Yeni Üyelik
30.
Bölüm

30. Bölüm Düğünümüz Var!

@dilefruz

Davul sesleri konağın kapısında yankılanırken Dicle heyecanla pencereye koştu. Perdenin ardından Araz’ı seçmeye çalışırken Lala’nın sesiyle çekildi pencereden.

“ Amman canim. Bu çok heveslidir evlenmeye baksanıza pencereden düşecek ayol “ diyerek şen bir kahkaha attı.

Dilruba Lala’nın kahkahasına eşlik ederken Dicle kıkırdayarak çekildi pencereden. “ Ne yapayım yahu seviyorum yalan mı söyleyeyim” dedi kahkaha atan kadınlara bakarak.

“ Aman canim erkek milletine yüz vermeye gelmez kizim. Hem ne demişler kiz evi naz evidir “

“ Tamam Lala tamam oturdum yerime bakmam gayrı”

Az sonra konak kapısının açılması ile davul sesleri daha da yakından duyulmaya başlandı. Konağın duvarlarına çarpan sesler çoğalarak geri dönüyor çoşkulu kalabalığın heyecanını arttırıyordu.

Az sonra Araz konağın tam ortasına gelerek durdu. Elini kaldırdı ve davula durması için işaret verdi. Dicle’nin kayınvalidesi gür sesiyle bir mani çağırdı.

“BİR TAŞ ÇİMENE
ÇİMENİN ÇİÇEĞİNE
YEDİ OĞLAN KURBAN OLSUN
GELİNİN BÖYLESİNE”

Zılgıt sesleri karıştı havaya. Kayınvalidesi tekrar bir mani çağırdı.

Oy gelinim kadınım
Kınaların kutlansın
Gezip dolaştığınca
Bal dillerin tatlansın

Atımın alnı sakar
Yem yemez yola bakar
Bin gidek gelin hanım
Damat bey yola bakar

“ Allah Allah Heyyyyyy “ diye hep bir ağızdan bağırdı erkekler.

Zılgıt sesleri davul sesine karıştı. Az sonra kapı açıldı ve Dicle Ömer Asafın kolunda indi merdivenleri. Kuşağı bağlanırken ağlamamak için zor tuttu kendini. Sevdiği adam ile evlenmesine rağmen yinede doğduğu büyüdüğü evi terketmek zordu.

Ömer Asaf ve Halil İbrahim anlından öperek Araz’a teslim ettiler Dicle’yi. Gelin ve damat büyüklerin elini öptü evvela. Kapıdan çıkacakları esnada Dicle’nin gelin sandığının kapı önüne konulması ve üstüne de Sare’nin oturması ile durdu gelin alayı.

“ Araz Hekimhan sandık kalkmıyor” dedi Sare ciddiyetle.

Araz cebindeki bir tomar parayı çıkardı ve sandığın yanına koydu. “ Kafi mi bunlar “ dedi Sare’ye bakarak.

“ Yetmez! Koskoca Hekimhan’ların sandık kaldıracak gücü yok mudur? “ dedi Sare yeniden.

Arazın annesi hızla aştı kalabalığı. “ Buyur gelin hanım “ diyerek kolundaki burma bileziklerden birini çıkardı.

“ Olmaz yetmez “ dedi Sare.

“ Yapma yenge yapma kurban olayım açta gidelim artık!” dedi Araz yalvarır halde. Arazın haline bıyık altından güldü herkes.

“ Ben bilmem Araz efendi! Sandık kalkmıyor ! “ dedi Sare elini sandığa vurarak.

Araz hızla çıkardı ceketini ve sandığın üstüne koydu. “ Varım yoğum ne varsa senin olsun. Müsade et yenge “ dedi.

Güldü Sare. “ He şöyle! “ dedi ve kalktı sandıktan. Hemen yandaki korumalara seslendi. “ Ağalar yol açın damat beye “ dedi gülerek.

Korumalar hızla kaldırdı sandığı kapı ağzından. Araz ve Dicle mutlulukla çıktı kapıdan. Yok boyu çocuklara şeker para dağıtıldı.

“ Tüm memlekete, dağa taşa haykırın Araz Hekimhan sevdiği kadınla evleniyor !!!” diye bağırdı düğün salonuna girmeden hemen önce.

Düğün salonuna girdiklerinde misafirlerin yoğun alkış sesleri ile salona giriş yaptılar. İlk dansını yaptıklarında ikiside heyecanlıydı.

“ Şükür yarabbi “ diyerek eşinin anlını öptü Araz.

Dicle gülümseyerek baktı Arazın gözlerine. Bir müddet sonra davullar çalmaya başladı. Ortaya geçti Halil İbrahim ve Araz karşılıklı halay çektiler. İkisininde heybetine hayranlıkla baktı tüm gençler.

“ Saremmm nasıl da güzel oynuyorlar Maşalllah aman nazarlar değmesin” dedi Lala masaya tıkırdatarak.

“ Lala! Şu heybete bak! Kocam olmasaydı ben kesin yinede aşık olurdum bu adama “ dedi Sare.

