O gece sabaha kadar yatakta dönüp durdu Sare. Gerçekten yapar mıydı?
Bu soru içini kemiren bir kurt misali dönüp durdu aklında. Türlü senaryolar uydurdu. Kırk tilki belirdi zihninde kırkınında kuyruğu birbirine dolandı ne yaptı ise çıkamadı işin içinden.
Ofladı pufladı uyuyamadi.
Ezanla birlikte kalkıp hazırlandı yok uyayamayamayacaktı yanında uyuyan adama baktı. Yüzüne eğildi.
"Öyle bir şey yaparsan andım olsun seni uykunda boğarım" dedi sessizce.
Sinirlendi çıktı yataktan. Sare yataktan çıkınca gözlerini açtı Halil İbrahim oda uyuyamamıştı. Boynuna dişlerini fena geçirmişti kadın. Sare banyodan çıkınca yumdu hemen gözünü.
Kapı kapatılınca çıktığını anladı. Bu saatte nereye gidiyor bu böyle diye düşünüp perdenin ardından baktı karısına karısı mutfağa girince yatağına girdi tekrar, uykuya teslim oldu.
Sare içindeki huzursuzlukla baş edemeyince mutfağa attı kendini. Çayı koydu.
Hamur mayaladı poğaca için iç harcını hazırladı bir güzel. Hamur mayalanırken ikinci bir hamur yoğurup 10 dakika kadar dinlendirip hazır olan kıyma harcını gezdirip bir tepsi gül böreği yaptı.
Poğaca hamuru mayalanınca içine peynirli harcı koyup onuda fırına sürdü.
Buzdolanından çıkardığı dometes ve biberleri bir güzel doğradı pişirdi yumurtalarını oturmaya yakın koymak için kenara koydu hazır etti.
Daha sonra çıkardığı patlıcan ve biberleri közledi bir güzel hazırladı temizleyip tabaklara koydu.
Kızarttığı patatesleri baharatladı ardından.
Kilerde bulunan kakule hibüsküs havlıcanı alıp kaynattı şekerini ve limonu ilave edip oda sıcaklığına gelince soğuması için buzdolabına yerleştirdi.
Pankekleri pişirip üzerine kaymak ve bal ileve etti.
Hazırladığı yaz meyvelerinin üzerine ceviz ve fıstık gezdirip süsledi.
Domates ,zeytin ,salatalık ,peynir çeşitleriyle dolu dolu bir masa hazırladı sıktığı portakalların suyunu bir sürahiye boşaltıp masaya aldı.
Pişen bir tepsi peynirli poğaçayı masaya alırken masayı gören Bahar şok olmuş vaziyetteydi.
"Ablla bunların hepsini sen mi hazırladın dedi şaşkınlıkla"
Sare gülümseyip "Hadi gel yardım ette eksikleri masaya taşıyalım birazdan herkes uyanır" dedi neşeyle,
rahatlamıştı aklındaki düşüncelerden uzaklaşmıştı.
Az sonra kayınvalidesi, Halime Nene ve Mustafa Ağa masaya oturmuş şaşkınlıkla sofrayı inceliyordu. Sare marifetli ellerini nihayet göstermek için vakit bulmuş herkesi şaşırtmıştı.
Kenan ve Seda sofraya geçerken "Maşallah bir kuş sütü eksik diyip hayranlıkla ve iştahla süzdü masayı.
Dicle ve Ömer Asaf sofraya indiğinde Ömer Asaf
" Kutlamamı var bugün ben hayatımda böyle sofra görmedim kokuya uyandım resmen" dedi gülerek.
En son Halil İbrahim inmişti masaya masaya ilerleyip son şoku yaşarken herkese göz gezdirdi Sare yoktu tam nerede diye düşünürken Sare elindeki kıymalı börek ile mutfaktan çıkıyordu. Elindeki tepsiyi özenle masanın ortasına koyup çayları ve portakal sularını bardaklara koydu. Herkes hayretle izliyor Zeynep hanım ise kasım kasım kasılıyordu.
