4. Bölüm

BAŞLANGIÇ

Saliha Dilaranur Özdemir
dilarad070512

(Oğuz'un Anlatımıyla)

Tanışma faslı bitmişti artık görev zamanıydı. Derya Hanım nereye giderse bizde oraya gidecektik. Ben niye sürekli biz kelimesini kullanıyorum. Oğuz bak oğlum biz değil ben ve o diyeceksin anlaştık mı? Acaba o içinden ne diyordur, biz mi yoksa o ve ben mi? Ben niye bunu düşünüyorum şimdi? O an Derya Hanım'ın sesi duyuldu.

"Arkadaşlar ben çıkıyorum. Haberiniz olsun." dedi neşeli sesi. Sevda ile önceden tanışıyorlardı. Bu Sevda denen binbaşı sadece bana böyle davranıyordu sanırım. Bunu düşünmeyi bıraktım. Ne yapacaktık? Ben bunu düşünürken Sevda, Derya Hanım'ın kolundan tuttu ve:

"Bizsiz hiçbir yere gidemezsiniz, Derya Hanım!" dedi korumacı sesi. Derya, Sevda binbaşının gözlerine doğru baktı.

"Pekala!" dedi onaylar bir sesle.

"Oğuz Yüzbaşı gidiyoruz" dedi Sevda. İsmimi ondan duyunca bir değişik oldum olduğum yerde donakaldım. İlk defa biri ismimi bu kadar güzel söylüyordu. O anda onun sesini tekrar duydum.

"Hadi yüzbaşı davetiye mi bekliyorsun?" bunu gülerek demişti. Evet gülmüştü. Alay eder gibi de değildi. Ne güzel gülüyordu! Peki o bana tavırlı değilken ben ona neden tavırlıydım? Hemen yürümeye başladım. Derya Hanım önde arkasında Sevda onun da arkasında ben merdivenleri iniyorduk. Aşağı indik. Arabayı kim kullanacaktı? Sevda arka kapıyı açtı ve Derya Hanım'ı buyur etti. Kapıyı kapatıp tam karşıma önüme geçti.

"Oğuz geçen ki gibi yapmayacaksan buyur direksiyon senin." dedi güler yüzle.Gözlerimi devirdim. Şaşırmıştım ayrıca. Kendisi sürer diye bekliyordum. Şaşırdığımı gizlemek için ardından:

"Her sürücü senin gibi değil Sevda Binbaşı." dedim umursamaz bir sesle.

"Öyle olsun yüzbaşı. Şunu da hatırlatayım herkes senin gibi de değil" dedi ardından arabanın sağ ön kapsını açtı ve oturdu. Kız değişik bir insandı. Ayrıca laf sokmak da ona yakışıyordu. Ardından sol kapıyı açtım ve arabaya bindim.

"Derya Hanım nereye gidiyoruz?" dedim. Göreve hemen nasıl da kaptırdım ama? Koçum benim bu görev tam sana göre!

"Bir elbiseciye." diye cevap verdi neşeli bir şekilde.

"Hayırdır Derya parti mi var?" diye sordu Sevda, Derya Hanım'a bakarak.

"Onun gibi bir şey Sevda. Arkadaşın doğum günü partisi var. Bir elbise bakacağım." dedi Derya Hanım pozitif bir sesle. Derya Hanım'ın iyimser bir kişilik olduğunu çözmüştüm.

"Eminim ki en güzel sen olacaksın." dedi Sevda güzel bir sesle. Allah'ım sesi çok güzel! Oğlum ne diyorsun lan!

"Yardım edersin bana!" dedi Derya Hanım imayla.

"Derya ben ne anlarım elbiseden?" diye itiraz etti Sevda.

"Anlarsın anlarsın. Hem de çok iyi anlarsın." diye şansını zorladı Derya Hanım. Çok güzel iki dostlar.

O sırada ben arabayı kullanmaya başladım. Yakınlarda çok güzel bir elbise dükkanı vardı. Oraya gittik. Aşağıya indim. Sevda'da hemen arabadan inip Derya Hanım'ın kapısını açtı ve:

"Buyurun Derya Hanım!" dedi tekrardan koruma olarak.

