Elif'in birinci derece tüm yakınları düğün için İstanbula gelmiş Alparslanın evine yerleştirilmişti.
Evde ki kalabalıktan bunalan adam akşam soluğu Kerimşahın yanında aldı.
"Evde adım atacak yer yok" dedi sitemle.
"Evleniyorsun oğlum normal"
"Öyle öyle... Uzun zaman oldu sende durumlar nedir "
"Daha iyi. En azından artık uzaklaştırma gayretinde bulunmuyor."
"Ciddisin sen"
Kerimşah Alparslan'a döndü ve " Çok ciddiyim " dedi gözlerini adama dikerek.
Ali Tahir hızla ve nefes nefese içeri girmesi ile ayaklandı ikiside.
Ali Tahir nefes nefeseydi ve bir an nefesini düzeltmeye çalıştı. "Oğlummm!!! Lannn o telefonları neden açmıyorsunuz ikinizde" dedi nefes nefese.
Kerimşah elini telefonuna attı ve sessizde olduğunu fark etti. 14 cevapsız çağrı Ali Tahir 23 cevapsız arama Firuze Hanım 9 adet cevapsız çağrı ise Takoya aitti.
"Ne oluyor Ulan" dedi merakla ve birden bire ayaklandı.
"Necip... Necip abi yine..."
"Siktir.!!"
"Tako yanında ama... Yetişmezsek bu sefer ne olur kestiremiyorum Kerim. Senin dışında kimse sakinleştiremez onu."
Üçü birlikte hızla indi merdivenleri ve Necipin meyhanesine doğru yol aldılar. Yetiştiklerinde gördükleri manzara korkunçtu. Camlar kırılmış sandalyeler ortalığa dağıtılmış perdeler yırtılmıştı. Öyle ki pencerelerden fırlatılmıs sandalyeler boylu boyunca dışarıda parçalanmış haldeydi.
İçerideki manzara Takonun patlayan kaşı ve dudağı yerde hareketsiz kanlar içinde yatan garson...
Hepsi şaşkınlıkla birbirine baktı ve Necipin nasıl bu hale geldiğine akıl sır erdirmedi. Üstelik Ahmet kolundan vurulmuştu.
Necip mutfaktaki bardakları duvara sinirle fırlatırken öte yandan bağırıyordu. " Ver ulan şu silahı. "
KerimŞah geldi sakince ilerledi Ahmet'e kafasıyla dışarı çıkması için komut verdi ve adamın omuzunu tuttu.
"Abii benim Kerimşah" dedi. Sakince.
Kerimşahın sesini duyan Necip transtan çıkmış gibi yavaşça ardına döndü. Elini yan tarafa düşürdü ve omuzları çöktü. Gözleri kan çanağına dönmüş adamın elleri bir yerlere vurmaktan hırpalanmış kanamıştı.
Elindeki bardak yere düştü ve yere çöktü koskokaca adam.
Sırtını mutfaktaki dolaba yasladı ve dizlerini kendine çekti. Ellerini şakaklarına götürüp sertçe sıktı. Kendisine uzatılan sigarayı alıp dudaklarına götürdü.
Sigaranın dumamınını çekerken yanaklarında oluşan çukurluk öyle derindi ki sigarayı içmiyor sömürüyordu.
Sessizce Necipe baktı KerimŞah neden nasıl diye sormadı... Gözlerinden damla damla dökülen yaşlar usul usul fayansa damladı. Dakikalarca sessizce kaldı iki adam yan yana.
En sonunda Necip bitirdiği sigarasını attı. Ve koluyla gözyaşlarını sildi.
"Ben piç herifin tekiyim ulan" dedi Necip uzaklara dalan gözlerini kırpmadan.
Derin bir nefes aldı Kerimsah "Abi ne oldu ne bu halin ne tetikledi bu sefer seni gayet iyi gidiyordun son 3 senedir herhangi bir sorun yoktu"
Necip yeniden yaktığı sigarayi son kez içine çekti ve yere basıp ezdi.
"Ben bilmiyordum bilmiyordum bilsem yapmazdımmm"dedi titreyen kirpiklerinin ardından.
"Neyi abi neyi bilmiyordun "dedi Kerimşah omuzuna dokundu Necipin "Abi tamam tamam ne oldu soylesen bi çözümünü buluruz "
Kafasını salladı Necip olumsuz anlamda "Değil ulan değil çözülebilecek bir şey değil "dedi aci çeken bir ifade ile.
