Yeni Üyelik
31.
Bölüm

Ölü Diriyi Getirir!

@dilefruz

Genel olarak bekletmeyi sevmiyorum. Çok fazla üzüldük Dicle ile Araz için ama hayatta böyle değil midir?

Mevsimleri var hayatında. Keyifli okumalar.



Gece yarısı saat 3.15 i gösterirken, Dicle kan ter içinde çığlıkla uyandı uykusundan. Elini götürdüğünde kalbi destursuz atıyordu. Korku panik her yanını esir almıştı. Hızla etrafına bakındı. Henüz karanlıktı gün aymamıştı. Ayaklarını yataktan hızla yere sarkıttı. Yalın ayak hızla çıktı kapıdan.

Merdivenleri koşa koşa indi. Konağın kapısını açarak koşa koşa ilerlemeye başladı. Taş zemine basan ayakları acıya inat koştu.

Karanlıkta bir anda karşısına çıkam köpekle geri çekildi. Duraksadı. “ Kitmirin selamı var, Kitmirin selamı var “ dedi titreyen sesiyle.

Köpek sakinleşerek uzaklaşınca Dicle geceliğinin eteklerini tutarak koşmaya devam etti.

HekimHan Konağının önünde durdu ve hızla kapıyı çalmaya başladı.

Korumalardan biri uyuyakaldığı yerden hızla kalkarak “ Hayrolsun” dedi ve kapıya yöneldi. Karşısında Dicle’yi görünce hayretle baktı.

“ Yenge! Gece gece ne işin var burada! “ dedi kapıdaki koruma şaşkınlığını belli eden bir ifade ile. Konuşamadı Dicle. Bir şeyler söylemeye çalıştı ama konuşamadı kekeledi durdu.

“ Gel! Gel otur sen ben haber edeyim “ dedi ve Dicle’yi hızla sandalyeye oturttu.

Nevzat hızla tırmandı merdivenleri. İlk Arazın annesinin kapısını tıklattı. Şerife Hanım başına örtüyü alarak kapıyı araladı.

“ Kusura kalma Şerife Anne. Acil bir mesele var.” dedi hızla.

“ Hayrolsun oğul ne oldu “

“ Gel! Gelde kendin gör” dedi ve Şerife anneyle birlikte aşağı indi.

Şerife Hanım aşağı inip gebelikle sandalyede oturan gelinine baktı baştan aşağı. Nevzatla göz göze geldiler.

“ Ne oldu “ dedi korkuyla.

“ Bilmiyorum ki! Kırılırcasına çaldı kapı bir de açtım Dicle yenge karşımda konuşmuyorda kekeleyip duruyor.”

Şerife Hanım hızla Nevzata döndü. “ Koş Arazı uyandır” dedi ve Dicle’ye doğru adımladı. Elini kaldırıp saçlarını okşamak için uzattığında Dicle korkuyla irkildi. Elleri titreyerek kan çanağına dönmüş gözlerle baktı kayınvalidesine.

Şerife Hanım gelininin gözlerini görünce dehşete düştü.

Nevzat hızla Araz’ın kapısına vurdu. “ Ne oluyor ulan gece gece “ diyerek gözlerini ovuşturarak uyandı Araz.

Kapıyı araladığında Nevzat konuşmasına fırsat vermeden konuştu. “ Abi acil aşağı in! Mühim bir mesele var “ dedi hızla.

Araz sorgular gibi çatık kaşlarla baktı Nevzat’a ve söylenerek indi aşağı.

Annesinin sırtını gördü avluda. Ardından daha da yanaşınca sandalyede oturan Dicle ile gözgöze geldi. Gece gece karşısında Dicle’yi görünce hızla adımladı. Dicle Arazı görür hızla ayağı kalktı ve ona doğru koşar adım gitti.

Araz baştan aşağı süzdü Dicle’yi. Dicle hızla Arazın yüzünü kontrol etti. Ardından üstündeki tshirti kaldırıp karnına baktı etrafında döndü.

“ Dicle bu ne hal ne oluyor! “ dedi Araz kendisini incelemeye devam eden Dicle’ye bakarak. Yüzünü avuçlarının arasına aldı. “ Güzelim ne oldu. Sen neden bu haldesin? Neden buradasın bu saatte!” dedi sorgularcasına.

Dicle konuşmak istedi konuşamadı kekelemekten öteye gidemedi. Kekeledi durdu. Araz hızla annesine baktı. Şerife Hanım “ Dili tutulmuş korkudan halide hal değil koş Nevzat Iraz kadını çağır “ dedi telaşla.

“ Yapma Şerife Ana! Şu saatte kapısına dayanırsam vurur beni” dedi Nevzat.

“ Yürü Nevzat yürü. Şerife Anam yolladı acil de”

Nevzat çıktı kapıdan.

“ Sende Halil İbrahimi ara haber ver “ dedi Şerife Hanım oğluna dönerek. Araz aramak için ayrılmaya niyetlediğinde Dicle koluna sarılıp bırakmadı Arazı.

Dicle koluna sarılan kadına baktı. Kolunu kurtaramayınca yanında aradı.

Biraz sonra Nevzat vardı Iraz Kadının evine. Dualar okuyup çaldı kapıyı. Iraz kadın söylene söylene açtı kapıyı.

“ Şerife anam yolladı acil çok acil “ dedi hızla Iraz kadının baston darbesinden kurtulmak için.

“ Hayrola” dedi Iraz kadın otoriter sesiyle.

“ Ben bilmem Iraz Nine kurban olayım hızlı ol durum çok acil” dedi Nevzat.

Iraz Kadın örtüsünü alarak çıktı dışarı. Nevzatla birlikte HekimHan konağına geçtiler.

Iraz Kadın kapıdan girince, Şerife Hanım koştu. “ Iraz Kadın gel gel” dedi telaşla.

“ Ne oldu Şerife gecenin bu vakti”

Şerife Hanım hızla Dicle’nin yanına götürdü Iraz Kadını. “ Gece yarısı koştu geldi bu halde. Dilide tutulmuş konuşmuyor bir şey olmuş yardım et kurban olayım. Yarın gelin alacağız kız bu halde!” dedi telaş içinde.

Iraz kadın eğilip Dicle’nin gözüne baktı. Elini başına koydu.

“ Korkmuş bu. Dili tutulmuş o yüzden “ dedi Iraz kadın.

“ Ee ne yapacağız “

“ Şerife koş bana bir çakı getir.” Araz sende otur bakayım yanına.

Şerife Hanım kocasının çakısını alarak hızla indi merdivenleri. Iraz kadın abdest aldı ve Dicle’nin kafasına elini koyarak gözlerini yumdu. Kurandan ayetler okumaya başladı. Ardından çakıyı aldı ve Dicle’ye dilini açmasını söyledi. Dicle ağzını açarak dilini çıkardı. Iraz kadın Dicle’nin dilini tutarak kaldırdı ve çakının tersini dilinin altındaki bağa değdirerek dua okudu. Baş parmağı ile damağını üç kere yuları kaldırdı.

Çakıyı yana indirdi ve eğildi. “ Kızım sakin ol sakince konuşmaya çalış. “

Dicle sakince nefes aldı ve konuştu. “ Araz “ dedi fısıltı ile.

“ Çözüldü dili birazdan kendine gelir.”

Halil İbrahim gece yarısı çalan telefonla uyandı ve Arasın çağırması ile hızla ayaklandı. Sare yataktaki hareketlenme ile uyandı.

“ Ne oldu İbrahim nereye”

“ Araz aradı acil bir durum varmış. Onunla ilgilenip geleceğim uyu hadi sen “ dedi ve Sarenin saçlarını öperek çıktı.

Az sonra HekimHan konağına girip Dicle’yi görünce şaşırdı. Hızla yürüdü. “ Dicle bu ne hal ne işin var senin burada. “ dedi hızla konuşarak.

“ Gel gel bizde şimdi öğreneceğiz “ dedi Araz.

“ Abim ne oldu ne bu hal! “ dedi Halil İbrahim Dicle’nin önünde diz çökerek.

Dicle etrafa baktı korkuyla. “ Konuş kızım anlat “ dedi Iraz kadın.

“ Abi ben… “ duraksadı.

“ Anlat güzelim sakin ol korkutma bizi” dedi Halil İbrahim.

“ Abi ben çok kötü bir kabus gördüm “ herkes birbirine baktı.

Derin bir nefes aldı Dicle. “ Araz, araz düğünde vuruluyordu. Miroğlu vuruyordu. Kollarında can verdi. Kanını gördüm abi göle dönen yerde gelinliğim hep kana bulandı. Ben … ben delirdim. Nasıl uyandım nasıl geldim buraya o korkuyla bilmiyorum. “

Iraz kadın bastonunu tutarak sıktı.

“ Bir şey olacak abi hissediyorum. Durmayacak Miroğlu. “ dedi kederle.

Iraz kadın sesli bir nefes aldı.” Tükür bakayım soluna ardından Hayrolsun de”

Dicle soluna tükürdü. Ardından Iraz Kadın Dicle’nin elini tutup çakıyı eline aldı. İşaret parmağını sola tutup durdu. “ Ufak bir kesik atacağım korkma kızım tamam mı “

Kafasını salladı Dicle. Iraz Kadın işaret parmağına bir çizik atarak kan akıttı.

“ Şerife!!! Kız haberci rüya görmüş. Sabah ilk iş bir koç kes dağıt. Düğün günüde dikkatli olun “ dedi ve müsade istedi.

Nevzat Iraz kadını eve bıraktı. Halil İbrahim’de Dicle’yi alarak eve geçti. Sessizce odaya soktu Dicle’yi. Banyoya götürüp ayakalrını yıkadı. Saçlarını öperek yatağa yatırdı. “ Korkma hiç bir şey olmayacak “ dedi güven veren sesiyle.

“ Abi bir şey olmasına müsade etme ne olur” dedi Dicle abisinin elini tutarak.

“Korkma abim korkma ben gerekeni yapacağım” diyerek Dicle’nin saçlarını okşadı. Sonra dışarı çıktı.

Sabahın ilk ışıkları Kepenekli konağına vurmaya başlamıştı. Odasına geçerek bir iki saat uyudu ve sabah erkenden kalkarak etrafa haber saldı Selim Miroğlu ile ilgili bilgi toplamak için.

Selim Miroğlu kız isteme anında Araz’ın engel olması ile Araz bilenmişti ve edinilen bilgiye göre gerçekten düğün gecesi Arazı öldürme niyetindeydi.

Halil İbrahim konağından çıkan Miroğlu’nu yaka paça aldırdı.

“ Abi Miroğlu’nu aldık. Ne yapalım” dedi telefondaki ses.

“ Düğün bitene kadar tutun sonrası ile ben ilgileneceğim” dedi Halil İbrahim ve kapattı telefonu. Arazı bilgilendirdikten hemen sonra Dicle’nin yanına geçip haber verdi. “ Endişelenme. Bugün evleniyorsun tadını çıkar “ dedi abi edasıyla.

Dicle sımsıkı sarıldı abisine. “ Abi Allah senden razı olsun. “

“ Senden de kızım senden de “ diyerek odayı terketti. Halil İbrahimin çıkması ile Sare, Dilruba ve Lala içeri girdi şen şakrak sesiyle.

“ Gelin olmuş gidiyorsun bana veda ediyorsunnnn” dedi Dilruba elindeki fırçayı tutarak.

