Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8.Bölüm - Peçe

@dilefruz

Sare huzursuzca bekledi odada lakin ne gelen vardı nede giden sıcak hava yetmiyormuş gibi gelinliğin içinde de kıvrandı durdu.

Odayı gözlemledi Sare büyüktü oda odanın ortasında yer alan koca bir yatak yatağın hemen önünde duran bir pencere vardı.

Sağ tarafta banyo sol tarafta ise iki bölmeli bir oda mevcuttu ilk bölmesi Sareye ait bir giyinme odası iken diğer bölme Halil İbrahim e aitti. Duvar dibinde duran uzun konsol üstünde renkli bir vazo ve biblolar vardı. Sare çaresizce oturdu yatağa.

Halil İbrahim kapı önünde kaçıncı sigarasını içmişti bilmiyordu.

En sonunda derin bir nefes alıp girdi içeri. Sare duvağının altından izledi adamı adımları kendisine yaklaştıkça tedirginliği artıyordu. Kocası olan adam tam dibinde durdu. Sare usulca ayaklandı. Halil İbrahim konsola yönelip çekmeceden kadife bir kutu çıkardı. Geri adımlayıp yatağa bıraktı. Dudaklarını yaladı nefes verdi.

Ellerini duvağın eteklerine götürdü.

Usulca kaldırdı. Kadının peçeli halini görünce hafif tebessüm etti. Elleri peçesine uzandığında elini tuttu kadın gözlerine baktı adamın eli asılı kaldı yukarıda yavaşça geri çekti. İfadesi düzleşti. Anlamsızca baktı kıza. Sare peçenin kenarından tutup indirdi peçeyi yavaşça usulca kafasını kaldırıp baktı kocası olan adamın gözlerine. Halil İbrahimin nutku tutuldu Sare in duru güzelliği karşısında öyle ki kusuru olduğunu bile düşünmüş tüm ihtimalleri sıralamıştı odaya gelirken lakin böylesi bir güzellik ihtimalleri arasında yoktu. Pespembe dudakları maviye çalan yeşil gözleri ok gibi kirpikleri bembeyaz teniyle melek misali karşısında duruyordu.

İçinden " Bu ne güzellik böyle" diye geçirdi kalp atışı hızlandı.

Kızdan bakışlarını ayırmadan eğilip aldı kutuyu açtı zümrüt bir set kutunun içinde duruyordu Sareye uzattı.

"Yüz görümlüğün" dedi. Sare parmaklarını setin üstünde gezdirdi. İnce işçilik ile özel olarak yapıldığı belliydi. Hayran hayran bakip ilk defa o gece "Teşekkür ederim" dedi. Sare seti alıp kenara koydu. Heyecanlıydı allandı yanakları Halil İbrahim onun bu halini görünce gülümsedi belli belirsiz. "Sen duşa gir sonrada ben gireceğim namaz kılalım " dedi adam.

Sare tuttupu nefesini en sonunda soluyup banyoya adımladı. Gelinliği çıkardı duvağından sıyrıldı duşunu alıp abdest ile tamamladı. Üzerine hazır ettiği beyaz elbiseyi giyip şalını örtündü.
Halil İbrahim ceketini çıkarmıştı. Sare banyodan çıkınca banyoya doğru adımladı. Soyundu dusunu abdestini alıp odaya geçti. Tane tane olmuş saçları ile odaya girdi. Sare seccadeleri hazırlamıştı.

İki rekatlık şükür namazı kıldıktan sonra kalktılar. Yolun sonuydu artık Sare bekledi ayakta. Halil İbrahim yanına geldi Sare istemsiz kapattı gözlerini Halil İbrahim Sarenin başındaki şalı usulca aldı. Kıpkırmızı oldu kız bedeni titriyordu.
Halil İbrahim dudaklarına eğildi nefes alıp verdikçe nefesi kadının dudaklarına değiyor Sare renkten renge giriyordu. İçten içe keyif duydu Sarenin bu hallerine. "Yüzünün her yanını inceledi." Demek ki benim nasibime sen düştün "dedi sakince.