KerimŞah nefes aldı ve kendini Necipin yanına atarak oturdu ayaklarını uzattı...
Necip fısıltı ile konuştu. "Benn... "Kelimeler boğazında takılı kaldı. Duraksadı boğazı düğüm oldu o an.
"Onunla birlikte oldum"dedi zar zor çıkan sesiyle.
"KerimŞah kafasını çevirdi ve yanında zarzor konuşan arkadaşına baktı.
"Nazlıııı.."dedi ve tekrar duraksadı. Kerimşah elindeki sigarayı yarısında ezdi. Elini Necipin koluna koydu ve sıktı hafifçe "Sorun nedir abi niye dağıldin bu kadar oo istemeden mi oldu "dedi zorlukla.
Kafasını salladı Necip "Öyle birşey değil "
"Ne ozaman "
"Oo ... ilkmiş işte lan ilk defa biriyle ... Bilmiyordum lan bilmiyordum tahmin etmedim anladın mı. Yapmam Kerim yapmazdım bilseydim... "
Kerimsah ne diyeceğini bilmedi ve sadece kolunu hafifçe sıkmakla yetindi.
Necipin bu konudaki hassasiyetini yakın çevresi iyi bilirdi ve Kerimsahin elini kolunu bağlayan ve sessiz kalmasına sebep olanda buydu.
Yıllar önce Firuze Hanımların Necipi evlat edinmesinden sonra Firuze Hanım hamile kalmış bir kız çocuğu dünyaya getirmişti.
Deniz... Güzeller güzeli Deniz... Necipin gözbebeği canı... Sonra Denizin başına gelenler yaşananlar Necipin kendini yıllarca suçlu hissedişi...
Babasının yıllardır düşmanlık yaptığı adamın oğlu intikam almak için Denizi kaçırmış tecavüz etmişti. Gencecik o zamanlar 18 nde olan kız izbe bir kulübede tecavüze ugramış terk edildikten sonra intihar ederek hayatına son vermişti.
Necip kulübeye yetiştiğinde kendini asan kardeşini gördüğünde uzun süre kendine gelememişti.
Kız kardeşinin bacak arasındaki kanlar vücudundaki çürükler...
Yatakta kız kardeşine ait olduğunu anladığı kan ... Kardeşinin tecavüze uğradığını anladığı o an Necipde bir anlamda ruhunu teslim etmişti.
Senelerce gitmedi gözlerinin önünden yataktaki o kan lekesi. O an kazındı kaldı aklında.
İçinde yanan intikam ateşi olmasa şüphesiz kendi canına kıyardı...
Kendi elleriyle taşıdı kardeşini. Boynundaki ipi çıkarıp saçlarını son kez sevmişti. Hiç şüphesiz o anki acı belkide Necipin hayatı boyunca duymadığı bir acıydı. Bu yüzdendi hayatı umursamayısı evlenmek istemeyisi bakire biriyle birlikte olmak istememesi...
Kardeşini koruyamayan adam kendi ailesini nasıl korusun demişti bir defasında çok sarhoşken.
Nazlı ile yaşadığı unutulmaz dakikaları gölgelendiren adamın geçmişte yaşadığı gerçekti.
Kendini o adamla bir tutuyordu... Yatakta kanı gördüğünde delirmesine sebep olan da buydu zaten... O an aklına gelmiş gafletten öfkesini Nazlıdan çıkarmıştı.
Gözleri dolmuş halde baktı Kerimşahın gözlerine "Ben benn nasıl yaptım böyle bir şeyi" dedi. Sesi zar zor çıkıyordu adeta. Ufak savunmasız bir çocuktan farksızdı.
"Bilemezdin kendine fazla yükleniyorsun zorla yapmadın kız kabul etmiş ortada sandığın gibi bir durum yok lan işte"
Necip iki eli ile yüzünü sıvazlayarak ellerini saçlarının arasından geçirdi hızla. Gözyaşlarına engel olmak için kendiyle savaşıyordu.
"Kızı öldürecektim... O an gözüm döndü boğazına yapıştım. Konuşmasa belki de ...!!