Sare Halil İbrahimin yanında yerini allırken masadakiler iştahla kahvaltının tadını çıkarıyor Kenan Dicle ve Ömer Asaf börek be poaçaya övgüler yağdırıyordu.
Halil İbrahim Bahara dönüp "Bahar bugun önemli bir gün mü yoksa " deyip gülümsedi.
Bahar çayları doldururken "Halil ağam masa benim değil hanımının marifeti hiç bir şeyde emeğim yoktur herşeyi kendini yapmış" dedi.
Halil İbrahim Sareye döndü bu kadar hamaratmıydı üstelik kıymalı börek annesinınkinden bile iyi yapılmıştı.
Bahar böyle konuşunca Sare "Dün gece için hepinizden özür dilerim diyip başını öne eğdi.
Mustafa ağa Gelininin çabasını görünce hemen yumuşadı" Ellerine sağlık kızım herşey çok güzel olmuş diyip " dün geceki konuyu kapattığını ve özrünü kabul ettiğini belirtmişti sözleriyle.
Sarenin kasılan omuzları rahatlarken eğilip yaptığı pankeki kaymak ve balla taçlandırıp Halil İbrahimin tabağına koydu.
Karısının hareketine şaşıran adam sanki dün gece ayağı kaldıran kendi değilmiş gibi uysallaşan bu kadana şaşkınlıkla baktı Sare eğilip "Bir özürde sana borçluyum boynun için özür dilerim" dedi.
Adam kadının çabasını yok sayamadı ve eline sağlık demekle yetindi.
Kepenekli konağında uzun zamandır böyle keyifli nir kahvaltı yapılmamıştı. Herkes sofrada iken Zeynep hanım dicleye fotoğraf çekmesi için telefonunu uzattı.
Dicle fotograf çekerken Halil İbrahimin elini farkında olmadan Sarenin omuzuna gitti lakin Sare farkında bile değildi daha doğrusu garibine gitmedi.
Kahvaltı sofrası topladıktan sonra Sare kahvaleri pişirdi. Servis ederken yanına sabah yaptığı serbetten servis edip içini tomurcuk gül ekledi.
Kahveleri servis etti. Serbeti içen herkes memnuniyet duyarken Ömer Asaf
" Yenge bugün bizi daha ne kadar şaşırtacaksın utanmasam abimle iyi ki tartısmıssınuz diyeceğim yoksa bu yönlerini göremeyecektik" diyince bu sefer herkes gülmeye başladı.
Sare utandı lakin herkes gülünce biraz olsun rahatladı.
Halil İbrahim bugun işe gitmeyecekti. Kenan ve Seda yı gezintiye çıkaracaktı.
Seda onlara Sarenin de eşlik etmesini isteyince Dicle de onlarla gitmiş daha sonra Araz onlara katılmıştı.
Tarihi ve kültürel yerleri gezdiler. Bu sırada Sarenin bir rehber misali arada verdiği bilgiler herkesi hayrete düşürüyor hayran bırakıyordu.
Hakkında kim bilir neler öğreneceğim diye düşündü Halil İbrahim hiç başlamak istemediği kitabın şimdi her detayını merak ediyor her sayfasını özenle okumak istiyordu. Sanki her sayfada bambaşka bir dünyaya açılacak gibiydi.
Kenan ile Sare koyu bir sohbete dalmış önde yürürken Seda ile Halil İbrahim takip ediyordu onları.
"Çok şanslısın" dedi Seda
"Gerçekten böyle mi düşünüyorsun"
" Evet o gerçekten çok güzel sanki Tanrının eli onda saatlerce oyalanmış gibi ve dış görünüşünün aksine insanı hayrete düşürecek bir bilgiye sahip kendini iyi yetiştirmiş olmalı.”