Kız yavaşça gözlerini aralayıp baktı kocasına göz göze geldiler Sare bir an Halil İbrahimin dudaklarına baktı sonra kaçırdı gözlerini. Doğruldu genç adam" İstemediğin sürece hiç bir şeye mecbur değilsin kendini ne zaman hazır hissedersen o zaman olacak "dedi. Bunu beklemiyordu Sare derin bir nefes aldı. Gevsedi rahatladı." Teşekkür ederim "dedi minnetle. Halil İbrahim hiçbirsey demeden geçti yataga sırtını döndü. Sare de usulca girdi yataga sırt sırta verdiler.

Bir süre ikiside birbirinin nefes alışverişini dinledi. Uykuya daldılar sonra.

Sabah Halil İbrahim'in yüzünü huylandiran şey uyanmasına sebep oldu.

Gözlerini araladi. Elleriyle gözlerini ovdu. Sol kolunu hareket ettirmeye çalıştığında hareketsiz kaldı. Kafasını yana çevirdiğinde kolunun üstünde ona sokulmuş halde uyuyan kadını gördu. Kaşları çatıldı. Ne ara bu hale geldiklerini yokladı.

Sarenin saçlarını sakince yüzünden çekip yüzünü araladı. Kollarında uyuyan kadının güzelliğine hayran hayran bakarken kendine gelip kolunu çekmeye çalıştı Hâlil İbrahim kolunu çekmeye çalıştıkça Sare miriltilar halinde daha da dökülüp işi zorlaştırıyordu. Halil İbrahim iç çekip eliyle alnını yokladı. Tam o sırada odanın kapısı hızla çalmaya başladı.

Sare bir anda uykusundan fırlayıp yatakta doğruldu.

"Ne neee ne oldu baskın mi var " diyip korkuyla telaşa kapıldı. Kapıda ki öyle bir vuruyordu ki kapıya sanki kapı kirilacakti.

Halil İbrahim doğruldu. "Bekle sen ben bakıyorum"dedi.

Kapıya döndü yatakta doğruldu. İç çekip açtı kapıyı kafasını çıkardı. Yengesi karşısında duruyordu tüm suratsizligi ile.

"Hayrola yenge bu saatte alacaklı gibi vuruyorsun kapıya "
"Hayır hayır çarşafı almaya geldim "dedi

Sare duyduklarıni hazmetmeye çalışırken dün gece bunu hiç hesap etmedikleri geldi aklına 10 senedir yoktu ve bu adetler hala devam ediyor mu diye düşündu.

Halil İbrahim kırıldı halinde sabır çekti.

"Yok yenge çarşaf falan bu yanlizca beni ilgilendirir şimdi müsaadenle diyip konuşmasına fırsat vermeden kapıyı suratına kapattı ve banyoya ilerleyip hazırlandı.

Sare suanlik hallolan konu için sevinsede daha sonraları ısıtılıp önüne geleceğini çok iyi biliyordu.

Kalkıp yatağı düzeltti geceden kalan seccadeleri katlayıp kaldırdı. Üzerine beyaz bir fistan giydi en pullusundan yeni gelindi elbet görmeye gelecekler olacaktı.

Halil İbrahim banyodan çıkınca elini yüzünü yıkamak için girdi banyoya.
Banyoda hafif bir makyaj yapıp çıktı. Karşı karşıya geldiler .

"Kahvaltıya inmemiz gerekiyor " dedi Hâlil İbrahim.
Kafasıyla onaylayıp ona doğru yürüdü kız. Tam çıkacakları sırada kolundan tutup kapıyla kendi arasına aldı Sareyi yüzünü yüzüne yaklaştırdı.

"Az önceki tatsız olayla alakalı en ufak bir imada bulunan olursa haberim olsun sakın muhattap olma " dedi.

