
Bugün görev günü olduğu için erkenden uyandım. Yorgun hissediyordum çünkü dün çok geç uyumuştum. Çıkmama bir saat olduğu için mutfağa gidip hızlıca bir kahve yaptım. Kahvemi alıp balkona çıktım. Hava soğuk deniz dalgalıydı. Kahvemi içerken bir yandan da denizi izliyordum. Denizi izlemek bana iyi geliyordu. Annemin gözlerini hatırlatıyordu bana. Mavi gözleri ile denizi izlemeyi çok severdi. Kendimi çok şanslı hissediyordum çünkü gözlerim anneminki gibi maviydi. Deniz mavisi. Annemin saçları sarıydı, bu konuda da çok şanslıydım çünkü benimde saçlarım sarıydı. Kardeşimde anneme çekmişti. O büyüdükçe anneme benziyordu. Melis'ti annemin adı. Kardeşimin adını da Melis koymuştu teyzem... Kahvemi içince mecbur giymek zorunda olduğum takım elbiseyi giydim. Bu illet şeyi sevmiyordum. Giymeyeli çok uzun süre olmuştu değişik hissetmiştim. Telefonumu cebime attım ve arabaya bindim. Arabalarda siyahı severdim en çok. O yüzden arabamda siyahtı. Koruma görevim kaleye girdiğim anda başlayacaktı. Yolda ikinci korumanın kim olacağını uzun uzun düşündüm. Umarım kafa dengi biri olurdu yoksa ben sıkılırdım. Kaleye sonunda varmıştım. Gerçekten bayağı ihtişamlı gözüküyordu. İşte Türkiye'mm. Kaleye gittiğimde beni Hakan Başkan karşıladı. Hakan Başkan çok iyi biriydi. Siyah saçlı, siyah sakallı kahverengi gözlü biriydi. Orta yaşlarda babacan bir kişilikti. Geçen gün evime gelen kişide oydu zaten.
"Hoş geldin Oğuz" Dedi Hakan Başkan o sıcak sesiyle. Ben baba olarak bu adamı bilsem olmaz mıydı?
"Hoş buldum başkanım." dedim. Onun sıcak, güven veren sesi bana da yansımıştı. Tebessüm etti, tebessüm ettim. Bu adam benim babam olsun!
"Birazdan göreve başlayacaksın ama diğer görevlinin gelmesini bekliyoruz" dedi güven veren sesi. Bu adam ne dese kabulümdü. Diğer kişinin kim olduğunu sormak istedim ama bu kararı içimde bir taraf engelledi. Böyle bir huyum vardı işte, istediğimi istediğim yerde söyleyemiyordum.
"Tamam başkanım" diyebildim sadece.
İçim içimi yiyordu, diğer görevli kim onu çok merak etmiştim. Hissediyordum merakım azalıyordu. Birazdan tanışacaktım. O anda içeri o girdi. Evet oydu. Yanlış gördüğümü düşünmeye başladım ama gerçekten oydu. Bu kızı nasıl seçtiler ya! İtiraz ediyorum Hakan Başkan'ım!
"Başkanım" dedi kadının göreve hazır olan sesi. Daha önce sanki Hakan Başkan'ı tanıyordu. Ya da böyle göreve daha önceden katılmıştı. Hangisiydi acaba? Benim gözlerim kadının üstündeydi. O da beni fark etmişti.
"Hoş geldin Sevda" dedi Hakan Başkan'ın sıcak sesi. Hafifçe bir tebessüm etti. Gülebiliyormuş hanımefendi!
"Hoş buldum başkanım" dedi samimi bir sesle. Bu kız mı bana esip gürlemişti? Bu kayıp ikizi falandır umarım! Yoksa o kız bu kız olamaz!
"Sevda diğer görevli arkadaşımız" dedi Hakan Başkan bana dönerek. Sevda hanımefendi ile göz göze gelmiştik. Yüzünde ne olduğunu anlayamadım bir ifade oluştu.
"Biz zaten daha önceden tanırız birbirimizi değil mi Yüzbaşı?" dedi imayla. Bu kız o kızmış! Kara listesine yazıldık! O bu değil ona giydiği takımda çok yakışmıştı. Koçum şu an bunun sırası mı sence?
"Ne güzel o zaman iyi bir çalışma arkadaşı olursunuz" dedi Hakan Başkan güven veren sesiyle. Oluruz başkanım niye olmayalım! Sadece binbaşımız biraz fazla sinirli.
"Tabii tabii başkanım" dedim gözlerimi Sevda hanımefendiden ayırmayarak. Şaşkındım bu kız seçilmiş. Çok güzel anlaşırız tabii başkanım mükemmel anlaşırız. Hakan Başkan biraz önden yürümeye başladı, tabii bizde yürümeye başladık. Sessizce şöyle dedim:
"Tanışığız evet. Ben seni tekrar görmek zorunda mıydım?"
"Hayat bu yüzbaşı ne olacağı hiç belli olmaz!" Bu kadın acayip rahat. Nasıl bir koruma olur çok merak ettim. Şansıma saydırarak yürümeye devam ettim. O sırada ona baktım. Başı dik kendinden emin etrafa "Ben buradayım!" dercesine bakışlarlar atarak yürüydü. Etkilenmemek elde değildi. O sırada içeri girdik. Herkes Hakan Başkan'a doğru baktı. Bizde tam arkadaydık. Bazı kişiler bizi süzüyordu o sırada.
"Kolay gelsin arkadaşlar Derya nerede?" dedi Hakan Başkan bakışları kendisine toplayarak.
"Odasındaydı başkanım" dedi orada çalışanlardan biri. Bu çalışanı sevmedim.
Hakan Başkan oraya yürümeye başlarken bir kapıya geldik Hakan Başkan bizim beklememizi söyledi. Bizde beklemeye başladık.
