~~~~~~~~ Sizce yeni bölümlerde bizleri neler bekliyor ?
Heyecanlı dram ve aşk içerisinde kabuslu bir hayatı olan Dilara mutluluğu kapısından içeri almayı basarabilecek mi?
Sağlıcakla kalın ❤️ Seviliyorsunuz ❤️ Yeni bölümde görüşmek üzere ❤️
|
0% |