Yeni Üyelik
18.
Bölüm

18. Bölüm-Hırsız

@dilefruz

Halil İbrahim kucağında sızıp kalan kadını kucaklayıp yatak odasına taşıdı. Usulca yatağa yatırıp kadının sızmış halini inceledi bir süre pijamalarımı giyip yanına yattı.
Bir süre sonra kadın kollarını arkası dönük adama sardı. Halil İbrahim bedeninde hissettiği kollar ile gözlerini araladı. Kadına doğru döndü.
Gece odanın içini aydınlatan sokak lambaları sayesinde belli belirsiz gördü kadını. Sare gözlerini aralamış Halil İbrahime gülümsüyordu.
"Beni sevecek misin" adam ifadesizce baktı kadına. İçinden sarhoş olsa bile inadından vazgeçmiyor diye düşündü.
Sevmeye başlayalı çok oldu"
Sare bir süre cevap vermesini bekledi adamın adam cevap vermeyince bir çocuk edasıyla dudaklarını büküp yatakta oturur hale geldi. Kollarını göğsüne doladı.
"Hıhhh madem sevmeyeceksin neyleyim bu kalbi" dedi. Sonra adamın yüzüne baktı ayaklarını altına alıp oturdu. Adama döndü iyice yüzünü.
"Hiç mi şansım yok Halil İbrahim birazcık bile sevmez misin beni" dedi kafasını yana eğdi e baş parmağı ile işaret parmağını az ifadesini gösterir biçimde yakınlaştırarak.
Adam kadının bu ruh değişimlerine gülmemek için dudaklarını ısırdı. Bundan daha iyi bir zaman olamazdı kadın onu sevdiğinden bahsediyor üstüne üstlük onu sevmesi için diretiyordu.
Kadın Halil İbrahimin bu sessiz kalışlarına iyice kızdı. Hırsla yalpalayarak ayağı kalktı.
"Madem sevmeyeceksin beni gidiyorum ben." dedi ve kapıya yönelmeye başladı.
Halil İbrahim aynı hızla yataktan kalkıp durdurdu kadını.
"Nereye gidiyorsun dur"
"Hihh madem sevmiyorsun beni beni sevecek birisini bulmaya gidiyorum"
Adam derin bir nefes aldı. Bir kadın sarhoşken bile karşısındaki adamı sinirlendirmeyi becerebilir miydi.?
Adam kadını kucakladı ve yatağa geçti. İki kolunun arasına alıp yüzüne baktı.
Sare kızaran yüzüyle baktı adama. Adam hafifçe yaklaşıp yüzüne buseler kondurdu. Öpücükleri dolanıp durdu yüzünün her karışını.
En son dudaklarda son buldu. Adam yumuşak sevgi dolu bir öpücük kondurdu kadının dudaklarına. Usulca fısıldadı. "Seni çok seviyorum" dedi tekrar öptü.
Sarenin gülümseyen suratına zıt gözyaşlsrı döküldü yanaklarından. Adam kadına bakıp gülümsedi. Gözyaşlarını başparnakları ile sildi kibarca.
Kafasına bir öpücük kondurdu. "Uyu hadi geç oldu" dedi. Sare olumlu anlamda kafasını saklayıp kafasını Halil İbrahimin göğsüne gömdü orada uyuyakaldı.
***
Sabah Sare üzerindeki ağırlık ile nefessiz kalarak uyandı. Gözlerini aralayıp baktığında Halil İbrahimin sere serpe üzerinde doğru devrilip uyuduğunu gördü.
Adamın koca gövdesini yavaşça teklemeye başladı lakin milim kıpırdamadı adam.
"Öfff çekil ve adam üstünden eşek ölüsü gibi ne bu böyle" diyerek söylendi.
Adam yavaşça yana kaydı kadın tam kalkacakken beline sarılıp kendine çekti. Uyku mahmuru dudaklarının arasından konuştu.
"Bir sabahta söylenmeden uyan be kadın"
Sare Halil İbrahimin ellerini çözmeye çalıştı.
"Bıraksana beni boşanacapız hala sarılıyorsun utanmadan"
Adam iyice sokuldu kadına olabildiğince sarıldı. Kafasını boynuna gömdü.
"Yok boşanma falan sil aklından boşanmayı"
Sare anlamayacak baktı adama.
