Yeni Üyelik
25.
Bölüm

25. Bölüm- Araz Hekimhan

@dilefruz


Ömer Asaf hızla açtı kapıyı. Kapının açılmasıyla irkilen Dilruba baş parmağını damağına koyarak üç kere kaldırdı.

“ Korkuttun beni Ömer Asaf o nasıl girmek öyle “ dedi.

Ömer Asaf hızla yatağa oturdu ve çocuk gibi ellerini önüne koydu. “ Sen kocana sormadan nereye gidiyorsun Dilruba”

“ Ömer Asaf emir büyük yerden nasıl ezerim sözünü”

“ Biz evleneli bir hafta bile olmadı bu nenemin işleri yok mu hadi abim yedi bir bok hak etti ya ben benim ne suçum var ben neden senden ayrı kalıyorum”

Dilruba kaşlarını kaldırmış söylenen kocasına şaşkınlıkla bakarken gülmemek için dudaklarını içeriye doğru ısırıyordu.

“ Sen bana mı gülüyorsun “ dedi bir anda Ömer Asaf.

“ Yok hayır gülmüyorum “ dedi Dilruba.

Ömer Asaf bir anda ayaklandı ve karısının üstüne gitmeye başladı. Dilruba geri geri kaçarken bir anda belinden kavradı ve ters çevirip yatağa yatırdı. Boylu boyunca üstüne uzandı ve karısının burnunu öptü.

“ Gitme “ dedi gözlerine bakarken. Yüzü al al olan kadın kocasına baktı “ Gitmek zorundayım Ömer Asaf.

Ömer Asafın yüzü hüzünle düştü. Dilruba bir anda kafasını kaldırıp kocasının dudaklarından öptü. Sonra utançla kafasını yana çevirdi.

Ömer Asaf gülümsedi ve Dilruba’nın çenesini tutarak kendine çevirdi. Dudaklarını öpmeye başladı. İki aşık birbirlerini tutkuyla öperken Halil İbrahim sıkıntı ile volta atıyordu kapı önünde.

“ Dolanıp durma deli danalar gibi temelli gitmediğine şükret “ dedi annesi sinirle.

“ Sende mi ana “

“ Bende Halil İbrahim bende. Sen onca kelamı nasıl edersin karına. Nasıl unutamadın mı dersin”

“ Gözüm döndü kendimi kaybettim” diye kendini savundu Halil İbrahim.

“ Bana bak gözümün içine bak Halil İbrahim sebep ne olursa olsun ne hakla ettin sen o kelamları. Madem karına güvenin yok almasaydın oğlum koynuna bıraksaydın kız kendi kaderine gitseydi. “

“ Anaaaa!!”

“ Yok ana mana sen Sare’nin gönlünü edipte şu konakta güldürmeyene kadar senin Zeynep adında bir anan yok duydun mu beni şimdi al aklını başına otur iyi düşün düşün belki yerinde olmayan aklın yerine gelirse öfkenin nelere sebep olduğunu anlarsın”

“ Ağır laflar edersin ne demek anan yok”

“ Ne duyduysan o. Sen ne kadar oğlumsan oda oğlumun canını taşıyan kızım Halil İbrahim. Biz sen zulüm edesin diye almadık o kızı. Bak kardeşine el üstünde tutuluyor. Biz senin deli öfken yüzünden aldığımız bebek haberine bile sevinemedik baban bu haberi ne zamandır bekliyor biliyor musun sen !! O gece baban evde olsa neler olurdu ya onu düşündün mü. 5 yaşında çocuk değilsin bende seni pışpışlayacak anan değilim şimdi ya kendine çeki düzen verir kızımın gönlünü edersin ya da gitmişken dönmesin Halil İbrahim böyle güvensizlikle ömür geçmez oğlum !!! De hayde hayırlı geceler “ diyerek tülbentini hırsla sağ omuzuna attı ve uzaklaştı oğlumdan.

Konuşmasına bile fırsat vermedi. Halil İbrahim utançtan kızardı bozardı hırsla elini duvara vurdu.

Az sonra Sare elinde bavulu ile çıktı kapıdan. Halil İbrahim önünü kesti.

“ Sare dinle beni ne olur “

“ Çekil önümden “

“ Özür dilerim köpek gibi pişmanım o lafları etmemeliydim “

“ Çekil önümden dedim sana “

“ Gitme ne olur. Çocuğumu da alıp beni bu konakta kimsesiz bırakma “ dedi ve bir an eli Sare’nin karnına uzandı.

Sare hızla tuttu Halil İbrahim’in bileğini dokunmasına engel oldu.

“ Halil İbrahim ya çekilirsin önümden ya da andım olsun gidipte dönmem “ dedi Sare kararlılıkla. Karısının ne tür bir deli olduğunu biliyordu.