" Konuşuyor mu yani "
Kafasını salladı Necip" Çok canını yaktım boğulacaktı gözüm döndü Dur diyebildi "
KerimŞah Necipin kolundan tutarak ayağı kaldırdı." Kendini toparlaman gerek Firüze anne seni bir kez daha bu şekilde görmeye dayanamaz. Hadi. Hem Takonun da ağzına sıçmışsın" dedi.
İki adam mutfaktan çıktığında Ali Tahir ve Alparslan ikisine bakıyor Tako ise kaşına buz tutuyordu.
"Bize geçiyoruz sonra haberleşiriz" dedi diğerlerine ve Necipi alarak çıktı.
Diğerleri ise sırayla evlerine dağıldılar.
***
Ali Tahir son birkaç gündür Serçeyi görmemişti. Mesaj attı.
"Nasılsın"
Telefonunun çalması ile açtı telefonu.
"Sesini duymak istedim." dedi Serçe telefonu açar açmaz.
"Bende rahatsız etmek istemedim o yüzden mesaj attım sana."
"Seni özledim Ali Tahir."
Nefeslendi adam kalbinin attığını hissetti.
"Bende" dedi fısıltı ile.
"Neredesin" dedi Serçe.
"Kapıdayım eve gireceğim" derken bir anda sırtına atladı Serçe.
Ali Tahir kulağındaki telefonu bırakarak kızın ellerini tuttu ve Serçe indi belinden kollarını Ali Tahirin beline sardı.
"Madem özledin gelmemek olmazdı" dedi neşeyle.
"Nereden çıktın kızın sen bu saatte"
"Evden kaçtım" dedi Serçe kıkırdadı.
"Ailen farkederse kötü olur"
Omuz silkti Serçe "Özledim Ali Tahir seninle uyuyacağım bu gece bizimkiler top patlasa uyanmaz abim evde değil ötekiside kız arkadaşında." dedi gözlerini kısarak.
Ali Tahirin elini tutarak kapıya doğru çekiştirdi. "Hadi üşüdüm evimize geçelim" dedi.
Duraksadı Ali Tahir Serçe arkasını döndü ve baktı "Ne oldu"
"Evimiz mi"
Serçe bir anda adımladı ve Ali Tahirin karşısına geçti. "Evet evimiz"
"Bizim mi"
"Bizim tabi seninle evlenince ne olacak tamam şuan evli değiliz ama oda olacak değil mi hem seninle olduğum her yer bana ev Ali Tahir" dedi omuz silkerek.
Ali Tahir gülümseyerek baktı Serçeye içini ısıtıyordu bu kız. Küçüktü ama bilmiyordu ki asıl Serçe çatı oluyordu Ali Tahire.
Bir anda durdu ve "Aslında bana da bir anahtar yaptırsan iyi olur" dedi Serçe.
Ali Tahir Serçeyi kendine çekti ve saçlarını öptü sımsıkı.
İçeri geçip yatak odasına adımladılar. Serçe banyoya girip inekli Pijamasını giyip geldi. Ali Tahir odadaki koltuğa çarsaf sererken bir anda kolunu tuttu Serçe.
"Ne yapıyorsun"
"Yatağını hazırlanıyorum" dedi Ali Tahir.
Serçe Ali Tahirin yatağına geçti ve battaniyeyi açarak içine girip oturdu. "Ben burada uyuyacağım seninle birlikte" Ali Tahir elini ensesine götürdü ve kaşıdı. Sessizce pijamalarını giyip yatağa girdi.
Yatağa girer girmez adamın beline sarıldı Serçe. Elini kızın koluna saran adam eğilip başından öptü kadını.
"Ali Tahir biliyor musun senin yanındayken kendimi çok güvende hissediyorum" dedi.
Tebessüm etti Ali Tahir "Öyle mi".
"Öyle tabi. Bide... Sürekli içinde bir şeyler fokurduyor."
"Doğrudur" dedi Ali Tahir.
"Benim sana söylemem gereken bir şey var Ali Tahir dedi kafasını kaldırarak.
" Söyle güzelim "dedi Ali Tahir sakince.
Serçe uzandığı yerden kalkarak bağdaş kurdu. O sırada kolunu kafasının altına alan Ali Tahir kızı izliyordu.
Parmakları ile oynamaya başladı genç kız.