"Ne demek yok boşanmak"
"Sare bunu bir daha söylemeyeceğim boşanma falan yok. Eğer ısrar edersen Zerdayı alırım" dedi ve kollarını aralayıp kalktı yataktan.
Sare adamın ardından bakakaldı. Halil İbrahim banyoda işini halledip aşağı indi.
Sare aşağıda onu bekliyordu. "Hazırsan çıkalım" dedi. Kadın hiç birşey demeden bindi arabaya.
Az sonra konağın olduğu sokağa girdiler. Sare kocasına döndü. "Heyy nereye gidiyorsun"
"Evimize"
"Lalaya bırak beni"
Aniden arabanın fren yapması ile Sare öne savruldu.
"Sare ya bugün bu eve dönersin ya da ben seni bıraktıktan hemen sonra Zerdayı almaya giderim" dedi açık ve net bir ifade ile.
Kadın sinirle adama baktı ve sessiz kaldı.
Bir kaç dakika sonra indiler. Sare içine dolan sıkıntı ile kıpırdandı. Adam karısının yanına geldi. Elini avuçlarının arasına aldı. Yürümeye başladı. Bir eline bir adama bakan kadın adamın ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalıştı lakin bir anlam veremedi.
Halil İbrahim kapıdan girdiğinde sofranın başında oturan ev halkını gördü. Kapıdan giren ikiliye döndü tüm gözler.
Zeynep Hanım ve Dicle hızla kalkıp sarıldılar Sareye.
"Güzel kızım bizi çok meraklandırdın İbrahim dinlenmek istediğini söyledi nihayet döndün evine"
Dicle sarıldı yengesine "Sana nasıl alıştıysak konağın tadı tuzu yoktu vallahi" dedi.
İçtenlikle karşılık verdi Sare "Bende sizi çok özledim"
Daha sonra kayın pederi ve Halime Ninenin ellerini öpip masaya geçti.
Halime nine gelinine döndü "Sensiz eve uğramaz oldu bu deli oğlan kızım geldinde yüzünü gördük çok şükür"
"Babaannneee" diye söylendi Halil İbrahim.
"Dehhh eşek oğlu eşek deli divane gibi dolanırsın etrefta söyletme beni şimdi" dedi yalandan bir kızgınlıkla.
Sare ikisinin haline kıkırdadı. Ömer Asaf ise karşılık verdi.
"Abi nenemin diline düşeceğine lağam Çukuruna düş daha iyi"
Masadaki herkes kahkaha ile güldü. Kahvaltının ardından odaya çıktı karı koca.
En son kavga kıyamet ayrıldığı odanın kapısına geldiğinde derin bir nefes aldı Sare. İçeri adımladı. Bambaşka bir oda ile karşılaştı. Odadaki herşey ama herşey değişmişti.
Parkeler perdeler. Hali yatak dolap saat her şey.
Sare bir an doğru odadamıyım diye sorguladı kendini ve adam duymuş gibi cevap verdi.
"Doğru odadasın"
Kadın arkasında duran adama baktı. Halil İbrahim gelip yatağa uzandı.
"O adamın gözünün değdiği eşyaları odamda tutacak değildim"
Kadın o an adamın kıskançlığının bir sınırı olmadığını anladı.
Yavaşça yürüdü ve banyoya girdi.
***
Mustafa Ağa Ömer Asafı yanına çağırdı.
"Buyur baba beni çağırtmışsın." dedi delikanlı elleri önünde.
"Gel Oğul diyeceklerim var sana otur şöyle" dedi yanındaki sediri göstererek.
"Dedenin seneyi devriyesi yaklaşıyor abin yoğun biliyorsun Remzi Dayının yanına git bizim ahırdan 10 koç al kestir fakir fukaraya dağıtın." dedi.
"Tamam baba başka bir diyeceğin yoksa ben çıkayım öğlene yetişsin kesim işi"
"Yok Oğul işin gücün rast gitsin"
"Sağol baba Allahaısmarladık" diyerek çıktı genç adam odadan.
Ömer Asaf araca bindi Şehrin dışındaki büyük çiftliğe gitti.
Kapıda onu Osman Abi karşıladı. Osman Abi 40 lı yaşlarda iki çocuk babasıydı. Aynı zamanda Remzi dayının büyük oğluydu. Babası çiftliği onlara emanet etmişti. Babası eşi ile birlikte koyunlara bakıyor Remzi abi ise at bakıcılığı yapıyordu.
