Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7.Bölüm- Kına

@dilefruz

Saat 1 e geliyordu.

Halil İbrahim dediği saatte konağın önüne gelmiş kapıyı çalmıştı.

Elif mutfakta bulunan Zerda ya seslendi. "Yenge sana zahmet kapıya bakar mısın ellerim kirli" dedi ellerini göstererek.

"Tabi bakarım Elif" diyip kapıya yöneldi Zerda.

Kapıyı açar açmaz abisiyle göz göze geldi. Yutkundu Halil İbrahim Zerdayı görmeyi beklemiyordu. Bir iz arar gibi gözleri tüm bedenini süzdü. İyiydi. Bakışları sertleşti bir anda kaşları çatıldı. Zerda umutla abisinin bir şey demesini bekledi lakin konuşmadı adam.

Az sonra Sare belirdi kapının ardında. Durumu anlayınca "Ben hallederim yenge" diyip gözleri dolan kızı aldı kapıdan.

Dışarı çıkıp araca bindi hiçbir şey demeden.

Halil İbrahim aracı sürdüğünde çıkışa ilerlemeye başlamışlardı.

"Dur dur" dedi heyecanla.

"Şuradan gider misin nikah şahidimi almamız gerek" dedi.

Halil İbrahim koluna dokunan ele baktı Sare farkedince hemen çekti elini yolu tarif etmeye koyuldu.

Lalanın evine vardılar sonunda. Sare heyecanla indi kapıdan. Kapıda duran atına yöneldi at Sareyi görür görmez şahlandı.

"Sakin ol balım sakin ol paşam çok özledim seni diyip burnunu ata dayadı sevdi. Arabanın içinden izledi onu elindeki sigarsıyla Halil İbrahim. Kız atı sevmeyi bırakıp içeri girdi.

" Lala Lala nerdesin"

Lala hemen çıktı balkona "Ah ahhh canim gelmiş" diyip hızla indi merdivenleri sarıldı Sareye "Bir sorun yoktur değil"

"Yok Lala yok nikahım kıyılacak şahit lazım"

"Ben mi olacağim şahidin"

Güldü Sare "Tabi sen olacaksın Lala her şeyime sen şahitsin hüznü me kederime evlendiğimede şahitlik et isterim."

Kızın saçlarını öptü Lala. "Ahh benim düşünceli kizimm olurum tabi hemen giyinip geliyorum" dedi. Hazırlanıp ikişer ikişer indi merdivenleri.

Sare ve Lala kol kola gelirken Halil İbrahim inip Lalanın kapısını açtı. Lala keyiflendi arka koltuğa oturdu. Sare ise kendi açtığı kapıyla kendi koltuğuna.

Lala yol boyu susmadı. "Damadim vallahii pek yakişiklisin maşallah popumu kaşiyayimm vallahi nazar edeceğim sizi" dedi şen şakrak sesiyle.
Sare anlamsız anlamsız Lala ya bakarken Lala Halil İbrahim ile konuşuyor gülüp duruyordu.

Halil İbrahim kadının enerjisi karşısında ilk etapta şaşırsa bile saygısızlık etmeyip yol boyu muhabbetine eşlik etti.

Sare in bakışları Halil İbrahim in gülüşüne kaydı bir ara "madem böyle güzel gülebiliyorsun ne diye çatıp durursun kaşını be adam" diye geçirdi içinden aniden göz göze geldiler Halil İbrahim sanki duymuş gibi soldurdu gülüşünü çattı kaşlarını.

Nikah salonuna geldiğinde Araz da kapıda bekliyordu. Sıra onlara gelince geçtiler.

"Sayın misafirler belediiyemizin yaptığı araştırma sonucu gençlerin evlenmesinde hiç bir sakınca görülmemiş olup nikah akdine başlıyorum.

Siz İshak Bozbeyi kızı Sare Bozbeyi Mustafa Kepenekli oğlu Halil İbrahim Kepenekliyi kocalığa kabul ediyor musunuz?

Sare derin bir nefes aldı. "Evet"

Siz Mustafa Kepenekli oğlu Halil İbrahim Kepenekli Bozbeyi İshak kızı Sare yi karşılığa kabul ediyor musunuz?

Adam tek bir duygu barındırmayan sesiyle "Evet" dedi.