"İsmin neydi senin?" diye sordu. Hatırlamıyor olamazdı! Başımı ona çevirdim.
"Şaka yaptım lan Yüzbaşı Oğuz Aydın!" dedi. Rahatladım ve sevindim. Ben onu unutamamıştım o beni nasıl unutmuştu diye düşünecektim sonra.
(Yazarın Anlatımıyla)
Hakan Başkan Derya'nın kahverengi tonlarında olan odasına girdi. Derya renkli bir kişilikti ama burada bu rengi tercih etmişti. Onun iki kişiliği vardı. Birisi renkli bir kişilik, diğeri ise vatan kişiliği. Onun için vatan önemliydi. Asla dışarıda davrandığı gibi burada davranmazdı. Derya, Hakan Başkan'ı görünce ayağa kalktı.
"Buyurun başkanım" dedi emre hazır bir şekilde.
"Oturabilirsin Derya" dedi Hakan Başkan her zaman kullanığı o sıcak sesini kullanarak. O da masanın önündeki koltuklardan birine oturdu.
"Başkanım önemli bir şey mi oldu?" dedi Derya meraklı yeşil gözlerini Hakan Başkan'a çevirerek.
"Pek sayılmaz. Sana anlatmıştık, koruma ayarladık bugün başladılar ve onlarla tanışmanı istiyorum" dedi Hakan Başkan. Derya'nın bu işe pek sıcak bakmadığını biliyordu ama iki sene önce yaşadığı tatsız olay onun iyi bir korumaya ihtiyacı olduğunu düşündürtmüştü.
"Başkanım ben istemediğimi söylemiştim. Ben kendimi koruyabilirim." Dedi Derya itiraz ederek. İstemiyordu ama kimlerin seçildiğini de merak etmişti.
"Koruyamazsın Derya! Sen bu vatanın en önemli kişilerindensin ve bu vatanın sana ihtiyacı var! Uzatmanı istemiyorum." dedi Hakan Başkan otoriter sesiyle.
"Ama başkanım..." diye itiraz ediyordu Derya ama Hakan Başkan izin vermedi.
"Aması yok Derya aması yok! Şimdi onları içeri alıyorum ve düzgünce görevlerini yapıyorlar, sende onlara durduk yere kaba davranmıyorsun. İkisi de ülkemizin en iyi askerlerinden. Anlaşıldı mı?" dedi otoriter sesiyle. Bu sesi pek kullanmayı sevmezdi Derya ile konuşurken. Derya onun kızı sayılırdı. Çok severdi Derya'yı. Elinde büyümüştü resmen.
"Anlaşıldı başkanım." dedi Derya çok anlaşılmayan bir sesle. Hakan Başkan onun babası gibiydi o yüzden onu sinirlendirmek istemiyordu. Çünkü Derya'nın Sevda'dan sonra bir tek Hakan Başkan'ı kalmıştı. Onuda kaybetmek istemiyordu. Derya için bu ikisi önemli kişilerdi. Ama uzun yıllar bir daha Sevda'dan haber alamadı. Çok denedi. Sevda onun kız kardeşi, ablası gibiydi. Asker olmak istediğini hatırlıyordu. Umarım asker olmuştur diye düşünmekten başka bir şey yapamıyordu.
Hakan Başkan kapıya doğru yöneldi ve Oğuz ve Sevda'yı içeriye aldı. Derya, Sevda'yı gördüğü an gözleri güldü. Canından çok sevdiği ablası gibi olan kadını yıllar sonra tekrar gördüğü için heyecanlanmıştı. Hemen yerinden kalktı ve Sevda'ya doğru yürüdü. Koştu da denilebilirdi aslında.
"Sevda!" dedi neşeli ve bir o kadar da heyecanlı sesi. Sevda bu görevi Derya için kabul etmişti. O yüzden onu hatırlıyordu. Sevda için Derya onun çocuk ve genç tarafıydı, hayatının neşesi ve başının tatlı belasıydı. Ne kadar çok özlemişti Derya'sını Sevda. Ona bir lakap takmıştı ama kimseye söylememişti. O lakap ise "minik tavşanım" lakabıydı.
"Derya!" dedi Sevda'nın özlem dolu sesi. Yıllardır ama onun için kırk asır gibi geçen yıllardır görmüyordu minik tavşanını. Derya'yı büyümüş MİT'te çalışırken görmek onu gururlandırmıştı. Aralarındaki büyük özlemi gidermek için sımsıkı sarıldılar birbirlerine. Kimse onları ayıramayacaktı artık. Çünkü onlar yeniden karşılaşmış iki güçlü kadındı. Beraber daha güçlü olacaklardı. Sarılmaları bittikten sonra Hakan Başkan konuşmaya başladı:
"Derya artık istersin bence" dedi mutlu bir sesle. Hakan Başkan bunu bilerek ayarlamıştı. Derya'nın mutlu olması gerekiyordu. Çünkü mutlu olduğunda işini daha bir hevesle yapıyordu.
"İsterim başkanım!" dedi Derya mutlu ve huzurlu bir şekilde. Sevda'sına kavuşmuştu.
"Sevda'yı zaten tanıyorsun. Şunu bilmiyordun: Sevda çok iyi bir binbaşı. Bu arkadaş da Oğuz. Kendisi yüzbaşı. İkisi de alanlarında en iyisi." Dedi Hakan Başkan Sevda ve Oğuz'a gururla bakarak.
"Ondan şüphe yok başkanım" dedi Derya gururla.
Bu üçlü nasıl bir ekip olacaktı? Orası ilerleyen bölümlerde!
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 9.33k Okunma |
4.47k Oy |
0 Takip |
45 Bölümlü Kitap |