Gülüştü odada ki kadınlar. “ Hadi hadi bırakin canimmmm eğlenmeyi hazırlanması gerekiyor gelinin” dedi Lala.

Az sonra kuaför geldi ve Dicle’nin saçını makyajını yaptı. Her şey tamam olduktan sonra gelinliğini giydirdiler. Kırk düğüm attı Lala gelinliğin arkasındaki kurdeleye.

“ Lala vallahi adam sövecek bize” dedi Sare.

“ Kız evi naz evidir canim hem bakalım ne kadar sabirlidir damat efendi. “ dedi kahkaha atarak.

Araz konağın ortasında damat traşını olurken Hekimhan konağında eğlence erken başlamıştı.

Damat traş edildi. Hazılanıldı. Ardından gelini almak için konvoy halinde yola çıkıldı. Tüm sokaklarda kornalar ardı ardına çalındı.

Nihayet damat alayı gelin evinin önüne geldi. Kapıyı çaldılar içeri girdiler. Büyükler selamlaştı. Davul zurna durdu.

“ Gelinimizi almaya geldik Mustafa Ağa! “ dedi Arazın babası gür sesiyle.

“ Hoşgeldiniz sefa getirdiniz ağalar “ dedi Mustafa Ağa ve Arazın geçmesi için müsade etti. Merdivenin başında Dermanı gördü. Derman önüne geçti.

“ Dur bakalım damat efendi “ dedi Derman.
“ Buyur ne istersin” dedi Araz.

“ Yukarı çıkmak öyle kolay mı sandın. Pamuk eller cebe “ dedi Derman. Araz gülümseyerek baktı. Ardından cebinde. Çıkardığı dolarları Dermana uzattı. “ Al bakalım helal hoş olsun”

Kenara çekildi Derman. Orta katta Ömer Asaf kesti önünüz. “ Dermanı kandırdın beni nasıl aşacaksın bakalım “ dedi Ömer Asaf. Araz Ömeri parayla kandıramayacağını biliyordu. Eğilerek kulağına bir şeyler fısıldadı. Ömer Asaf gülerek kenara çekildi.

En son kapının önünde dağ gibi duran Halil İbrahimin bir merdiven altında durdu.

“ Bizimkiler kolay ikna oldu. Beni nasıl aşıkta geçeceksin şu kapının ardına.

Araz çenesini kaşıdı. Belindeki silahı çıkarıp Halil İbrahim’in avucuna koydu. “ Sen bana namusunu nasıl emanet ettiysen bende kendi namusumu sana emanet ediyorum. Kardeşin şu saatten sonra başımın tacıdır. Eğer olursa bir gün üzersem şununla vurursun beni” dedi silahına bakarak.

Bu topraklarda silah bir erkeğin namusuydu. Araz Dicle için kendinden bile vazgeçebileceğini dile getirmişti aslında.

Halil İbrahim çatık kaşlarla ama bıyık altından gülerek baktı arkadaşına. Sonra aşağı seslendi. “ Derman, Ömer Asaf açım yolu gelin damat insin “ dedi.


Kapı açıldı Dicle tüm güzelliği ile Araza baktı. Araz heyecanla tutkuyla sevdiği kadının yüzüne sonda gökyüzüne baktı ağlamamak için. Elini uzattı ve birlikte aşağı indiler.

Üç erkek kardeş bir tur olacak şekilde kuşağını bağladı Dicle’nin . Halil İbrahim en son düğümü atarken yuvan bereketli evliliğin hayırlı olsun kardeşim “ diyerek Dicle’yi anlından öptü.

“ Ay doğar elek gibi gün doğar melek gibi biz bir gelin aldık ki dondurma bebek gibi” diye manisini çağırdı Şerife Hanım. Zılgıtlar davul zurna sesleri sokağı doldurdu ve gelin damat üstlerinden şeker atılarak bindiler arabaya.

İlk dans müziği ile giriş yaptılar. Dicle endişeyle etrafa bakarken “ Dicle her şey yolunda güzelim “ diye telkin etti Araz.