Şahitler kabul ediyor musunuz

"Evet"
"Evet" kuşkusuz Masadaki en heyecanlı kişi Lala idi. "

Bende belediyenin bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak sizleri karı-koca ilan ediyorum. Damat Bey gelini öpebilirsiniz.

Ayağına bas ayağına bas" diye heyecanla söylendi Lala"

Sare hafifçe bastı ayağına.

Halil İbrahim Sareye döndü baktı bir süre gözlerine lakin usulca önüne dönerek imzasını attı.
İmzalar atılınca nikah memuru evlilik cüzdanını Sare'ye uzatıp tebrik etti ikiliyi. Halil İbrahim ile göz göze geldiler. Yutkundu kadın. Bu adamın karışıydı artık. Halil İbrahim yavaşça eğildi ve belini kavradı. Sare heyecanla kaskatı kesildi. Peçesi yüzünü gizlemese pancara dönmüş yüzü ile rezil olacağı kesindi.

Tereddütsüz anlını öptü karısının. " Allah utandırmasın" dedi fısıltıyla.

Nikah kıyıldıktan sonra yemek yediler. Dönüş yoluna girerken konuştu Halil İbrahim. "Akşam imam nikahi kıyılacak yarın ise düğün var. " kafasıyla onayladı kadın.

"Kına yakıldıktan sonra gelirsin" dedi. Sare kafasını salladı adam.

Biraz sonra konağın önüne geldiler. Sare bir süre emniyet kemerini açmak için uğraştı fakat başarılı olamadı.

Halil İbrahim sakince bastı düğmeye kurtardı kızı.

Tam gidecekken durdurdu eliyle.

Sare eline baktı Halil İbrahimin sonra gözlerine bakıp duraksadı konuşmasını bekledi lakin "Yok bir şey diyip" sustu adam. Sare hiç bir şey demeden indi araçtan.

Konağa vardığında konaktaki hazırlığı görünce şaşkına uğradı. Araz Lala yı bırakmıştı evine akşam hazırlanıp gelecekti.

Avluya kurulmuş kına tahtı masalar yiyecekler... "Ne gerek var bunca hazırlığa diye düşündü".

Hızla çıktı merdivenleri odasına çıkıp kapattı kapıyı sırtını kapıya yasladı. Elinde tuttuğu nikah defterine baktı. Halil İbrahimin fotogtafına kaydı parmakları sert yüzü ifadesiz suratına kaydı gözleri "Hiç gülmek nedir bilmez mi bu adam" diye söylene söylene giyinmeye başladı.

Akşam saati yaklaşmıştı misafirler yavaş yavaş geldiler doldu konak.

Erkek tarafı üst terasta kurulan erkek eğlencesine geçerken kadınlar avludaki kına merasiminde kaldı.

Sare kendi elleriyle diktiği Fistanı giyip oturdu kına tahtına kırmızı boncuklar işe işlenmiş Fistana tokalı altın kemeri eşlik ediyordu. Sarı lapiska gibi saçlarını salmış başına bir örtü iliştirmişti.

Yüzündeki peçe dahi engel olmuyordu güzelliğine bakışları insanın içinde denizleri harekete geçiriyordu.

Oturdu kına tahtına. Başladı kına.

Kadınlar hep bir ağızdan kına türkülerini söylemeye başladı.

Hinê bînin li teştê kin
Hinê bînin li teştê kin
Şîr û şerbetê çêkin
Şîr û şerbetê çêkin
Kevçî bi kevçî hûn lêkin
Kevçî bi kevçî hûn lêkin
Bînin li destê zavê kin
Bînin li serê bûkê kin.....


Dakikalarca döndü kadınlar. Lala dönüp baktı yok ağladığı yoktu. En son duvağı açıp tekrar baktı.

"Aman n caniimmm aglamiyor işte dönüyoruz sabahtan beri vallahi tansiyonum düşti canimmm ağlamaya gönlü yoktur bunun" diyince gülüştü kadınlar.

Halime Nene söze girdi. "Rahat bırakın gelinimi yakın kınasını ağlamak ağlamayı getirir hem" dedi.
Kadınlar dönmeyi bırakıp kına yakma merasimine başladı.

Sarenin halası yaktı kınayı mutlu bir evliliği olduğu için.