İşine çok dikkat ediyordu. Normal bir sohbette hanım kelimesini çıkartıyor mevzu işe geldi mi hanım kelimesini getiriyordu. Ülkemizin kadınları işte!

"Sağ ol Sevda" dedi Derya Hanım alçak gönüllülüğünü kullanarak. Hepimiz arabadan indik ve elbiseciye girdik. Genelde gri ve beyaz tonlarının ağır bastığı bir tasarım yapılmıştı. Orada bizi çalışan karşıladı. Neşeli bir tipti. Genelde çok neşeli insan sevmezdim.

"Buyurun nasıl bir şey bakmıştınız?" dedi neşeli bir şekilde.

"Biraz inceleyeceğim bir sorum olursa sorarım!" dedi Derya Hanım başından savarak. Sevmiyordu demek ki yanında çalışan olmasını. Bu çalışan umarım peşinde gezmezdi.

"Peki buyurun!" dedi çalışan uzaklaşarak. Derya Hanım elbiseleri incelemeye başladı.Bir tane seçti ve denedi. Beyaz bir elbise seçmişti.

"Sevda nasıl olmuş?" diye çıktı kabinden. Sevda uzunca Derya Hanım'a baktı.

"Tam uymamış gibi." dedi memnun olmamış bir şekilde.

"Oğuz Bey sizce?" dedi Derya Hanım bana bakıp. Eyvah! 100 puanlık soru! Yanlış bir şey dememem lazım, yoksa başım derde girer. Kardeşimden biliyorum.

"Daha zarif bir şey daha uygun olur sizin için." diye fikrimi belirttim. O anda Sevda'nın bana baktığını fak ettim.

"Giyim hakkında bilgilisiniz Oğuz Bey." dedi. Sesinde değişik bir tını vardı. Etkilenmiş gibi de küçümser gibi de. Ben ikincisini seçtim. Sevda Binbaşında o potansiyel vardı çünkü. Sonra gözlerini benden çekti. Elbiselere göz gezdirmeye başladı. Sonra gözüne bir şey takıldı ve ona doğru yürümeye başladı. Elinde kısa kollu kırmızı uzun ve zarif bir elbise ile geri döndü.

"Bir de bunu denemelisin!" dedi Derya Hanım'a bakarak neşeli bir sesle.

"Hemen deniyorum. Bu çok güzel!" dedi Derya Hanım heyecanla.

Sevda anlamam diyordu bir de gitti en güzel elbiseyi buldu getirdi. Zevki iyiydi anlaşılan. Biraz vakit geçtikten sonra Derya Hanım deneme kabininden çıktı. Bu elbise olmuştu.

"Çok yakışmış Derya!" dedi Sevda güzel sesiyle.

"Teşekkür ederim Sevda. Çok güzel oldu." dedi Derya Hanım hayran kalmış bir sesle.

"Teşekkür etmene gerek yok. Sen güzeldin. Elbiseyle daha güzel oldun."

Derya Hanım bu elbiseyi aldı. Elbiseciden çıktık tekrar arabaya bindik. Yolda giderken macera oldu. Bir kaç maskeli adam yolu kesti. Sıkıntı değil. Askerdik zaten. Sevda ve ben hızla arabadan indik. Tabii indiğimiz an başlamışlardı kurşun yağdırmaya . Silahımızı çıkardık ve başladık sıkmaya. Hepsi ölünce Sevda gitti ve bir adamın üstünü aramaya başladı. O an ağzından tek şu kelime çıktı.

"Şerefsizler!" Öfkeli sesiyle yine gürlemişti mübarek! Ben çözdüm görev havasındayken esip gürleyen biriydi.

"Sevda ne oldu?" diye yanına ilerledim. Sakin kalmaya çalışıyordum.

"Derya Hanım'ı öldürmekmiş niyetleri. Sen git hepsinin telefonlarını al ben de arabayı arayacağım." dedi emir vererek. Emir demiri keser. Mecbur kabul ettim.