Sare bu kadar yakın olmanın verdiği sıcaklık ile tamam diye mırıldandı. Duraksadı. "Peçeni takmamissin "dedi neden diye soruyordu. Gülumsedi Sare "Kapı gibi kocam var gerek yok artık" dedi dalga geçiyordu" Nefes verdi adam hiçbir sey demeden Geri çekilip yer açtı kapıyı açıp eşinin çıkmasına müsaade etti İbrahim.

Merdivenleri inerken yeni çifte hayranlıkla bakan kadınlar Sareyi ilk defa pecesiz görmenin şaşkınlığı ile bakakaldi. Herkes her şeyi bekliyordu lakin böylesi bir güzellik karşısında şaşkındı hepsi. Uzunca bakakaldılar kıza.

"Eeee bunun bir kusuru yoktur " diye patavatsizlik yapan yengesine kimse aldırış etmedi.

Dicle abisi ve yengesini görür görmez zılgıti basınca evin yardımcısı baharda ona eşlik etti.

Halil İbrahim elleriyle durun yapmayın diye ellerini kaldirsada onlar inene kadar bitmedi zılgıt sesi.

Masaya geldiklerinde Sare büyüklerinin elini öpüp masaya geçti.

Kayınvalidesi Zeynep Hanım sarıldı gelinine anne şevkati ile.
Halime Nene ise anlını öptü "Berhudarbe keççame" diyip.

Sare masadaki tüm büyüklerin elini öpüp,
Halil İbrahimin yanındaki sandalyeye geçip oturdu.

Kahvaltıya başladıkları sırada kayınpederi ve kardeşi muhabbet ederken hanımlar kendi aralarında konuşuyordu. Masanın diğer ucundaki bal kasesine gözleri takıldı Sarenin lakin uzanıp almaya utandı.

Halil İbrahim bal dolu kavanozu eğilip aldı ve daha yakın bir yere koydu. Sarenin suratında oluşan sıcak gülümseme teşekkür mahiyetindeydi.

Yangesinin sözleri kara bir bulut gibi çöktü masaya "Sabah çarşafı almaya gittim vermediler sebep neyse artık"

Buz kesti masa Süleyman Bey sinirle eşine baksa bile kadın öyle utanmazdı ki konuşmayı sürdürdü.

"Bir kusuru varsa bilelim" dedi üstüne üstelik.

Halil İbrahimin gözleri karardı. İçindeki alev körüklendi. Kaşı seyirmeye başladı. Yumruğunu sertçe masaya vurduğunda karşısında oturan kadın korkuyla irkildi.

"Yenge sen ne zamandan beri üstüne vazife olmayan konuları konuşursun."

Kadın öyle arsızdiki Halil İbrahimin damarına damarına basıp konuştu. Niyeti elbette gölge düşürmekti. Yıllar boyu eltisinin gölgesinde kalmış olmanın acısını çıkarıyor çekemiyordu en ufak bir mutluluğu. Ve elbette huzursuzluk çıkarmaya yer arıyordu.

"Halil İbrahim Sarenin elini tutup görünür şekilde koydu masaya"

"Sare benim eşim bu evin de hanımıdır. Şayet kusuru olsa yanımda oturtmaz baba evine gönderirdim. Bir daha böyle bir saygısızlığı kabul etmem. He şayet yapmaya devam edeceğim diyorsan bir daha bu konağa adımını dahi atmayacaksın" dedi öfke dolu sesiyle.

Babası "Halil İbrahimmmmm" diye uyarıcı bir ses tonu ile seslense bile umursamadı adam.

"Karıma da kendime de yapılacak en ufak bir saygısızlığı kabul etmem babaaa son sözümdür bu" dedi ve arkasında bıraktığı insanların söylediklerini umursamadan karısını arkasından çekiştirip odasına çıktı.

Odaya geldiklerinde sinirden gözü dönmüştü. banyoya gidip elini yüzünü yıkadı lakin ne fayda.