"Oo Ömerim koca adam olmuşsun nerelerdesin"
Güldü adam çakır gözleri ile "Abi biliyorsun gelemiyorum abimde gelince bize gerek kalmıyor" dedi selamlayarak.
"Eee hayırdır hangi rüzgar attı seni buraya"
"Dedemin seneyi devriyesi abi 10 koç alacağım kesim yapılıp dağıtılacak" dedi açıklayarak.
Osman abi ile birlikte ahıra yürümeye başladılar. Seçilen koçlar kamyonete yüklendi. Osman abi ile birlikte yola çıkacak olan Ömer Asaf bir anda Osman abinin koştura koştura gelen oğlu ile durdu.
Osman abi kamyonetten indi oğlu ile konuştu koşar adım Ömer Asafın aracının yanına geldi.
"Ömerim bizim hanım hamileydi fenalaşmış gitmem gerek seninle gelemeyeceğim sen götürür müsün hayvanları"
"Ne demek abi sen koş ilgilen yenge ile götürürüm ben" dedi ve aracını park edip kamyonetin başına geçti.
Sürmeye başladı kamyoneti ağır ağır az sonra aynadan şalvarlı bir kadının arkasından koştuğunu gördü lakin az sonra o kadın tam önünde durdu. Zarzor frene basıp durdurdu Ömer Asaf kamyoneti aracın ani duruşu ile öne savruldu. Sinirle toparlanıp indi araçtan.
"Kızım deli misin divane misin ne atlıyorsun kamyonetin önüne canına mı susadın sen"
Kadın aniden sırtındaki tüfeği adama doğrulttu. Ömer Asaf daha da kızdı sinirlendi kimdi bu kadın zeten acelesi vardı ne diye kesmişti önünü.
Kafasını sola çevirsin sabır çekti. Sinirle baktı kadına "Çekil önümden fena olacak yoksa" dedi.
"Çekilmem bırak kamyonu git yoksa vururum seni" dedi kadın bağırarak.
Tüfek Ömer Asafa doğrultulmuş vaziyette konuşuyordu.
Ömer Asaf ellerini beline koydu.
"Çekil önümden zaten acelem var birde seninlemi uğraşacağım be kadın" dedi buram buram öfke kokan sesiyle.
İnattı kadın vazgeçmiyordu işte.
"Bırak diyorum sana yoksa vuracağım seni koyunlarıda kamyonuda bırakmam sana"
"Hasbinnaallah çattık sabah sabah" dedi Ömer Asaf ve sinirle kızın üzerine doğru yürüdü.
Kız adamın sinirle üzerine doğru yürüdüğünü görünce tüfeği sıkı sıkı tuttu.
"Gelme üzerime üzerime vallahi vururum seni"
"Vur! Madem eline aldın tüfeği beni de bırakmamaya kararlısın vur hadi!" dedi ve son bir kaç adım kala kız korkutmak niyetiyle havaya iki el ateş etti.
Ömer Asaf aniden kzın elindeki tüfeğe sarıldı ve aralarında bir çekişme başladı.
Ömer Asaf kızın elinden almaya çalışıyor kız ise izin vermiyordu. Bir müddet sürdü çekişme kızın ayağındaki lastik ayakkabı yokun kenarında duran çamura girdi ve bir anda ikiside yağmurdan balçık olmuş hayvanların pisliğini yaptığı çamur birikintisine girdi.
Bir süre burada da debelendiler. Elleri kıyafetleri yüzleri çamurda debelenmekten çamur olmuş yapış yapıştı.
Bir ara kızın elindeki tüfek arkaya bir yere savruldu. Kız ani bir hamle ile kalkmaya çalıştı tüfeği almak için lakin Ömer Asaf arkasından belini kavradığı gibi yere yatırdı kızı.
Kızın başındaki tülbent çamura saplanmış kuzguni siyahi saçları çamura bulandı.
Kız üstünde duran adamın gögsüne sağlam bir tekme vurdu ve tüfeği aldı. Tüfeği alması ile öne doğru gelen Ömer Asaf In çenesine tüfeğin kabzasıyla vurdu.
Ömer Asaf acıyla inledi. Çenesini tuttu. Dudağı patlamıştı. Sinir tüm vücuduna hücmederken bağırdı.