İstemeye istemeye kenara çekildi. “ Bırak bari bavulu taşıyayım”

“ İstemez gölge etme yeter “ dedi ve merdivenleri inmeye başladı.

Halil İbrahim giden karısının ardından bakarken karısı herkesin elini öptü ve ardına bile bakmadan çıktı kapıdan.

“ Zalimsin bey kızı bir kere dönüp bakmadın ardına…” dedi İbrahim hüzünle.

Sare, Dilruba ile birlikte Ömer Asafın aracına binerek uzaklaştı.

Bozbeyi konağının önünde durdu araç. Sare ve Dilruba indi. Öncesinde Zeynep hanım dünürünü aramış olanları üstün körü anlatarak olayın büyümemesi için İshak beye söylememisini tembih etmişti.

Sare içeri girer girmez kardeşi Kerim’e sarıldı hızla.
İshak Bey evde yoktu. Bir ahbabının bağına gitmiş yarın sabah dönecekti.

Kerim ablasının saçlarını okşadı. “ Sare dakikalarca Kerim’in omuzunda ağladı. Kerim neler olduğunu sorsada tek kelime etmedi.

“ Abla bebeğe bir şey olacak ne olur hırpalama kendini “ dedi bir an da Dilruba.

Kerim aniden Sareyi omuzlarından tutup kendinden uzaklaştırdı.

“ Dayı mı oluyorum “ dedi şaşkınlıkla.

Sare gülümseyerek salladı kafasını. “Alllaaaaaahhhhhhhhhhhhhhhhhhhh” diye bir nida koptu Kerimin dudaklarından.

O sırada Lala belirdi kapıda. “ Ayyyy ne oluyor neler oluyor bana da bana da anlatın ayol” diyip hızla çantasını köşeye attı.

“ Dayı oluyorum dayıııı! Lala duydun mu dayı oluyorum ben !” dedi sevinçle.

“ Alllahhhh yarabbiiiiiiii !! Sare mi hamilesin sen. Duydun mu kız Zübeyde anneanne oluyoruz bizde “ dedi sevinçle zıplarken.

O hüzünlü hava bir anda dağıldı. Kerim açtığı halay eşliğinde halay çekerken Lala Zübeyde Hanımı koluna takmış eşlik ediyor Zerda ise hamile haliyle onlara yetişmeye çalışıyordu.

Dilruba onların bu haline dakikalarca güldü. Sare ise hem ağladı hem güldü.

“ Ne ağlarsınnnn be “ dedi Kerim.

“ Aman duygusal olur analar Kerim sen oyna oyna “ diyordu Lala. Bozbeyi konağı cümbüş yerine dönmüştü.

Yorulana kadar oynadılar. En son yorulup oturdular. Lala’nın ardı sıra soruları kesilmedi.

“ Kaç aylık cinsiyeti belli olamadı değil mi ismi ne olacak böyle sürdü gitti.

Hatta bir ara Kerim Zerda ve Lala kafa kafaya vermiş isim bile düşünmüşlerdi.

“ Anası babası düşünsün ismini size ne oluyor “ diye söylendi Zübeyde Hanım.

O sırada Lala birden bağırdı. “ Ay Sare miiiiii”

“ Ne ne oldu Lalam “

“ Ay bu çocuk ikizler olacak büyük ihtimalle vay halimize dengesiz olurlar dengesiz “ diye ahlanıp vahlandı dizlerine vura vura. Herkes kahkahalarla güldü Lala’nın haline.

Sonrasında Lala ve Sare odaya geçti. Dilruba için ise misafir odası hazırlandı.

Sare’yi bitkin gören Lala sordu elleriyle saçlarını okşarken. “ Mimoza çiçeğimmm sende bir haller var ne oldu nedir bu hal iyi görünmezsin” dedi.

Sare derin bir nefes alıp olanı biteni anlattı baştan.

Lala her aşamasını hayretle dinlerken söyleniyordu. “ Boyun posun devrilsin Cihangir !!”

“ Mevzu o değil Lalam. Ben ona değil kendi kovala kızıyorum. Bana söylediği laflara kızıyorum. “

Lala Sareyi dizine yatırdı. “ Haklisin canimmmm haklisin kuzummm. Hiç yakıştirmadim ama onuda anlamak lazimdir. Belli ki çok sever kıskanır seni” dedi

“ Böyle sevgi olmaz olsun “

Güldü Lala. “ Saremi sen adamı başka kadınla gördüğün vakit kadıni nasıl dövdüğünü unuttun ??”

