Düğün günü geldi çattı.
Elif beyaz gelinliğinin içinde adeta peri kızı gibiydi. Alparslan içeriye girdi ve karısını bembeyaz gelinlik içinde gördü.
Yutkundu. Kalbi hızla atmaya başladı. Olumsuz baktığı bu evlilik şimdi içine siniyor hatta iyi ki olmuş diyordu.
Karısına doğru ilerledi ve yanında durdu. Kırmızı örtünün altından kocasını gören Eflin kalp atışları göğsünü zorluyordu.
Adam yanına geçti ve kolunu kaldırdı. Elif usulca koluna girdi. Arabaya binip düğün yerine doğru ilerlediler.
Salona geldiklerinde kapılar açıldı ve bir müddet gelin damat odasında oyalandılar.
Salon epey kalabalıktı. Alparslan stresini atmak için sigarasını yaktı.
O sırada çalan kapıyı açtı ayakta duran Alparslan. Turna ve Kerimşah girdi içeri.
Kerimşah Hikmet dededen ricada bulunup zorla getirmişti Turnayı düğüne. Turnanın yapılı saçlarını ve elbisesini gören Kerimşah allak bullak olmuştu.
"Müsade varmı" dedi gülerek.
"Ne demek o gelin tabi" diyerek içeriye geçirdi KerimŞah ve Turnayı. Kerimşah Turnanın eline elini geçirdi ve sıkıca tuttu. İçeriye girdiklerinde Elif hızla kalktı ayağı.
"Hayırlı olsun" dedi Turna gülümseyerek.
"Sağol darısı başınıza" Dedi Elif tüm iyi niyeti ile.
Güldü KerimŞah "İnşallah inşallah" dedi.
Alparslana döndü "Biz içeri geçelim birazdan anons edilir gelmeniz için" dedi.
"Peki. Necip abi geldi mi nasıl görünüyor" dedi bri anda.
Kafasını salladı KerimŞah "Geldi geldi. Merak etme sen düğününün tadını çıkar" dedi ve kapıya döndü.
Turna Necipin ismini duyar duymaz kasıldı ama belli etmedi KerimŞaha iki haftadan fazladır Nazlı onda kalıyordu lakin kimse bilmiyordu.
İçeriye geçtiklerinde Necip, Ali Tahir , Takonun olduğu masaya geçtiler. Turna hepsiyle teker teker el sıkıştı. Kerimşahın yanına oturdu.
Bir ara ayakkabısının kemerini düzeltmek için eğildiğinde hızla göğüslerinin önünde belirdi Kerimşahın eli.
Turna KerimŞaha baktı.
"Düğün günü katil etme beni zaten tüm gözler üstünde. Eğilip kalkarken dikkat et" diye fısıldadı.
"Hasbinnaallah" diye söylendi Turna lakin. Kerimşah gece boyu göz hapsine aldı kadını.
Anonsla birlikte Alparslan ve Elif alkışlar ile içeri girdi.
Sahnenin ortasında ilk danslarını yaptılar ve resmi nikah için masaya geçildi.
Alparslanın şahidi Kerimşah olduğu için ayaklandı. Elifin şahidi ise arkadaşı olduğunu düşünülen güzel sarışın bir kızdı.
Nikah kıyılana kadar alık alık baktı KerimŞaha.
Nikah merasimi tamamlanınca masaya geçti KerimŞah Turna bozulmuştu. Yanındaki
adamda dikkat çekiyordu ve içi sıkılmıştı.
Bir müddet sonra tulum çalmaya başladı ve herkes horon tepmek için ortaya doluştu.
Bir süre sonra oluşturulan yuvarlak halka ile tulum çalmaya başladı ve insanlar horon tepeye başladı.
Alparslan horon oynatmak için bağırarak manisini söylüyordu. Sıkıca tuttu karısının elini ve gözlerine baktı.
"O balli dudaklarunn"
Tüm herkes bağırmaya başladı.
"O balli dudakların"
"Ben olayım kaşuği" derken gözleri Elifin dudakları ile gözleri arasında mekik doluyordu.
"Ben olayum kaşuği.
" Ben olayum kaşuğii cananummm "
" Ben olayum kaşuğii cananummm " diye oynandı. Gece boyu pistte oynadı herkes bir ara tekrar dans müziği çaldığında KerimŞah Turnayı dansa kaldırmak istemiş Red yemişti.