Biraz sonra Halil İbrahim göründü kapıda sırtındaki yeşil örtü ile geçip Sarenin yanına oturdu. Serçe parmağına kına yakıldı.

Gerekli ritüeller tamamlandı. Hanımın biri oturttu Halil İbrahimi ortaya.

Sare eline tutuşturulan testi ile zorla ortaya itildi. Oynaması gerekti. İçlendi kına yakılırken değil ama şimdi oturup ağlayacaktı. Hareketli bir parça çalmaya başladı Halil İbrahimin karşıdında narin bedeni ile salınmaya başladı döndükçe uzun sarı saçları Halil İbrahime değiyor yogun yasemin kokusu adamın ciğerlerini deliyordu.

Gözlerini bir an ayırmadı adam. Sare durup testiyi ayak dibinde hızla kırınca bir anda bulunduğu ortama döndü adam. Ayak dibinde paramparça oldu testi kadınlar kendi arasında gülüşüp konuşmaya başladı

"Gelin pek yamandır."

"Vallahi testi ayak dibinde kırıldı sözünü geçirecek"

"Adam nasıl aşık aşık bakıyor amaa"

Böyle böyle çoğaldı dedikodular. Halil İbrahim yanında duran kadına eğilip

"Yavaş be kadın öyle atılır mı o testi"
desede Sare geri kalmadı omuz silkti
"Dua et kafanda kırmadım" dedi.

Hiç bir şey demeden eteklerınden tuta tuta uzaklaştı. Kadınlar eğlenceye devam ederken Sare ellerindeki kınayı yıkamak için Zerda ve Lala ile odasına geçti.

Lala elindeki keseleri çözdü. Zerda ise lavaboda narince yıkadı ellerini. Sarenin ellerini kurular kurulamaz ellerini tutup heyecanla dışarı çıkardı genç kızı Lala ellerine bak dedi heyecanla. Lala yataktan kalkıp döndü Sare şaşkınlıkla iki kadına bakarken Lalanın heyecanla gülen gözleri küçüldü.

"Aman yarabbi vallahi tutmuş hemde ne tutmak"

Zerda kıkırdarken Sare "Ne oluyor yahu ne bu heyecan" dedi.

Zerda konuştu bu sefer "Kına tutmuş" dedi heyecanla.
Güldü Sare "Yahu deli misiniz siz kına bu elbet tutacak"

Kahkaha attı Lala"Aman bunun hiç bir şeyden haberi yoktur. Kınan nasıl tutmuş görmez misin sevgi oldumu tutar kına be kizim anlamaz misin rivayet odur ki kızın kınasi tuttumi çok sever adam derler "

Sare duyduklarına deli gibi gülmeye başlayınca iki kadın şaşkınlıkla bir birine baktı" Ay hiç güleceğim yoktu o adam mı sevecek Ay yok artık kim nasıl uydurmuş bunu " dedi.

Zerda abisine söylenenlere bozuldu lakin ses etmedi.

" Peçesiz halini görmedi daha o kadar emin olma Sarem" diyim tebessüm etsede Sare aldırmadı hiç bir söze.

Tüm misafirler gittikten sonra imam nikahı için imam geldi.

Nikah akdine başladı.

Sareye dönüp nehir talebini sordu.

"Hiç bir şey istemem hoca efendi lakin. Üç talak hakkından birini isterim " dedi Sare. Bu sana muhtaç değilim demekti Halil İbrahim e meydan okuyordu.

Hoca şaşırdı. Emin misin kızım. "Eminim" dedi kendinden emin bir şekilde. İshak efendi güldü bıyık altından Mustafa Ağa ve diğerleri ise şaşkınlık içindeydi. Halil İbrahim elleriyle sıktı dizlerini sık bir nefes alıp sinirle karısına baktı.

"Hoca efendi yaz 7 kilo altını karıma nehir olarak verdim" herkes şaşkınlıkla bakınırken Mustafa Ağa gögsü kabarmış şekilde gülüyordu. Elbette koskoca Ağaya yakışan buydu oğluda gerekeni yapmıştı.

Nikah akdi tamamlandı. Allah huzurunda karı koca oldular.

Artık geri dönülmez bir yola tamamen girmişlerdi.