Lala güldü. İki kadın birbirine gülerken. Birden bire bir silah sesi duyuldu. Herkes birbirine bakarken Arazın eli havada asılı kaldı. Bakışları donuklaştı…

Bir anda herkes telaşa kapıldı. Bir koşuşturma telaş aldı her yanı. Lala hızla Sareyi koruma iç güdüsüyle sardı sarmaladı. İkinci bir ses daha duyuldu.

İnsanlar birbirini eze eze koşarak çıktılar sağa sola kaçtılar. O an ortada hemen bir metre ileride arkadaşına bakan Halil İbrahim Arazın kana bulanan beyaz gömleğiyle neye uğradığını şaşırdı.

Araz ilk önce dizlerinin üstüne çöktü. Halil İbrahim bir anda fırladı ve tam düşecekken tuttu Arazı. Araz, Halil İbrahimin kollarında yığılıp kaldı.

“ Araz ! Kendine gel lan Araz “ diyerek arkadaşını kendine getirmeye çalıştı Halil İbrahim.Gözleri kaydı Arazın. “ Dicle sana emanet “ diyebildi sadece. Sonrasında bir karanlığa mahkum oldu…

“ Ambulannsssss!!! Ambulans çağırın “ diye avazı çıktığı kadar bağırdı Halil İbrahim. O sırada salon boşalmıştı bile. Dicle şoka girmiş vaziyette abisinin kolları arasındaki kocasına bakarken gömleğinden akan kan su gibi akıp gelinliğinin eteklerini boyadı.

“ Biri ambulans çağırsın !! Arazzzz kendine gel kendine gel lan Arazzzz!!!” diye bağırmaları kaldı Halil İbrahimin geriye.

Bir müddet sonra ambulans geldi. Sağlık ekipleri hızla içeri girdi ilk müdahale yapıldı.

Halil İbrahim gözleri yaşlı sedyede yatan arkadaşına yapılan müdahaleyi izledi sadece. “ Nabız alamıyorum!!! Hasta çok kan kaybetmiş. Hemen ameliyathaneyi hazırlayın “ dedi sağlık çalışanı.

Apar topar hastaneye götürüldü Araz. Annesinin feryatları yakınlarının gözyaşları ve Dicle’nin şokta kalan hali kaldı geriye.

Herkes hızla hastaneye koşuştururken Dicle yere oturup kana bulanmış yüzeye dokundu eliyle.

“ Araz öldü Araz öldü Araz yok artık” dedi çocuk gibi.

O anın telaşıyla ancak farkettiler Dicle’yi. Halil İbrahim yere çömelip bir ileri bir geri giden, kendi kendine konuşan kardeşine baktı gözü yaşlı. Ömer Asaf ile göz göze geldiler. Sare bakamadı. Kafasını Lalanın omuzuna yaslayıp ağladı için için.

Halil İbrahim sakin adımlarla kardeşine ilerledi. Eğildi ve yavaşça elini uzattı omuzuna dokundu. “ Dicle “ dedi fısıltı ile. Dicle duymadı abisini.

Dizlerini kitleyip ileri geri hareketle aynı şeyleri söylemeye devam etti. “ Araz öldü Araz öldü. Dicle bitti Dicle de yok “

“ Dicle “ dedi Halil İbrahim omuzunu daha da sıkarak. Dicle boş ve ruhsuz gözlerle kafasını kaldırıp abisine baktı. “ Dicle Araz iyi “ dedi Halil İbrahim titreyen sesiyle.

Dicle bir kaç saniye bomboş baktı abisine. Sesli kulak tırmalayan delirmiş halde kahkaha atmaya başladı. Halil İbrahim kardeşinin o haliyle darmadağın oldu. “ Araz iyi Araz iyi olacak “ dedi gelinliğini parçalayan kardeşine engel olmaya çalışarak.

Dicle elindeki kanı farkedince birden çığlık çığlığa ağlamaya başladı. “ Elimi silin elimi silinnnn” delirdi Dicle sağa sola koşuşturmaya başladı.

Halil İbrahim arkasından sımsıkı sardı Dicle’yi. Bağırdı. “ Biz buradayız iyi olacak Araz “ dedi gür sesiyle. Dicle o an durdu. Sessizce durdu sadece.Halil İbrahim usulca gevşetti ellerini ve usulca abisine döndü Dicle.

“ Abi! Araz öldü. Dicle yok “ dedi çocuk misali. Sonra hiç bir şey olmamış gibi annesinin yanına gitti.

“ Anne eve gidelim. Üstüm kirlendi. Ben bu oyunu oynamak istemiyorum artık “ dedi çocuksu haline bürünen bir ruh haliyle.

Zeynep hanım eşarbıyla ağzını kapattı ve hıçkırıklarını geri itti.

“ Gidelim kızım gidelim yavrum üstünü değişelim yıkayalım seni” dedi. O gece delirdi Dicle. 5 yaşındaki haline döndü.

Araz hastanedeki tüm müdahalelere rağmen yoğun bakıma alındı. Aradan günler geçti haftalar geçti gelemedi kendine. Dicle ise bir daha eski haline dönmedi…


Loading...
0%