"Öyle bende şaşıyorum denk geldikçe" dedi adam. Sesli düşünmüştü.
"Ve bir deeeee “duraksadı Seda Halil İbrahim cümlenin devamını duymak istercesine baktı yüzüne
" Ve birdeeee fena halde deli bir yanı var gibi görünüyor boynunu ısırmış ne dedinde saldırdı sana merak ediyorum”
O an Halil İbrahimin eli boynuna gitti gömleğinin yakasını düzeltti.
" Deli tarafını evlenmeden önce görmüştüm fakat bu kadarını bende beklemiyordum" diyip güldü.
***
"Süryani şarabını hiç denemedim mesela merak ediyorum fakat kendi topraklarında denemek istedim hep" dedi Kenan .
Sarenin gözleri ışıldadı. "Ciddi olmazsın başka bir şey de dilesen olurmuş. Harika bir yer biliyorum götürmemi ister misin" dedi heyecanla.
"Olur olur çok isterim senin içinde uygunsa"
"Uygun tabi hem bende uzun süredir tatmıyordum. “
Kenan şaşırdı kırk yıl düşünse Sarenin alkol kullanabileceği ihtimalini düşünmezdi. Yüzündeki şaşkınlık öylesine belli oluyordu ki Sare adımlarını durdurup
" Bana bakma öyle sadece şarap içiyorum onun dışında alkol kullanan biri de değilim" dedi gülümseyerek.
Arkasını dönüp Halil İbrahim e doğru yürüdü
"Zamanımız varsa Lala ya gidebilir miyiz"
dedi.
Halil İbrahim ne oldu der gibi bakıyordu Sarenin suratına "Kenana tattırmak istediğim birşey var" dedi.
Halil İbrahim kolundaki saate bkıp geç oluyor madem oyle arayıp yemege gelemeyeceğimizi söyleyeyim diyip telefonla evdekilere haber verdi.
Araca bindi Halil İbrahim ve Sare Dicle onların aracına binerken diğerleri arkadan takip ettiler.
Sare bir ara dönüp Halil İbrahimin telefonunu istedi "Haber vereyim" diyince Halil İbrahim o ana dek eşine telefon almadığı için kendine kızdı.
Telefonunu uzattı.
Sare kısa konuşmasını bitirip telefonu aracın küçük bölmesine koydu.
Yaklasık yarım saat sonra Lalanın evine geldiler
Hep beraber inip kapıda beklediler Sare kapıyı çantasındaki anahtarla açınca can balkonda Lala onları fark edip ayaklandı.
"Ahhhh meri neredesin sen beni unuttun sanacaktimm canim" diyip merdivenleri ikişer ikişer indi hızla.
"Seni unutabilmek ne mümkün Lalam hem ben gelemiyorsam sen gel" dedi heyecanla. Öylesine mutlu görünüyordu ki Halil İbrahim karısını daha önce hiç bu kadar neşeli görmemişti.
"Ahhh gelirken eli boş gelmemişsin meri kimdir bu yakişiklilar diyip Araz ve Kenana baktı çapkın çapkın.
Kenan Lalanın elini öpüp takdim etti kendini. Lalanın şen kahkahası peyda oldu konağın taş duvarlarında.
Araz ve Seda da tanıttı kendini.
" Hadi çocuklar yukari çikalım bu gece sizi hiç bir yere birakmammm sofra hazır hem.” diyip yukarıya yönlendirdi.
Yukarı çıktıklarında çeşitli mezeler peynir tabağı sarmalar ve bir şişe Şarap karşıladı onları.
Sare Kenana dönüp "Bugüm hayatındaki en iyi şarabı tadacaksın" dedi.
"Ahh demek benim şarabın tadini merak ediyorsun. Üstüne yoktur diyeyim. Tam 25 yilliktir bu Sarenin gelişi şerefine açacağimm" diyip elindeki şarabın mantarını çekti açtı.