Banyodan çıktığında konuştu Sare"Muhattab olmasaydın keşke benim yüzümden huzursuzluk çıktı "

Halil İbrahim sinirlenip yaklaştı Sareye" Ne demek ne demek muhattab olmamak benim namusum bir masaya meze olacak kadar basit mi "diye bağırdı.

Sare kalakaldı. "Ama gerçekten karın değilim. " dedi sessizce.

Adam şaşkınlıkla döndü arkasını ne diyor diye sorguladı. Derin bir nefes aldı. İlk defa ismi döküldü ağzından.

"Sareee sen kabul etsende etmesende evliyiz ve bu çatı altında oldugun sürece benim karım namusumsun. Sana zaman tanımış olmam gerçek anlamda karı koca olmayacağımız anlamına gelmiyor. Zamanı gelince her şey usulüne uygun olacak. O şerefsiz kardeşin kardeşimi kaçırdı diye acısını senden çıkaracak kadar çiğ bir adam değilim. Evet benimde planladığım bir evlilik değildi lakin bu bizim şuan karı koca olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor. He eğer anlamadıysan yenileyeyim bu saatten sonra sen İshakBozbeyin kızı değil Halil İbrahim Kepeneklinin eşi Sare Kepeneklisin. "dedi elini kıza doğru sallarken.

Kız adamın evliliği bu denli ciddeye almasına ayrı Kerimin yaşadığı olaydan ötürü yargılanmayacak olmasına ayrı şaşırdı. Halbu ki sinirini kendisinden çıkarır diye düşünmüştü.

" Tamam "dedi sadece.

Halil İbrahim ceketini giyip çıktı odadan.

Sare bir süre odada yanlız kaldı. Az sonra Dicle girdi odaya. Neşeli heyecanlı Dicle.

"Girebilir miyim"

"Tabi buyur" diyip ayağı kalktı Sare. Gülümsedi. Arkadaşı yoktu Sarenin. Dicle ona can yoldaşı olacaktı. "

" İlk gününün böyle geçmesini istemezdim lakin yengem patavatsız kadının tekidir. Aldırma "dedi.

Güldü Sare" Belli oluyor " iki kız birlikte kıkırdamaya başladılar.

" Dicle ben Zerda nın bir küçüğüğüm 4 numara "dedi ışıl ışıl bakan gözleri ile.

" Sare bende "diyip kısa kesti.

" Aşağı inelim misafirler gelecek diyip Sarenin koluna girdi" iki kız merdivenleri gülüşerek indi.

Sare gelen misafirler için yapılan hazırlığa yardım etmek için mutfağa girdi.

Hazırlıklara yardım etti.

Gelen misafirler Sarenin güzelliğine hayran kalıyor. Övgüler yağdırıyordu.

"Zeynep Hanım, maşallah gelinin pek güzel kimlerdendir"

Gerim gerim gergindi Zeynep Hanım Güzeldir ya güzeldir. Bozbeyi aşiretinden İshak Beyin kızıdır. "

Kadınlar kendi arasında fısır fısır konuşmaya başladı. Kimi kıskançlıkla kimisi imrenerek.

Sare gelen hediyeleri alıp odasına yerleştirmek için yukarı çıktığında bir anda Halil İbrahimin odaya girmesi ile irkilip üç kere damağını kaldırdı.

" Korkutmak istemedim aşağıdasındır diye düşündüm " diyip banyoya yöneldi.

Su sesinin gelmesi ile banyoya girdiğini anladı Sare çıktı odadan.

Halil İbrahim duşunu aldıktan sonra çalışma odasına geçmişti.

Halime Nene Sareyi aşağıda görünce bastonu ile dürttü "Buke kalk kocana bir kahve yap götür." Sare başında hükümet gibi dikilen bu kadına bakıp "Tamam daye sende içer misin" dedi. "Hele yap içelim bir gelin kahvesi" dedi gülümseyerek.