"Canınamı susadın sen kadın!!!" diyip kızın elindeki tüfeği tek eliyle alıp kızı çamura yatırdı ve üstüne oturdu. Okkalı bir tokat yapıştıracakken duyulan ses ile kendine geldi.
"Dilrubaaaaaaaa!!!!"
Ömer Asaf çamura bulanmış gözlerinin ardından sesin geldiği yöne baktı. Kız hızla üstündeki adamı itip üstünden kaldırdı. Ayağı kalktı. Ömer Asaf düştüğü yerden ağır ağır kalktı.
"Ne bu rezillik Dilrubaa bu ne kepazelik!" dedi tekrar öfkeli sesin sahibi.
Ömer Asaf şaşkınlıkla bir kıza baktı bir de karşısında duran Remzi Dayıya.
Remzi dayı şalvarını giymiş pos bıyıkları ve sinirli kaşları ile bastonuna tutunmuş ikiliye bakıyordu. Hemen arkasında duran Osman Abi ise şaşkınlıkla ikiliye bakıyordu.
"Konuş Dilrubaaa ne bu hal" dedi tekrar bağırarak ve bastonunu sertçe yere vurarak.
Kız kafasını kaldırdı ve aniden konuşmaya başladı.
İşaret parmağı ile Ömer Asaf göstererek konuştu.
"Baba yayladan geliyorum. Bir baktım hayvanları yüklemiş kamyonu çalıyor bende durdurmak istedim. Bırak dedim bırakmadı. Ateş ettim oda üstüme saldırdı" dedi hiddetle.
Ömer Asaf sinirle kadına döndü. "Ne çalması be kadın kendi malimı almak ne zamandan beri çalmak oluyor"
"Nereden senin malın oluyormuş nasılda sahiplenmiş görüyorsun değil mi baba şu yüzssüzlüğe bak"
Ömer Asaf tekrar kızın üstüne yürümeye başladı. "Baka bakkkk-" demeye kalmadan Remzi dayı sinirle bastonunu yere vurdu.
"Ehhh yeter. Kesin ikinizde. Osman sen kamyonu al koçları kesimhameye götür kestir. Sonra dağıt" dedi.
Sonra ikiliye döndü. "Sizde düşün önüme çabuk"
Ömer Asaf ve Dilrubaaa önde Remzi Dayı arkada yürümeye başladılar.
"Gördün değil mi başımıza neler açtığını." dedi kız.
Ömer Asaf yan gözlerle kıza baktı. "Yhu hem suçlusun hem güçlüsün asıl bunlara sebebiyet veren sensin"
"Hıhhh babam seni jandarmaya teslim edince göreceğim seni böyle pişkşn pişkin konuşabilecek misin birde kendi malım diyor"
Ömer Asaf bir an durdu ve arkadan kıza bakıp kafasını salladı.
Bir süre sonra çiftliğin yanındaki eve geldiler. Kapıyı Ayşe hanım açtı. Remzi Dayının eşi.
Karşısında Ömer Asaf ve Dilrunayı baştan aşağı çamura bulaşmış görünce baştan aşağı süzdü onları.
"Bu ne haldir kızım ne oldu çamur deryasına mi yüzdün"
Remzi dayı söze girdi. "Sorma sorma bir çmur deryasına girmediği kalmıştı oda oldu." dedi. Sonra kızına döndü. "Çabuk git temizlen."dedi sinirle.
Ömer Asaf a döndü" Kusura bakma Oğul bir yanlış anlama oldu herhal Dilrubaaa bizim küçük kız sende Ayşe teyzeni takip et temizlen bir duş al gel yanıma. "dedi.
Ömer Asaf Ayşe teyzeyi takip edip banyoya yöneldi. Üzerindeki gömleği ve çamurlanşmıl pantolonu çıkardı. Suyu açıp duş aldı. Belki bir saat sürdü banyo yapması saç dipleri kirpikleri dahi çamura bulaşmış üstelik üzerlerine bulaşan tezek kokusu çıkmak bilmiyordu.
Her yerini temizleyip kendisine verilen çizgili pijamaları üstüne giyindi.
Odaya geçtiğinde Remzi Dayı divanda oturuyordu. Odaya girdiğinde selam vererek elini öptü yaşlı adamın yanıma oturdu.