Herkes sofraya geçti Lala sofranın başında yanında Sare ve Halil İbrahim onun yanında Dicle karşılarında Kenan Seda ve Araz oturuyordu.
"Gecemiz güzel olsun lütfen beklemeyin başlayin" diye tabakları gösterdi Lala.
Ardından açtığı şarabı Kenanın uzatttığı bardağa boşalttı Sare heyecanla bardağını uzattığında Lalanın gözleri Halil İbrahimi buldu bunu fark eden Sare eşine baktı sonra bardağını usulca yerine koydu.
Ardından Halil İbrahim uzattı bardağını dolan bardağı Sarenin önüne koydu. Koca bir tebessüm ile baktı bardağa. İzin vermişti içmesine Halil İbrahim kulağına eğilip "sarhoş olmamak kaydıyla içmene müsaddee ediyorum" diyip geri çekildi.
Dicle hariç herkesin doldu bardağı.
Bir yandan mezeler tabağa konuyor ardından şarap ile birlikte içiliyordu.
Sofraya eşlik eden çeşit çeşit peynirler şaraba eşlik ediyordu.
Gece boyu koyu bir sohbet halinde devam etti yemek faslı. Gecenin ilerleyen saatlerinde masa başı sohbetine bırakmıştı kendini.
İç çekti Lala Sareye bakıp saçlarına dokundu. "Ahh Sarem sensiz hiç bir şeyin yadi tuzu yok inan ki" dedi
Gülümsedi Sare.
Kenan "Nasıl tanıştınız Sare anladığım kadarıyla uzun süredir tanışıyorsunuz" diye sorunca Lala söze girdi.
"Yanima geldiğinde 17disşnde idi. Ahh o mendebur babasi yok mu dinlememiş Sareyi oda kizip geldi bana geliş o geliş 10 sene birlikte yaşadik kah güldük kah ağladik" dedi sonra güldü "Çok ağladik sayılmaz vallahi hep güldük” dedi şen kahkahasıyka.
Seda" Evli misin Lala " diye sorunca gözleri uzağa daldı Lala nın.
" Değilim güzelim kalbimi uzun zaman önce kapattim herkese " dedi.
Seda merakli gözlerle süzdü Lalayı.
" Hepiniz gençsiniz daha çok yolumuz var ve gençler aşki bulduğunuz an bırakmayin sakin birine aşık olmak demek sonu uçuruma çıkan bir yola yürümek gibidir lakin her şeye rağmen güvende hissettirir. "
diyip bir yudum içti şarabından.
Herkes dikkatle Lala yı izliyordu Arazın gözleri Dicleyi bulunca genç kız utanıp bakışlarını kaçırdı.
Lala müsaade isteyip mutfağa yönelince Sare arkasından yetişip sarıldı.
Lala dönüp "Aman canim iyiyim ben çenem düştü sadece hem söyle bakalım nasıl gidiyor evlilik" dedi kısık sesle.
"Aman laala ne evliliği aynı odayı paylaşan iki insanız"
Gözlerini açtı Lala "Sare mi yoksa siz..."
"Evet Lala” dedi Sare utanarak.
Lala Sarenin önünde durup" Ne zamana kadar sürecek bu sen evlisin artik ve birlikte olmanız gerek aksi halde vallahi kaparlar adami "
Sarenin içindeki öküz ayaklanıp çöktü tam da dün ki mevzunun üzerine gelmişti konu canı sıkıldı.
Aman Lala sende hem illa şey mi olması lazım
Lala iç çekip" Sare mi o senin eşindir ve her şey gibi bu da normal evlilikte bu asıl olmaması anormal"
Sare nefes verdi "Belkide beni istemiyor Lala onunda bana yaklaştığı yok ki ne yapayım beni istemeyen adamın üstüne mi atlayayım yani"
“ Ahh kizim yanlış anlıyorsun seni istediğine yüce isa üzerine yemin edebilirim. Hem sen bazi adimlari atacaksın ki cesaret alsin nasıl evlendiğiniz ortadadır adam sana saygı duyduğu için yaklaşmıyor belli ki. “
Durdu Sare "İstemiyor ağzıyla söyledi göz zevkine uymuyormuşum pehhh “diyip kollarını sardı kaşları çatıldı.
