(Oğuz'un Anlatmıyla)
Şeytan diyordu ki git şu Semih denen ite sende dal. Ağzını,burnunu dağıt kellesini al. Sevda'ya dediği şeyler öfkelendirmişti beni. Bu öfkelenmemim sebebi sadece Sevda için değildi. Kaç yaşında bir kadın hatta çocuk bile olsa bir erkek bir kadınla böyle bir konuşma yapamazdı.O anda içimdeki öfkeyle herkesi kenara çıkardım ve Semih denen şerefsizi kıyafetinin yakasından tutup kaldırdım ve duvara yapıştırdım.
"Kanıbozuk, it,şerefsiz! Sen kimsinde bir kadınla böyle konuşmaya cesaret buluyorsun lan!" deyip bir tokat yapıştırdım. Derya Hanım'ın arkadan sesi geliyordu.
"Oğuz Bey yapmayın etmeyin."
"Derya Hanım hiç kusura bakmayın. Bu adamın hatta adam denmeyide bile haketmiyor. Sizinle ahlaksızca konuşan birine siz ne yaparsınız?"
"Döverim."
"İşte bende Sevda'nın yarım bıraktığı işi tamamlıyorum1" deyip bir yumruk daha attım.
O anda Sevda içeri girdi ve bana şöyle seslendi:
"Devam et yüzbaşı. Tüm kemiklerini kır bu itin!"
"Çok zalimsiniz" dedi Semih nefes nefese kalmış bir sesle.
"Zalim olsaydık şu an yaşamazdın! Zalim olsaydım silahı dayradım alnına çekerdim tetiği." dedi Sevda elinde ki silahı göstererek.
"Ne güzel söyledin be Sevda!" dedim. Sonra Semih'in yakasını bıraktım ve Derya Hanım'ı da oradan alıp arabaya bindik. Sevda'da bende çok sinirliydik. Arabayı yine de Sevda kullandı. Kaleye girdiğimizde herkes bize çok değişik bakıyordu. Herhalde yaptığımızı duymuşlardı. O sırada Hakan Başkan üçümüzü odasına çağırdı. Bir an görevimizden koavacağınnı sandım. Ta ki odasına girip Sevda ile bana gülümsediği zamana kadar.
"Sevda kızım sana bir şey yapmadı değil mi?" dedi Hakan Başkan. O an Sevda ile göz göze geldik.Ela gözleriyle beni yine kendine aşık etmişti. Sonra başını Hakan Başkan'a çevirerek.
"Bir şey yapmasına müsaade etmedim başkanım. Müsaade etmezken şiddet kullanmış olabilirim. Büyük ihtimalle polise de şikayet edecektir kendisi"
"Merak etme Sevda kızım şikayeti polislerin kabul etmemesi için elimden geleni yapacağım."
"Sağ olun başkanım. Teşekkür ederim."
"Bu arada Oğuz senide tebrik ederim Bu konularda gösterdiğin tepki ve seçimlerin biraz ağır olsa da bu konudaki duyarlılığın için tebrik ederim." dedi Hakan Başkan
"Sağ olun başkanım" dedim. O an Sevda ile tekrar göz göze geldik. Bu sefer birbirimize gülümsemiştik. O her bana gülümsediğinde kalbimde bir yer eriyordu. O an herşeyi unutuyor onun ela gözlerine ve gülüşüne hayran kalıyordum.
"Oğuz ve Sevda siz çıkabilirsiniz. Sevda kızım yine de geçmiş olsun."
"Sağ olun başkanım." Sevda ile odadan çıktık. Yan yanaydık ama konuşamıyorduk. İçimizde bir konuşma vardı ama konuşamıyorduk. Tam on dakika ayakta yan yana durduk,hiç konuşmadan. O anda odadan Derya Hanım çıktı. Ağlamış gibiydi. Titrek bir sesle :
"Arkadaşlar ben eve gidiyorum. Başkandan izin aldım."
"Derya Hanım önden yürürken Sevda'ya döndüm. Ne oldu anlamında başımı salladım. Sevda da her şey olabilir anlamında başını salladı. Derya Hanım'ın peşinden arabaya gittik. Biz gittiğimizde Derya Hanım arabanın sağ arka koltuğuna oturmuştu. Hiç bir şey duymak istemezmiş gibi kulaklıklarını takmıştı. Arabaya bindiğimimiz gibi hızla Derya Hanım'ı eve götürdük. Eve geldiğimizde Sevda Derya Hanım'ı kolundan tutup eve götürdü. Nasıl bir etkisye hepimizi etkilemişti. Ben de kendi kaldığım yere doğru ilerledim. Takım elbiseyi çıkartıp sweatshirt ve altına eşofman giydim ve telefonu elime aldım. Sessize aldığım grubun sesini açtım. Her göreve giderken sessizse alır görevden dönünce sesi açardım. Yapacak bir şey bulamayınca önüme bir kağıt aldım ve kalemle bir anda resim çizmeye başladım. Çizdiğim resim aslında bir portreydi. Sevda'yı çiziyordum. Bir beş dakika sonra resmi bitirmiştim. Sonra o resmi kimse görmesin diye kıyafetlerimin arasına sakladım. O an kapım çaldı. Kapıya doğru yürüdüm ve kapıyı açtım Sevda gelmişti. Şaşırmıştım onu karşımda görünce. Üstüne krem rengi omuzları açık bir kazak altına ispanyol paça bir pantolon giymişti. Saçlarını salık bırakmış arkasına atmıştı. Gözleri bu kombiniyle çok güzel gözüküyordu.