Remzi dayı eşine seslendi yiyecek bir şeyler hazırlattı sofraya oturdular.
Sofra kalktıktan sonra Remzi Dayı tekrar eşine seslendi.
"Ayşeeee Dilrubaaa söyle iki Türk kahvesi yapsın"
Kadın içeri geçti ve kızına iki Türk kahvesi yapmasını söyledi.
"Anne babam ne diye jandarmaya vermiyor içeride ki adamı"
"Sus kızım suss hırsız dediğin adam Mustafa Ağanın ortanca oğlu ne diye dinlemeden etmeden iş yaparsın bilmem" diyerek sitem etti.
Kız duydukları karşısında şok oldu.
Hemen cezveyi alıp iki Türk kahvesi yaptı ve servis etmek için içeri geçti. Kafası önde uzattı Kahveleri.
Ömer Asaf ile Göz göze dahi gelmedi.
Remzi dayı "Özür dile çabuk Ömer Asaftan"
Kız aniden kaldırdı kafasını ve kaşlarımı çattı "Ne bileyim ben baba hep Halil İbrahim abi geliyor hem yanında kimseyi görmeyince öyle sandım oda demedi-" adama dönmesi ile sözü yarıda kaldı.
Adamı bir an karşısında babasının çizgili pijamaları ile görünce atılan kaşları gevşedi baştan aşağı adamı süzdü dudağının kenarını ısırdı gülmemek için.
Konuştu zarzor" Benn benn özür dilerim "dedi bıyık altından gülerken.
Ömer Asaf kızın kendisini bu hale sokup üstüne dalga geçmesine epey bozuldu.
Kız" Baba başka bir şey yoksa ben içeri geçeyim "dedi ve babasının onayı ile içeri geçti.
O gece Ömer Asaf orada kaldı. Dilruba yatakları sererken bile Ömer Asafa her baktığında gülümsemesine engel olmak için yanaklarımı ısırıyordu. 185 lik adamı kendisine küçük gelen çizgili pijamaların içinde görmek epey komikti.
Kız yatakları serip çıktı odadan. Ömer Asafın sinirini iyiden iyiye bozmuştu.
Kızın arkasından ilerleyip aniden kızın kolundan tuttu ve ilk bulduğu kapıdan içeri girdi. Kapıyı üzerine kapattı.
Dilruba, Ömer Asaf ile kapı arasında kaldı. korkuyla iteklemeye çalıştı adamı.
Milim kıpırdamadı adam adamın yanında küçücük kalan kız adama baktı korkuyla.
"Ne oaz önce dalga geçer gibi gülüyordun gülüşün soldu bir anda"
Kızın suratı aniden değişti.
"Seni görmek huzurumu kaçırmaya yetti." dedi diklenerek.
"Asıl benim huzurum kalmadı sabahtan beri şu halime bak" dedi.
Kız baştan aşağı süzdü adamı kıkırdadı.
"Ne varmış halinde evli mutlu çocuklu baba gibisin işte" dedi ellerini kaldırarak.
Ömer Asaf sinirle soludu. Kızın kara gözlerine baktı sinirle.
"Belli sen beni delirteceksin" dedi tek elini kapıya yaslayıp kızı daha da sıkıştırarak.
Kız tam cevap verecekken annesinin seslenmesi ile aniden dışarı çıktı.
"Neredesin kız seni arıyorum kaç dakikadır".
"Buradayım anne ne oldu" dedi kız telaşla.
"İyi iyi abinlere geç yengem iyi değil iş akşam yanında kal" dedi. Kız tamam diyerek uzaklaştı. Çefyesini örttü üzerine hırkasını geçirip dış kapıya yöneldi. O sırada içeri geçen Ömer Asaf ile muhabbet eden babası kıza döndü.
"Kızım nereye bu geç saatte"
"Baba yengem iyi değilmiş annem yanında kal dedi oraya gidiyorum." dedi.
Homursandı adam. Gece gece tek başına gitme iti var uğursuzu var. Ömer Asaf bıraksın seni.
Ömer e döndü. "Oğlum sana zahmet Dilrunayı Osmanlara kadar bırak geç saat kız başıma çıkmasın" dedi.
Ömer Asaf sessizce onaylayıp kapıya yöneldi.
Kız arkasından bakarken "Hadisene sabaha kadar seni mi bekleyeceğim burada" diyince kız hızlı adımlar ile çıktı kapıdan.