Hem daha büyük bir sorun var Lala" Cihangirrr sözü yarım kaldı Sarenin Dicle girmişti içeri iki kadın toparlanıp ellerinde ki meyve tabaklarını ellerine alıp sofraya geçtiler.
Devam etti gece boyu sohbet.
Kenan ile Halil İbrahimin ünversite anılarına geldi sıra Kenanın çapkınlıkları Halil İbrahimin onun arkasını toplamalarına güldüler gece boyu.
"4 sene birlikteydik ve hayatına hiç bir kadını almadı şimdi sebebini daha iyi anlıyorum" diyip gözlerini ikili arasında gezdirdi.
Sarenin utançla yanakları kızarırken Halil İbrahim sessiz kalmayı tercih etti düşünceler doluştu aklına gerçekten hayatındaki tek kadın o muydu ilk miydi yani içi utandı kendisinin aksine o ilk miydi diye düşündü.
Gece boyu kah ordam kah buradan devam etti sohbet.
"Her şey harikaydı hayatımdaki en iyi şarabı içtim Lala” dedi Kenan memnuniyet kokan sesiyle.
"Bundan sonra sende benim bir evladımdan kapi her zaman açik sana evladim istediğin zaman gel" dedi sıcacık sesiyle.
Vedalaşıp ayrıldılar. Konağa kadar konuşmadılar hiç Sare Halil İbrahimin hayatına birini almamış olması detayını düşünüp durdu yol boyu öyle kapılmıştı ki araba durdu Dicle indi Sare hareket etmeyince Halil İbrahim seslendi bir iki defa duymadı kız Sareye doğru eğildi ve omuzuna dokunur dokunmaz Sare Camdan dışarı bakan gözlerini aniden çekti bedeniyle birlikte Halil İbrahime döndü ani bir irkilmeyle.
Yüz yüze geldiler hatta dudak dudağa milimler kalmıştı aralarında aradamın bakışları Sarenin dudaklarına kaydı. Ağzından yayınlar şarap kokusu nefesiyle birlikte yüzünü yalıyordu. Çekilmedi akımına kapıldığı bu andan kopmak istemedi o an Sarenin bakışları izledi adamın yüzünü dolgun dudaklarına baktı içinden öpmek geçti sonra sirkelendi. Şarabın etkisi diye düşündü.
"Dalmışım" diyip emniyet kemerini çözdü indi arabadan. Sanki alev almıştı her yanı Lalanın söyledikleri geldi aklına sahi karı koca olmak ne demekti. Belkide mesafeleri kendim kaldırmalıyım diye düşündü. İçinde başlayan bu yangının dışa vurup kendisini yakacağından habersiz çıktı odasına.
Halil İbrahim bir kaç dakika kaldı arabada. Kokusuna karşı koymak mümkün değil diye düşündü şimdiye kadar hayatına kimseyi sokmayan bu adam nasıl da dağılıyordu bu kadın karşısında. İndi arabadan yüzüne vuran sıcak hava dalgasına derin bir nefes verip odasına adımladı.
Merdivenleri çıkarken derin düşüncelere daldı. Farklı diye geçirdi içinden sanki bu kadın gizemli bir kitap gibiydi bir adım sonrasını tahmin etmek mümkün değildi, i insanın içinde derin bir merak uyandırıyordu. Alışılagelmişin dışındaydı mesela bazı kadınların aksine modern giyinmeyi reddetmiş allı pullu fistanlar giyiyor telefon kullanmıyor ve ne yapacağı ne bildiği kestirilemiyordu.
Düşüncelerini kapı eşiğinde bırakıp içeri girdi Halil İbrahim...