Sare ve Halil İbrahim konağa geldiklerinde herkes kahvaltı sofrasındaydı.
Onları gören ev halkı şaşkınlık ve sevinçle karşıladı çifti. Zeynep Hanım masadan kalkıp oğluna sarıldı. Ağladı.
Aynı şeklide gelinine baktı gözleriyle teşekkür etti.
Halil İbrahim Nenesinin ve babasının elini öperek oturdu sofraya.
"Abi sizsiz tadı tuzu yoktu konağın" dedi. Ömer Asaf.
"Bir iki gün karı koca uzaklaşmak istedik" dedi Halil İbrahim sanki olanlar yaşanmamış ve uzatmak istemiyor gibiydi.
"İyi yapmışsınız oğlum iyi yapmışsınız" dedi Zeynep Hanım.
Kahvaltı faslından sonra kadınlar sofrayı toparlar iken beyler şirkete gitmek için araca yöneldi.
Tam o sırada Halime nenenin sesi duyuldu. "Halil İbrahim sen buraya bak Oğul."
"Buyur Nenem" dedi genç adam.
Kadın bastonunu sıkı sıkı tutup dikleşti. Akşam Zerda gelecek yemeğe eşiyle sen yoksun diye çağırdık lakin geleceğini tahmin edemedik Oğul "
Halil İbrahim derin bir nefes aldı.
" Tamam nene gelsinler "dedi.
Sonrasında dönüp çıktı kapıdan. Zeynep Hanım endişe ile kaynanasının yanına vardı.
" Ne dedi Daye kızdı mı"
" Yok kızım yok kızsa böyle sakin çıkar mı kapıdan. Tamam dedi. "
"E akşam o da kalacak mı sordun mu"
"Orasını bilmem o kadarını soramadım" dedi. Zeynep Hanım "Bu kadarına da şükür en azından buna rıza gösterdi" dedi.
Sare akşam kardeşinin yemeğe davet edildiğini duyunca mutlu oldu mutfaga girip en sevdiği yemekleri tatlıları yaptı.
Akşam Halil İbrahim bu yemeğe katılamayacağını belirtmiş işinin uzun süreceğini söylemişti.
Akşam olduğunda Kerim ve Zerda kayınpederi ve kayınvalidesi ile geldiler.
Sare kardeşine büyük bir özlem ile sarılıp hasret giderdi.
Mustafa Bey İshak Beyle konusurken Zübeyde Hanım ve Zeynep Hanım muhabbet ediyor Halime Nene ise torunu ile hasret gideriyordu.
Sofra kurulunca Mustafa Ağa "Haydi dünür sofra hazır buyurun geçelim" diyip sofraya buyur etti.
Herkes sofraya geçerken Halil İbrahimin sofrada olmayışı dikkat çeksede kimse üstüne düşmedi.
Çorbalar tabaklandı derken kapı çaldı. Herkes birbirine bakarken Sare hızla kalkıp kapıyı açtı.
Halil İbrahimini karşısında görmek en son beklediği şeydi.
Halil İbrahim şaşkınlıkla bakan eşine baktı.
"İçeri almayacak mısın" dedi. Şaşkınlığını üzerinden atan kadın kenara çekildi adama "Hoşgeldin" diyerek yok verdi.
Arkasından giren Araz ile birlikte sofraya yönelip selam verdi. "Cümleten hayırlı akşamlar kusura bakmayın işim biraz uzadı." diyip kayınpedirine yöneldi elini öptü.
Herkes şaşkınlıkla olanları izlerken Halil İbrahim sanki hiçbir şey olmamış gibi eşinin yanına geçip oturdu.
Araz Dicle in yanında yerini alırken genç kız heyecandan düşüp bayılacaktı.
Araz masanın altından elini Dicleye uzatıp baş parmağı ile elini hafifçe okşadı. Dicle aynı şekilde karşılık verip kafasını öne eğdi.
Yemekler yendikten hemen sonra çay içildi. İlerleyen saatlerde kahve ikramı yapılırken İshak Bey boğazını temizleyip söze girdi.
"Ee Mustafa Ağa bizimde yaş ilerledi. Evlatları büyüttük evvala torun sevme vaktimiz gelmiştir."
Mustafa Ağa gözlerini Halil İbrahime dikerek "Doğru dersin İshak doğru dersin şu konakta çocuk sesi duymaya hasret kaldık" dedi.
İshak bey tok bir şekilde güldü.
"Ben sıramı savdım Allahın izni le 7 Ay sonra torunumu kucağıma alacağım" diyip Zerda nın hamilelik haberini duyurdu.
O anda herkes şok olurken Sare birden çığlık çığlığa bağırdı kocasının boynuna atladı "Hala oluyorum. Hala oluyorum Halil İbrahim Hala oluyorum " dedi.
Kocası bir put misali karısına bakarken Sare kendine geldi içinde bulunduğu ortamı farkına vardı babasının çatık kaşları ile karşılaştı.
"Afederdiniz" diyip yerine oturdu.
Zeynep Hanım kızına sarılırken Zerda ise kız kardeşine ve nenesine sarılıyordu.
Halil İbrahimin gözleri yere değdi.
Kerim Sare ile sarılmış "Sonunda baba oluyorsun benim küçük kahramanım sonunda büyüdü be baba oluyor he" diyip sımsıkı sarıldı kardeşine.
"Abla sakin ol" dedi Kerim ablasının saçlarını okşarken.
Ömer Asaf öfkesini bir kenara bırakıp Derman ile birlikte ablasını tebrik etti. Kızın beklediği abisiydi lakin Halil İbrahim hiç oralı olmadı.
Sare boşları toplayıp mutfağa geçtiğinde Halil İbrahim su almak için mutfağa inmiş eşi ile karşılaşmıştı.
Sare eşini görünce sinirle bir bardak suyu adama uzatmış adam kadının sinirini fark edince "Bir şey mi oldu" diye sormuştu şaşkın şaşkın.
Sare ellerini göğsünde bağlayıp "Hıııh bir de soruyor dayı olacaksın be dayı olacaksın deve kini mi var sende be adam" diye sitem etti.
Halil İbrahim karısının sistemlerini sessizce dinleyip bardağı kadına uzattı ve odaya geri döndü.
İshak bey bir süre daha sohbet edip kalktı "Biz müsaade isteyelim geç oldu" dedi.
"Müsade sizin İshak Ağa" dedi Mustafa Bey ve ayaklanan misafirlerini uğurlamak için kalktı. Kapıya geldiklerinde Kerim ve Zerda büyüklerin elimi öpüp selamlaştı.
Zerda kırık gözlerle abisine baktı lakin cesaret edemedi arkasını döndü. Kapıya doğru yöneldi. 6 koca ay olmuştu abisiyle adam akıllı konuşmayalı.
Arkasından duyduğu ses ile duraksadı "Abini öpmeden mi gideceksin" Zerda duydugu sesin sahibine baktığında Halil İbrahimi gördü. Şaşkınca baktı.
"Abini diyorum öpmeden mi gidiyorsun" Zerda duyduğumdan emin olduktan sonra koşarak sarıldı abisinin boynuna.
Gözyaşları sel oldu. Zerda ağlarken bir yandan abisinden özür diliyor öte taraftan hıçkırıklarına engel olmaya çalışıyordu.
Zeynep Hanım Haline Nine Sare başta olmak üzere herkes bu küslüğün bittiğinden son derece memnundu.
Halil İbrahim kardeşinin yanaklarını avuç içine alarak öptü.
"Şşş ağlama yenegenim zarar görecek" dedi.
Genç kız duydugu şey karşısında ağlarken güldü.
"Hadi güzelim bekletme eşini" diyip ugurladı.
Zerda içindeki koca yükü göge salıp çıktı konaktan. Artık rahat ve huzurluydu. Konağın büyükleri odalarına geçerken Sare Halil İbrahim Ömer Asaf Dicle Araz ve Derman çardakta oturdu.
"Ee abi biz ne zaman alacağız müjdeli haberi" dedi Ömer Asaf.
"Evet abi ben hala olmak istiyorum neyi bekliyorsunuz Allah aşkına" diye sitem etti Dicle.
"Ablamla abim doğru söylüyor abi yaşlandın artık beklemeyin daha fazla" diye destek çıktı Derman.
Sare bir bukelemun gibi renk değiştiriyor kızarıyordu utançtan daha birlikte bile olmamıştı.
Araz Halil İbrahimin köşeye sıkıştırılmasına gülerken Halil İbrahim karşılık verdi.
"Gül Arazım gül sana da sıra gelecek" dedi.
Araz gülmeye devam edip "Sıram gelsin andım olsun hemen yapacağım çocugu" dedi.
"Ulan sen birini bul önce" diyince Dicle utançla kafasını öne eğdi bir bahane bulup dışarı çıktı. Araz da bir bahane ile dışarı çıkıp Diclenin yanına geldi.
"Sımsıkı sarıldı sevdiğine"
"Mavişim ne çok özledim seni"
"Bende çok özledim bende lakin neden geldin birine yakalanacağız"
Araz Diclenin sarı tutamlarını ellerine aldı yanağına küçük bir buse kondurdu. Derken yere düşen bardak aniden sıçrayıp kendilerine gelmelerine sebep oldu. Araz ve Dicle şaşkınlıkla Sare ye bakarken. Sare donmuş vaziyette onlara bakıyordu.
Dicle korku ile Araza bakarken Araz Sareye bakıyordu.
Sese koşan Halil İbrahim ve diğerleri Sareyi görünce Dicle ve Arazı da farketmişti.
Halil İbrahim aniden Sarenin ellerine bakarken "Bir yerin kesilmedi yine değil mi" diye kontrol sağlıyordu. Dicle ve Araz yanlarına varmış korku dolu gözler ile Sareye bakarken "Yok yok iyiyim bir anda elimden kaydı"
"Betin benzin atmış bir şey i oldu Sare" dedi Halil İbrahim kadının omuzlarını tutarak.
Kadın zoraki bir gülümseme ile "Hayır hayır iyiyim bir an sesten korktum" diyebildi.
Araz "Geçmiş olsun geç oldu ben gideyim artık" diyip çıkarken Halil İbrahim Sare ile birlikte odasına çıkmıştı.
Odaya geldiklerinde Sare hemen Pijamasını giyip yatağa geçti. Halil İbrahim yanına uzanınca "Teşekkür ederim" dedi kadın.
"Neden teşekkür ediyorsun" dedi adam anlamayacak.
"Bugün beni yanlız bırakmadığın için teşekkür ederim ayrıca kardeşin ile problemini çözmene çok sevindim" dedi adama dönerek.
Halil İbrahim kolu başımın altında tavanı izledi.
"Biliyor musun aslında söz konusu çocuk yani çocuk doğunca kendime engel olamayacağımı biliyordum sadece zamanı öne aldım" dedi.
Kadın gülümsedi. "Neden bu kadar sertsin"
"Bilmem aslında bakarsan sevdiklerim konusunda hayal kırıklığına uğradığımda affedemiyorum ve benden bir şeyler saklandığında." Kadın huzursuzlandı. Ondan bir şey saklamak istemiyordu. Ama bu şey nasıl denirdi onuda bilmiyordu.
"Affetmek insanı hafifletir"
"Evet doğru bugün tecrübe ettim" dedi adam tabandan gözlerini ayırmayarak.
Sare kıpırdanıp "Halil İbrahim Arazın bir sevgilisi var mı" dedi adamı şaşırtarak.
Halil İbrahim kaşlarını çatıp Sareye döndü. "Bu nereden çıktı"
"Yani sencede yaşı geçmiyor mu evlenme yaşı"
Güldü adam. "Aslında öyle ama onun ne düşündüğünü anlamak zordur"
"Halil İbrahim birşey diyeceğim ama kızmak yok anlaşıldı mı"
"Sare öfkem söz konusu olduğunda pazarlığa açık bir konu değil söz veremem"
"Sadece bir ihtimalden söz edeceğim yani kızılacak bir şey değil"
"Söyle Sare söyle" kıvranıp duruyorsun çıkar ağzındaki baklayı.
"Hani diyorum ki Araz tanıdık gelse Dicleyi istese evet der miydin" adam hızla kadına döndü öfke bulutu belirdi yüzünde kaşları çatıldı.
"O ne demek Sare" dedi sert bir sesle.
Kadın yatakta doğrulup oturdu adamın elini tuttu avuçlarının içine aldı. "Hemen çatma kaşlarını mesela yani hem yabancıya gitse daha mi iyi diyelim ki böyle bir şey oldu"
"Doğru biri yabancıya gitti ötekisi tanıdığa gitse fena olmaz"
Sare adamın elini sıktı. "Yahu sana sinirlenme dedim sen sinirlendiriyorsun beni yabancı mı ötekiside"
"Değil mi"
"Değil tabi karının kardeşi neresi yabancı oluyor"
Adam sesli bir kahkaha attı. "Karım demek"
"Karın tabi ya ne karın değil miyim senin"
"Öylesin öylesin tabi de henüz tamamlanmış sayılmazsın"
Kızardı Sare. "Yahu dur başka bir şey konuşuyoruz ne diye oraya getiriyorsun konuyu."
"Benim konuyu bir yere getirdiğin yok karı kocanın yaşaması gereken normal şeylerden bahsediyorum" dedi
Sare kulaklarına kadar kızardı. Şuan başka durumda olsa burnundan getirirdi lakin şuan asıl konuya odaklanmalıydı.
"Tamam tamam anladım. Sen söylesene cevap vermedin Araz diyorum Dicleyle olsa istese..."
"Cevabını alana kadar durmayacaksın değil mi"
"Kadın adamın göğsüne doğru aniden uzandı yüzüne baktı kocaman bir gülümseme ile adama baktı gözlerini kırpıştırdı.