Ömer Asaf önde Dilruba arkada yürüdüler bir süre. Sessizce. Ateş böceklerinin sesi geceye karışıyor göldeki kurbağaların sesi işe eşlik ediyordu. Ömer Asafın adımları ne kadar hızlı ise kızım ki o kadar yavaştı. Yaklaşık 10 adım vardı aralarında.
Biraz sonra kızın önünde duran gölge kızın duraksamasına sebep oldu.
"Oooo kimler var iş burada gece kuşu oldun bana mı geliyordun yoksa" dedi yılışık sesiyle önünde duran adam.
Kız bir adım geri attı. " Çekil önümden Ahmet gece gece belanı arama" dedi kadın.
"Şşşşh kızım karım olacaksın yakında ne diye zoru oynuyorsun" dedi elini kızın tülbetten dökülen saçlarına dokunarak.
Kız suratındaki tiksinme ile baktı adama "Ulan bin tane gönlüm olsa birini vermem sana" dedi.
Ahmet sinirle kızın kolunu kavrayıp sarstı. "Benim olacaksın kızım yer yarılıp içine girsen yine çeker alırım seni" dedi dişlerinin arasından.
Ömer Asaf yaklaşık Bi 20 adım ilerlemişti. Bir ara arkasına döndüğünde kızın olmadığını farketti. İleride kızı ve yanımda birinin olduğunu görüp hızla kızın yanına geldi.
O sırada Ahmetin kızın kolunu tutup yanağını öpmeye çalıştığını görünce sinirle koşup Ahmetin yakasını tuttuğu gibi kafa atıp burnunu kırdı geriye acıyla savruldu adam.
Yere düştü. O sırada yanında duran iki adam Ömer Asaf In üstüne çullandı lakin onlarda nasibini aldılar. Ömer Asaf adamların kimisinin kaşını kimisinin ise dudağını patlamıştı.
O sırada çıkan kavgada tüfekle yaralanan kafası ve patlayan kaşı kanamaya başlamıştı tekrar.
Ömer Asaf sinirle üstüne oturduğu adama vururken bir yandan ise sinirle söyleniyordu.
"Sen kimsin ulan" beline sarılan eller onu zar zor aldı adamın üstünden. Ayağı kalkan adam sinir boşalması yaşamıştı.
Ayağı kalktığında bri tekme daha savurdu. Gözleri yanında ki kızı buldu elini kavrayıp kızla yürümeye başladı.
Kız arkada Ömer Asaf önce kızı çeke çeke hızlı hızlı yürümeye başladı.
"Başının belaya bulaşmadığı bir gün yok mu senin be kadın" diye söylendi.
"Hem ne işi var o adamın seninle gece gece" dedi sinirle.
Kız adamın ellerine baktı yumruk atmaktan üst kısımlar kanamıştı.
"Elin kanıyor" dedi usulca.
Adam hızla giden adımlarını aniden durdurdu. "Kızım şuan tek derdin bumu ben olmasam adam kim bilir ne yapacaktı sana"
Kız sıkıntıyla iç çekti. "Teşekkür ederim."dedi.
Adam tekrar yürümeye başladı Osman abisinin evine geldiğinde kapıyı çaldılar hamile ya gezi açtı kapıyı. Karşısında duran ikiliye sonra ellerine baktı. Kız hızla çekti elini. Kısım sesle konuştu.
" Yenge abim evde mi "
" Yok değil kesimhanede iş uzun sürmüş yarım sabah gelecek" dedi.
Dilruba hızla adamın kolunu tutup salona getirdi ve koltuğa oturttu.
"Bekle burada yarana pansuman yapıp temizleyeyim öyle git" dedi.
Adamın cevap vermesine izin vermeden hızla çıktı odadan.
Arkasından gelen yengesi sordu. "Dilruba kim bu adam bu ne hal gece gece"
"Mustafa Ağa'nın ortanca oğlu çiftlige gelmişti. Babam beni bıraksın diye taktı peşime."
"Adamın bu hali ne peki "dedi kadın merakla.
"Sorma yenge. Ahmet kesti önümü zorla öpmeye çalışınca dövdü buda o arbedede oldu her şey" dedi ve elindeki pamuk malzemeler ile odaya girdi.

Loading...
0%