Sare kahveleri yapıp ikram etti. Sonra tek tepsi üzerine yerleştirdiği kahve fincanının yanına suyu ve çikolatayı iliştirip çalışma odasına doğru çıktı.

Kapıyı tıklattı. Dosyalar arasında kaybolan adam gelene bakmadı.

Sarenin sesini duymasıyla kaldırdı kafasını.
" Babaannen kahve yapmamı istedi yoksa rahatsız etmezdim"

"Teşekkür ederim" diyip şaşırdı adam.

Eğilip kahveyi yudumladı Sare ayakta duruyor boşları almak için bekliyordu.

"Ayakta bekleme otur" diyip masanın onunde ki koltuğu gösterdi. Sare sakince oturdu koltuğa adam kahvesinden bir yudum alıp konuştu.

"Sen insanlara nasıl kahve içtiğini sormaz mısın" dedi kaşlarını kaldırarak.

"Sormam"

"Kahveyi nasıl içeçeğime kendin mi karar veriyorsun"

"Sana bakan herkes kahveyi acı içtiğini anlar" diyip omuz silkti.

Adam hakikaten acı içiyordu kahveyi şaşırdı.
"Lakin çikolata yerine Lokum tercih ederim" dedi.

Sare gözlerini adama dikti. "Bir dahakine Lokum ikram ederim" dedi.
Gülümsedi Halil İbrahim demek bu kadın bundan sonra ona kahve yapacaktı. Adam kahvesini bitirip suyunu içti.

Bir müddet sonra Halil İbrahimin odasındaki kitaplıkta dolandı gözleri. Kitaplara göz gezdirirken kalkıp dokunmamak için kendiyle savaş veriyordu adeta.

Bunu farkeden Halil İbrahim sordu. " Sever misin okumayı"

Bir an daldığı yerden çekti gözlerini kadın " Çok severim " ayağı kalktı ve kitaplığa yürüdü.

Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna kitabını eline aldı. Sayfaları çevirdi yavaşça ve sakince o satırları okudu. "" Dünyada tek bir insana inanmıştım. O kadar çok inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak bende inanma kudreti bırakmamıştı. Ona kızgın değildim. Ona kızmama , darılmama , onun aleyhinde düşünmeme imkan olmadığını hissediyordum. Ama bir kere kırılmıştım. Hayatta en çok güvendiğim insana karşı duyduğum bu kırgınlık adeta bütün insanlara dağılmıştı. Çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi...""

Farkında olmadan seslice okuduğu bu satılara kulak kesildi Halil İbrahim. İçinde bir yerde bir şeyler oynadı. Bir an neden bu satırlar diye sorguladı. Sonra babasından ayrı yaşadığı geldi aklına.

Sare kitabı kapattı ve rafa koydu. Dönmesiyle Halil İbrahim ile göz göze geldi. " Fazla anlamlı " dedi adam.

" Öyle öyle gerçekten. "

Adamın önünde duran boş kahve fincanını aldı ve tepsiye koydu.

"Eline sağlık"

"Afiyet olsun" dedi. boşları aldı ve mutfağa indi.

Sıkıldı gün boyu akşam olunca akşam yemeği için hazırlığa başladılar kayınvalidesi kızkardeşinin geleceğini söylemiş ona göre bir liste vermişti. Sare de vakit geçirmek için mutfakta işlere yardım ediyordu.

Akşam sofra kuruldu. Herkes yerleşti sofraya. Halil İbrahimin teyzesi oldukça sıcak kanlı karşıladı gelini. Sare içinden tüm kardeşler aynılar demek ki diyerek geçirsene kadının eşine içi ısınmadı.

Herkes sofraya geçmek için hazırlanırken Sare mutfaktaki Su sürahisini almak için mutfağa ilerledi. Su sürahisini aldı. Arkasını döner dönmez içinde sızıya dönüşen adamı buldu gözleri... Okuduğu satırların sahibi olan o adamı.


Loading...
0%