Az sonra nikahta şahitlik eden kız cilveli cilveli KerimŞahın yanına yaklaştı ve" Dans edebilir miyiz "dedi.
Turna büyüten gözlerle baktı kadına ve hızla ayağı kalarak Kerimşahın elinden tuttu ve kadını koluyla kenara itti.
" Edemezsiniz sözlüsüyle dans edecek çünkü" dedi sinirle.
" Pardon ben yüzük görmeyince bekar sandım. Dedi.
Kız arkalarından bakarken Turna Kerimşahı dans pistine getirmiş kendini kollarına atmıştı bile.
Güldü Kerim. "Kabullenmişsin."
"Bir şey kabullendiğim yok hem baksana parmağımda bir yüzük bile yokken neyi kabulleneceğim" dedi yüzük parmağını göstererek.
Kerimşah Turna ya yaklaştı ve çenesini tutarak öptü.
"Sen kabul et kainattaki tüm yüzükleri ayağına sereyim be kadın"
"O kadarına gerek yok bir tane yeter" dedi. Turna kafasını çevirerek.
Kerimşahın eli fırsattan istifade Turnanın kalçasında gezindi. Turna eliyle adamın ellerini yukarı kaldırdı.
"Sahip çık eline koluna kırmayayım"
Kerimşah Turnanın kulağına eğildi. "Çok özledim seni" diye fısıldadı.
Turna Kerimden yayılan parfüm kokusunu daha fazla koklamak ister gibi boynuna daha fazla yaklaşıyordu.
"Sende hareketlerine dikkat et madem benimsin diye geziniyorsun peşimde bende o kadar geniş mezhepli değilim uzak tut kadınları kendinden.
Güldü adam.
" Emrin olur güzelim sen yeter ki bana ait ol"dedi.
Turna gülmemek için ısırdı dudaklarını. O sinirli burnu kaf dağında olan adam ne ara bir kadına böyle boyun eğiyordu .
Kadınlık gururu okşandı.
Bir müddet sonra dans bitti ve takı töreni başladı. Kerimşah 20 çift 50 gr bilezik taktı.
Necip son model bir araba anahtarı. Ali Tahir bir yat hediye etti arkadaşına.
Tako ise Rolex bir saat taktı.
Hepsine teker teker sarıldı Alparslan ve birlikte fotoğraf çekildiler.
Gecenin sonunda düğün bitti ve herkes evine geçti.
Kerimşah Turnayı eve bırakırken bir anda araç lüx sayılacak bir kapının önünde durdu.
"Ne oldu neden durdun" dedi Turna.
"Biraz bekle ufak bir işimiz var" dedi ve az sonra dükkanın kepenkleri yükselmeye başladığında araçtan inip Turnanın kapısını açtı.
Oldukça lüx bir mücevher mağazasına giren Turna şaşkındı.
"Hoşgeldiniz Kerimşah Bey kusura bakmayın biraz beklettim" dedi karşısında takımla duran adam.
"Önemi yok. Yüzük bakacağız" dedi ve gözleri vitrine bakmaya başladı.
Adam bir yüzük tablası çıkardı ve KerimŞah Turna ya dönerek "Seç bakalım" dedi.
Turna şaşkınlıktan küçük dilini yutacaktı. Gecenin bir vaktı magaza açtırmış yüzük bakıyordu.
Turna yüzüklere baktı lakin seçemedi. Kerimşah zarif taşlı bir yüzüğü tabeladan alarak Turnanın elini tuttu ve yüzüğü parmağına geçirdi.
"Bu sana çok yakıştı eğer senin içinde uygunsa bu olsun" dedi.
"Olur" dedi Turna ve KerimŞah ödemeyi yaptı hemen.
Turna şaşkınlıkla yol boyu baktı parmağındaki yüzüğe.
Bri anda döndü ve ama senin yüzüğün yok dedi.
"Bana göre bir şey yoktu orada hallederim en kısa zamanda" dedi Kerim.
Araç evin önünde durdu ve Turna bir süre arabada bekledi "Teşekkür ederim" dedi
"Rica ederim eşlik ettiğin için ben teşekkür ederim" dedi Kerimşah.
Turna bir an tereddüt etti lakin eğilip yanağımdan öptü. Kemerini çözüp inecekken kolundan tutup durdurdu.