Gelin damat dans ettikten sonra Halil İbrahim kardeşleriyle halay çekmeye başladı. Arazında eşlik etmesi ile dolarların zılgıtların havada uçtuğu bir halay oldu bu.

Kerim Zerdaya engel olmak istesede engel olamamış Zerda karnı burnunda olmasına rağmen halaya kalkmış abisinin koluna girmişti bile.

Dicle sevdiklerini izledi masadan. “ Yarabbim çok çok şükür “ dedi fısıltı ile. Biraz sonra Iraz kadın Dicle’nin yanına oturdu. Bastonunu tutup halay çekenlere baktı. Dicle yanında Iraz kadını farkedince ürperdi.

“ Korkun geçmemiş hala” dedi Iraz kadın.

“ Çok şükür daha iyiyim ama ne bileyim kabus işte. “

“ Her rüyanın bir anlamı vardır yavrum. Sende boşuna görmedin rüyayı. Ölü diriyi getirir kızım. “ dedi Gözlerini az ileride halay çeken Zerdaya dikerek. Zerda bir an duraksadı ve göbeğini tuttu. Hızla etrafa bakındı. Hafifçe eğildi rengi attı. Ardından davul zurnanın sesini bastıran çığlığı hakim oldu salonda. Dicle hızla Iraz kadına baktı.

“ Koş kızım koş ölü diriyi getirir dedim duymadın mı sen ablan doğruruyor koş” dedi hızla. Dicle gelinliğini tutarak koştu. Kerim Zerda’ yı görünce heyecandan bayıldı.

Apar topar hastaneye koştular. Düğün devam ederken gelin damat dahil birinci derece yakın olanlar hastaneye doluştu.

Düğünde takı merasimi başlayınca gelin ve damadın olmaması sebebiyle Şerife Hanım ve Kocası takı kurdelasını boyunlarına geçirerek takı merasimini yaptılar.

“ Hanım bilsem düğünün bize kısmet olacağını gelinlik diktirirdim sana hem içinde kalmıştı” dedi Arazın babası.

Güldü Şerife Hanım. “ Aman Bey sende gençlikte kaldı onlar bırak şunda hevesimizi alıyoruz işte “ dedi gülerek.

Zerda doğum sancısı ile boğuşurken Kerim kaç defa ayıldı bayıldı saymadılar. En son bir bebek sesi doldurdu hastane koridorlarını. Halil İbrahim ve Sare Kerim ile ilgilenirken, Ömer Asaf Dilruba Araz ve Dicle ameliyathane kapısında bekliyordu.

Hemşire kucağında bebekle çıktı kapıdan. “ Hayırlı olsun bebeğin babası kim?”


“ Şu an baygın kendinde değil” dedi Dilruba.

Ömer Asafın adımları hemşireye yöneldi. “ Ben dayısıyım. Bana verin “ dedi kollarını uzatarak.

Hemşire gülümseyerek bebeği Ömer Asafın kucağına bıraktı. Ellerini emen bebeğe baktı Ömer Asaf “ Maşallah maşallah” dedi gözleri dolu halde ve Dilruba’ya dönüp baktı. Hepsi bebeğin etrafına toplanmış bakarken bebek şaşkınlıkla gözlerini açmaya çalışıyordu.

“ Abii şimdi ben teyze mi oldum” dedi Dicle heyecanla.

“ Oldun ya oldun dayı oldum bende. “ dedi heyecanla.

“ Bebeği annesine götürmem gerek “ dedi Hemşire. Bebeği alarak Zerdanın yanına ilerledi…

Kıymetli okuyucularım; hayatın mevsimleri var evet ama bu hikaye gerçek değil ki! Hiç birimiz böyle bir kötülüğü ve acıyı hak etmiyoruz! O yüzden bu bölüm üstünüzdeki ölü toprağını atma vakti:)


Loading...
0%