" Ali Tahir kızmak yok ama tamam mı "
" Kızmayacağım söyle hadi "
" Babam... Şu gerçekleşmeyen görüşmeyi yapmamı söylüyor yoksa kendi bildiği biri ile zorla evlendirecekmiş"
Ali Tahirin hızla suratı düştü ve kaşları çatıldı. "Ne diyorsun sen be. Seni bir adamla gördüm diye olanları gördün Serçe eğer o adamla görüşürsen iyi şeyler olmaz" dedi sesini sakin tutmaya çalışarak.
Serçe Ali Tahirin yanaklarını avuçladı ve "Alimmm kız diye söylemiyorum ama babamı bilmezsin koymuş kafaya bir kere. Görüşüp reddetsem olmadı desem zaman kazansam olmaz mı"
"Olmaz Serçe. Ya adam senden etkilenirse kii etkilenmemek mümkün değil. Hem Gavatmıyım Ulan ben sevdiğim kadını görüşmeye göndereyim. Deliririm kızım ben olmaz görüşmeyeceksin o kadar babanı ikna etmemin bir yolunu bulursan iyi edersin" dedi.
"Tamam tamam kızma" diyerek Ali Tahirin yanağını öptü.
Ali Tahir sinirle solurken gülüyordu Serçe.
"Ali Tahir bir daha söylesene"
"Ne söyleyeyim kızım görüşmeyeceksin o kadar.!!
" Onu değil sevdiğim kadın dedin ya bir daha söyleseneee" dedi cilveli şekilde.
Güldü Ali Tahir. "Kızım sen beni sinirlendirip bir saniye arayla nasıl güldürebiliyorsun" dedi. Ve Serçeyi kanatlarının altına aldı.
Koca eliyle yanağını okşadı. "Sevdiğim kadın Ali Tahirin kadını..." dedi ve avuçladığı yanağı sımsıkı öptü.
***
Turna Kerimşahın gitmesi ile eve girecekken arkasında duyduğu kadın sesi ile arkasını döndü.
Nazlıyı konuşurken ve karşısında görünce şaşırdı. Gözleri yaşlı halde kendisine bakan kızın yanına koşarak geldi ve "Nazlı neyin var iyi görünmüyorsun" dedi telaşla.
Nazlı ince uzun parmakları ile gözyaşlarını sildi. "Gidecek yerim yok senden başkası gelmedi aklıma" dedi yaşlı gözleri ile.
"Ahhh canım diyip sarıldı Turna. Bir kaç dakika Turnanın omuzunda ağladı kadın.
Turna kadının saçlarını okşadı eliyle ve" Hadi hadi eve geçelim hava esiyor "dedi.
İki kadın birlikte Turnanın evine girdiler. Turna Nazlıya terlik verdi ve geçmesi için yolu gösterdi.
Nazlı hemen koltuğa sindi. Turna hemen sıcak su kaynatıp bitki çayı yaptı ve önüne koydu.
" Necip nerede herşey yolunda mı "
"Elimi yüzümü yıkayabilir miyim öyle konuşalım "dedi Nazlı yutkunurken.
"Tabi tabi kusura bakma ben bir an aklım gitti lavabo hemen şurası " dedi ve kapıyı gösterdi.
Nazlı elini yüzünü yıkayıp içeri geçti. Koltuğa oturdu. Elini çaya uzatıp bir yudum aldı.
Ne olduğunu anlamayan Turna kıza baktı kızım perişan haline.
" Aramamı ister misin Necipi"
"Yok yok olmaz lütfen burada olduğumu bile bilmesin" dedi ellerini sallayarak.
"Nazlı sıkbogaz etmek değil niyetim ama iyi görünmüyorsun"
"Anlatacağım anlatacağım ama nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum" dedi titrek sesiyle.
"Başla bir yerden devamı gelecektir.
Nazlı kıpırdandı elindeki bardağı masaya koydu. Ellerini birbirine geçirdi ve" Biz yani ben ve Necip... Biz birlikte olduk"dedi utançla.
"Evett"
Nazlı kafasını kaldırdı ve Turna ya baktı. "Yargılamayacak mısın beni bunun için"
Turna ayağı kalkarak Nazlının yanına oturdu. "Yetişkinsin Nazlı seni yargılamak benim işim değil" dedi ellerini tutarak.
"Off!!! Biz birlikte olduk ama benim için ilkti. Nasıl oldu bilmiyorum ama karşı koymadım işte koyamadım hatta onunla olmak istedim. O benim için ilk olduğunu fark edince delirdi...."
"Nasıl yani"
"Bilmiyorum delirdi işte heryeri dağıttı. Hatta... Duraksadı. Boğazımı sıktı kendini kaybetti. Ben ben o sırada konuşmaya başladım." dedi zorlukla.
"Ne diyorsun sen Nazlı nasıl olur bu." bir anda kızın boynundaki fuları çekti ve gözleri büyüdü.
"Nazlı bu ne hal mahfedeceğim o adamı" dedi ve Nazlı kolundan tutup kalkmasını engelledi.
"Dur dur lütfen dur. Bak benim kimsem yok Turna kız diye anlatmıyorum bunları sana ben gidecek bir yer bulamadım ama orada kalamam artık. Sana hesap sor diye gelmedim. Ben kendimi toparlayana kadar sende kalabilir miyim diyecektim."
Turna acıyan gözlerle baktı Nazlıyı ve sımsıkı sarıldı.
"Kal istediğin kadar kal hemde"
"İyi ki varsın Turna iyi ki tanıdım seni"
"Boşver diyemem ama geçecek hepsi tamam mı ben hep yanında olacağım" dedi.
Nazlı geri çekildi ve "Burada olduğunu kimse bilmesin olur mu" dedi.
"Tamam tamam sen merak etme senin izini bile bulamayacak kalk hadi bir duş al uyu yorgun görünüyorsun" dedi ve bir kaç parça eşya çıkardı giymesi için.
Necip o gece Kerimşahın evinde sabahlamıştı.
Firuze Hanım eve geldiğinde bir şey farketmemişti. Bırakılan not dışında. Nazlı çıkmadan evvel her yeri temizlemiş çıkmış ve gittiğine dair bir not bırakmıştı.
Necip akşam eve geldiğinde eve zorlukla adımladı. Onca yaşanandan sonra yüzyüze gelmek görmek zordu...
Firuze Hanım karşıladı oğlunu. Öyle ki her seferinde Nazlının onu karşılamasına alıştığını fark etti ve içi huzursuz oldu.
Odasına girdi duş aldı ve aşağı indi. Firuze Hanım sofrayı hazırlamıştı.
İki kişilik sofrayı görünce Nazlının yemeğe inmeyeceğini düşündü. Necip kaşığını çorbaya daldırdı ve bir yudum içti.
"Görsem iyi olurdu ama acelesi olduğunu yazmış" dedi Firüze Hanım.
Necip kafasını kaldırdı anlamsızca.
"Nazlı... canım not bırakmış teşekkür etmiş bana ailem geldi dönmek zorundayım yazmış bilsem hastaneye gitmezdim vedalaşamadım bile" diyince Necipin elindeki kaşık bir anda düştü ve kalktı masadan.
"Dur oğlum" diye arkasından bağıran annesine kulak asmadan çıktı kapıdan.
Nazlı gitmişti . Elleri titredi Necipin. Hızla Nazlının evine doğru sürdü aracı. Kapıya geldi ve kapıyı yumruklamaya başladı.
"Nazlıııı açın Ulan kapıyı" diye bağırdı. Kıracaktı kapıyı. Yaşlı bir kadın geldi.
"Oğlum ne diye bağırıp duruyorsun uzun zamandır yok onlar" dedi.
"Neredeler teyze"
"Memleketlerine döndüler oğlum oğlu sakat kalınca gittiler aylar oldu Nazlı da gelmedi hiç buralara kocaya verdik dedilerdi sen misin kocası"
Anlamsızca kadına baktı Necip. "Sahip çık oğlum çok çekti o kız bunların elinden" dedi.
"Sağol teyze sağol" diyerek araca bindi Necip ve Takoyu aradı.
"Tako neredesin"
...
"Geliyorum"
Az sonra Takonun evinin önünde durdu. Ve kapıyı hızla çalmaya başladı.
"Ne vuruyorsun be alacaktı gibi ne oldu gece gece"
"Nazlı yok!!" Bul onu hemen! "dedi hızla
Tako gözlerini devirdi ve" Ulan madem o kadar düştün kıza ne diye üstüne gittin o kadar "
" Siktirtme Ulan belanı kimseye düştüğüm yok. Şu işi halledecek misin ben kendi başımın çaresine bakayım mı"
" Gel geç içeri "dedi Tako.
Tako Necipin kamera sistemine girdi ve kızın akşama doğru evden çıktığını bir taksiye bindiğini fark etti. Bir süre sonra taksi ara sokaklara girince kayboldu.
Şehrin mobese kameralarına girdi lakin taksiden Nazlı inmiyordu muhtemelen kamera olmayan bir yerde inmişti ve ona ait bir görüntü yoktu.
"Telefonu yok mu bu kadının sinyalden ulaşalım"
"Yokk"
"Nasıl bulayım lan o zaman o kadar paran var bir telefon alamadın mı kıza"
"Ne bileyim aklıma gelmedi"
"Bir şey yapamam kamera olmayan bir bölgede inmiş neresi olduğunu dahi bilmiyoruz telefon yok yani bu şeklide imkansız" dedi Tako gözlüklerini düzelterek.
"Nereye gider lan bu kadın"
"Ne bileyim baktın mı evine falan"
"Yok yok orada da"
"Şansına küs o zaman" dedi Tako. Necip çıktı evden.
Bakabileceği heryer baktı. Araştırdı lakin tek bir iz bulamadı.
Aradan bir hafta geçti. Bu süre zarfında Necip herkese kök söktürüyor muhakkak sinir olacak bir şey buluyordu.
Hatta en son sırf biraz rahatlasın diye kadın yollamışlardı lakin ona bile bir kabahat bulup geri göndermişti kadını.
Armudun çöpü üzümün sapı derken herkes illahhah etmişti.
Böyle böyle neredeyse iki hafta geçmişti.
Alparslanın düğününe ise günler kalmıştı. Evde herkes kendi odasına çekilmişti. Elif Alparslanın kapısının önünden geçerken aniden içeri çekildi ve kapı ile Alparslan arasında kaldı.
"Ödüm koptu Alparslan ne yapıyorsun"
Alparslan uzanıp yanağından öptü Elifin. "Karımı öpüyorum sen neden başka yerde uyuyorsun kadın"
"Annem babam hepsi evde Alparslan nasıl uyurum yanında"
Elini kadının beline attı ve kendine çekti "Ben anlamam karım değil misin şimdiden yanlız mı bırakacaksın beni."
"Yahu evlenmem diye tutturan sendin ne olduda karına düşkün oldun bu kadar" dedi Elif.
"Ne olduysa oldu nikahta keramet varmış demekki" dedi kadının boynunu öperken.
Elif ellerini omuzlarına koyarak uzaklaştırmaya çalıştı. "Biri duyacak rezil olacağız dur dur da"
Alparslan dinlemedi ve ellerini Elifin elbisesinin düğmelerine götürerek ikisini açtı. Elifin sütyenden taşan göğüslerini görünce "Karımmmm" dedi burnunu değdirip kokusunu soludu.
Kafasını kaldırıp karısına baktığında Elif kızarmış yanaklarla bakıyordu kocasına.
Alparslan yaramaz bir çocuk gibi eğildi ve Elifin göğüslerine tumulup öpmeye başladı. Öpüşmenin etkisi ile tahrik olan kadın kurtulmaya çalıştı fakat bir anda kocasının kucağında buldu kendini.
Sırtı kapıya yaslanmış bacakları ile kocasının beline sarılan kadının göğüslerinde adamın ıslak öpücükleri dolaşırken birden bire Alparslanın kapısı hızla çalınmaya başladı.
Elif telaşla adamın kucağından inip düğmelerini kapattı. Alparslan anın bozulmasına bozuldu ve hızla açtı kapıyı.
"Buyur babone"
"Sus ula bok yiyen ne bağraysun kuyruğuna basulan it gibi. Al damatlığını gelmişidu oni geturmağa geldum"
Alparslan hızla çekti takımı ve "Sağol babone müsaadenle banyo edecağum" dedi ve kapıyı hızla kapattı.
Alparslan Elife yöneldi fakat "Olmaz vallahi rezil olacağız diyerek adamın kolunun altından kaçtı ve kendini dışarı attı.
" Kaç ula kaç eninde sonunda alacağum seni koynuma "dedi ve güldü. Banyoya girip duşunu aldı.