"Sevda!"
"Oğuz" dedi o güzel sesiyle.
"Gel içeri geç soğukta kalma"
"Bir an hiç demiyeceksin sandım"
İkimizde bu söze güldük. Gerçekten ne ara bu duruma gelmiştik? Karşılaşmamız kötüydü evet. Ben böyle olacağımızı hiç düşünmemiştim. O kadar güzeldi ki hayatıma neşe katmıştı. Sonra bir koltuğa oturdu.
"Kahve içer misin?" diye sordum.
"Yaparsan neden olmasın!" Bu kızın hayat enerjisi banada enerji veriyordu.
"Tamam yapıyorum o zaman"
"Yap bakalım. Biz de yüzbaşı kahvesi nasıl oluyormuş öğrenelim"
O sırada mutfağa doğru ilerledim. İki bardak alıp kahve yapmaya başladım.
"Öğren bakalım Sevda. Kesinlikle çok seveceksin."
"Bakacağız yüzbaşı bakacağız" Bana rütbemle seslenmeside çok hoşuma gidiyordu. Ama ismimide çok güzel söylüyordu. Sonra bana bir soru sordu.
"Oğuz! Sana bazen yüzbaşı diye hitap ediyorum ya kızıyor musun içinden bana?" Bu soruyu bana öyle tatlı bir şekilde sormuştu ki o an evet diyecek bile olsam hayır diyesim geldi. Zaten hayır diyecektim.
"Hayır kızmıyorum, aksine hoşuma gidiyor"
"Sağ ol içimi rahatlattın. Sana birkaç soru sorsam cevaplar mısın? Biraz saçma olabilir ama"
"Dünyanın en saçma sorusunu bile sorabilirsin."
"Tamam, soruyorum o zaman"
"Sor bakalım"
"Spor mu yapıyorsun?"
"Evet nereden bilin?"
"Bunu söylersem yanlış anlaşılır."
Ona dönerek
"Burada sadece ikimiz varız Sevda. Sen ve ben. Biz varız. Dediğin herşey aramızda bir sır olarak kalacak."
"Tamam. Kaslarından belli oluyor,spora gittiğin"
"Anladım! Başka?"
"Kardeşin falan var mı?"
"Var. Bir kız kardeşim var."
"İsmi ney?" Bu soruyu heyecanlı bir şekilde sormuştu.
"Adı Melis"
"Hiç sevgilin oldu mu?" Soruya biraz tebessüm ettim. İlk aşkım sensin be Sevda.
"Hayır hiç olmadı."
"Hobilerin neler?"
"Resim çizerim,şiir ve kitap okurum"
"Çizdiğin resimlerden birkaçını gösterir misin?"
"Tabii."
Kahveyi bardaklara koyduktan sonra çalışma masam doğru ilerledim. Çizdiğim tüm resimleri getirdim.Ama bugün çizdiğim Sevda'nın kendi portesini getirmedim.
"Al bakalım" hem resimleri hemde kahveleri getirdim.
"Bu kedi çok tatlı olmuş. Bu kedinin bir hikayesi var mı?"
"Evet. Kışın soğuktan evime girmişti. Bende aldım onu besledim."
"Kediye ne oldu?"
"Öldü"
"Anladım. Bu papatyalar çok güzel olmuş çok canlı gözüküyorlar sanki gerçek papatya bahçesinin fotğrafı yapıştırılmış gibi."
"Çok beğendiysen bu resim senin olabilir."
"Gerçekten mi!" Çok neşeli ve heyecalıydı.
"Gerçekten. En sevdiğin çiçek papatya o zaman senin"
"Evet papatyaları çok severim. Bu resimde herhalde kardeşinin resmi."
"Evet kardeşimi çizmiştim."
"Kardeşin çok güzelmiş"
Şu cümleye sende çok güzelsin diyemiyorum Ne değişik bir hayat ya. Sevda bira daha resimleri inceledikten sonra kahvesinide bitirmişti.
"Oğuz herşey için teşekkür ederim. Bu arada kahve çok güzel olmuştu ellerine sağlık. Arada gelirim bir kahveni içmeye"
"Rica ederim. Beklerim tabii. İstediğin zaman gel"
Sevda gittiğinde keşke ona gitme deseydim diyordum. Ben Sevda adında güzel bir kız sevdalıyım. Engel olamadığım bir Sevda'ya sevdalıyım.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |