Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15. Bölüm - Zehir Zemberek

@dilefruz

Kenan sabahın ilk ışıklarıyla Halil İbrahimi görmek için şirkete geçti.

"Kardeşim müjdemi isterim ihaleyi aldık" dedi elindeki dosyayı kaldırarak.

Mutluydu. Halil İbrahim arkadaşının mutluluğu karşısında gülümseyip "Biliyordum alacağını" dedi.

Kenan tekli koltuğa yayılarak ellerini iki yana kolçağa dayadı. "Evet lakin rakip firma güçlüydü. Haklarını yiyemem" dedi. Ciddiyetle.

"Muhakkak öyledir. Lakin sende farksız sayılmazsın özel hayatının aksine iş hayatındaki istikrar ve prensipli oluşunun önüne hiç bir şey geçemiyor" dedi.

Kahkaha attı adam. "Benim aşkım işin Halil İbrahim hem boşver beni sende durumlar nasıl?"

Halil İbrahim gözlerini arkadaşına dikip muzipçe gülümsedi. "Hey hey hey ne oluyor sen böyle bakmazsın oğlum ne oldu bu bakışların sebebi nedir dökül hemen"

"Bir şey olduğu yok sadece kapılıyor gibiyim tuhaf bir şekilde onun etrafında başka birine dönüşüyorum ve bu beni mutlu ediyor" dedi.

"Evlilikte keramet var dedikleri bu olsa gerek hem düzenli sex yapmak herkese iyi gelir"

Halil İbrahim uzun uzun baktı arkadaşına. Kenan en yakınıydı sırdaşıydı. Elbette bunlar asla başkalarıyla konuşulacak mevzular değildi lakin Kenana güveni hep tamdı.

Kenan kaşlarını çatarak bir anda doğruldu. Masaya yaklaştı bedeni aniden "Yoksa siz... Siktir lan bu zamana kadar kim dayanır" dedi. Sessizce.

Halil İbrahimin bakışları devam etti. Kenan ciddi bir ruh haline büründü "Sen ciddisin" dedi.

Halil İbrahim kafasını sallayıp onayladı. "Kaç ay oldu oğlum"

"Kenan nasıl evlendiğimizi biliyorsun bu karşılıklı istekle olacak bir mevzu onu buna zorlayamam" dedi.

"Evet evet abi haklısın lakin siz karıkocasınız ve gerçekten ne diyeceğimi bilemiyorum.. Duraksadı. Aklına bir şey gelmiş gibi döndü arkadaşına.

" Peki. Peki yakınlaşmalar başladı mı"

" Evet "dedi adam gözlerinin içi gülüyordu. Kenan arkadaşınım halini görünce güldü.

" Oğlum 34 yaşında adamsın liseli ergen gibi mutlusun cevap verirken sen olmuşsun haberin yok ben uyarayım seni ufaktan "diyip göz kırptı.

" Tamam neyse sen bırak şimdi dalgayı aman diyim kimseye belli etme kimse bilmiyor "

" Saçmalama oğlum konuşulur mu böyle bir mevzu "

...

" Akşam bir şeyler yapalım mı ne dersin ne zamandır efkarlanmamıştık "

" Olur ben Araza ve Ömer Asafa da haber vereyim "diyip telefonu eline aldı.

...

Konağın tahta kapısı çalınınca evin hizmetlisi Bahar açtı kapıyı.

Cihangir gelmişti. Aksi gibi kimse yoktu evde. Bahar durumu söylesede ufak bir işim var diyip girmişti adam içeri.

Haline Nene ve Zeynep Hanım Haznedaroğlu aşiretine başsağlığına gitmişti.

Dicle ise liseden arkadaşları ile buluşmak için dışarı çıkmıştı.

Sare evde tekti. Cihangir Bahardan kahve yapmasını rica ederek lavaboya gideceğini belirtti.

Etrafı kolaçan edip Sarenin odasına vardı. Sare giyinme odasında kıyafetleri katlarken kapının açılma sesi ile oda kısmına geçti ve karşısında Cihangiri görür görmez şok oldu.

"Ne işin var senin burada" dedi hiddetle. Koşar adım yanın gelip Cihangirin kokunu tuttu. Dışarıya çekiştirmeye çalıştı fakat adam kolumu savurup kurtardı.

"Seni ne kadar aradım haberin var mı ? Asıl senin ne işin var burada nasıl yaparsın bunu Sare" dedi sesini kontrol etmeye çalışarak gözleri dolmuştu.

Dik durdu kadın zorlukla Yutkundu.

"Sen bu hesabı bana sormak için çok geç kaldın Cihangir. Sen babanın bir sözüne beni silip attığın gün bitti herşey şimdi bana hesap soracak bir pozisyonda değilsin çık git" dedi. Sinirle.

Adam burun kemiğini tuttu. Yüzünü ellerinin arasına aldı. "Hata yaptım anladın mı hata yaptım ama hemen döndüm ama sen yoktun gitmiştin Sare senelerdir seni arıyorum ben. Sen... Sen o gün isteme günü gördün beni neden vazgeçmedin nedenn"

"Cihangir seninde söylediğin gibi seneler geçti ve her şey geçmişte kaldı. Artık evli bir kadınım yoluna bak sende vazgeçmedin çünkü evliliğe kararlıydım anladın mı"

Adamın gözlerinden sicim gibi yaşlar akmaya başladı elleri ile yüzünü sildi.

"Yalan söylüyorsun" dedi ağlamaklı sesiyle.

"Yalan söylüyorsun çünkü bu evliliğe mecbur bırakıldım berdel olduğu için evlendin hem hem birlikte bile olmadınız değil mi " dedi ve kadına yaklaştı. Sare aniden elini kaldırıp durdurdu adamı. Adam bir adım daha atamadı. Elleri ile şakalarını ovdu. Arkasını döndü ve aniden Sarenın elini tuttu.


" Lütfen herşeyi geride bırakıp gidelim bunca zaman sonra seni bulmuşken tekrar kaybedemem" diyerek kapıya doğru çekiştirdi kadını.

Bir iki adım sonra hızla ve sinirle elini çekti Sare.

Bağırdı "Çek git diyorum sana Cihangir çek git. Sana güvenmiyorum seni sevmiyorum artık. Hem.. Hem biz gerçekten karı kocayız anladın mı beni duydun mu Halil İbrahimi seviyorum bunu aklına sok artık yoluna bak ne kendini ne beni zor duruma sokmayı bırak kaybedecek senelerim yok artık benim. Sen babanın tek bir lafıyla benim sana olan sevgimi güvenimi yerle bir ettin Cihangir. Beni hiç istemediğim bir bilinmezliğe ittin. Şimdi geçmiş karşıma yeniden başlamaktan söz edecek kadar bencil misin gerçekten hemde ben evli bir kadınken sen kendinden başkasını düşünmeyen bencil bir adamsın. Sana bir kez daha söylüyorum gerçek bir çiftiz evet birlikte olduk anladın mı olduk. Ve ben o adamı seviyorum kabul etsende etmesen de tek gerçek bu 10 sene boyunca yoktun şimdi de yok ol hayatımdan "dedi bağırarak. Sinirden çenesi titriyordu Sarenin elleri titremeye başladı.

Adam son cümlelerin ağırlığı ile sinirlendi ve hırsla kapının kenarında ki ince uzun komidine sert bir tekme vurdu. Hırsla kapıyı açtı koşar adım aşağı indi ağlaya ağlaya.

O sırada kahveyle mutfaktan çıkan baharı umursamadan çıktı konağın kapısından kapıyı sertçe kapattı.

Sare yığılıp kaldı oldugu yere tıpkı bir un çuvalı gibi.
Hıçkırıklara boğuldu. Geçmişin aralanan perdesi yaraladı onu. Geç kalmışlığın hüznü doldu içine. Cihangir onun en tamiz en pak tarafıydı. Çocukça bir sevda ile tutunmuş sonunda hüsrana uğramıştı.

Uzun bir süre ağladı. Sonra toparlanarak banyoya geçti.

...

Akşam saatleriydi. Kenan, Halil İbrahim ve Araz günün stresini atmak ve kafa dağıtmak için meyhaneye Celil Dayının meyhamesine gittiler. Celil Dayı Halil İbrahimi kapıda görünce hemen yanında belirdi.

"Ooo Halilim hoş geldin uzun zamandır yoktun."

"Fırsat bulamadık Celil Dayı bak bu eski kıymetli bir dostum bugun dört erkek kafa dağıtmaya geldik" dedi elini Kenanın omuzuna atarak.

Kenan gülerek "Dayı yerini çok methetdiler dayanamadım bende"

Celil Dayı pos bıyıklarının altından tok bir kahkaha attı.

Eliyle pencere kenarındaki masayı gösterdi "Buyur Oğul hoşgeldin sefa getirdin geçin bakalım ben ciğerleri ateşleyeyim rakıyıda hemen gönderiyorum." dedi.

Üç adam masaya geçip oturdular Halil İbrahim tek oturdu karşısına Kenan ve Araz geçti.

"Abi ihaleyi almışsınız tebrik ederim" dedi Araz.

"Çok teşekkür ederim kardeşim aldık seninde yardımına ihtiyacım olacak görüşürüz bir ara" dedi.

"Tabi abi ne zaman istersen" dedi Araz.

Masa çeşitli mezeler ile donatıldı az sonra pişen ciğerler ve etler geldi masaya ardından bir büyük rakı açtılar.

Sohbet etmeye başladılar. Halil İbrahim ağır ağır içiyor Kenanın muhabbetini dinliyor gülüyordu.

"Oğlum okulun tüm güzel kızları bu adamın peşinden koşuyordu ama birine bile pas vermezmi insan bir ara şüphelenmeye bile başladık" dedi gülerek.

"Siz nasıl tanıştınız" diye sordu Araz.

İki adam birbirine bakıp güldü.

"Bir gün içmişim kız arkadaşım var o zaman birlikte çıktık mekandan kızın abileri gördü bizi belalı tipler derken Allah ne verdiyse dövmeye başladılar. Halil İbrahim görüyor beni giriyor kavgaya. Adamları bir güzel haşat ediyor. Tabi ben sarhoş olduğum için kavgaya karşılık verecek gibi değilim neyse kendime geldim beni evine götürmüş ayıldım gece olanları anlattı. Tabi ikimizin agız yüz kaymış. Derken ben ev arıyordum o da ev arkadaşı arıyormuş anlaştık okul bitene kadarda hiç ayrılmadık.

"Kız ne oldu peki abi"

Kahkaha attı Kenan. "Ben dayak yiyince Senden bir halt olmaz diyip terketti beni Halil İbrahime yürüdü sonra" diyip güldü.

Araz şaşkınlıkla bakakaldı.
"Bakma oğlum öyle tabi ki kabul etmedim" dedi Halil İbrahim.

Masadaki adamlar gülüşürken Halil İbrahim tepesinde dikilen sarhoş adama baktı. Cihangir olduğunu gördü.

"Teyze oğlu buyur geç otur" dedi yanımdaki sandalyeyi göstererek.

Cihangir Sare ile konuştuktan sonra meyhaneye gelmiş en uctaki masada zil zurna sarhoş olmuştu. Hesabı ödeyip gidecekken Halil İbrahimi görmesi ile acısına tuz basılmış yanında bitmişti. Sarhoştu. Düşünmeyecek kadar sarhoştu hemde.

Cihangir göz ucuyla gösterilen sandalyeye baktı. Elinle destek aldı. Tuttuğu gibi kaldırıp yere fırlattı.

"Ne oturacağım Ulan senin gibi adamın yanına" diye bağırdı. Meyhanedeki insanlar şaşkınlıkla masaya döndüler. Halil İbrahim hızla ayağı kalkıp tutmaya çalıştı Cihangiri.

"Ne oluyor ulan sarhoşsun sakin ol" diyip kollarını tuttu.

Cihangir öyle sinirliydiki aklına Sarenin İbrahim ile birlikte olduğunu söylemesi geldikçe siniri artıyordu.

Kollarını kaldırıp savurdu adamı. "Bırak lan kolumu bırak sen sen benim sevdiğim kadını çaldın bırak" dedi öfkeyle.

Halil İbrahim kalakaldı olduğu yerde Kenan ve Araz ikiliyi izlerken olayı anlamaya çalışıyordu.

"Oğlum bana bak sarhoşsun kendine gel ne saçmalıyorsun sen"

"Sevdiğin kadın diyorum Halil İbrahim sevdiğim kadın 10 senedir aradığım kadın Sareee" gözyaşları akmaya başladı.

Halil İbrahim Sarenin ismini duyması ile Cihangire saldırmak için hamle yapması bir oldu. Kenan ve Araz aniden tuttu Halil İbrahimi.

"Abi sarhoş ne dediğini bilmiyor" dedi Araz sakinleştirmek istercesine.

"Ulan karımın adını ağzına alıyor duymuyor musun. “

Cihangire döndü. “ Ulan teyzeoğlu demem öldürürüm seni karımın adını almayacaksın ağzına"

"Karın... Karın !!!! senin karın Halil İbrahimin Saresi!!! Benim sevgilimdi benim ama sen aldın onu benden Halil İbrahim ben senelerce aradım onu. Ona ait olan herşey benimdi ama sen geldin ve o kadını benden aldın. Söylesene gerçekten seviyor mu seni heee söyle Ulan söylee karın yaptın mı gerçekten "diye bağırdı sarhoş haliyle Cihangir.

Halil İbrahim duydukları ile fitili ateşlenmiş füze gibi kurtuldu iki adamdan kafayı olduğu gibi burnuna gömdü adamın iki yakasına yapıştı.

Cihangirin burnundan oluk oluk kan almaya başladı.

Halil İbrahim elleriyle yakasını kavrayıp savurdu.
"Ne dersin ulan sennn ne sevgilisi sen benim karımın adını nasıl adına alırsın bu şekil" dedi. Bir hayvan gibi saldırgandı gözleri dönmüştü öfkeden.

Cihangir umursamaz bir tavırla "Bahsetmedi mi Halil İbrahim daha bugun odanızdaydım" dedi gözlerinin içine bakarak. Canı acıyordu onunda hazmedemiyordu o yüzden böyle can acıtıyordu aklınca.

Halil İbrahim sinirle adamı itti ve uzun camdan dışarı savruldular Cihangir altta Halil İbrahim üstünde yumruklamaya başladı adamı.

"Ne diyorsun Ulan sen ne diyorsun” diye bağırıyor öte yandan adamın yüzünü yumrukluyordu.

Kenan ve Araz Halil İbrahimi Cihangirin üstünden almaya çalışıyor ama güçleri yetmiyordu.

Deli kuvveti gelmişti adama delirmişti. Öldürecekti adamı. Celil Dayı beline sarıldı Araz ve Kenan kollarına asıldı zar zor kaldırdılar Halil İbrahimi Cihangirin üstünden Cihangirin yüzü gözü kandan görünmüyor Halil İbrahimim ise elleri vurmaktan yaralanmıştı.

Bir kaç kişi alelacele uzaklaştırdı Cihangiri. Halil İbrahim öfkeyle bağırdı etrafında döndü içeri geçti masadan telefon ve anahtarları aldı. Hırsla masayı alaşağı etti. Arabaya ilerledi ve konağa sürmeye başladı.

Son sürat sürüyordu aracı es kaza kaza yapsa paramparça olacaktı araç.

Kenan ve Araz ardından gitsede yetişemediler.

Halil İbrahim konağa geldi tekmeleyerek konak kapısını açtı. Ses ile birlikte çardakta oturan Haline Nine Mustafa Ağa ve Zeynep Hanım aniden ayağı kalktı.

Halil İbrahim hırsla konağın avlusunda bağırdı. "Sareeeee neredesin çık"

Sare görünmedi ortalıkta.

"Sareee!!!”

Adamın ellerini ve kanlı gömleğini gören ailesi telaşlandı. Ömer Asaf abinin yanına geldi hızla "Ne oluyor abi ne bu hal"

Halil İbrahim yanında konuşan adama aldırmaksızın bağırmaya devam etti. Az sonra sese geldi Sare. Gözleri kadını görünce hırsla yanına gitti. Kolundan tuttuğu gibi yukarı sürüklemeye başladı.

"Halil İbrahim dur kolumu koparacaksın" dese de duymadı adam.

Yatak odasına geldiklerinde kadını hızla yere savurdu. Halının üstüne düşen kadın gözleri yaşlı ayağa kalktı. Yanına geldi "Neyin var ne bu hal Halil İbrahim" dedi titreyen sesiyle.

"O adam buraya bu odaya mı geldi" diye kükredi adam "

Sare anlamayacak baktı eşine" Kim hangi adammm"dedi ürkekçe.

Kükredi Halil İbrahim ellerini kaldırdı. "Cihangir... O adam bugun bu odaya girdi mi Sareeeee o adamın ne işi vardı burada" diye bağırdı.

Halil İbrahimin bağırması ile sıçradı kadın. O sırada kapı önünde Babası Nenesi ve annesi kapıyı açmaya çalışıyordu.

"Aç Oğul kapıyı"

"Defolun kapının önünden karımla arandaki bir mevzu bu" diye olabildiğince yüksek bir ses ile bağırdı adam.

Gözleri tekrar kadına döndü. Adamın elleri kanlı gömleğine baktı kadın hayru alamet değildi olanlar.

"B Bee been" diye kekeledi kadın.

"Ne sen neeee geldi mi gelmedi mi" diye bağırdı öyle ki yüzünde ki damarlar belirginleşiyor öfkeyle soluyordu.

Az sonra Kenan ve Araz yetişti kapının önünde ki kalabalığı alıp aşağı geçtiler.

"Gg ge geldi" diyebildi zarzor çıkan sesiyle Sare.

Halil İbrahim yanında durdugu tuvalet aynasına hırsla yumruğunu geçirdi masanın üstündeki herşeyi dagıttı. Sandalyeyi tekmeleyip savurdu.

"Ulan maden onu seviyordun madem unutmayacaktın nediye evlendin benimle" dedi sinirle dolan gözlerinin ardından.

Kadın ağlıyordu ve kadın ağladıkça adam daha da sinirleniyordu.

Gözyaşlarını sildi kadın.

"10 sene önceydi Halil İbrahim ona ait en ufak bir sey hissetmiyorum" dedi ağlayarak lakin adam dinleyemeyecek kadar öfke doluydu.

"O yüzden mi odaya aldın adamı hee o yüzden mi"


Sinirlendi kadın nasıl böyle bir şey ile itham ederdi onu "Ben kimseyi odaya almadım kendi geldi" diye bağırdı.

Adam ağlamaya başladı öfkeyle elleriyle saçlarını geriye doğru alıp şakalarını sıktı.

"Adam gözümün içine baka baka odanıza girdim dedi seviyorum dedi. Duraksadı


Kadına baktı." Ulan adam karın değil değil mi diye sordu " nefes aldı.

" Ben cevap veremedim neden biliyor musun çünkü gerçek anlamda karım olmadın belki de onu unutamadığın içindir şimdi düşünüyorum da isteme günü karşılamanız bize sık sık gelmesi... Arkamdan ne konuştunuz he biz bunu idare ederiz mi dediniz. Yoksa yoksa onunla olduğun için mi benimle olmak istemedin. “

Sare duyduklarına daha fazla dayanamadı.

Adama sert bir tokat attı. Tokatla birlikte sertçe baktı Halil İbrahim kadına. Kadın sinirliydi kalbi kırılmıştı.

İşaret parmağını adama doğrulttu.

Gözünün içine baka baka konuştu. Yüzü tiksinen kırılmış öfkeli bir insanın yüzünü andırıyordu.

"Sen hiç birşeyi haketmezsin. Seni sevmeye başlamıştım lakin aptallık etmişim." Arkasını döndü gözünden damlayan bir damla yaşı sildi.

Geri adama döndü "Sen gönül sofranda herkese yer verip bir beni mi oturtamadın Halil İbrahim o adamın söylediklerine peşinen inanıp beni mi kovdun gönül sofrandan."

Yutkundu. "Bu geceyi unutma söylediklerini unutma ben bana inanmayan bir adamla yürümem bu yolu daha fazla Halil İbrahim bu iş burada bitti duydun mu beni" dedi öfkeyle adamı orada bırakıp hızla kapıyı açtı. Ağlamaktan gözleri şişmişti. Kapının açılma sesi ile konaktakiler ayağı kalkmış meraklı gözler ile Sare ye bakıyordu. Sare hızla ahıra gitti atını aldı.

Sareyi gören kaynanası hemen atıldı. "Dur kızım gece vakti nereye Allah aşkına ne oluyor" dedi endişeli gözler ile.

"Bitti bu iş Zeynep Hanım" dedi ve atına atladığı gibi Lalanın evine sürdü.

Kenan ve Araz odaya girdiklerinde adamın deli gibi etrafı dağıttığını gördüler. Kanayan eli her tarafı kirletmişti.

Yatağı oldugu gibi hırsla yere savurmuş komidinin üstündeki tüm vazo biblo ve diğer eşyaları paramparça etmişti.

Kenan arkadaşına sarılıp siper oldu durması için lakin oda aldı nasibini Halil İbrahimin sert yumrugu çenesinde patlamış nasibini almıştı.

En son yoruldu oldugu yere çöktü sırtını yatağa yasladı elini dizlerini kırdı elini anlıma götürdü ve çocuk gibi ağlamaya başladı.

Kadın gitti adam darmadağın oldu..

Loading...
0%