“ Aynı şey mi Lalaaa…”

“ Olay aynı değil lakin sevgi aynı sevgi kıskançlık aynı kıskançlıktır. Seni paylaşamaz kim bilir ne geçer aklından senin Cihangir ile aranda ne geçti bilmez ki. İşte ihtimaller de onu deli eder durur Saremm anlamaya çalış. Sen ne kadar üzgünsen oda öyledir emin ol. Kaldı ki evladın sendedir. Ama o hem senden hem evladindan ayrıdir. “

Uzunca düşündü Sare ölçtü tarttı. Haklıydı Lala bir noktada haklıydı ama Sare İbrahimin burnunu sürtmeden rahat etmeyecekti.

İki kadın bir müddet daha konuşup uyudular.

Sabah İshak Beyin sesiyle herkes hazır ola geçti.
Sare hızla gidip babasının elini öptü.
“ Hoşgeldin kızım kocan nerededir “ dedi İshak.
Zübeyde Hanım atıldı.

“ Şehir dışına çıkacakmış Sare de bize gelmiş görmek için bir iki hafta kalacak İshak bey “ dedi hızla.

Bozbeyi ilk bir tarttı sonra Dilruba’yı görünce garipsemedi. İki kardeş gittiler diye düşündü.

“ Lala sende hoşgeldin “

“ Hoşbuldum İshak müsadenle bende buradayım dedi Lala”

“ Ev senin ne müsade istersin Lala de hayde kahvaltıya “ dedi ve herkes kahvaltıda yerini aldı.

Günler geldi geçti. Ömer günde 5 defa aradı Dilruba’yı. Her seferinde gelip almaktan söz etsede engel oldu karısı.

Yetmedi birde abisinin başının etini yedi durdu. “Abi yediğin halt yüzünden karımdan ayrıyım “

“ Ömer Asaf başlama sende Allah rızası için”

“ Abi ben daha üç günlük evliyken karımı aldınız benden “

“ Ulan Ömer Asaf ben mi dedim git diye babaanneme söyle “

“ Söyledim söylemedim mi sanıyorsun abi. Ben anlamam ne yap et çöz şu işi ben daha fazla karımsız uyuyamam”

“Ulan daha dün 3 gün olmadı.”

“ Bana 3000 yıl gibi geliyor sen karından ayrı kalmaya meraklıysan kal abi karımı verin ben karımı istiyorum !!”

“ Ulan telefonlarıma bile bakmıyor be başlatma kendine de karına da en azından telefonda görüşüyorsun “

Homurdanıp durdu Ömer Asaf. Evdekilerle konuşmadı. Hele babaannesi bir şey istediği vakit “ Sevenleri ayıranlarla arama mesafe koyuyorum ne diyeceksen Dicle’ye de babaanne “ dedi durdu.

“ Kız ana bu bizim oğlan pek azgın çıktı “

“ Hey gidi hey !! Zeynep hanım köylü olmuş kızım bu aman ha bunu karısına kimse laf söz etmesin. Tavuğunu kaybetmiş horoz gibi öter durur 5 vakit Allah vere Sare erken dönsün yoksa bu hepimizi illlaallah ettirecek”

“ Sorma ana sorma Bahar odasına girmiş çarşafları değişme karımın kokusu var demiş “

“ Vışşş kız Zeynep sen bu oğlanı bebekken kafa üstü düşürmüştün ondan sonra böyle oldu bu “

“ Kız ana ne alakası var bu evvelinden böyleydi bilmez misin 5 yaşına kadar da emdide zor kestik sütten ben tanımaz mıyım oğlumu o bir kere gönül vermiş daha da peri kızı gelse görmez gözü bunun “

“ Çık çık çık ne ayıp ne ayıp “

“ Zeynep Mustafa ya söyle benim odayı alt kata taşısın”

“ Hayırdır ana “

“ Kız benim odam bunlarınkine bitişiktir bunu karısı geldi mi bunlar bana uykuyu haram eder “

Zeynep hanım utançla tülbentini ağzıma götürüp kapattı ve güldü kaynanasına.

İki kadın kıkırdarken Halil İbrahim geçti o sırada. “ Ya bu ya bu bunun vay haline çatacak yer arar durur “

“ Çocuk oldu mu daha da fırsatı kalmaz “

“ He valla doğru dersin “

Ardından Dicle geçti. “ Kızzz anaaaa biz şeyi unuttuk ya “

“ Kız ne oldu Zeynep. “

“ Miroğlu Aşireti haber bekler “

“ Vay vay vay kızım hadi ben yaşlıyım ya sen “

“ Bunlar bende akıl mı bıraktı kalk Mustafa odasında gidelim konuşalım hele”

Halime Nine bastonuna tutunarak kalktı ve gelin kaynana odaya gittiler Dicle’nin meselesini konuşmak için.

Araz Efendi senin kız elden gidiyor haberin yok!!

Loading...
0%