Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@dilaradanhikayeler

İşaret ve baş parmağımın ucunda çevirdiğim kalemi parmaklarım arasından aldı. Kaşlarım gerginlikle çatılırken sinirle burnumdan nefes verdim. Elim şakaklarıma giderken.

 

 

"Bir yolu olmalı Tansel." Dedim tükenmişlikte barınan öfkeyle.

 

 

Tansel, benim aksime o kadar sakindi ki bazen bu sakinliği bile beni sinir ediyordu.

 

 

"Sabret. Bir çaresini bulacağız." Dedi ama yüzünde öyle bir ifade vardı ki bu dediğine kendi de inanmıyordu.

 

 

"Kimseden yardım isteyemeyiz." dedim sıkıntı dolu bir ifadeyle. O' sırada Salih odaya öyle hızlı girerek kapıyı çarptı ki. gözlerindeki kızıllık, sesinde barındırdığı öfkeyle." Bana bak Piraye.." dedi işaret parmağını hiddetle sallarken. Bense mimik dahi oynatmadan gözlerine baktım. " Abimi kurtarmak için hiç bir yol bulamayacaksın duydun mu beni. hiç bir yol." dedi üzerine basa basa. Derdinin abim olmadığını ikimizde çok iyi biliyorduk. " Ben.." dedi üzerine bastıra bastıra. kendini bir adım daha öne atarak. " Ben bulacağım lan. o kulağını aç beni iyi dinle." Yüzümde öfkeden sebep bir gülümseme peydah olurken.

 

 

" Bul Salih. Sen bul bir yolunu o zaman." derken Tansel yüzündeki sinirle ve neden böyle söylediğimi anlamayan bir ifadeyle yüzüme bakarken. Salih de bir o kadar şaşırmıştı. " Ben dün geceden beri sabahı sabah ettim. Benim de işime gelir." Sırtımı sandalyeye yaslarken odaya derin bir sessizlik çöktü. "Ne yapmak istiyorsan söyle. Bizde Tansel ile yardımcı olacağız." Gözlerimin içine bakarken sorgular gibi kaşlarını çattı. Tansel ise öyle kuşkuyla hareketlerimi izliyordu ki. Bakışlarımı tekrar Salih'e çevirdim. "Ben hallederim. Senin yardımına ihtiyacım yok." Dedi bastıra bastıra. Gülümsedim. "Çok güzel. Sen zaten halledersin. Yalnız.." dedim tehditvari çıkan sesimle. "Eğer babamın soy adına yakışmayacak işler yaparsan. İnan bana bu sefer araya girmem. Umurumda olmazsın Salih." Adımları geriledi. Yüzünde laubali bir sırıtışla.

 

 

"Canımı senin için bağışlayacaksa ölmeyi yeğlerim. Sen kafanı yorma erkek işlerine." Parmak uçlarımda çevirdiğim kafemi sıkarken." Sen yor kafanı o zaman erkek işlerine. Bakalım ne kadar erkeksin?" damarına basa basa söylediğim sözlerle, gülümsedi hırsla." Eyvallah." Derken arkasına bile bakmadan çıktı odadan.

 

 

"Sen kafayı mı yedin. Nasıl Salih'e bırakırsın ya. Hayır aklım almıyor!" Elimi saçlarımın arasından geçirirken "Tansel aptal değilim. Sadece uğraşamam anlıyor musun bu kadar işin arasında Salih'in egosuyla uğraşamam." Oturduğum yerden kalkarken derin bir nefes verdim. "Yarın.." dedim yanına giderek, gözlerinin içine baktım. Kararlı bir tonda." Yarın bu iş bitecek."

 

 

Boğuluyordum. Dün gece olanlar yarın akşam olacak olan felaket. Abim... Dün omuzlarıma öyle bir yük bırakarak gitmişti ki..

 

 

Garajdaki arabaya binerken nereye gittiğim hakkında tek bir fikrim yoktu.

 

 

Dün gece...

 

 

"Ulan.." dedi Tansel. İsyan edermiş gibi başını sola çevirdi. " kızım bir el ver bari ya. Karizmayı çizdiricem." Dedi göz kırparak Nadya'ya bakarken. Bu hallerine gülerken. Abim bahçeye gelerek bir bize bir de masadaki tavlaya baktı. " Tansel demedi deme bu kadın milleti seni yer oğlum. Daha akıllanmadın mı? Bu kaçıncı."

 

 

Abimin tepkisine hepimiz gülerken Tansel yalancı bir sitemle. " abi valla haklısın hileyle hurdayla yeniyorlar."

 

 

Nadya kollarını göğsünde kavuşturarak. "sen şuna yenilmeye doyamadım desene." dedi ikisi arasındaki elektrik hep vardı ama ikisi de yemin etmiş gibi asla duygularını açmıyordu. Karşımda gözlerini Nadya'dan alamazken "doyamadım evet, yenilmeye.." diyen Tansel iyice kendinden geçmişti.

 

 

Tam bu hallerine tebessüm ederken siren sesleri her yanı sardı. Koşarak bize doğru gelen hasan " abi!" dedi. Abime bakarken. " Kenan abi seni arıyorlar. Hemen kaçman lazım. Çocuklar oyalıyor ama-" hepimiz şok içinde kalırken parmaklarım arasındaki zar zemine düştü. "abi.." dedim titrek bir sesle. " Neler oluyor?"

 

 

Abimse bizim aksimize sessizliğini korurken, gayet soğuk kanlı bir şekilde." Önemli bir şey değildir." Dedi. Bakışları beni buldu sakin ol dercesine gözlerini yumarak açtı. Polislerse bahçeye girerken bakışları Kenan'a kaydı. " Kenan Karabulut!" dedi içlerinden orta yaşlı ve rütbesi diğerlerine göre daha üst görünen memur. " Buyurun memur bey." Dedi abimse. An ve an içimdeki panik duygusu artarken. " hakkınızda şikayet var." Dedi gür sesiyle tiksinir gibi abime bakarken. " Uyuşturucu kullanmaya azmettirmekten, tutuklusunuz.."

 

 

Tutuklusunuz..

 

 

Dün gece zihnimden çıkmazken nereye geldiğimi bile bilmiyordum. Tek hatırladığım abimi alıp götüren polisler ve sonrasında Nadya'nın sabaha kadar uğraşsa da abimi çıkaramadığı emniyetti. İnanmıyordum. Abim silah kaçakçılığı yapardı, ticaret yapardı. Ama uyuşturucu asla. Hele ki ben varken. Geçmişimi bilirken asla. Elim bu düşüncelerle karnıma giderken başımı kaldırıp nerde olduğuma baktım. Sahildeydim. Hemen sağımda ise küçük, ahşap bir meyhane vardı. Düşünmedim. Ayaklarım beni karşı yola götürürken, topuklu ayakkabılarımın zeminde çıkardığı ses beynimde yankılanıyordu.

 

 

 

İçeriye adımlarken, köşedeki boş yere geçtim. Dirseklerimi masaya yaslayarak gözlerimi kapattım. Kabus olmasını dilerdim, her şeyin. Görüş açıma giren rakı bardağıyla başımı kaldırdım. Yaşlı bir amca tebessümle baktı gözlerime. Elini sırtıma koydu, birkaç kez hafifçe vurdu. Arkasını dönmüş giderken parmaklarım arasına aldığım bardağın tuzla buz oluşuna şahit oldum. Elimi kesen cam parçalarıyla kala kalırken. Bakışlarımı içeri giren kuzgun gözleri olan adama çevirdim

 

 

Zehir yeşili gözler..

 

 

 

 

Loading...
0%