" Hayır durmayacağım "
Adam kadına baktı. Yüzünü inceledi istediğini almak istediğinde sınır tanımayan bu kadının cesaretine hayran kaldı. Gözlerine baktı kadının ve kadınla eğlenmeye karar verdi.
"Durma ozaman" dedi.
Kadın şaşkınlıkla baktı adama eliyle yakalarına yapıştı.
"Cevap ver ölür müsün"
"Hayır cevap veremeyeceğim" dedi kendinden emin bir şekilde.
Sare kaşlarını çattı. "Kızarım ya da kızmam" diyeceksin Halil İbrahim cevap ver diye kıpırdandı.
Adam kadının meraklı hallerini gördükçe zevkten dört köşe oluyor kadının bu haliyle çocuk gibi eğleniyordu.
İnatlaştıkça cevap vermedi adam. Kadın dayanamayıp aniden kalktı. Halil İbrahim kadının gideceğini ve pes ettiğini düşünürken kadın aniden Halil İbrahimin üstüne oturdu.
"Ya cevap verirsin ya da kalkmam üstünden"
Halil İbrahim şaşırdı. Tabi ya inatlaşıp boynunu ısıranda bu kadın değil miydi. Cevap alana kadar durmayacaktı.
Adam üzerinde oturan kadına ifadesizce baktı. Sonra madem iş inada bindi sonuna kadar gidelim diye karar kıldı.
"Kalk yoksa ben kaldıracağım seni" dedi. Ellerini kaldırmak için kadının beline ellerine koydu. Kadın kaldırılacağını anlar anlamaz boylu boyunca adamın üstüne uzandı kollarıyla kendini kenetledi.
Adam kadının her hareketi karşısında daha da şok olurken kadının vazgeçmeyeceğini anladı.
"Sare lütfen kalk kötü olacak" dedi adam sıkıntıyla. Sare ise sanki Halil hiç konuşmamış gibi omuz silkti.
"Elinden geleni ardına koyma kalkmayacağım " dedi.
Sarenin yakıcı nefesi adamın boynuna dolanırken adam kendine engel olmakta zorlanıyordu.
Sare kıpırdandıkça adamın hormonları firar eder gibi harekete geçiyor erkekliğini zorluyordu.
Sare bir kez daha belini kıpırdatınca adam daha fazla dayanamadı hafifçe inledi ve ani bir hamle ile kadını belinden kavrayarak sırtını yatağa dayadı ve üstüne çıktı.
Yüzü yüzüne yakındı. Kadın ani gerçekleşen bu olayın şoku ile sessiz kaldı. Halil İbrahim kadının çehresini gezindi. Yavaşça kadının dudaklarına doğru yaklaştı. Aralarındaki mesafe yok olacak kadar azalmışken dudaklarını tereddütle Sarenin dudaklarına değdirdi ve burun ucuyla burnunu okşadı.
Sare dalgasına kapıldığı bu denize karşı koymayacak kadar güçsüzdü. Hayır hayır aksine boğulmak niyetindeydi.
Adam ufak bir buse kondurdu. Dudaklarına bir tane daha ve Birtane daha...
Sare ilk başta bu yumuşak Öpüşleri tadını çıkardı ardından tüm cesareti ile karşılık verdi. Sakince ve güzelce öpüştüler. Halil İbrahim ikinci defa kaçırmak istemiyordu ürkek ceylanını. Öpücüklerini çekip anlını anlına dayadı gözlerine kitlendi.
E avucunun içine aldı tek yanağını...
"Kendini artık hazırlasan iyi edersin tadına vardım bir kere vazgeçemiyorum" dedi fısıltıyla.
Açık açık mesajdı bu. Birlikte olmak istediğinin mesajıydı. Sare kafasını ürkekçe salladı.
Adam sıcak bir öpücük kondurdu yanağına ve usulca kalktı üstünden. Yana uzandı.
Sare nefes alışverişlerini düzenlemeye çalıştı bir süre. O an adam onu rahatlatmak için konuştu.
"Aslında bakarsan kızmam niyetini adam akıllı söylediği sürece karşılıklı olarak kabul edildiyse sorun çıkarmazdım" dedi.
Kadın aniden döndü adama.
"Sahi mi diyorsun"
"Evet, Zerda ya kızma sebebim olanları benden saklaması ve ardından yaşananlardı." Dedi.
Kadın uzanıp elini tuttu adamın. Adam tebessüm etti sadece. Öyleye uyuyakaldılar.
Tüm yaşanacaklardan habersiz bir şekilde uyudu ikiside lakin sonraki günler felaket olup çökecekti ikisininde üstüne.