"Tamam. Dikkatli ol." diye uyarıda bulundum. Kendileri ise göz devirdi. Gittim hepsinin telefonlarını topladım. Sonra Sevda'nın yanına gittim.

"Dur!" dedi ciddi bir sesle.

"Sevda ne oldu?" diye ısrar ettim.

"Sadece dur kıpırdama. Bomba var." dedi ciddi sesiyle.

"Bomba mı?" diye şaşırdım.

"Bu tarz bombayı daha önce gördüm. Patladığında çok büyük hasar verir." dedi korkmuş bir sesle. İnsanların çok yoğun olduğu bir noktadaydık. Sivillere zarar gelmemeliydi.

"Ne yapacağız?" diye sordum. Umarım mantıklı bir fikri vardır.

"Arabayı insanlardan uzak bir yere götüreceğiz." diye çok mantıklı bir fikir verdi. Biz her gün bomba uzaklaştırıyoruz ya Sevda! Ama yapacak bir şey yoktu. Ekibin gelmesi uzun sürebilirdi.

"Tamam da Derya Hanım?" diye sordum.

"Bir kişi isteriz kaleden Derya Hanım'ı alır geri kaleye götürür." diye cevap verdi sakin ama düşünceli bir sesle.

"Tamam." diyerek onayladım.

"Ben bir kişi istiyorum. Sakın delice bir şey yapma" dedi uyararak. Bu seferde ben göz devirdim. Kulaklığına dokundu ve:

"Arzu, buraya Derya Hanım'ı kaleye götürecek biri lazım. Önemli sayılır. Az önce bir kaç kanı bozuk saldırı düzenledi. Yok yok bir şey olmadı. Araba var bir tane bomba yerleştirilmiş. Evet daha önce gördüm. Tamam Turan Başkanı bağlayabilirsin." dedi sakin ve açıklayıcı bir sesle. Bir de güven vardı sesinde. Rahatça konuşabiliyordu. Ses bana da bağlandı artık bende duyuyordum.

"Sevda,Oğuz şimdi olayı biriniz özetlesin!" dedi Turan Başkan'ın otoriter sesi.

"Başkanım, biz Derya Hanım'la kaleye geri dönüyorduk. Yolumuzu birkaç terörist kesti. Adamları öldürdük. Arabayı incelemeye başladığımda saatli bomba olduğunu gördüm." diyerek olayı özetledi Sevda.

"Kaç dakika gösteriyor?" diye sordu Turan Başkan sakin bir sesle.

"Yarım saat." diye cevap verdi Sevda.

"Başkanım ben bu bombayı daha önce gördüm. Patladığında çok büyük bir alana hasar veriyor. Eğer izin verirseniz bombayı sivillerden uzak..." diye başlamıştı Sevda.

"İzin sizin arkadaşlar. Derya Hanım'ı biri almaya geliyor. 10 dakikaya orada." dedi Turan Başkan.

"Tamamdır başkanım!" diyerek onayladık. Başkanla bağlantıyı geçici süreliğine bıraktık. Sevda hızlı adımlarla Derya Hanım'ın yanına gitti ve şöyle dedi:

"Derya bizim şu önde gördüğün arabayı sivillerden uzak bir yere taşımamız lazım. O yüzden bir kişi istedik gelip seni alacak."

"Dikkat edin!" diye uyarıda bulundu bize.

"Ederiz!" diye yanıtladık.

Sevda hızlı adımlarla yanıma geldi ve sürücü koltuğuna geçti. Bende hemen yanında ki koltuğa geçtim. 29 dakika kalmıştı. Sevda gaza bastığı gibi sivillerden uzak bir yere gitmeye başladı. Lakin bu zor olacaktı çünkü sivillerden uzak olan bir yer buraya ancak 10000 km uzaklıktaydı. Son üç dakikamız kalmıştı ve hala trafiğin çok yoğun olduğu yerlerdeydik. Son iki son bir.

10

9

8

7

6

5

4

3

2

1

0

(SESSİZLİK)

 

 

 

Bölüm : 02.12.2024 23:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...