Turna KerimŞaha döndüğünde Kerim eğilip dudaklarını öptü. Gözlerini kapattı Turna ve kendini günün akışına bırakarak öpücüğüne karşılık verdi.
Bir anda sahildeki anıları canlandı gözlerinin önünde. Usulca geri çekilip baktı Kerimin yüzüne.
"Biz çok güzel olduk" dedi. Kerimşah Turnanın gözlerine bakarak.
Gülümsedi kadın "Güzel olduk çok güzel olduk." dedi içtenlikle. Biraz sonra indi araçtan.
Kerimşah dudaklarını yaladı. Direksiyonu sıkıp güldü. Öpücüğüne karşılık almıştı sonunda. Ve bu bu çok daha güzeldi.
Heyecanla sürdü aracı evine.
***
Alparslan Elif ile birlikte Beykozdaki küçük eve girmişti ev kalabalık olduğu için. Öncesinde ev hazırlanmıştı.
Kapı eşiğine geldiklerinde heyecanla nefesini tutup içeri girdi Elif. Beyaza boyanmış ev oldukça aydınlıktı.
Girişte küçük bir hol yer alıyor sonra salona açılıyordu. Salonda kırık beyaz L koltuk ortasında mint mavisi ve gri desenli bir hali aynı tonlarda modern bir avize. Hemen karşıda yer alan beyaz modern bir şömine.
Alparslan odanın kapısına geldiklerinde durdurdu Elifi ve "Bekle Elifim adettendir" diyip kucakladı ve odaya yürüdü.
Ellerini Alparslanın boynuna dolayan kadın güldü.
Alparslan Elifi yatağın kenarına oturttu. Ve Duvağını açıp anlını öptü.
Ellerini tuttu. "Artık karımsın ailemsim benim. Gönlümün de başımında üstünde yerin var. Evime yüreğine geleceğime hoşgeldin sefalar getirdin" dedi.
"Sen hep hoşgelmiştin bana Alparslan çok şükür bugüne" dedi Elif. Ve ellerini tutan adamın elini öpüp anlına dayadı.
Ayağı kalktı ve gelinliğin eteklerini topladı. "Ben duşa gireyim çok terliyim"
"Olur bende bir sigara içeyim. Sen rahatına bak ben misafir banyosunu kullanırım"
"Olur "
Elif banyoya girdi güzelce yıkandı ve abdest aldı çıktı.
Alparslan çoktan yıkanıp odaya girmiş yatakta uzanıyordu. Elif küçük valizden iki seccade çıkardı ve "Şükür namazı kılmak gerek" desi.
"Eyvallah ser bakalım seccadeleri" dedi kocası. Karı koca arka arkaya serilen seccadeleri ile şükür namazı kıldılar.
Dua ettikten sonra ikiside kalktı ve Alparslan lavaboya girip elini yüzünü yıkadı. O sırada seccadeleri katlayan Elif elindeki seccadeleri tuvalet aynasının önüne koyuyordu. Arkadan karısına yaklaşıp sarıldı Alparslan.
Elif ürkek adımlar ile yüzünü kocasına döndü ve ellerini beline sardı.
Eliyle Elifin başındaki tülbenti usulca çekti ve saçlarını öptü sonra anlına sıcak bir öpücük kondurdu.
Heyecanla ve aşkla gözlerini yumdu genç kadın. Alparslan bir bebeği sever gibi ilgilendi eşiyle.
Anlından burnuna ufak buseler kondurdu. Yüzünün her yanını buselerle donatarak dudaklarında soluklandı.
Hafif ve sıcak öpüşleri dolandı dudaklarında. Elif dudaklarında hissettipi sıcaklık ile mayıştı. Alparslan elinin birini eşinin boyun girintisine koydu ve hafif buseler yavaş yavaş sertleşmeye başladı.
Bir yandan eşinin dudaklarını talan ederken diğer yandan boşta kalan eliyle Elifin namaz elbisesinin kuşağını çözdü ve tıpkı tülbent gibi sıyırdı aldı bedeninden.
Karşısında beyaz dantel iç çamaşırı ile kalan eşini saç telinden parmak uçlarına kadar göz ucuyla süzdü.
İnce beli vücuduna orantılı dolgun göğüsleri. Diri kalçası ile adeta Alparslanı baştan çıkarmaya yetip artmıştı bile.
Büyük bir ustalıkla elini karısının beline koydu ve kucaklayarak yatağa bir tüy misali yerleştirdi. Üzerindeki üstü ensesinden çekerek çıkardı.
Dövmeli vücudu oldukça orantılı ve hoş duran vücudu ile yatağa geçti. Ürkek bir ceylan misali yatakta kendisini bekleyen eşinin üstüne doğru Yarı uzanır vaziyette doğruldu ve kolunun üstünde durdu.
Tebessümle kendisine bakan eşinin çenesini öptü ve vakit kaybetmeden elini karısının belindeki girintiye geçirip kendine yasladı.
"Karıcım kendini bana bırak" diyerek fısıldadı. Islak öpücükleri boynunda ve gerdanında dolaştı ardından dudaklarına vardı. Alt dudağını ısırması ile Elif daha fazla dayanamayarak karşılık vermeye başladı eşine.
Karı koca birbirinin dudaklarını talan ederken nefes nefese geri çekildiler.
Elleri ile karısının vücudunu keşfeden adam dolgun göğüslerinde durdu ve sütyeninin üstünden avuçlayıp sıktı.
Bir müddet sonra eli karısının sırtında dolandı ve ustalıkla sütyen kopçasımı çözerek çekti ve başının üstünde arkaya doğru fırlattı.
Dolgun göğüsleri belirginleşen tomurcukları öylesine baş döndürücü duruyordu ki hiç beklemeden tadına bakmak için eğilip öptü kocası. Islak ve baskın öpücükler göğüslerini dolaşırken gögüs ucunu emerek dişledi ve çekti.
Zevkle karışık acının verdiği his karısının dudaklarından net bir inleme kopmasına sebep oldu.
Karısının inlemesi ile adamın içinde körüklenen ateş sarıp sarmaladı adamın her yanını.
Göğüslerinden göbek deliğine kadar diliyle çizdiği yolda ilerledi ve elleri iç çamaşırınının üstünde durdu. İşaret parmağı ile iç çamaşırının ince lastiğini tutarak sıyırdı ve anlık bir dürtü ile bacaklarını kapatmak isteyen karısına engel oldu.
İki parmağı kadının kadınlığını yokladı ve kalçalarına kadar sırılsıklam olduğunu farketti.
Aniden kendi iç çamasırını sıyırıp attı artık dayanacak gücü kalmamıştı erkekliği göbeğine doğru yükselirken eğilip karısının kulağına fısıldadı.
"Hazır mısın"
Karısı heyecandan konuşamayacak haldeydi gözlerini yumarak hazır olduğunu dile getirdi.
Alparslan erkekliğini kavradı ve kadının ıslaklığına buladı sürtündü. Altında kıvranıp inleyen karısını izledi bir süre.
Erkekliğinğn ucunu ıpıslak olan kadınlığa dayadı ve öylesine ıslanmıştı ki kadın daracık olmasına rağmen rahatlıkla kayarak içine girdi karısının.
"Siktir!! Bu nasıl ıslanmak böyle" diye uğultı ile konuştu adam.
Ve birden birde tamamını sokarak yerine yerleşti.
Ahhhh!! Alparslan!!! diye çığlık attı kadın. Alparslan zevkten dönen başını kaldırıp güldü.
"Söyle Elifim mm"
"Ahhh!! Yap hadi şunu dayanamıyorum" dedi kadın nefes nefese.
Alparslan yavaşça geri çekilip hareketlendi ve giderek arttırdı hızını. Alparslanın anlında biriken ter boncuklar damla damla kadının gögüs arasına düştü.
"Alparslan seninim artık tamamen seninim..."
"Benimsin benim karım benim kadınımsın" dedi kocası karısının içine girip çıkarken. Yumulup göğüslerini ısırıyor diğer eli ile göğsünü okşuyordu.
Kocasının sırtına sarılan Elif olduğu gibi çizdi kocasının sırtını.
Son ana geldiler ve kadın zevkten kovasının omuzunu dişledi.
Alparslan karısının içine ılık ılık akarken nefes nefese durdu ve yavaşça geri çekilerek kendini yatağın diğer yanına attı.
Bacaklarında ki sızıyla ayaklarını kendine çekti kadın. Eli istemsizce karnına gitti.
Alparslan doğruldu ve anlından öptü Elifin. Doğrulup kalktı ve "Ben yıkanayım sen biraz dinlen sonra sen girersin duşa"
"Olur" dedi kadın ve yanaklarını avuçladı. Yıllarca beklemişti bu adamı ve şimdi tüm herşeyi ile ona aitti. Şükürler olsun dedi içinden şükürler olsun...
****
Serçe hizmetlinin çağırması ile misafirlerin geldiğini anlayarak salona indi.
Üzerine giydiği dizin bir karış üstünde mavi elbise kızın gözleri ile uyum sağlamıştı.
Yavaş adımlar ile ilerledi salona ve abilerinin ve babasının ayakta duran bir adamla hoşbeş ederek masaya ilerledilerini gördü. Annesi kendi yaşında bir kadınla sohbet ederken ikizi oldukça yaşlı olan kadının koluna girmiş yardımcı oluyordu.
Abisi Demirin Serçeyi görmesi ile kız “Hayırlı Akşamlar” diyerek girdi salona. Bakışlar Serçeyi bulduğunda Demir kardeşinin belinden tutarak "Kız kardeşim Serçe" diyerek tanıttı.
Karşısında duran genç ve yakışıklı adam 27 sinde vardı elini uzatarak tokalaştı. Serçe babası olduğu düşündüğü adamın elini öptü ve kadınlara da “Hoşgeldiniz” dedi.
Yemek faslı başlamak üzereyken kapının çalınması ile Demir ayağı kalktı ve "Kusura bakmayın bu gece bir misafirim daha var iş ortağım" diyerek masadan ayrıldı ve kapıya yöneldi.
İsminin Erdem olduğunu öğrendiği çocuk gözlerini Serçe den ayırmazken Serçe farkında bile değildi.
Demir iş ortağını masaya yönlendirirken Serçe gördüğü kişi ile şaşakaldı.
Ali Tahir...
"Ali Tahir Kaygısız. İş ortağım geçtiğimiz hafta sözleşme imzaladık" dedi.
Herkes Ali Tahiri selamlarken Ali Tahir Serçenin şaşkın haline gülmemek için direniyordu.
Serçenin hemen karşısında yerini alan adam Demirin ise karşısında kalıyordu. Yemek faslı başladı. Serçe kaçamak bakışlar ile sevdiği adamı izlerken bir çift göz ise Serçeyi izliyordu.
"Tuzu uzatır mısın" dedi Erdem ve Serçe kafasını kaldırarak elindeki çatalı bıraktı ve tuzu uzattı o sırada adamın elleri Serçenin parmaklarını okşadı. Serçe bu hareketle rahatsızlık duyup aniden çekti elini.
Gülümseyerek karşılık verdi Erdem. Ali Tahire çaktırmadan bakarken adamın yüzünün gölgelendiğini ve kaşlarının çatıldığını fark etti.
Ali Tahir aniden ayağı kalktı ve "Ben lavaboyu kullanabilir miyim" dedi. Demir bakındı ve “yukarıda sağdan ilk kapı “dedi.
Ali Tahir lavaboya ilerlerken Serçe çaktırmadan kalktı ve yukarı çıktı. Lavaboya ilerlerken aniden odasına çekildi ve Ali Tahir ile burun buruna geldi.
Korkuyla konuştu Serçe "Burada ne işin var" dedi ve hızla sarıldı sevdiği adama. Boynuna sıcak bir öpücük kondurdu.
Ali Tahir de ne sinir kaldı ne de öfke. "Abinle iş ortağıyım ya"
"Sen sen bunu ayarladın mı"
Ali Tahir saçını kaşıdı ve "Sana yakın olmamın başka yolu yoktu. Aramızdaki yaş farkı çok ve..."
Parmakları ile susturdu adamı Serçe "Sus deme öyle senin ruhun ruhumla yaşıt dağ olup dursalar karşımda fayda etmez yine gelirim sana"
Ali Tahir Serçenin saçını okşadı ve öptü. "Biliyorum biliyorum sadece alıştırmaktan zarar gelmez"
"Neyse ne yanımdasın ya şuan önemli olan o"
Ali Tahir Serçenin çenesini kaldırıp gözlerine baktı. "O Masadaki piç biraz daha sana bakarsa ruhunu gözünden çıkaracağım"
"Kim Erdem mi"
"Ne ara öğrendin ismini Erdem midir ne piçse"
"Ali Tahirrrr. Şuan senin dışında kimse ilgimi çekmiyor benim. Benim gözüm senden başkasını görmüyor ya sen ona bak"
"Kızım zaten afet olmuşsun adam içine düşecek ayrıca o elini okşayışı... Dua etsin yemekteyiz ve senin evindeyiz"
"Ali Tahir sakin ol ne olur "diyerek uzanıp öptü yanağını adamın.
Gülumsedi Ali Tahir "33 yaşında adamı bir öpücükle pamuk gibi yapıyorsun be "dedi Serçenin gözlerinde bakarken
Gülumsedi Serçe cilveyle."Aşağı inmem gerek dikkat cekmeyeyim"
"Tamam uzak dur o heriftende "dedi Ali Tahir.
Yenen yemek sonrası Necipin yenilenen mekanına geçti. En son Necip meyhaneyi dagittiktan sonra tadilata girmiş ve tadilat tamamlandıktan sonra ise Necip her gece içmeye gidiyordu.
Arkadaşları durumun farkında olsada kendisi reddediyor kendini alkole veriyordu.
Günlerce haftalarca aradı Nazlıyı tüm her yere haber saldı . Kimsesizlere haber saldı lakin tek bir ize rastlamadi. Yer yarılıp içine girmişti sanki.
Ali Tahir Serçelerden ayrıldıktan sonra Necipin yanına geçti
Diğerleri de geldiğinde ekip tamamlanmıştı.
"Gençler nasılsınız "dedi Tako sandalyeyi çekerken.
"Ne oldu lan ne bu keyif " dedi Alparslan.
"Zabarin bir takım dosyalarına ulastimmm "dedi. Sevicle.
"Buda işten başka bir bok bilmiyor. Lan oğlum senin hiç mi özel hayatın yok " dedi Necip
"Gerek yok böyle iyiyim ben hem size bakınca tövbe ediyorum"dedi ellerini havaya kaldırarak.
"Ne var lan halimizde " dedi Alparslan.
Tam konusacakken araya girdi Ali Tahir.
"Bu pic otmeden ben bir şey söyleyeceğim"
Hepsi bir anda Ali Tahire döndü. "Biri var "dedi.
"Nasıl biri lan dedi Necip uzun zamandır ilk defa gülümseyerek.
"Özel biri ... Bana iyi hissettiren biri" duruldu Necip sözleri karşısında. Nazlı geldi aklina oda iyi geliyordu evdeki varlığı bile adama iyi geliyordu bi an düşündü adam ve bardaktaki rakıyı yudumladi.
Kerim elini Ali Tahirin omuzuna attı. "Hayırlı olsun"dedi. Kafasını salladı Ali Tahir "Bir detay var ama "
"Ne oldu lan "
"Küçük benden çok küçük"
"Ne kadar küçük"
"10 yaş kadar"
"Siktir sübyancı pislik"dedi Necip gülerek.
Ali Tahirin kaşları çatıldı. "Kes lan sesini seviyoruz işte "
Kahkaha attı Necip "Tamam ulan şaka yaptım kızın gönlü varsa sorun ne "
"Çok enerjik çok neşeli hayat dolu korkuyorum benn... Ben ona yetemezsem..."
Hepsinin yüzündeki gülümseme bir anda soldu.
Kerim konuştu"Bunlar şimdi konuşulacak mevzular değil seni gerçekten anlıyorsa her şeyi anlayışla karşılayacaktır. sen anın tadını çıkar. Yaşanacak olana engel olamayız akışına bırak "
"Doğru. Bak bana evlenmem diyordum şimdi iyi ki evlenmişim diyorum "dedi ve güldü Alparslan.
Hepsi hep bir ağızdan güldüler.
"Sen ne zaman açıklayacaksin"dedi Tako Kerime dönerek.
Kerim anlamsız bir şekilde bakarken "Geçen düğün sonrası kuyumcuyu açtırıp yüzük aldı arkadaş düğüne getirdigi hanım arkadaşına "
"Siktir lan "dedi Alparslan.
Kerim güldü. " Bu pic yüzünden özel hayatımızı bile adam akıllı yaşayamıyoruz"
"Dostum banka hesap hareketlerinizi inceliyorum ve merak edip görüntülere ulastimmm sonra bir baktım en olmaz dediklerimiz en olmaz isler yapıyor " dedi
"Her neyse. Ciddiyim işte. "
"Hayırlısı olsun"dedi herkes.
Tako elindeki rakıyı kaldırdı ve "Bu kadehi Necip abi ve kendime kaldiriyorum. Bu gidişle aşkı tatmadan ölenler derneği tarafından gömülecek cenazemiz "dedi ve şerefe yaptıktan sonra kafasına dikti.
"Ulan şimdi diğer kasinida patlatacagim"dedi Necip.
Muhabbet koyu bir biçimde devam ederken Necip bir ara hava almak için dışarı çıktı. Cebindeki sigarayı çıkardı ve dudaklarına götürüp yaktı.
Bir müddet sonra Kerimsah arkasinsan omuzuna dokundu.
"İyi görünmüyorsun ne kadar böyle devam edecek "
Derin bir nefes alıp soludu Necip "Kafamdan atamıyorum oğlum. Uyuyorum uyanıyorum heryerde bir sekild aklıma geliyor kafayı yiyeceğim"
"Gel hadi düşünme daha fazla çok fazla dağıttın son zamanlarda kendine gel artık yarın toplantı var toparlanman lazım"
Kafasını salladı Necip ve Kerim onu orada bırakarak içeri geçti.
Turna, Nazlı ile sofrada yemek yerde Nazlı'nın gözü birden bire parmağındaki yüzüğe değdi.
"Turna aaaa!!!" diye çığlık attığında Turna olduğu yerde sıçradı. Masadan uzanıp aniden elini kavradı ve "Bu ne!"
Güldü Turna. “Kerim aldı.”
"Sende kabul ettin."
"Ettim" dedi gülerek. "Çok çok güzel çok mutlu oldum yani sen de mutluysan eğer..."
"Sorgulamıyorum yani galiba bazı şeyleri olduğu gibi kabul edeceğim" dedi ve gülümsedi.
"Sen sen daha iyisin değil mi"
Gözlerini yumdu Nazlı. "Evet iyiyim yani neredeyse iki ay olacak alıştım" dedi.
"Nazlı... Sen Necipe karşı bir şeyler mi hissediyorsun... Yani yanlış anlama beni sakın ama ne zaman ismi geçse herşeye rağmen gözlerin parlıyor."
Nazlı elindeki kaşığı kenara bıraktı ve "Turna sen yabancı sayılmazsın bana evini açtın sahip çıktın dürüst olacağım. Ben senelerce kendi evimde sığıntı gibi yaşadım. Bir çok şeye maruz kaldım... Ama bir gün tam herşey bitti canımda varsın olmasın dediğim bir gün geldi girdi hayatıma uçurumun kenarındanda o pislik çukurdanda alıp çekti. Sahip çıktı. Turna ben hayatım boyunca ailem olmasına rağmen kimsesizdim. İlk etapta minnet duygusuydu lakin sonraları herşeyi dikkatini çekmeye başladı. Bakışı duruşu oturuşu kalkışı... Onu görünce heyecanıma engel olamamaya başladım. Sanki kalbim gögüs kafesinde değilde avuclarımda ağzımda atıyor... Onu görünce tüm geçmişime perde iniyor ben kendimi onuna varomuş gibi hissediyorum.
Belki bu şey saçma yani bilemiyorum tanımlamak zor lakin o gece... " kıpırdandı.
" O gece onunla birlikte olurken kendi iradem beni esir aldı ve kalbim istedi işte. Belkide yanlış ama ben o an hiç mutlu olmadığım kadar mutluydum Turna... Kalamadım ama onu öyle görünce bilmiyorum kalmamak en doğrusuydu.
Kalsam ona yazık kalmasam bana yazık... Kendime yazık ettim...
Turna elini tuttu Nazlı'nın elini ve sıktı. "Nazlı yaşadığın şey için kendini suçlama bunun tek suçlusu sen değilsin ortada bir suçta yok. Kendine yazık ettin diye düşünme yani her şey olacağına varır hem bak ben bir kardeş kazandım. Bana da yoldaş oldun. Hadi yemekler soğumasın." dedi ve gülümseyerek yemeğe başladı.
Necip Nazlıyı bulamadı ... Biraz daha sürtsün burnu dimi :)