***

Sokak davul zurna sesleriyle dolup taştı ardın sıra arabalar dizildi konağın önüne Halil İbrahim tüm heybetiyle indi araçtan jilet gibi takımı yapılmış saçları ile adeta düşman çatlatıyordu. Aağır ağır ilerledi. Konağın kapısı açıldı. Damat tarafı girdi içeri. Az sonra gelini almak için odanın kapısında durdu damat kapıyı tıkladı.

Kapının ardından Sümeyye "Kapı açılmıyor" diyip açmadı kapıyı Halil İbrahim kapı aralığından bir deste parayı uzatır uzatmaz aralandı kapı. Sare tüm güzelliği ve iştişamı ile Halil İbrahimin karşısındaydı. Adam yutkundu bir anda Peçesiz halini merak etti deli gibi bir kuğu misali çıktı Sare odadan avlunun ortasına ilerledi. Kerim dolu gözlerle elindeki kırmızı kurdele ile beraber yöneldi ablasına kuşağı üçkere beline sarıp çözdü en sonunda sıkı bir düğüm atıp sarıldı ablasına.

Çenesini öyle bir kasıyorduki ağlamamak için Sare yanaklarının içini ısırdı ağlamamak için. Kerim ablasının anlını öptü. Anlını anlına dayadı.
" Geçmişte olduğu gibi her daim yanındayım." dedi tekrar öptü anlından sonra elini tutup Halil İbrahim e uzattı "İlk önce Allaha sonra sana Emanet ediyorum" dedi. İki adam ilk defa yanyana gelmişti. Kafasını sallamak ile yetindi Halil İbrahim. Sareyi koluna takıp ilerledi konağın dış kapısına doğru. Zılgıtlar çaldı erkek tarafı. Gelin ve damat çıkarken üzerinden atılan şeker buğday ve tuz ile beraber bindi arabaya

Az sonra gelin ve damadın düğüne giriş yapması işe davullar alınmaya başladı.

Zeynep Hanım elinde bir ekmek kuran ve bal ile durdurdu gelinini.

Ekmeği böldü gelin. Balı giriş kapısına sürdü.
Kuranı kerimi ise tepesinde tutarak girdi içeri.

Onlar masasına geçerken insanlar halaylar çekiyor davullar çalınıyordu.

Ömer Asaf ve Araz halayın başına geçip zorla Halil İbrahimi halaya aldılar. Halil İbrahim elindeki mendili havalandırdı. Davulcu vurdu tokmağa halayın başına geçti halay çekti.

Sare eşi olan adamı izlerken ne güzel oynuyor diye geçirdi içinden. Gözleri halayın ortasında ki Cihangire kaydı. Çekti hemen bakışlarını artık evli bir kadındı geçmişi aralamaya gerek yoktu.

Biraz sonra Halil İbrahim Neşeyle oturdu yanına anlındaki teri mendille sildi.

Keyifli bir düğündü. Kepeneklilere yakışan bir düğündü. Az sonra Reyhanı çaldı. Herkes gelin ve damada bakarken dakikalar geçti Sare Halil İbrahimi şaşırtmış elini tutup ortaya çıkarmıştı.

Eli kavruldu adamın şaşkınlıkla izledi kızı. Tam ortada buluştular. Müzik başa döndüğünde Sare rüzgarda hafifçe salınan tüy misali salınmaya başladı. Halil İbrahim onun bu zarafetine kayıtsız kalamayıp açtı heybetli kollarını oynadı diz çöktü elini gögsüne sonra anlına vurdu. Bir an çözülmedi ikisininde bakışları sanki ikisinden başka kimse yoktu konakta aralarındaki uyum inanılmazdı ve herkesi kendine hayran bırakıyordu.

Müzik durduğunda Sare Halil İbrahimin dibindeydı. Bir sure baktılar birbirine nefes nefese yerlerine geçtiler sonra.

Bir süre daha devam etti düğün takı töreni yapıldı eğlenildi ve sona gelindi. Her güzel şey gibi bununda sonuna gelindi.

Ve Artık biz olmanın vakti gelmişti. Hayat onlara biz olmanın ne demek olduğunu öğretecek öğretirken sevdirecek. Bu gece iki genç oynarken farkında olmadan araladı sevda kapılarını... Şimdi onları bambaşka bir hayat bekliyordu.


Loading...
0%